Dilek Krckovska: “Hem kendi adıma hem de topluma katkı sağlayabilmek adına eczacılık mesleğini tercih ettim”
Hastalıkların teşhis ve tedavisinde kullanılan ilaçların üretiminden, teminine ve hastaya ulaşmasına kadar olan tüm aşamaları bulunduran eczacılık mesleği, uzun ve zorlu bir eğitim sürecini içinde barındırmaktadır. En yakın sağlık danışmanı olan eczacılar ise kullanılan her türlü ilaçla ilgili en derin bilgiye sahip kişilerdir.
Bu önemli mesleğe sahip olan Dilek Krckovska, bu bölümde okumanın avantajlarını anlatırken, uzun ve yorucu bir süreçten geçtiğini de ifade etti.
Öncelikle okurlarımıza kendinizi tanıtır mısınız?
“Ben Dilek Krckovska. Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin Resne kentinde ikamet etmekteyim. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimimi tamamladıktan sonra yükseköğretim eğitimimi devam ettirmek adına 2011 yılında Türkiye’nin Eskişehir kentine yerleşmiş oldum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde lisans ve yüksek lisans eğitimimi tamamladıktan sonra, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’ne dönüş yaptım ve halihazırda kendi memleketim olan Resne kentinde yaşamımı sürdürmekteyim.”
Eğitim serüveninizi anlatır mısınız?
“Lise eğitimimi Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nde tamamladıktan sonra 2011 yılının bahar aylarında TCS (Türkiye Cumhuriyeti ve Akraba Toplulukları Sınavı) sınavına girdim ve sınavda tercih sırası ve elde ettiğim başarı puanına göre Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde tam burslu öğrenci olarak eğitim görmeye hak kazandım. Bunun yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu sınav ile başarılı olup tam burslu eğitim hakkı kazanmış, akraba toplulukları ve yabancı uyruklu öğrencilere de dahil olmak üzere, eğitim hakkı kazanan öğrencilere ücretsiz olarak yurt ve sağlık hizmetleri sağladı. Lise eğitimimi ve Makedonya devlet olgunluk sınavında yüksek başarı göstererek tamamladım ve bu süreçte Kuzey Makedonya Cumhuriyeti vatandaşı olan ve benim gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin farklı şehirlerinde eğitim hakkı kazanmış olan birçok genç arkadaş ile resmi işlemleri tamamladıktan sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin farklı şehirlerinde eğitim almak üzere yola koyulduk. Aralarında aynı liseden mezun olduğumuz ve hatta sınıf arkadaşlarım olan birkaç kişi ile Eskişehir’in Anadolu Üniversitesi ve Osmangazi Üniversitesi üniversitelerine kaydımızı yaptırdık. Devamında ise yurtlara yerleştirildik ve böylece yüksek öğretim serüvenimiz başlamış oldu. Lisans eğitimimi tamamladıktan ve eczacı unvanımı aldıktan hemen sonra ise yüksek lisansa başvurma kararı aldım ve başvurular açılır açılmaz başvuru yaptırdım. Kısa bir süre sonra yüksek lisans eğitimi almaya hak kazandığıma dair bilgilendirildim ve akabinde kaydımı yaptırdım. Bu benim için çok mutluluk ve gurur verici bir haberdi çünkü lisans eğitimimde ilgi duyduğum bitkiler ile tedavi yöntemlerine yoğunlaşma fırsatı doğmuştu. Farmakognozi Anabilim Dalında yüksek lisans kaydımı yaptırdıktan sonra güz dönemi’nde lisansüstü eğitimim başlamış oldu. İlk dönem eğitimde başarı gösterip ikinci dönem malum tüm dünyayı sarsan pandemi ile karşılaştık ve bu süreçte eğitimimde birtakım aksamalar oldu. Yüksek lisans yaptığım bölümün gerektirdiği sorumluluklara istinaden laboratuvara giriş sağlayamadığımdan dolayı, laboratuvarlara ara vermek zorunda kaldım. Tedbirler kısmen gevşetildikten sonra laboratuvar proseslerine devam ettim ve bilimsel deneyim, teorik bilgi ve laboratuvar çalışma ve araştırmalarım tamamlandıktan sonra bir süreliğine memleketim olan Resne’ye döndüm tez yazım aşamasına geçtim. Tezimi yazıp tamamladıktan sonra jüri karşısında online sunum gerçekleştirdim ve başarılı olduktan sonra resmi olarak uzmanlık unvanımı aldım, böylece uzman eczacı oldum ve şu an için eğitim hayatımı tamamlamış bulunmaktayım.”
Neden bu bölümü ve özellikle Türkiye’yi tercih ettiniz?
“Açıkçası küçüklüğümden beri ilgimi çeken bölümler arasında yabancı dil tercümanlığı ile avukatlık vardı fakat ileriye dönük düşündüğümde sonu olmayan meslekler arasında eczacılığın olduğunu ve beşeri ilim ve bilimler olarak en fazla fayda sağlayabilecek meslek olduğunu, okuması zor ama ömür boyu garantili bir meslek olduğunu düşündüğüm için bu mesleği tercihlerim arasında bulundurdum. Hayalim olan meslekler ve bana katkı sağlayabilecek meslek arasında tercih yapmak zorunda olduğum için bu bölümü tercih ettim. Hem kendi adıma hem de topluma katkı sağlayabilmek adına bu mesleği tercih ettim. Her şeyden önce, insan kendinin hekimidir düşüncesi ile ileride hem kendim karşılaşacağım herhangi bir sağlık sorununda hem de yakın çevrem veya topluma yardımcı olabilmek adına bu mesleği tercih etmeliyim düşüncesi kararımı etkiledi.”
Eğitim süresince ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
“Eğitim hayatının her alanında hayatı boyunca her insan birtakım zorluklarla karşılaşır, bu kaçınılmazdır fakat 18 yaşında genç bir kız olarak yuvayı terk etmek, her ne kadar yapım gereği gözü kara bir insan olsam da benim şahsi hayatımda birtakım zorlukları da beraberinde getirdi. Size özetleyecek olursam, öncelikle memleketi ve aileyi ve o zamana kadar elinde olduğunu düşündüğün her şeyi bırakmak o yaşlardaki bir genç kız için ağır bir yük oluşturmaktadır. Artık elinden tutabilecek ailen veya dostların olmadan başka bir ülkede tek başınasın. Kendi adıma konuşacak olursam sudan çıkmış balığa dönmek tabirini yaşadım diyebilirim. Her ne kadar ülkenin resmi dili Türkçe olsa bile farklılıklar beni zorladı. Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nde konuşulan Rumeli Balkan Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında farklılıklar var biliyorsunuz. Bunun haricinde eğitim sistemine alışmam biraz zamanımı aldı çünkü buradaki eğitim sistemi ile sınav ve not sistemi farklılık göstermekteydi. Lisedeki sözlü notu olmaması beni hüsrana uğratmıştı diyebilirim çünkü sözlü olarak kendimi daha iyi ifade edebilen bir yapıya sahibim. Eğitim hayatının sonuna yaklaştığımda, her gencin kendini bir anda gelecek kaygısının içinde bulduğu gibi ben de kendimi boşlukta hissettim. İşte asıl mesele bundan sonrası.”
Yüksek lisans eğitiminiz hakkında okurlarımıza biraz bilgi verir misiniz?
“Yüksek lisans eğitimi almak kendi tercihimdi çünkü her ne kadar eczacı olsam da bitkiler ile tedavi yöntemleri her zaman ilgimi çekmekteydi. Sentetik ilaçlara ek olarak bitkisel ürünlerin de rövanşta olduğu bir döneme giriş yaptık ve aynı zamanda yüksek lisans eğitimimi Farmakognozi Anabilim Dalında gerçekleştirmemdeki ilk basamak benim lisans eğitimimi tamamlarken seçtiğim mezuniyet projemi hazırlarken elde ettiğim bilgiler oldu. Bu bilgiler geçmişten günümüze, insanlığın var oluşundan beri kullanılan tedavi yöntemleri ve bu yöntemlere ek olarak kullanılan bitkilerdi. Günümüzde birçok hastalığın önlenmesi, teşhis veya tedavisinde kullanılan birçok sentetik ilacın ilaç hammaddesinin elde edilmesine bitkilerden elde edilen aktif bileşenler ışık tutmuştur. Bitkilerden geçmiş yıllarda izole edilen etkin maddeler daha sonralarda laboratuvar ortamında sentetik olarak üretilmeye başlanmış ve birçok hastalığı tedavi etmek adına kullanılmaya başlanmıştır. Bunun üzerine tabiatın bize sunmuş olduğu bu güzellikleri ve doğal şifalı bitki veya hayvansal kökenli maddeleri uzmanlık ile kullanmak ve topluma da yardımcı olabilmek adına tercih ettim. İlk iki dönem teorik ve laboratuvar araç-gereç ve yöntemleri ile ilgili genel eğitim, sonraki dönemlerde ise laboratuvar, tez yazım ve tez sunum aşamasına gelip eğitimimi tamamladım. Çalıştığım bitki ise bizim Balkanlar bölgesinde yetişen Sideritis scardica’ya (Dağ çayı/ balkan çayı) benzer fitokimyasal özellikte olup benzer biyoaktivite gösteren ve Türkiye sınırları içerisinde yetişen Sideritis germanicopolitana subsp. viridis bitkisi üzerinde antioksidan tayinler gerçekleştirilip, halk kullanımına uygunluğunu test etmiş oldum. Bunun üzerine bu bitkiden farklı çözücüler ile farklı konsantrasyonlarda elde edilen ekstrelerden çeşitli aktif moleküller izole edilip birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilirliğini test ettim. Benim için çok keyifli bir çalışma oldu ve benim görüşüme göre lisans eğitimime kıyasla kendimi geliştirmem adına daha etkili oldu.”
Bu alanda okumanın, mezun olmanın ve bu mesleğe sahip olmanın size ne gibi katkısı oldu? Gençlerimize bu hususta ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?
“Seçtiğim bölüm okuması zor fakat çalışması keyifli ve insanlarla doğrudan ilgilenildiği bir bölüm. Eczacılık fakültesinden mezun olmanın bana kattıkları öncelikle kendimi hastalıklardan nasıl koruyabileceğim ve bağışıklık sistemimi nasıl güçlendirebileceğim hakkında bilgi sahibi olmamı sağladı. Bu kendime yapmış olduğum en büyük katkılardan bir tanesi. Bunun haricinde yüksek lisansı çok isteyerek okuduğum ve doğal ilaç hammaddeleri ile ilgili olduğu için daha fazla bilgi birikimine sahip olmuş oldum ve elde ettiğim akademik bilgiler ve sunmuş olduğum bilimsel çalışma ile ilaç hammaddesi geliştirme hususunda gelecek nesillere katkıda bulunmuş oldum. Gençlerimize eğitim hayatı ile ilgili öneride bulunacak olursam, seçecekleri mesleği en ince ayrıntısına kadar düşünmelerini ve beraberinde getirecek sorumlulukları kavrayabilmelerini öneririm. Konfiçyüs’ün de dediği gibi ‘‘Sevdiğiniz işi yaparsanız bir gün bile çalışmamış olursunuz’’. Bunun için ilk başta kendilerine güvenmelerini ve her zaman açık fikirli olmalarını ve kendilerini devamlı olarak geliştirmeye açık olmalarını ve çeşitli içeriklerde kitap okumalarını veya farklı sosyal aktivitelerde bulunmalarını ve kendilerini farklı alanlarda da geliştirmelerini tavsiye ederim.”
Bundan sonraki hedefleriniz, kariyerinizdeki planlarınız nelerdir?
“Bundan sonraki hedeflerim arasında öncelikle mesleğimi icra etmek ve ilerleyen zamanlarda farklı eğitimler alarak kendimi geliştirmeyi hedefliyorum.”
Son olarak neler söylemek istersiniz?
“İnsan hayatı boyunca bir şeyler öğrenir ve öğrenmenin asla yaşı yoktur düşüncesindeyim. Hayat okuldan ibaret değildir. Elbette ki okul eğitiminin önemi tartışılamaz fakat insan kendini ilgi duyduğu her alanda geliştirebilme potansiyeline sahip olmalıdır. Üniversite eğitimi aldığım süresince sivil toplum kuruluşlarında ve halk eğitim merkezlerinde gönüllü olarak faaliyet gösterdim. Bunlar arasında kermeslerden tutun, eğitim programları, paneller, birçok konuda sunum ve ülke tanıtım etkinliklerinde bulundum. Gençlik merkezlerinde gönüllü olarak ilkokul çocuklarına İngilizce dil eğitimi sağladım ve bu göstermiş olduğum faaliyetler eğitim hayatımda göstermiş olduğum başarılar ile kendime sağladığım katkılar ile neredeyse eşdeğer. Bunlarla beraber TRT AVAZ kanalında yabancı uyruklu öğrenciler arasında düzenlenen bilgi ve genel kültür yarışmasında Makedonya Cumhuriyeti’ni temsil ederek birincilik elde ettim. İlgi duyulan konularda başarı kaçınılmazdır. Hayalleri peşinden gitmekte olan gençlerimize naçizane tavsiyem, her zaman kendi kendinizin rakibi olun ve sürekli kendinizi geliştirmeye açık olun ve fikirleriniz parlak olsun. Bütün okurlara saygı ve sevgilerimi iletiyorum.
Sağlıcakla kalın.”
Melek Süleyman
- Bu haber 26-05-2022 tarihinde yayınlanmıştır.