Uzmanlar Siyasi Krizi Değerlendirdi
Makedonya’da uzun süredir var olan siyasi kriz, ülke genelinde vatandaşları huzursuz ederken stresli süreç herkesi etkiliyor. Krizin aşılması için yapılan görüşmelerde de halen sonuç elde edilmezken, biz de bu hafta siyaset uzmanlarıyla bu konuyu görüştük.
FON Üniversitesi Siyasal Bilgiler ve Uluslar arası İlişkiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazmi Maliçi ile eski Kültür Bakanı ve siyaset uzmanı Güner İsmail, siyasi kriz, seçimler, ülkenin AB ve NATO üyelikleri ile Türklerin durumu hakkında düşüncelerini aldık.
Makedonya'da önemli görevlerde yer almış ve Kültür Bakanı görevinde bulunmuş Türk siyasetçi ve şuanda siyaset uzmanı Güner İsmail, ülkedeki siyasi gelişmeleri Türkler açısından değerlendirdi. İsmail ayrıca geçen hafta Türklere karşı yapılan hakareti ve Pırjino anlaşması konularına da değindi.
“Türkler doğru tarafta yer aldı”
Ülkedeki siyasi gelişmelerde Türklerin konumundan da söz eden Güner İsmail, iktidarı sert bir dille eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
"Türkler rakam olarak belki küçük bir rakam diğer uluslar kıyasen. Fakat Türkler Makedonya vatandaşı ve Makedonya vatandaşlarını ilgilendiren konular, sıkıntılar Türkleri de ilgilendirir. Unutmamalıyız ki Ohri Çerçeve Anlaşmasından sonra diğer küçük uluslar gibi Türkler de sandviçin ortasında misali bir konumda bulundular. Bu husustan umumi sıkıntılara bakarsak ve bunları da eklersek Türkler açısından vaziyetler daha zor. Türklerin aynı zamanda bir önemli problemi daha var, o da siyasi kutuplaşmadır. Maalesef uzun dönem güya Türkleri temsil eden bir siyasi grup tamamen vaziyetini ve pozisyonlarını suistimal ederek Türkleri kenarda bırakıp kendi çıkarlarından hareket ederek Türklere ek bir sıkıntı da yarattı. Kutuplaşma dediğim zaman; parti karnesi olanlar ve parti yöneticilerinin akraba ve yakınları dışında kalanlar neredeyse vatan haini olarak nitelendirilecekler. Bu Pırjino anlaşmasından sonra yeni bir ufuk göründü sanki. Bu yeni durumda Türklerin çoğu doğru tarafta yer aldı. Şu anda muhalefete destek veriyor. Tabii şu anda çözümleri bekliyoruz, ne gibi sonuçlar meydana gelecek söyleyemem. Çünkü iktidar denilen tamamen çete. Gördüğünüz gibi direniyor ve bu direniş tipik siyasi direniş değil tamamen yer altı dünyasına yakışan bir direniş. Muhalefetin bomba olarak adlandırdığı ses kayıtlarını dinlediğimizde aslında karşımızda bir siyasi grup değil de bir mafya olduğunu anladık. Bu mafya devletin bütün müesseselerinden istifade ederek, devletin ensesine yapışmış. Şu anda bazı duruşmalar mahkeme önünde. Mahkeme gördüğümüz kadar tamamen iktidar tarafını tutuyor. Önümüzdeki günlerde neler olacağı belli olacak."
"Türkiye Olmasaydı Bizim Durumumuzu Tahmin Etmek Bile İstemiyorum"
Geçen hafta ulusal çapta yayın yapan bir televizyon kanalının ana haber bülteninde Türklere karşı yapılan hakaret konusuna da değinen İsmail, "Biz Türkler olarak gördük ki geçen hafta Türklere karşı gaddarca bir hakaret edildi. Şimdi bu hakaret sadece Türklere değil, Makedonya vatandaşına edilen bir hakaret. Çünkü bu hakarete sadece Türkler değil, buradaki herkes yani ister Arnavutlar, ister Romanlar, ister Makedonlara karşı yapılan bir hakaretti. Çünkü medyalardaki iktidarın uzantıları çok serbestçe böyle hakaretleri edebiliyorlar. Kin meselesini alet gibi kullanıyorlar. Bu hakaretin neden Makedonya'daki tüm vatandaşlara yapıldığını şu şekilde açıklık getirelim; unutmamalıyız ki Makedonya'yı tek ve tamamen şartsız destekleyen tek bir devlet var dünya haritasında o da anavatanımız Türkiye'dir. Türkiye olmasaydı bizim durumlarımız kim bilir nasıl olacaktı tahmin etmek bile istemiyorum. Eski başbakanın çok yakın dostu ve iktidarın medyalardaki uzantılarının en baştaki ismi kalkıp da Türklere bu şekilde hakaret etmesi ne gösterdi? O laf ağızdan tesadüfen kaçmadı. Şuandaki jeostratejik duruma bakarsak, bu adam ya eskiden bir ekol görmüş ya da dünya haritasındaki en yeni gelişmelerden ek bir ekol almış. Bu sözleri kullanmak için ek bir ilham gelmiştir. Bunların ilhamları kitaptan değil, bu bir para meselesidir. Kullanmak için bu fırsatı beklemiş." ifadelerini kullandı.
"Türk Siyasetçiler Nerede Yer Alacaklarını İyice Düşünsün"
Pırjino anlaşması konusunda da konuşan Güner İsmail, Türk siyasi parti yöneticilerine seslendi. İsmail, "Pırjino anlaşması dört siyasi parti arasında imzalanmıştır. Bu dört siyasi parti içerisinde diğer topluluklara ait vatandaşlar da var. Ülkedeki tüm etnik toplulukları kapsayan aslında Ohri Çerçve Anlaşmasıydı, Pırjino anlaşması ise tamamen bir siyasi anlaşmadır. Makedonya'da yaşayan Türkler olarak bu siyasi anlaşmayı selamlamamız gerekiyor. Bu siyasi anlaşmanın neticelerinden İnşallah hepimiz yararlanırız. Fakat tam doğru bir şekilde okunursa, imzayı atanlar attıkları imzanın arkasında durursa bu siyasi anlaşmadan yararlanmak mümkün olacaktır. Gördüğümüz kadar en büyük siyasi parti olan VMRO-DPMNE ve bunun yardımcıları Arnavut partileri ister resmi ister masa altı tepkilerle bu anlaşmayı yerine getirmemek için hayli çaba sarf ettiler. Görüldüğü gibi bir çok maddenin uygulanmasında büyük gecikmeler oldu, bazı şeyler hiç yerine bile gelmedi. Kalkıp yaklaşık bir ay önce, erken seçimlerin 24 Nisan'da gerçekleşmesini öngören sadece bir maddeyi uygulamak için mecliste bir karar aldılar. Bu karardan Türkler ya yarar ya da zarar görecekler. Kendilerine Türklerin temsilcisi diyen ve bu iktidarı destekleyen arkadaşlara seslenmek istiyorum, parmaklarını başlarına koysunlar ve hangi tarafta yer alacaklarını düşünsünler. Eğer Pırjino anlaşmasını yıkmaya çalışan VMRO-DPMNE - BDİ - PDŞ ittifakının yanındaysalar maalesef bunlar Türkleri temsil edemezler ancak kendi çıkarlarını temsil edebilirler." dedi.
Maliçi: “Halk Daha İyi Bir Yaşam İçin Projeler İstiyor”
Makedonya’daki siyasilerde, eğer varsa, devletçilik düşüncesinin geri dönmesi gerektiğinin altını çizen FON Üniversitesi Siyasal Bilgiler ve Uluslar arası İlişkiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazmi Maliçi, “Siyasiler, bağlı oldukları ülkeyi sevmeli ve saygı duymalı. Yasalara ve üzerinde anlaşma sağlanan konular uymalı” dedi.
Geçtiğimiz yıllarda ve özellikle de son iki sene içerisinde yaşanan krize değinen Maliçi, “Bu dönemde siyasiler kendi aralarında ve popülist projelerle uğraşıyor. Makedonya küçük bir ülke ve siyasi parti liderlerinin her söylemi, manipülasyonları kolayca anlaşılabiliyor çünkü halk artık sosyal politika, istikrar, güvenlik, daha iyi standartlara yönelik net projeler görmek istiyor. Siyasiler eğer bu projeleri sunarsa, halkın devlet kurumlarına olan güveni artacaktır” diye konuştu.
Maliçi, Pırjino anlaşmasının iyice analiz edilmesi halinde mesajın açık olduğunu belirtirken, “O mesaj da şu: Devlet normal bir düzene koyulsun. Pırjino anlaşması eğer uygulanırsa uluslar arası kurumlar, özellikle AB ve NATO, Makedonya’yı üyelik müzakereleri ajandasında daha yükseklere koyacaktır. Avrupa Komisyonunun raporlarını okursak, neden Makedonya’da devletçilik, bağımsız yargı, bağımsız kurumlar, güvenlik güçlerindeki partileşme, basın özgürlüğü gibi konularda neden geri kaldığımızı görürüz” ifadelerini kullandı.
Seçimlerin 24 Nisan’da yapılmasının uygun olmayacağını kaydeden Maliçi, “Siyasi düzende istikrarsızlık, seçmen kütüğü başta olmak üzere seçimlerle alakalı her konuda sorunlar var ve 24 Nisan’a kadar bunların ortadan kaldırılması zor. En kötü örneklerden biri, 2 milyon nüfuslu bir ülkede seçmen sayısı 1,8 milyon. Bu da demek oluyor ki mevcut seçmen kütüğü doğru değil ve güncellenmesi gerekiyor. Hem iktidar hem muhalefet hem de uluslar arası faktörün, Makedonya’yı doğru yola koyması için çok çalışması lazım. Bir ülkede devletçiliğin oluşması için en önemli etken adil ve hür seçimlerdir” diyerek sözlerini noktaladı.
- Bu haber 23-02-2016 tarihinde yayınlanmıştır.