Bizi okumak, çalışmak kurtarır!
Büyük kadro sıkıntısı yaşadığımız dönemde lise mezunu öğrencilerimizin sayısı parmakla gösterilirken niye hala derin bir uykudayız?
İmkansızlıklar içinde, bir imkan sağlamak için canla başla mücadele etmektir ülkemizde öğretmenlik. En ağır koşullar altında bir nesil yahut binlerce nesil yetiştirmektir.
Bizlerde bu hafta yaşadığı zorlukları dile getirmesi için Vasilevo ‘da öğretmenlik yapan Enis Savle ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Kendisi bizlere "ben 8 Mart 1985 Ustrumca doğumluyum. Vasilevo Belediyesine bağlı Angeltsi köyünde ailemle beraber yaşıyorum. Evliyim üç kız babasıyım. Eğitimimi sığınmacı olarak ailemle bulunduğumuz Almanya’nın Rastatt şehrinde başladım. Yabancı bir devlette, yabancı bir dil öğrenmek küçük bir çocuk için zordur, hele hele annesi ve babası da bu dile yabancıysa. Tam ilkokul eğitimini tamamladım, dili biraz da olsa öğrendim derken bu sefer de Makedonya'ya kesin dönüş yapmak zorunda kaldık ve her şeye sil baştan başladım. Bu kez Vasilevo "Gotse Delçev" ilkokulunda ilk kez karşılaştığım Makedonca dilinde devam etmek zorundaydım . Sınıfta tek Türk 'tüm. Azimle çalışıp okumaya hep gayret ettim. Eğitimimi Radoviş'te ''Kosta Susinov'' lisesinde tamamladıktan sonra Üsküp "Az. Kliment Ohridski" sınıf öğretmenliği bölümüne kaydımı yaptırdım. Böylece ilk kez Türk dili ve edebiyatıyla tanışma fırsatım oldu. Sayısız arkadaşla tanışıp, tecrübeler ve hala süren dostluklar yaşadım. Hayat her zaman zordur ama önemli olan vazgeçmemek hedefe giden yolda adım adım yürümek. Mezun olmamda maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen işsiz olan annem ve babama bir de bana çok güvenen rahmetli dedemin payı çok büyüktür .
Nihayetinde 2008 yılında mezun olduktan sonra sınıf öğretmeni olarak kendi köyüme döndüm ve Vasilevo merkez okuluna bağlı "Gotse Delçev" Angeltsi şubesinde ilk kadrolu öğretmeni olarak çalışmaya başladım. O dönemden bu yana okulumuzda öğrenci sayısı sürekli artış göstermektedir ve bu yıl 90/100 Türk öğrenci 1'den 5 'e kadar ders görmektedir ve hepsi de Gradaşor köyünden. Maalesef merkez okulunda, yani Vasilevo 'da Türkçe sınıfları olmadığından dolayı beşinci sınıftan sonra öğrencilerimiz eğitimlerini Makedonca dilinde tamamlamak zorunda kalır. Bu tabi ki zor bir durum ama başarmamak için bir bahane olamaz. Örneğin ilk nesil öğrencilerimin sayısı on sekizdi. Onlardan dokuzu Vasilevo'da dokuzuncu sınıfı tamamladıktan sonra eğitimlerine devam etmedi. Diğer dokuz öğrenciden de sadece beşi lise mezunu oldu. Fakülteye kimse kaydını yaptırmadı. Bu durum benimle beraber çalışan meslektaşlarımda da aynı. Bizi okumak, çalışmak kurtarır! Büyük kadro sıkıntısı yaşadığımız dönemde lise mezunu öğrencilerimizin sayısı parmakla gösterilirken niye hala derin bir uykudayız? Karşılaştığımız ilk engelde yelkenleri suya indiriyoruz. Bence bu kadar kolay vazgeçilmemeli, öğrenciler daha çok çalışmalı okumalı eğitime hak edilen değeri vermeli, önemini anlamalıdır. Öğrencilerime bu hususta yardım etmek için, onlara eğitimin önemini anlatmak için, kitabı, okulu sevdirmek için 14 yıldır severek çalışıyorum. Onlar bizim geleceğimizdir. Genç nesillere sahip çıkalım! Hele kız öğrencilerimiz, onlar geleceğimizin mimarı olan anne adayları.
Öğrencilere ders veren öğretmenlerin çoğu sadece dördüncü sınıf mezunu. Bazıları zar zor onu bitirip, kadro eksikliği yüzünden eğitmen olarak ise alınmış. Belki de bazı şeyleri değiştirmenin vakti gelmiştir!
Bu yıl dördüncü sınıfa ders veriyorum toplamda 13 öğrencim var. Sıkıntılarımız başında kadro eksikliği. Mesela beşinci sınıfta Teknik eğitimi, Doğa Bilimleri gibi dersleri Makedon öğretmenleri sunmaktadır. Bunun yanında yetersiz ve uygun olmayan şekilde tercüme edilen ders kitaplarıyla öğrencilerimiz ders görmektedir.
Okul yada belediye yahut bölge yarışmalarına katıldığımızda tercüme edilmeyen sorular, kopuk ve eskimiş ders kitapları bizi hüsran kıyılarına itmekte.
Bu yıl sıkıntılarımıza bir yenisi eklendi. Malumunuz bu yıl yeni konseptle öğrencilerimiz sadece elektronik ders kitaplarından okuyabildi. Çoğu ise okuyamadı. Benim sınıfımda sadece 2 öğrencimin tableti vardı. Onların da bir zaman sonra kırıldı veya bozuldu. Diğerlerin de almaya gücü yoktu. Kanaatimce elektronik kitaplar eklenirken okul ve öğrenci imkanlarını göz önünde bulundursunlar. Kitabın yerini hiçbir şey alamaz!
Her şey böyle olumsuz da değil elbette. Okulumuz TİKA tarafından 2010 yılında onarıldı. Geçen yıl ''Step by Step'' fondasiyonundan 180 tane Türkçe okuma kitabı ve bilgisayarlar hibe edildi. Belediye tarafından da öğrencilere tabletler verildi.
Son olarak içinde bulunduğumuz grev ile ilgili şunu diyebilirim. Öğretmenin önemine paha biçilemez. Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum özdeyişinde olduğu gibi, bence öğretmenlik mesleğine ve şahsına daha çok saygı gösterilmelidir. Hiç bir eğitimci öğrencilerini mağdur bırakmak istemez, ya da kendi çıkarları için kullanmak istemez. Sosyal medyada öğretmenlerle ilgili okuduğumuz bazı tatsız yorumları gerçekten hak etmediğimizi düşünüyorum. Biz pandemi döneminde de 1'den 3'cü sınıfa kadar hastalanma riskine rağmen yüz yüze ders verdik, hasta iken de internet üzerinden olsun derslerimizi tuttuk. Hiç aksatmadan öğrencilerimize yakın olmaya çalıştık . Sonuçta öğretmenlik mesleği sadece ders sürecini kapsamaz bunun hazırlığı ,araştırması, soruların hazırlanması gerekir. Dersten önce ve dersten sonrası da var. Nitekim bu yazıyı okuyabilirseniz bu da öğretmenlerin sayesindedir .Unutmayın ki cihanı fetheden her padişahın arkasında da bir akıl hocası yani bir öğretmeni vardı . Beni okutan öğretmenlerime sonsuz teşekkürler. Temennim SONK'un ve hükemetin en kısa zamanda ortaklaşa bir çözüm bulmasıdır. Unutmayın bizi ancak okumak, çalışmak kurtarır" deyip sözlerini tamamladı.
Yaser H.
- Bu haber 03-05-2022 tarihinde yayınlanmıştır.