Beyzaroski: Çento örneğinde olduğu gibi Yücelcilerin de itibarı iade edilmeli
Yücel davası ile ilgili 1948 yılında gerçekleşen mahkeme 19 Ocak’ta başlamış, 25 Ocak’ta idam ve hapis kararları ile tamamlanmıştır. 27 Şubat’ta idamlar gerçekleşmiştir. Onlarca yıl geçmesine rağmen Yücel şehitlerinin mezarları hala gizli tutulmaktadır.
Bugün Balkan Türklerinin varoluş mücadelesini kültür, eğitim ve insan hakları sınırları çerçevesinde yürüten Yücelcilerin idama mahkum edilişlerinin 74’üncü yıldönümü.
Verdikleri bu mücadele sonucunda, haksız yere terör ve hainlikle suçlanan teşkilat üyelerinin 4’ü idam edildi, onlarcası hapse çarptırıldı, işkencelere maruz kaldı ve sürgün edildi. Bu olayın ardından yüz binlerce Türk evini yurdunu bırakıp anavatana göç etti.
Günümüze kadar ulaşan anadilde eğitim, Türkçe radyo-televizyon ve gazete yayını, Türkçe tiyatro gibi hakların temelinde yatan Yücelciler’e itibarlarının iadesi konusunda çabalar sürüyor.
Kuzey Makedonya’da Ayrımcılığı Önleme Komisyonu Üyesi Dr. Limko Beyzaroski, Yücelciler hakkında çok sayıda araştırma yaptı. Daha önce görev yaptığı Gerçekleri Araştırma ve Doğrulama Komisyonu Üyeliği sürecinde Türklerin göç edişi ve Yücelciler hakkında incelemelerde bulundu. Beyzaroski Yücelilerle ilgili çok sayıda belgeye ulaştı. Yücelcilere iadeyi itibar konusunda elinden gelen çabayı göstermekte kararlı.
Yücelcilerin idama mahkum edilişlerinin 74’üncü yıldönümü vesilesiyle anma maksadıyla Limko Beyzaroski ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Yücelciler dönemin otoriteleri tarafından hangi suçlamalarla yargılandı?
Gerçekleri Araştırma ve Doğrulama Komisyonu üyesi olarak çalıştığım süreçte görevim geçmişte yargılanan bazı şahısların suç işledikleri için mi, yoksa sadece ideolojik ve siyasi görüşleri nedeniyle mi cezalandırıldıklarını araştırmaktı. İncelediğimiz belgelerde Yücel teşkilatının herhangi bir vatan hainliği veya terörle ilişkili oldukları yer almamaktadır. Aksine Yücel’in ideolojik, siyasi ve vatanperverlik temeli üzerine kurulmuş bir hareket olduğu açıkça görülmektedir.
Yargı süreci nasıl seyretti?
Siyasi polis kurumu, dönemin en önemli otoritelerinden biriydi. Yargıda ciddi etkileri vardı. İstedikleri oluşumlara vatan hainliği, terör gibi çeşitli suçlamaları atabiliyorlardı. Bu kurum, Yücel teşkilatının vatan hainliği ve terör örgütü olarak ilan edilmesinde büyük rol oynamıştır.
Yücel üyeleri hangi cezalara çarptırıldı?
Çok yüksek cezalar verildi. Üyelerin dördü idam cezasına çarptırıldı. Geriye kalanlar da 1 aydan 20 yıla varan hapis cezalarına çarptırıldı. Başta 17 kişiye ceza verilmişti, sonra bu rakam 28’e çıkartıldı en sonunda yeniden 18 olarak sonuçlandı.
Yücelcilerin aldığı cezaları, aynı dönemde faaliyet gösteren diğer teşkilatların aldığı cezalarla kıyaslayabilir misiniz?
Aynı dönemde farklı örgütler de faaliyet gösteriyordu. Bunlar, Komünist teşkilatının dışında olduğu için toplumda kabul görmemiş teşkilatlardı. Yaptığımız incelemeler sonucunda, o dönemde VMRO, Nacional Demokratik Shiptare, Çetnik Хareketi, Pante Yovanoviç gibi teşkilat üyelerine verilen cezaların, Yücel üyelerine verilen cezalarla farklı olduğu tespit edildi. Gerçekten Yücel üyelerine diğer teşkilatlara kıyasen ağır cezalar verildi.
O dönemde yaşayan Türk toplumu, Yücelcilere verilen bu cezaları nasıl karşıladı?
Burada bir ayrım yapmamız gerekli. O dönemde yaşayan Türk toplumu ile hükümette yer alan Türk toplumunun temsilcileri ayrı şeylerdir. Hükümette yer alan Türk toplumu temsilcileri, merkezi iktidar ile aynı görüşe sahiptiler. Maalesef o dönemde iktidardaki Türkler de Yücel’in devlete karşı çalışan bir hareket olduğu yanılgısına düşüyor ve gerçek dışı iddialarla suçlanan teşkilat üyelerinin cezalandırılması çağrısında bulunuyor.
Yücelcileri insan hakları mücadelecileri dışında hiç bir şeyle bağdaştıramayız. Yargı sürecine de baktığımızda Yücelcilerin hep suikast girişimi, düzeni bozma teşebbüsü gibi tahmini suçlamalarla yargılandıklarını görüyoruz. Elle dokunur bir kanıt bulunmamaktadır. Suçlamaların aksine Yücel üyeleri entelektüel, alanlarında başarılı olmuş, dürüst, hem kendi toplumu hem de halkın tamamının yararına önemli çalışmalara imza atmış kişilerdi.
Yargı sürecinden sonra bir af kararı çıktı, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yargı sürecinin ardından çıkan af kararı, devletin adeta bir hata yaptığının göstergesi niteliğini kazanmıştır. İnsanlar gereksiz yere olağanüstü cezalara çarptırılmış. Bu durum da bizlere, Yücelcilerin itibarlarının geri iade edilmesi noktasında yolumuzu açmıştır.
Yücelcilerin itibarlarının iade edilmesi konusunda neler yapılmalı?
Ben ilk adımları attım. Mecliste ilgili organlarla irtibata geçtim. Bu sorun anlayışla karşılandı. Siyasi ve ideolojik nedenlerle cezaya çarptırılan çok sayıda şahsiyete yönelik iadeyi itibar yapılması gerektiği, bilgileri dahilinde. Türk toplumunun entelektüel kesiminin ciddi bir birliktelik kurarak başarıya ulaşabileceğimize inanıyorum. İadeyi itibar konusunda çok fazla yöntem mevcut, fakat çaba gerekiyor. Yapılacak ortak çalışmalarla amaca ulaşılabilir. Devletimizde bu tür örnekler var. Bu örnekler doğrultusunda hareket edebiliriz. Metodiya Andonov Çento’nun olduğu gibi Yücelcilerin de itibarları iade edilebilir.
Son olarak eklemek istediğini bir şey var mı?
Daha önce Türk toplumunun göç meselesini araştıran ve Gerçekleri Araştırma ve Doğrulama Komisyonu üyesi olarak o dönemde mahkum edilenleri inceleyen biri olarak Yücelciler konusunda elimden gelen tüm çabayı sarf etmeye hazırım. Çünkü hepimiz bu harekete borçluyuz. Yücelcilerin isimlerinin sokaklara, meydanlara, okullara verilmesi için itibarlarının iadesi noktasında hep birlikte çalışmalıyız.
Hüseyin Musli
- Bu haber 24-01-2022 tarihinde yayınlanmıştır.