“Karşımızdaki senaryonun asıl hedefi Suriye değil, Türkiye’dir”
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen İstanbul milletvekilleri buluşması programına katılarak bir konuşma yaptı.
Türkiye'nin bugünü ve geleceği bakımından hayati öneme sahip bir mücadelenin yürütüldüğü dönemde yapılacak istişarelerin önemine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye meselesinin Türkiye için asla bir macera veya sınırlarını genişletme çabası olmadığını vurguladı.
Türkiye’nin Suriye’de yürüttüğü mücadelenin anlamını hâlâ kavramayanların bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 40 yıl boyunca bölücü terör örgütü kullanılarak ağır siyasi, ekonomik ve insani maliyetlerle enerjisi tüketilen Türkiye’yi bu kısır döngüden kurtarmak için pek çok yol denediklerini kaydetti.
“İdlib meselesi, özellikle kurgulanan bir konu olarak önümüze geldi”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İdlib meselesi ise ülkemizi farklı bir şekilde köşeye sıkıştırmak ve diğer kazanımlarımızı elimizden almak için özellikle kurgulanan, kışkırtılan bir konu olarak önümüze geldi. Bölgede yaşayan ve diğer yerlerden kaçarak gelen yaklaşık 4 milyon insan, rejimin kanlı saldırıları sebebiyle sınırlarımıza doğru şu anda harekete geçmiştir. Bunların 1,5 milyonu şu anda sınırımızdadır. Biz bütün bunlara yönelik bir güvenli bölge oluşturalım ve bu güvenli bölgede bunları iskân edelim, diye çalışmalar yürütüyoruz” diye konuştu.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile görüşmelerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Söyleye söyleye en fazla 25 milyon avro vereyim, dedi. Biz ona da kabul dedik. Sonra Kızılhaç'a vereceğini söyledi. 'Kızılhaçtan'da bu Kızılay'a aktarılır.' dedi. Bu rakam takip ediyoruz, dediler ki 'Bu rakam BM Mülteciler Başkomiserliğine gitmek durumundadır.' Mülteciler Başkomiserliği’ne gidecek, oradan da Kızılhaç ve Kızılay'a o şekilde ancak gelebilir gibi bir yaklaşım ortaya koydular. Böyle bir şey olmadı. Aradım tekrar şansölyeyi. 'Para hazır.' dedi. 'Hazır olan paranız buraya gelmiyor.' dedim. Eğer bunu verecekseniz verin, vermeyecekseniz, dün söylediğimi söylüyorum, kendilerine dedim ki 'O zaman bu mültecileri biz size gönderelim, biz 25 değil, size 100 milyon avro gönderelim.' 'Ben onu da istemem.' dedi. 'Onu istemiyorsanız, niye BM'ye gönderiyorsunuz bu parayı. Bunu direkt bize gönder. Ben sizin pratik olmanızı istiyorum.' dedim. 'Şu anda biz ölüm kalım mücadelesi veriyoruz, bu insanlar, üç, beş yaşındaki o yavrular, çamur, batak içerisinde ne hâlde olduklarını televizyonlarda izlemiyor musunuz.' dedim. 'İzliyorum.' O zaman dedim, bir an önce bunu göndermeniz lazım. 'Siz bana daha önce göçmenlerle ilgili yılda 1-2 milyar avro harcıyorum. Gerekli desteği de veririm.' demiştiniz. Peki, nerede, yok. Yani güvenmek mümkün değil. Hep söylüyorum ya biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye mahkûmuz.”
“Biz sadece güvenli bölgeyle sınırlarımızı teminat altına almak istiyoruz”
Suriye meselesine ilişkin “Sizin orada ne işiniz var? Şu anda Suriye tabii ki işgal altındaki topraklarını korumak durumundadır” diyenler olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kişilere “Biz oraya Esed'in davetlisi olarak gitmedik. Biz oraya Suriye halkının davetlisi olarak gittik ve Suriye halkı 'tamam iş bitti' demeden bizim oradan çıkma niyetimiz de yok. Bunu da bilmenizi özellikle istiyorum” cevabını verdiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesine değinerek, şunları anlattı: “Dün Sayın Putin'e de söyledim, 'Sizin orada ne işiniz var. Eğer siz üst kuracaksanız üssü yine kurun ama şu anda orada siz, bizim önümüzden çekilin, bizi rejimle baş başa bırakın. Biz de rejimle gereğini yaparız'. Tabii ona da 'Biz çekildik' diyemiyorlar. Ve menfaatleri nedir inanın bunu çözebilmiş değiliz. Yani iki, üç tane üsse Tarsus'ta bir deniz üssü, içeride iki tane işte Lazkiye'de, vesairede üsse işte bir Hmeymimleri var bunların var meşhur, kurun, bundan bizim bir derdimiz yok. Dün gece Trump diyor ki 'Ya burada Putin'in ne beklentisi var? Ne istediği var?' Bunları söyledikten sonra bir de dedim 'Kamışlı'da bir petrol olayı bunların var.' 'Orada petrol var mı?' dedi. 'Orada petrol var.' dedim, 'Ama Deyrizor kadar değil.' dedim. Ondan sonra böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Fakat bizim böyle bir derdimiz yok. Bizim ne petrol derdimiz var, ne orada toprak derdimiz var. Biz sadece bir güvenli bölgeyle sınırlarımızı teminat altına almak istiyoruz.”
Meseleyi sadece İdlib parantezinde değerlendirmenin yanıltıcı olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asıl bakılması gereken Türkiye'nin bütünüyle bir Suriye politikasıdır. Şayet biz bugün Suriye sınırlarımızı terör örgütlerinden arındırmaz isek, yarın karşılaşacağımız manzara açıkça ortadadır. Bugün Kamışlı'da, Resulayn'da, Tel Abyad'da, Aynel Arap'ta, Cerablus'da, Münbiç'te, El Bab'ta, İdlib'de vermediğimiz savaşı, Allah göstermesin yarın Şırnak'ta, Mardin'de, Şanlıurfa'da, Gaziantep'te, Hatay'da vermek zorunda kalırız. Çünkü karşımızdaki senaryonun asıl hedefi Suriye değil, Türkiye’dir. Suriye’de istediklerini alanlar, namluları hemen Türkiye’ye çevirecektir. Bugün Suriye’yi fiilen üçe bölenlerin Türkiye’nin bütünlüğüne saygı göstereceğini düşünmek gafletten öte bir durumdur” dedi.
Bugün sadece Suriye'de eğitilmiş ve donatılmış bölücü terörist sayısının 40 ile 60 bin arasında olduğunun ifade edildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet Suriye'de verdiğimiz mücadeleyi başarıyla sonuçlandıramazsak bu teröristlerin çoğu ülkemize yönelecektir. Aynı şekilde Suriye'de ülkemize düşmanlığı temel misyon edinmiş, topraklarımızda gözü olduğunu da asla inkâr etmeyen bir rejim varken biz burada nasıl huzurla yaşayabiliriz? Öyleyse Suriye'de verilen mücadelenin hepimizin geleceğiyle ilgili olduğunu herkesin görmesi ve kabul etmesi gerekiyor” diye konuştu.
- Bu haber 01-03-2020 tarihinde yayınlanmıştır.