Üsküp’ten Adıyaman’a giden gönüllü itfaiyeci Yakupi: Bir kişiyi kimsenin giremediği enkazdan sağ çıkardık
Ekip arkadaşlarıyla enkazda kalan vatandaşları sağ kurtarmak için kahramanca canını dişine takarak çalışan Üsküplü gönüllü itfaiyeci Yusuf Yakupi, Adıyaman’daki görevini tamamladıktan sonra ülkeye döndü.
Adıyaman’da yaşadıklarını okuyucularımızla paylaşması için kendisine ilettiğimiz talebi geri çevirmeyen Yakupi, kendileri için çok zor bir süreç olduğunu fakat enkazdan bir vatandaşı sağ kurtardıkları için az da olsa mutlu olduklarını ifade etti.
Deprem bölgesindeki kurtarma çalışmalarına katılan ‘Bayram Miftari’ Gönüllü İtfaiyeciler Derneği’nin 4 üyesinden biri olan Yusuf Yakupi, gazetemize açıklamalarda bulunarak bütün bu süreci harfi harfine aktardı.
“Her taraf korkunç vaziyetteydi”
Deprem olduğunu öğrenir öğrenmez hemen ne yapabilecekleri konusunu görüştüklerini söyleyen Yakupi, “Sabah uyandığımızda Türkiye’de deprem olduğu haberini aldık. Çayır Belediyesi’nde Gönüllü İtfaiyeciler Derneği olarak hemen bir araya gelip dernek başkanımızla nasıl destek olabileceğimiz, neler yapabileceğimiz, hemen araçlarımızla yola koyulup koyulamayacağımız konularını konuştuk. Bazı dernek üyelerimiz arasında Koruma ve Kurtarma Müdürlüğü ile anlaşması ve daha önce onların tatbikatlarına katılmış olanlar var. Koruma ve Kurtarma Müdürlüğü ile hemen iletişime geçtik, bize ‘hazır olun sizin de bizimle deprem bölgesine gelmeniz gerekebilir’ denildi. Biz de çok kısa bir süre içerisinde hazırlıklarımızı yaptık. Tüm hazırlıklar tamamlandığında salı günü sabah saatlerinde 9 kurtarma aracıyla, arama kurtarma sürecinde işimize yarayacak donanımları da alıp yola çıktık. Yunanistan üzerinden Türkiye’ye gittik. Yunanistan’a girdiğimizde polis araçları eşliğinde İpsala sınır kapısına kadar ulaştık. Ardından da Türk polis ekipleri Adana’ya kadar bize eşlik etti, oradan da Adıyaman’a ulaştık. Adıyaman’a sabaha karşı saat 3 sularında vardık. Valilikte AFAD yetkilileriyle bir araya geldik. Bize verilen görevleri aldıktan sonra olay yerine geçtik. Her taraf korkunç vaziyetteydi, yollar, binalar etraftaki her şey hasar görmüştü.” dedi.
“Yaşlı bir amca bize ‘sizi Allah gönderdi’ dedi”
Çok sayıda cansız beden çıkardıklarını aktaran Yakupi anlatmaya şöyle devam etti:
“Depremde zarar gören 9 katlı bir binaya gittik, binanın 3 katı yıkılmış 6 katı kalmıştı. Bina çocuk ve yatak odalarının olduğu yöne doğru çökmüştü, deprem de gece herkesin uyuduğu saatte meydana geldiğinden bütün insanlar altında kalmıştı. Enkazda kalanların yakınları büyük umutlarla beklemekteydi. Oraya vardığımızda hızlıca nasıl çalışacağımıza dair bir plan oluşturduk. Etrafta yakınlarını bekleyen vatandaşlar bize yanaştı, aralarında yaşlı bir amca bize ‘sizi Allah gönderdi’ dedi. Çünkü daha önce 7 farklı ekibin geldiğini fakat riskli olduğu için ve kimsenin içerden canlı olarak çıkma ihtimalinin bulunmadığı için ekiplerin başka enkazlara gittiğini söyledi. Biz orada işe koyulduk. Başka bir amca daha yaklaştı enkazdaki geliniyle 7 saattir konuştuğunu fakat sonradan sesin kesildiğini söyledi. İki yeğeni ise hayatını kaybetmişti. İki kardeş de enkazdaki kardeşlerini bekliyordu. Bazı insanların cansız bedeni dışardan görünüyor fakat ulaşılamıyordu. Betonlar birbirinin üstüne çökmüş vaziyetteydi. 6 cansız bedeni görebiliyorduk, bir beden ise tünel gibi bir yerin içindeydi. Adamın biri bize gelerek ‘2 gündür kardeşimle konuşuyorum, bana ayaklarının sıkıştığını, bizden ayaklarını kesmemizi ve onu dışarı çıkarmamızı istediğini söyledi. Fakat kimse içeri girmeye, ayaklarını kesmeye yanaşamadı. Sesi gelmiyor, sağ mı öldü mü bilmiyoruz’ dedi. Bunun üzerine ben de içeri girdim. Enkazların altındaki tünel gibi o yere doğru gitmeye başladım. Genç bir çocuk betonlar arasında sıkışmış ayaklarıyla cansız bir şekilde duruyordu, Allah Rahmet eylesin, en azından cenazesini çıkartmak istedim fakat imkansızdı. Binanın ön tarafındaki cansız bedenlere bir şekilde ulaştım ve yakınlarının daha fazla cesetlere bakarak acı çekmememeleri için üstlerini battaniyeyle örttüm. Yıkılan bu bina öyle bir şekilde çökmüştü ki hiçbir şekilde bize çalışma fırsatı vermiyordu, ne kazı yapabiliyorduk ne de beton kırabiliyorduk, şartlar çok kötüydü. Binanın arkasına geçip oradan kazmaya başladık. 6, 7 yaşlarında Elif Azra adında bir kız çocuğunun cansız bedenini çıkardık. Teşhis için yakınlarına götürdük, yakınları teşhis etti fakat cenazeyi alıp gitmek istemedi çünkü bize ‘bu aileden 6,7 kişi daha var, hepsi gelsin öyle gideriz’ dedi. Kazımaya devam ettik ve 15 yaşlarında bir çocuğun cansız bedenini çıkardık. Teşhis için götürdüğümüzde yakınları bu kişinin onların yeğeni olduğuna inanmak istemiyordu. İnsanların bu durumu kabullenemediği yüzlerinden belli oluyordu. Telefonlarında yeğenlerinin fotoğrafı olup olmadığını sordum, telefondan gösterdiler ve çocuğun o olduğunu tespit ettim. Baş sağlığı diledim ve çocuğun yeğenleri olduğunu söyledim.”
‘Bir kişiyi sağ çıkarmayı başardık’
Enkazda Kuran-ı Kerim bulduğunu ve Allah’a bu Kuranlar hürmetine yüzlerini güldürmesi için dua ettiğini söyleyen Yakupi, “Yeniden enkaza gidip kazı çalışmalarına devam ettik. Önümüze 20, 30 adet Kuran-ı Kerim çıktı. Kuranları aldım AFAD’tan Mustafa abiye teslim ettim ve ‘Mustafa abi inşallah Allah bu Kuranların hatırına yüzümüzü güldürür, inşallah güzel bir şey yaşarız.’ dedim. Beş dakika geçmeden bir cansız beden daha karşımıza çıktı, cansız bedene zarar vermemek için ellerimizle onu çıkarmaya çalışırken benim sağ tarafımdan ‘buradayım’ diye bir ses duydum. Ama arkamda Türkiye’den kurtarma ekibi çalışıyordu, oradan gelen sesler vardı ve sesi tam olarak duyup duymadığıma emin olamadım. Boşuna umut vermemek için başta söylemedim. Ve etrafımdakilere ‘biraz durup, sessiz olun’ dedim. Ve o ‘buradayım’ sesi bir kez daha kulağıma geldi. Çıkarmakta olduğumuz cansız bedeni bırakıp sesin geldiği yere doğru kazımaya başladık. Oraya seslendim ‘merak etme, biz buradayız, seni kurtaracağız’ dedim ve ellerle kazmaya başladım. Kazırken biraz alan açıldı oradaki kadını gördüm. Maalesef ailesi vefat etmişti fakat o henüz bunun farkında değildi. Ben de bilincini açık tutmak için konuşmaya başladım, ismini, yaşını sordum, neler yaşandığını sordum. Bilinci yerindeydi, ismini söyledi, mesleği öğretmendi, ‘ben daha önce de deprem yaşadım, eşim nerede kaldı daha gelmedi’ diyince hala durumun farkında olmadığını kavradım. Elle kazdıktan bir süre sonra hiltiyle, daha sonra da demir kesme makasıyla yoğun çalışmalarımız neticesinde oradan çıkarmayı başardık.” ifadelerini kullandı.
‘AFAD ile koordineli bir şekilde kurtarma çalışmamızı başarıyla sonuçlandırdık’
Kurtarmayı ekip olarak başardıklarını vurgulayan Yakupi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Orada tabii ki ben yalnız değildim, evet, sesi ilk ben işittim ama yanımda Kalkandelen’den ekip vardı, aletler onlara aitti, AFAD’tan Recep abi, Mustafa abi ve İsmail vardı, ekip halinde biz o kadını oradan kurtardık. Makedonya Koruma ve Kurtarma Müdürlüğü ekipleri de bize destek oldu, sürekli yanımızdaydı. Biz Makedonya ekibi olarak AFAD ile koordineli bir şekilde kurtarma çalışmamızı başarıyla sonuçlandırdık. Biz kadını dışarıya çıkardıktan sonra oradan uzaklaşmak istedik fakat oradaki AFAD sorumlusu Erdoğan bey beni elimden tutarak, ‘bu işi siz başardınız, siz en önde duracaksınız’ dedi. Makedonya Koruma ve Kurtarma Müdürlüğü Müdür Vekili Zülfikar Zeynulla bey kurtarma çalışmamızı yaparken hep yanımızdaydı, bizi yalnız bırakmadı ve her türlü desteği verdi. 7 saat süren kurtarma operasyonu boyunca başımızda durdu. O da çok mütevazı biri benim gibi aynı düşüncedeydi orada gözükmek istemedik fakat bizi zorla sedyenin önüne çıkardılar. Bizim amacımız kesinlikle orada kendimizin reklamını yapmak değildi.”
‘Binada mahsur kalan kediyi de kurtardım’
Binada mahsur kalan bir kediyi de kurtardığını söyleyen Yakupi, “Biz bu enkazda çalışırken yanda hasarlı bir binada sürekli çatlaklar oluşuyor, camlar, çerçeveler yere düşüyordu. O binanın ilk katında içerde mahsur kalan bir kedi gördüm. Elime bir taş alıp camı kırdım ve kedi dışarı çıktı. İkinci kattan da muhabbet kuşlarının sesi geliyordu, ikinci kata binerek kafeslerini açmak istedim, onlar da can sonuçta onları da kurtarmak istedim fakat izin vermediler. İzin vermemekte de haklıydılar çünkü bina çok hasarlıydı ve neredeyse yıkılacaktı.” ifadesini kullandı.
‘Oradaki halk bizi çok sevdi’
Bölgede depremzedeler ve kurtarma ekipleri tarafından çok iyi karşılandıklarını aktaran Yusuf Yakupi şunları söyledi:
“Oradaki halk bizi çok sevdi. Fakat bu işin en zor yanı da aileler orada umutla yakınlarını beklerken onlara diyecek bir şeyimiz olmamasıydı. Her cansız beden çıkardığımızda bize doğru umutla koşuyorlardı fakat maalesef elimizden bir şey gelmiyordu. Çok zor bir süreçti. Oradaki arkadaşlarla çok iyi geçindik. İnsanlar bizimle işbirliğine açıktı. Bize durmadan yemek getiriliyordu fakat biz yiyecek halde değildik. Araçlarımız için mazot getiriyorlardı fakat kabul etmek istemiyorduk çünkü biz tamamen kendi imkanlarımızla çalışmaya gelmiştik. Fakat Türkiye’deki büyüklerimiz bize bütün ihtiyaçları temin etti. Edirne’den, Kocaeli’den sağlık ekipleri de yabancılık hissetmemiz için, bize teşekkür etmek için her türlü desteği verdi. Çadırlarda kaldık, hava çok soğuktu.”
‘Bize bu imkanı tanıyan Koruma ve Kurtarma Müdürlüğü’ne teşekkür ediyoruz’
Kendilerine bu fırsatı tanıyan Koruma ve Kurtarma Müdürlüğü’ne teşekkürlerini ileten Yakupi, “Koruma ve Kurtarma Müdürü Bekim Maksuti’ye, Müdür Vekili Zülfikar Zeynulla’ya çok teşekkür ediyorum, çünkü onlar bize çok güzel bir imkan sağladı. Gönül isterdi ki tatbikat, eğitim gibi başka bir vesileyle bir araya gelmek fakat biz asrın felaketinde bir araya geldik. Fakat biz böyle bir felakette görev aldığımız ve elimizden gelen her şeyi yaptığımız için gururluyuz. ‘Bayram Miftari’ Gönüllü İtfaiyeciler Derneği’nden Başkan Artan Demiri, Sefer Demiri ve Etem Aslani olmak üzere 4 kişi Adıyaman’da kurtarma çalışmalarına katıldık. Derneğimizin diğer gönüllüleri de kendi imkanlarıyla deprem bölgesine doğru yola çıkmaya hazırdılar fakat öyle bir imkanımız maalesef yoktu.” dedi.
‘İnsanları felaketlere karşı bilinçli olmalarını teşvik etmemiz gerekiyor’
Yusuf Yakupi son olarak da “Biz oradayken gözümüz arkada kalmadı, tanıdıklar, dostlar, akrabalar, komşular herkes arayıp sordu. Çoğuna cevap veremedik. Evimizi merak etmememizi söylediler, ne gerekiyorsa yapacaklarını söylediler. Her şeyiyle arkamızda durdular. Hepsinden Allah razı olsun. İnşallah tekrarlanmaz, inşallah böyle bir şey kimsenin başına gelmez. Fakat her şeye hazırlıklı olmak lazım. İnsanları felaketlere karşı bilinçli olmalarını teşvik etmemiz gerekiyor. Dernek olarak biz okullarda afetler konusunda eğitim veriyor, öğrenci ve öğretmenlerle tatbikat yapıyoruz. Binayı nasıl terk etmeleri gerektiğini, nerede toplanmaları gerektiğini, okuldan kaç kişinin kaldığı, kaç kişinin dışarı çıktığı gibi sayım yapılması gerektiğini anlatıyoruz. Depremin nasıl olacağını Allah’tan başka kimse bilemez fakat insanların da nasıl hareket edilmesi gerektiğiyle ilgili az çok bilgisi olması lazım. Biz de bunun için uğraşıp, didiniyoruz.” diye konuştu.
- Bu haber 17-02-2023 tarihinde yayınlanmıştır.