Şehapi: “Türkiye’yle İlişkiler İlgi Odağımızdır”
Makedonya’da büyük bir Osmanlı mirası olduğu herkesçe biliniyor. Bu mirasa sahip çıkmak ise en başta Makedonya’yı yönetenler ve Kültür Bakanlığı’na kalıyor. Türkiye’yle gayet güçlü ilişkilere sahip olan ve şimdilerde Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı görevini yürüten Behicudin Şehapi’yle, Osmanlı mirası, Türkiye’yle ilişkiler ve faaliyetleri hakkında bir röportaj gerçekleştirdi.
2015 yılında Kültür Bakanlığının en önemli faaliyetleri hangileriydi? Geçen yılı genel olarak nasıl değerlendirebilirsiniz?
2015 yılı her yönüyle çok renkli bir yıldı. Dolayısıyla bu renklilik kültürel faaliyetlere de yansımış oldu. Her nekadar belli bir siyasi unsurun kültürel proğramını hayata geçirme görevini üstlenmiş olsam da, konumum itibariyle, bir müsteşar olarak daha çok Kültür Bakanlığı’nın çalışma organizasyonu ve hakça temsil ilkesi çerçevesi doğrultusunda sürdürülebilir bir kültür anlayışının tesis edilmesiyle uğraştım. Ancak kültürde milli çıkarları desteklemek için yayınlanan Yıllık Proğram çerçevesinde, proje başvurularının değerlendirilmesi sürecinde önemli bir rol oynamaya çalıştım. Bu konuda önemli bir yol katetmiş durumdayız. Sekiz ayrı kültürel branşta –ki bunlar resim, folklor, müzik, kültür mirası, tiyatro, müze, sinema ve uluslararası ilişkiler- bizim kültürümüze ait değerlerin korunmasında katkı sunan projelerin sayısında epey bir artış oldu.
Genelde Bakanlığın faaliyetleri hususunda ister müzik veya opera sanatında, ister festivallerde olsun büyük etkinlikler yaşandı. Ancak bizzat bizim katkılarımızla Üsküp Çarşısındaki dükkanların eski vitrinlerinin projelendirilmesi ve bunların yavaş yavaş uygulanması, Gostivar Saat Kulesinin, eski Medresenin, müftülük binasının ve Osmanlı Türk evinin onarılması, Arnavut ve Türk tiyatrolarının jübileleri, Kalkandelen’deki çok büyük bir proje olan tiyatro ve kütüphane projesinin bütün engellere rağmen başlaması ve hükümetimizin kapital projeleri çerçevesinde 24 Arnavut ve Türk yazarının Makedoncaya çevrilmesi gibi faaliyetler, kanaatimde anılmaya layık faaliyetlerdir.
2016 yılındaki hedefleriniz ne olacak? Kısaca yapmayı planladığınız aktivitelerden bahseder misiniz?
2016 yılı malumunuz bir seçim yılıdır aynı zamanda. Ancak biz misyonumuzdan yan çizmeden, yine yukarda anmış olduğum yıllık proğram doğrultusunda kendimize hedefler koyduk. Bugünlerde kamuoyuna bildirilen komisyonların ve Kültür Bakanının onayladığı proğramda toplam 1.200 proje arasında 300’e yakın projenin bizim değerlerimizi, bizim insanımızı ön plana getirecektir ki, bunların arasında sadece yayın-basın faaliyetlerinde yaklaşık 100 kitap ve derginin basılacağını ifade ediyorum. Ayrıca tiyatro gösterileri, sergiler ve özellikle Üsküp, Kumanova, Kalkandelen, Gostivar, Ohri, Kırçova ve Manastır bölgelerinde Osmanlı döneminden kalan kültür mirasımızı da koruma hususunda yapılan faaliyetler ve çizilecek projelendirmeler 2016 yılında bizim uğraşımız olacaktır. Tabii ki burda Türk Tiyatrosu, Arnavut Tiyatrosu, Kalkandelen Tiyatrosu ve Kütüphanesinin sona erdirilmesi ve özellikle Türkiye ile yapılacak çalışmaların öne çıkacağı bir yıl olacağını düşünüyorum.
Uluslar arası alanda işbirliğini sürdürüyorsunuz. Türkiye ile Makedonya arasındaki kültürel ilişkileri nasıl değerlendireceksiniz?
Evet Kültür Bakanlığı’nın uluslararası ilişkileri çok yoğun. Bizim için özellikle ön planda olan ülkelerden biri hiç şüphesiz Türkiye gelmektedir. Kültür alanında birçok anlaşmaya imza atılan Türkiye ile bu yıl bir yeni anlaşma üzerine çalışıyoruz ki, bu günlerde bu sürecin tamamlanacağını düşünüyoruz. Sözkonusu anlaşma, Türkiye Vakıflar Genel Müdürlüğü (VGM) ile uzun vadeli bir işbirliğini öngörmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü denildiği zaman Osmanlı döneminden kalan ve vakıf malı olan kültür mirasımızdır elbette. VGM bu konuda Makedonya’da mükemmel bir çalışma yürütmüştür. Manastır’daki Haydar Kadı Camii’ninin restorasyonu tamamlanmak üzeredir.
Kültür mirası söz konusu iken TİKA ile de birkaç yıldan beri devam eden işbirliği başarılı neticeler getirmiştir. Karbinci’deki Mahmut Ağa Camii, hizmete verilen Manastır İshakiye Camii’nin restorasyonları, Kültür Bakanlığı, doğrusu ilgili kurumlarının TİKA ile bundan sonra da Üsküp’te projeleri hazırlanan üç Osmanlı camiinin onarımı için anlaşma yapılmıştır. Bu faaliyetler devam etmektedir. TİKA, Kalkandelen Osmanlı Hamamı ve Struga’da Mustafa Çelebi Camii’nin da onarımını gerçekleştirdi. Göreve gelir gelmez, bizzat Kültür Bakanımız tarfından bakanlık adına TİKA ile işbirliği koordinatörü görevi de verildi ve camilerimiz yanısıra Kocacık’ta rekonstrüksiyonu tamamlanan Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi Anı Evi’nin de bir an önce bir Milli Kurum olarak çalışması için işlemlere başladık. Bu çalışmalar da bu yıl tamamlanmış olacaktır.
Türkiye ile işbirliği söz konusu olunca, Yunus Emre Enstitüsü ile de ortak çalışmalarımızın çok yoğun olduğunu ifade etmem gerekmektedir. 2015 yılına damga vuran faaliyetlerden biri, Kültür Bakanlığı ve Yunus Emre’nin organizasyonunda, Makedonya Opera ve Balesi’nin icraatında bir Oraturyumun tertip edilmesi idi. Aşk-ı Nebi olarak adlandırdığımız opera gösterisi, Peygamberimiz (s.a.v.)’a olan sevgimizi dört dilde dile getirmeye çalıştık. Bu projenin gerçekleşmesinde Halkbank’ın da desteği takdire şayandır. Yunus Emre ile Kültür Bakanlığı sergi salonlarında yıl boyunca yoğun biçimde tertip ettikleri sergilere bilfiil yardımcı olmamız, bu ortak çalışmaların bariz birer örneğidir.
Bu yıl iki ülke arasında ne gibi ortak kültürel programlar planlanmakta?
Yukarda dile getirdiğim Vakıflar Genel Müdürlüğü ile İşbirliği Protokolü’nün imzalanması, daha önceden Türkiye ile Makedonya parlamentoları tarafından ratifike olan kültürel anlaşması gereğince, Üsküp’te çok önemli bir Osmanlı eseri Kurşunlu Han’ın Türkiye’ye, doğrusu Yunus Emre’ye tahsis edilmesi ve İstanbul’da eşdeğer bir binanın da Makedonya Kültür Merkezi olarak faaliyete geçmesi, bu yıl iki ülke arasındaki en önemli kültürel faaliyetini teşkil edeceğine inanıyorum. Hem Protokol, hem de Yunus Emre Enstitüsü’ne Kurşunlu Han’ın tahsis edilmesi hususu, Makedonya Başbakanlığı’nın da bu haftaki toplantısında onaylanacaktır.
Bir de bu yıl öngörülen faaliyetler arasında iki ülkeyi birbirine daha iyi bağlamak için Türkiye’de Makedonya Film Haftası’nın düzenlenmesi karara bağlanmıştır. Bu konuda geçenlerde Edirne Uluslararası Film Festivali davetlisi olarak bu şehri ziyaret ederek başta Vali olmak üzere, Belediye Başkanı, Trakya Üniversitesi Rektörü ve Ticaret Odası Başkanı’yla çok verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Yunus Emre ile de Osmanlı Kitabeleri projemiz var.
Makedonya’da büyük bir Osmanlı-Türk tarihi mirası var. Bu mirasın korunması için geçen yıl neler yapıldı? Bu yılki planlarınız neler?
Yukarda bunlara kısaca değindim. Ancak şunları da ekleyebilirim. Biz Makedonya’da zengin Osmanlı mirasının korunması için çok yönlü çalışmalar gerçekleştirmekteyiz. Bu konuda hem Bakanlığımızın mütevazi bütçesini seferber ediyoruz, hem de Türkiye Cumhuriyeti kurumları ve özellikle bazı belediyelerle –ki bunların başında Bursa Büyükşehir Belediyesi gelmektedir- önemli projeler realize etmekteyiz. Geçen yıl Manastır İshakiye Camii, Kalkandelen Hamamı, Debre’de Eski Osmanlı mezarlıkları, Üsküp’te Yiğit Paşa Külliyesi, Kalkandelen’de Paşa Camii çevre duvarları, Struga’da Mustafa Çelebi Camii ve müftülük binası kültür mirası olarak Türkiye kurumları ve iki ülke belediyeleri arasında yapılan işbirliği sonucunda tamamlanmıştır. Bu yıl, Manastır Haydar Kadı Camii’nin onarımı tamamlanacak ve ümit ediyoruz ki, Üsküp’te Sultan Murat, İshak Bey (Alaca) ve Hüseyin Şah camilerinin onarımlarına başlanacaktır. Bütün resmi prosedürler ve prjelendirmeler Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilmektedir. Tabii buna yukarda bahsettiğim başta Kalkandelen, Gostivar, Kumanova ve Üsküp’te Makedonya Kültür Bakanlığı bütçesiyle projeleri ekleyebiliriz. Diğer sanat dallarında da, yoğun çalışmalar öngörülmektedir.
Manastır Yeni Camii söz konusu iken, 2000 yılından beri var olagelen bir problemdir söz konusu. Sanat Galerisi olarak faaliyet gösteren caminin onarılması bahanesiyle ozaman kazı çalışmaları başlatılmış ve Manastır Müzesi ve Eserler Koruma Kurumu tarafından o günden bugüne kadar her yıl bu çalışmalar yürütülmektedir. Üzülerek söylemeliyim ki, Türkiye’nin de bütün girişmlerine rağmen, Hükümetimiz Manastır Yeni Camii ve Pirlepe Çarşı Camii konusunda gereken hassasiyeti göstermemiştir. Caminin temellerinde başka bir inanca ait eserin kalıntılarının ısrarla aranması, veya 2001 yılında haksız yere kundaklanan bir caminin halen belediye tarafından onarım izninin verilmemesi, üzerinde ciddiyetle durulması gereken konulardır.Benim şahsi kanaatim Yeni Caminin bir an önce Makedonya İslam Birliği’ne iade edilmesi, bu haksız uygulamayı bertaraf edecektir.
Sizce ülkedeki tarihi miras yeterince korunuyor mu? Bu konuda neler yapılabilir?
Tarihi ve kültür mirasımızı genelde ve özellikle Osmanlı mirası korunması konusunda, ister Hükümet proğramı, ister temsil ettiğim siyasi unsur, isterse şahsi misyonum ve vizyonum olarak hiç şüphesiz mücadelemize devam edeceğiz. Şimdiye kadar yapılan işler takdire değerdir. Buna sizin de katılacağını düşünüyorum. Ancak daha çok yapılması gereken çalışmaların da var olduğunu da itiraf etmek gerekir. Dahili ve harici engellere rağmen, el birliğiyle bütün sıkıntıların üstesinden gelerek kurumsal olarak bu mirasa ilgi ve alakayı daha da arttıracağımıza inanıyorum.- Bu haber 08-02-2016 tarihinde yayınlanmıştır.