Türkiye, Libya’da Mağdur ve Muzdariplerin Yanında
Dünya gündeminin birinci maddelerinden biri Libya olmaya devam ediyor. En son gelişmeler Türkiye’nin Libya politikasında ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Yazıya bugün Hürriyet gazetesinde çıkan bir alıntı ile başlamak isterim.
The Economist yazdı: Türkiye dengeleri değiştirdi
İngiltere merkezli Economist gazetesinde yer alan haberde, Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde Libya'daki meşru hükümet olan Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) Trablus’un batısında ve güneydoğusunda başlattığı operasyonlarda Türkiye’nin de desteği ile başarılı olduğunu belirtildi. Bu operasyonlar kapsamında Halife Hafter’in güç kaybettiğini bildirdi.
İngiltere’nin başkenti Londra’da merkezi bulunan Economist gazetesi, 6 yıldır süren Libya iç savaşında, ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’in güç kaybettiğini duyurdu. Gazetenin, “Halife Hafter zemin kaybediyor” başlığıyla yayınladığı haberinde, BM nezdinde Libya'daki meşru hükümet olan Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) başlattığı ve Türkiye’nin de destek verdiği operasyonlarda Surman, Sabratha, Al Ajaylat gibi bölgelerin Hafter milislerinden kurtarılması ve Tunus-Libya sınırının güvence altına alınmasıyla birlikte, Terhune’ye başlatılan ikinci operasyonun ardından Hafter için kritik öneme sahip olduğu ifade edilen Vatiyye Askeri Üssü’ne başlatılan operasyonla birlikte Hafter’in zemin kaybettiği ifade edildi.
Gazetedeki haberde, Hafter’in Mısır, Fransa, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden destek gördüğü, ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ittifaklara karşı mücadele ederek UMH ile Libya Mutabakatı’nı imzaladığı ifade edildi. Mutabakatın ardından UMH’nin bahsi geçen operasyonları ve Türk dronelarının Hafter’e ait ikmal noktalarını hedef almasıyla birlikte, Hafter’in güç kaybettiği belirtildi. Haberde ayrıca "Türk İHA ve SİHA'ların bölgedeki dengeleri değiştirdi" ifadeleri yer alıyor.
Uluslararası Ceza Divanı: Hafter ve adamları, katil, işkenceci ve tecavüzcü olarak en ağır savaş suçları ile yargılanmalı
Uluslararası Ceza Divanı (UCD) Savcısı Fatou Bensouda BM’de Libya özel oturum öncesi 5 Mayıs’ta verdiği bilgilendirme raporunda, Hafter ve adamları hakkında ağır suçlamalarda bulundu. Bensouda göre Hafter, adam kaçırıyor, sivil vatandaşlara tecavüz ve işkence ediyor. Savaşta bile saldırılmaması gereken hastane, cami, eğitim kurumlarını hedef almakta ve savaş suçu işlemektedir. Bu nedenle de Bensouda, Hafter’in savaş suçluların UCD önüne çıkarılıp cezalandırılmasını talep ediyor.
Haftere değişik devletlerin destek verdiğini kaydederken, Hafter’in suça karışmış bazı adamlarının Mısır’da olduklarını, yetkililerin de bunları biran önce uluslar arası mahkemeye teslim etmeleri gerektiğini ifade etti.
AB’nin ve Müslüman Dünyasının Katil, Tecavüzcü ve İşkence Sevicilerinden Ortak Bildiri
Mısır, Yunanistan, GKRY, Fransa ve BAE Dışişleri Bakanlarının bugün Doğu Akdeniz ve Libya konusunda yayınladıkları ortak bildiri ile 7 düvelin Türkiye’nin bu başarısına karşı harekete geçtiğini gösteriyor.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın yapmış olduğu açıklamada: “Mısır, Yunanistan, GKRY, Fransa ve BAE Dışişleri Bakanlarının bugün Doğu Akdeniz ve Libya konusunda yayınladıkları ortak bildiri, takip ettikleri politikalarla bölgesel kaos ve istikrarsızlık peşinde koşan, halkların demokrasi ümitlerini darbeci diktatörlerin fütursuz saldırganlığına kurban etmekte beis görmeyen, ancak hesapları Türkiye tarafından bozulduğunda hezeyana kapılan bir grup ülkenin ikiyüzlüğünün ibretlik bir örneğidir.
Yunanistan ve GKRY’nin Doğu Akdeniz konusunda ülkemizle ve KKTC ile diyaloğa girmek yerine, konuyla ilgisiz bölge dışı aktörlerden medet ummaları, ancak mandacı ve sömürgeci bir mantığın eseri olabilir. Türkiye’nin uluslararası hukuk temelinde meşru menfaatlerini korumak amacıyla attığı adımların haksız ve hukuksuz gerekçelerle çarpıtılması asla kabul edilemez.
Aynı durum keza Mısır için de geçerlidir. Bu ülke yöneticileri kendi halkının menfaatlerini ve haklarını korumak yerine, bunlardan çoktan feragat etmeyi tercih etmiş gözükmektedir.
Doğu Akdeniz’le hiçbir alakası olmayan BAE’ni ise diğer ülkelerle bir araya getiren, Türkiye düşmanlığından başka bir şey değildir. Bu ülkenin hem bize, hem Libya’ya karşı sabıkası bellidir.
Barış Pınarı Harekatımızla Suriye’de bir terör devletçiği kurma emellerine ağır bir darbe vurduğumuz Fransa’nın ise, bu ruh hali içinde Türkiye’ye karşı oluşturulan şer ittifakının hamiliğine soyunduğu anlaşılmaktadır.
Tüm bu ülkeleri aklıselime, uluslararası hukuka ve teamüllere uygun hareket etmeye davet ediyoruz.
Bölgemizde barış ve istikar şer ittifakları ile değil, ancak samimi ve gerçek bir diyalog ve işbirliği ile tesis edilebilir”.
BM ve Libya
17 Şubat 2011 devrimini takip eden süreçte, yeni bir Anayasa temelinde demokratik kurumların inşa edilmesine yönelik çabalar, artan silahlı çatışmalar sebebiyle akamete uğramıştır. Libya toplumunun tüm kesimlerinin katılımıyla 2014-2015 döneminde Birleşmiş Milletler (BM) kolaylaştırıcılığında yürütülen siyasi diyalog süreci neticesinde 17 Aralık 2015 tarihinde Libya Siyasi Anlaşması (LSA) imzalanmıştır.
Anlaşma uyarınca kurulan Ulusal Mutabakat Hükümeti ülkenin tek meşru hükümeti olarak tanınmaktadır. Başkanlık Konseyi (BK) tarafından oluşturulan Ulusal Mutabakat Hükümeti yasama organından güvenoyu alamamış olmasına rağmen görevine başlamıştır.
- Bu haber 12-05-2020 tarihinde yayınlanmıştır.