Uluslararası Balkan Üniversitesi’nde “Balkan Bölgesinde Demokrasi ve İşbirliği” konulu panel düzenlendi
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Programı münasebetiyle, Uluslararası Balkan Üniversitesi’nde, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajanı Başkanlığı-TİKA ve MATÜSİTEB’in destekleriyle “Balkan Bölgesinde Demokrasi ve İşbirliği” konulu panel düzenlendi.
Programa T.C. Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy, Kuzey Makedonya Milletvekili Sali Murat, TİKA Üsküp Program Koordinatörü Mehmet Bayrak, Türkiye Maarif Vakfı Kuzey Makedonya Ülke Temsilcisi Mehmet Baran, TMBH Genel Başkanı Erdoğan Saraç, MATÜSİTEB Genel Başkanı Tahsin İbrahim, Uluslararası Balkan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Lutfi Sunar, İslam Birliği temsilcileri, akademisyenler, öğrenciler katıldı.
Demokrasinin hayati temalarına ilişkin görüşlerin paylaşıldığı ve Uluslararası Balkan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kire Şarlamanov’un moderatörlüğünü yaptığı programda konuşmacılar arasında Uluslararası Balkan Üniversitesi’nden Prof. Nikola Dacev, Türkiye Temyiz Mahkemesi Üyesi Hamit Yelken, Arnavutluk Müslüman Forumu Başkanı Fisnik Kruja ve Kalkandelen Devlet Üniversitesi’nden Prof. Dr. Süleyman Baki yer aldı.
Prof. Dr. Lütfi Sunar: “Bu kalkışma, Türk halkının kendinlerini, canlarıyla demokrasiye siper etmeleriyle engellendi”
Programın açılış konuşmasını yapan Uluslararası Balkan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Lütfi Sunar, 15 Temmuz 2016’da devlet içerisinde örgütlenmiş bir paralel yapının Türkiye’de halka, hükümete ve devlete karşı bir kalkışmasını izlediklerini, ancak bu kalkışmanın Türk halkının bedenleriyle, kendilerini canlarıyla demokrasiye ve halkın iradesine siper etmeleriyle engellendiğini hatırlattı. Rektör Sunar, “Biz, Balkan Üniversitesi olarak bu mücadelenin dünya demokrasi tarihine geçen bir mücadele olduğunu biliyoruz. Hatta dünyadaki yönetim, katılım ve demokrasi kavramsallaştırmalarına yeni bir katkı olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla da o gün canlarıyla, bedenleriyle halkın iradesini, insan haklarını savunan insanları onore etmek için aynı zamanda da buradan çıkan fikri tüm dünyaya yansıtmak için aktiviteler düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aslında sadece bir yönetimin, devletin savunulması değil, 15 Temmuz günü halkın iradesinin ve haklarının savunmasına şahitlik ettik. Dolayısıyla da bu mücadelenin kutlanması, anılması ve de yüceltilmesi gerektiğini düşünüyoruz” diye ifade etti.
Milletvekili Sali Murat: “Makedonya, 15 Temmuz darbe girişimini şiddetle kınamış, Türkiye halkının ve devletinin yanında olduğunu açıkça beyan etmiştir”
Dost ve kardeş ülke Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasisine ve milli iradesine karşı yapılan hain 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü için bir araya geldiklerini söyleyen Kuzey Makedonya Milletvekili Sali Murat, “15 Temmuz 2016, Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Ancak aynı zamanda, Türk milletinin demokrasiye ve milli iradeye olan bağlılığının da en büyük kanıtı olmuştur. O gece, Türk milleti tek yürek olmuş, tankların, uçakların ve silahların karşısına çıplak elleriyle dikilmiş, demokrasiye sahip çıkmıştır” dedi.
Yapılan darbe girişiminin sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın demokrasi anlayışına vurulan ağır bir darbe olduğuna dikkat çeken Murat, “Türkiye, geçmişte yaşadığı acı tecrübelerden ders çıkarmış bir ülke olarak, Türk insanı seçilmiş hükümetlerin yanında durmuş, darbecilere karşı mücadelede kararlılığını göstermiştir. Bu kararlılık, sadece Türkiye için değil, tüm dünya demokrasileri için bir örnek teşkil etmektedir.
Bu vesileyle, dost ve kardeş Makedonya halkına ve hükümetine teşekkürlerimizi sunmak isterim. Makedonya, 15 Temmuz darbe girişimini şiddetle kınamış, Türkiye halkının ve devletinin yanında olduğunu açıkça beyan etmiştir. Bu duruş, iki ülke arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının ne kadar güçlü olduğunun bir göstergesidir” sözlerini dile getirdi.
Büyükelçi Fatih Ulusoy: “15 Temmuz, demokrasinin zaferinin ve Türk halkının onurlu duruşunun yıldönümüdür”
T.C. Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy, hain terör örgütü FETÖ’nün Türkiye Cumhuriyeti'ni hedef alan darbe girişiminin üzerinden sekiz yıl geçtiğini, 15 Temmuz gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızan FETÖ üyelerin, Türkiye'deki devlet kurumlarının kontrolünü ele geçirmeyi hedeflediğini, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve çeşitli kurumların bombalandığı ve saldırıya uğradığını söyledi. Bir gecede 251 vatandaşın katledildiğini, 2 binden fazla vatandaşın ise yaralandığı 15 Temmuz darbe girişiminin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde güvenlik güçlerinin ve Türk milletinin kararlı duruşuyla bertaraf edildiğini söyleyen Büyükelçi Fatih Ulusoy, “15 Temmuz, demokrasinin zaferinin ve Türk halkının onurlu duruşunun yıldönümüdür. Bu olay bize demokrasiyi ve ulusal düzeni savunmanın önemini bir kez daha hatırlattı. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, FETÖ sadece bir terör örgütü değil, aynı zamanda casusluk yetenekleri olan hastalıklı bir tarikattır. Eğitim ve hayırseverlik kisvesi altında, Devleti içeriden ele geçirmek amacıyla devlet kurumlarına sızma stratejisi var. FETÖ, kendini göstermeye çalıştığı gibi eğitim ve hayır işleriyle uğraşan bir toplumsal hareket değil, karanlık siyasi ve ekonomik koşullara sahip, karanlık ve sinsi bir terör örgütüdür.” dedi.
Darbe girişiminden bu yana tüm devlet kurumlarına sızan FETÖ üyelerin tespit edilerek adalet önüne çıkarılması yönünde kararlı adımlar atıldığını belirten Büyükelçi Ulusoy, konuşmasının devamında: “Her ne kadar FETÖ üyeler basına yaptıkları açıklamada darbe girişiminden sorumlu olmadıklarını iddia ederek yalan söylüyor olsalar da, 15 Temmuz darbe girişiminin FETÖ tarafından organize edildiği örgüt içinden yapılan itiraf ve açıklamalarla defalarca ortaya çıktı ve resmen ifade edildi. Türkiye'deki yapılanmasını kaybeden FETÖ, artık 15 Temmuz'dan sonra yurt dışında da varlığını sürdürmeyi hedefliyor. FETÖ, sadece Türkiye için değil, faaliyet gösterdiği her ülkenin, özellikle de Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olan ülkelerin ulusal güvenliği açısından da ciddi bir tehdit oluşturuyor. FETÖ yapılanmalarını tamamen ortadan kaldırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çalışmalarımız sonucunda birçok dost ve kardeş ülkede FETÖ okulların faaliyetleri sonlandırıldı. Türkiye Maarif Vakfı, 15 Temmuz'dan sonra çeşitli bölgelerde yüksek standartta eğitim veren okullar açarak çok sayıda öğrenciyi terör trafiğine düşmekten kurtardı” diyerek, Türkiye’nin, FETÖ dahil tüm terör örgütlerine karşı yurt içinde ve yurt dışında kararlılıkla mücadelesini sürdüreceğinin altını çizdi.
“FETÖ terör örgütü gizli-saklı bir örgüttür”
15 Temmuz hain darbe girişimi Türkiye’de FETÖ terör örgütünün Türkiye Devleti’ni yıpratmak, yok etmek ve kendi emellerine ulaşma gayesini kurdukları bir kumpas olduğun söyleyen Prof. Dr. Süleyman Baki, “Hem sayın Cumhurbaşkanı’nın hem halkının iyi niyetiyle ve samimi duruşuyla bu hain darbe girişimi engellendi. Tabii bunların emelleri bitmedi, bitmiyor, bitmeyecek de. Temennimiz odur ki, bu hain darbe girişimi ve onu tertipleyen FETÖ ve onun arkasındaki güçlerin emellerini, gayelerini anlamak, bu konuda tedbirli olmaktır. Zira FETÖ terör örgütü gizli-saklı bir örgüttür. Yıllardır, yarım asra yakın bir gizlilik sürecinde kendi gayesini, emelini ortaya çıkardı. Temennimiz odur ki bu Milli Birlik ve Demokrasi Günü’nde Türkiye’de yaşanan bu hain darbe girişiminin bir daha tekrarlanmamasıdır” diye ifade etti.
“FETÖ'nün iç yüzü yeterince anlaşılabilmiş değil”
Türkiye Temyiz Mahkemesi Üyesi Hamit Yelken ise yaptığı konuşmada, düzenlenen panelde Balkanlar'da Temmuz hain darbe girişiminin anayasal çerçevede değerlendirmesini yaptıklarını belirtti. Panelde, darbe girişiminin sadece demokratik yönetime karşı değil, kişilerin temel hak ve özgürlüklerine karşı ne kadar ağır bir girişim olduğunu ifade eden Yelken, bu çerçevede darbe girişiminin halk tarafından bütün demokratik bileşenlerle birlikte korunmasının demokratik ve Türk toplumu açısından bunun anayasal değerinin ne kadar önemli olduğunu vurguladı.
FETÖ'yle mücadele alanında Balkan ülkelerinin tutumundan söz eden Yelken, “Yani şunu görüyoruz ki ne yazık ki söylemsel düzeyde birçok önlemin alındığı söyleniyor. Aslında 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu dönemlerde daha yüksek bir desteğin olduğunu gözlemliyorduk ama şu günlerde özellikle buradaki yetkililerle yaptığımız temaslar sonucunda anladığımız sonuç şu ki ne yazık ki FETÖ'nün iç yüzü yeterince anlaşılabilmiş değil. Bunun sadece Türkiye için değil, bütün Balkanlar için, hatta bütün bir dünya için çok ciddi bir tehdit olduğunun anlaşılması gerekiyor. Buradan anlıyoruz ki, bu meselenin çok daha iyi işlenmesi lazım. Balkanların hassasiyetinin bu konuda arttırılması lazım çünkü buradaki tehdidin varlıklarının yüksekliği nedeniyle daha iyi düzeyde alınması gerektiğini düşünüyorum” sözlerini ifade etti.
Panelde diğer konuşmacılar da demokrasinin, Balkan bölgesinde işbirliği ve istikrarın geliştirilmesi açısından hayati öneme sahip olduğunu, barışı teşvik ettiğini, ekonomik işbirliğini geliştirdiğini, bölgesel entegrasyonun güçlendirilmesi, uluslararası güven inşa edilmesi ve vatandaşlara yönetimde söz hakkı vererek onları güçlendirdiğini ifade ettiler.
- Bu haber 10-07-2024 tarihinde yayınlanmıştır.