Beyzaroski: “Türk ve Müslüman Topluluklar Ciddi Baskılara Maruz Kaldı“
1912 yılından itibaren başlayan göç, Makedonya Türklerinin bu topraklarda gördüğü en ağır darbeydi. Baskılara ve haksızlıklara dayanamayan Türk ve diğer Müslüman toplulukların büyük bir bölümü bu topraklarda sahip oldukları her şeyi geride bırakıp Türkiye'ye göç etti.
|
Limko Beyzaroski ile yaptığımız sohbeti ve kendisinin göç konusunda verdiği bilgileri olduğu gibi siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz.
20. yüzyılın ilk yarısında bu topraklarda ciddi bir göç yaşandı. Bu göçün ne zaman ve nasıl başladığı konusunda bize bilgi verebilir misiniz?
"Bölgede yaşayan Türk toplumu 1912 yılından itibaren göçe başlamıştır. O dönemde Türkler için çok zor bir dönem başlıyor. Özellikle benim araştırmasını yaptığım Kırçova ve Brod bölgesinde Türkler ve Müslüman topluluklar göç etmeleri hususunda Sırp Çetnik Grupları tarafından şiddetli bir baskıya maruz kalıyor. Bu baskının bir göstergesi olarak Sup köyünün yakılmasını örnek gösterebiliriz. Starovec köyündeki baskılar, Plasnica'daki cinayet ve bölgedeki bir çok köyde gerçekleşen toplu göç olayları açığa çıkarıyor. Kırçova bölgesinde Osmanlı döneminde bulunan 8-9 adet Müslüman köyü 1912 yılından sonra haritadan silinmiştir."
Göçün başlamasında herhangi bir siyasi nedenler arayabilir miyiz? Türk ve Müslüman toplulukların haklarını koruyacak ve bu göçe engel olacak herhangi bir girişim oldu mu?
"Birinci Dünya savaşının ardından Krallık Yugoslavya'nın kurulmasıyla birlikte Türkler ve Müslüman topluluklar 'Cemiyet' Partisi aracılığıyla organize oluyorlar. 'Cemiyet' partisi Türk ve Müslüman toplulukların haklarını koruyan, çıkarları doğrultusunda hareket eden tek teşkilattı. 'Cemiyet' 1920 yılında gerçekleşen genel seçimlere katılıyor ve beş milletvekili çıkarıyor. O dönemde iktidarda yer alan 'Cemiyet', 1923 yılında gerçekleşen seçimlere bağımsız olarak katılıyor ve 6 milletvekili çıkarıyor. Fakat bu sefer muhalefet kanadında yer alıyorlar. Muhalefette yer aldığı dönemde ağır darbe alan 'Cemiyet' 1925 yılındaki seçimlerde hiçbir milletvekili çıkaramıyor. Baskılara dayanamayan Türk ve diğer Müslüman topluluklar diğer Radikal veya demokratlara oy verir ve bu sebeple de 'Cemiyet'in siyasi hayatı son bulur. Türk ve Müslüman toplumunun bölgeden göç etme nedenlerinden en önemli noktası da siyasi alanda kendilerinin haklarını savunacak bir örgütün olmamasıydı. Diktatörlük dönemi geldiğinde ise Türkler artık rejimin partilerine geçmeye başladı. Türk ve Müslüman topluluklar kaderlerine terk edilmişti. Son darbe de “Yücel” teşkilatı üyelerinin idam edilmesi ve hapsedilmeleriyle geldi. “Yücel” Teşkilatı yasal olarak Türklerin haklarını korumayı amaçlamış bir teşkilatken, suç işlediklerine dair hiçbir delil olmadan cezalandırıldılar. Halbuki Mkedonya’nın değişik bölgelerinde katliamlar gerçekleştiren Sırp militan gruplardan sadece iki kişi cezalandırıldı.”
Makedonya'daki Türk ve Müslüman toplulukları göçe sürüklemek için dönemin hükümeti herhangi bir girişimde bulundu mu?
"Dönemin Yugoslavya hükümeti tarafından bazı yasalar getirildi. Bu yasalar aslında Türk toplumunun bu topraklardan göç etmelerini teşvik eden yasalardı. Burada bir konudan özellikle söz etmek istiyorum. Bir ferece yasası getirilmişti. Bu yasa kapsamında 2 kişinin idam ve 68 kişinin hapis cezalarına çarptırıldıklarını belirtebiliriz."
Türkiye'ye göç etmek isteyenlerin hangi şartları yerine getirmiş olması gerekiyordu?
"Türkiye ile Yugoslavya arasında Tito ve Menderes'in 1953 yılında imzalarını attığı anlaşmaya göre sadece Türk olanlar göç edebiliyordu. O dönemde özel hayatlarında ve aile içinde Türkçe konuşan vatandaşlar Türk olarak kabul ediliyordu. Göç için diğer bir şart da 1944 yılından sonra İçişleri Bakanlığı’ndaki tüm sayım belgelerinde Türk olarak yazılmış olmaktı. Göç kararına göre bölgede yaşayan Türkler dışındaki Müslüman toplulukların göç başvuruları geri çevrilmesi gerekiyordu. Fakat yetkili kurumlar bu karara saygı göstermedi ve Türkler dışında belli ölçüde diğer Müslüman toplulukların göçüne göz yumuldu. Bunun sonucunda Makedonya'dan yaklaşık 220 bin kişi Türkiye'ye göç etti."
Bahsettiğiniz şartlarda sadece Türklerin göç edebileceği görünüyor. Fakat Türkiye'ye Türkler dışında diğer Müslüman topluluklar da göç etti. Bu nasıl sağlandı?
"Milliyetin kolayca değişmesi için bazı olanaklar sağlandı. Buna göre isteyenler sadece bir belgeyle milliyetlerini değiştirebiliyordu. Bunun amacı ise Makedonya ve Yugoslavya topraklarını Türkler dışında diğer Müslüman topluluklarını da terk etmeye teşvik etmekti. Göç konusunda anlaşmaya bağlı kalınmadı ve bir çok madde ihlal edildi ayrıca o süreçte vatandaşların hakları zedelendi."
Hep konuşulur göç edenlerin bir çok haksızlığa uğradıkları. Bunun gerçeklik payı nedir? Yaptığınız araştırmalarda göç etmek isteyen vatandaşlara haksızlıklar yapıldığına dair herhangi belgelere rastladınız mı?
"Araştırmamda göç etmek isteyen vatandaşların mal varlığıyla ilgili haklarının çiğnendiğini tespit ettim. Dönemin Hükümeti ile Türkiye arasında yapılan göç anlaşması kapsamında göç etmek isteyen vatandaşlara mallarını satmaları için bir yıllık bir süre verilmiş. Bu vatandaşlar mallarını satamadıkları taktirde, Makedonya'daki yetkili kurumların komisyon kurup bu malları satın alma işlemlerini gerçekleştirmeleri gerekiyordu. Fakat bu uygulanmadı. Burada göç başvurusunda bulunan vatandaşlar dar bir zaman dilimine sıkıştırılıyor ve bu süre zarfında malların satılamaması taktirinde göç için hazırlanan tüm belgeler geçersiz hale geliyordu."
Türkiye'ye gitmek için malını satıp, burayla tüm ilişkilerini kesip tüm belgeleri tamamladıktan sonra vatandaşlar rahatça ülkeyi terk edebiliyor muydu?
"Araştırmamda, göç etmek isteyen vatandaşların haklarının çiğnendiğini tespit ettiğim diğer bir husus da tüm işlemleri yaptıktan sonra son aşama olarak İçişleri Bakanlığına düşünce için başvuruda bulunulmasıydı. Göç etmek isteyen vatandaş o bir yıllık süre zarfında malını satmış, işyeri ile ilişkilerini kesmiş ve vatandaşlıktan ayrılmış vaziyette İçişleri Bakanlığına düşünce için başvuruda bulunuyor.
O döneme baktığımızda İçişleri Bakanlığı'ndan çıkan düşüncelerin çoğu olumluymuş. Fakat akla 'İçişleri Bakanlığı'ndan olumlu cevap alamayanlar ne oldu?' sorusu geliyor. İçişleri Bakanlığına düşünce başvurusu aşamasının son aşama olarak koyulması bana göre büyük sorun teşkil ediyor. Eğer bu aşama ilk sırada olsa hiçbir sıkıntı yaratamayacak. Bu saydıklarım o dönemde göç başvurusunda bulunanların haklarının nasıl çiğnendiğini gösteriyor."
Makedonya'dan göç eden çok sayıda Türk ve Müslüman vatandaşlar Türkiye'nin hangi bölgelerine yerleştiler?
"Bu toprakları terk eden çok sayıda vatandaş Türkiye'nin İstanbul, Bursa, Adapazarı, Akhisar, Manisa bölgelerine göç etti.”
Hüseyin Musli
- Bu haber 03-05-2016 tarihinde yayınlanmıştır.