Dr. Beycan İlyas: Biz Türkler, baskılara boyun eğecek bir millet değiliz
8 Mayıs’ta yapılacak Milletvekili Genel Seçim yarışına katılacak olan Türk adaylarla röportaj serisini sürdürüyoruz.
Bu kapsamda Avrupa Cephesi koalisyonundaki Türk Demokratik Partisi’nin (TDP) Genel Başkanı ve 6. Seçim Bölgesi beşinci sıra adayı Dr. Beycan İlyas sorularımızı yanıtladı.
-Partiniz bugüne kadar Türkler için neler yaptı? Bu seçime niye katılıyorsunuz?
“Bu yıl kuruluşunun 32. yılını kutlayan ve Makedonya Türk siyasetinde bir çınar niteliği taşıyan Türk Demokratik Partisi mutlaka ki seçimlere halkımızın öncelikle haklarını korumak ve bu haklarının üzerinde iyileştirmeler yapmak açısından katılmaktadır. Eğer ki süreklilik anlamında bakılırsa Makedonya’daki Türk siyasi teşkilatların arasında en uzun vadede Mecliste temsiliyetini sağlamış olan bir partidir. Önceliklerinden birisi Mecliste temsiliyettir. O açıdan zaten önceliğimiz her zaman o olmuştur. İnşallah bu dönem daha fazla milletvekiliyle, yani öncelikli hedefimiz 2 milletvekiliyle parlamentoda temsiliyeti sağlamaktır.
32 yıl içerisinde özellikle Makedonya’daki bağımsızlıktan sonraki bu karmaşık süreç içerisinde boşlukları doldurmakta, Anayasa değişikliklerinde ve en önelisi 2001 yılından sonra Ohri çerçeve Sonrasında değişen Anayasamızda yer alan birçok kategorinin ki bunlardan en önemlisi hakça temsiliyet kategorisini elinden geldiği kadarıyla sahiplenmiş ve bu şekilde iyileştirme yapmaya çalışmıştır. Bir bilgi olarak vermek gerekirse, kamu kurumlarında çalışan Türklerin sayısı 600’lerdeyken bugün artık 3 binlere kadar ulaştı. Bu yüzde 2’lik bir temsiliyet söz konusudur. Demek ki daha çok yapılacak iş var. Tabi sadece bu alanda değil, eğitim alanında birçok iyileştirmeler yapıldı. Özellikle Merkez Jupa örneğini alırsak; eğitim için açlık grevine gitmiş olan bir millet olarak bugün artık birçok bölgede Türkçe ilkokul ve Türkçe liselerin olduğu bir hale gelindi. Yapılacak daha çok şeyler var, özellikle müfredat konusunda da çok iyileştirmeler yapıldı. Bundan sonraki süreçte özellikle Türkçe kitapların basımı ve kalitesinin artırılması amacıyla yasanın değişikliğini de öngörmekteyiz. Bunun dışında halımızın temsiliyetini sağlamak açısından birçok kurumda yapılan çalışmalar dışında birçok projelere de imza attık. Makedonya Türkleri olarak övünerek bahsettiğimiz kimlik kartları ve pasaportlarda Türkçenin yer alması, Makedonya Radyo Televizyonu’ndaki Türkçe yayın saatlerinin uzatılması ki şu adan gözlemlediğimiz bir kadro eksikliği söz konusu inşallah önümüzdeki dönemde buna da iyileştirme yapılır ve Makedonya Radyo Televizyonunun öncelikle bu hizmetini daha kaliteli bir şekilde yansıtacaktır halkımıza.
Kültürel anlamda Türk Tiyatrosu önemli bir konu. İnşallah önümüzdeki dönemde ilk başlarda nasıl ki çaba verdiysek bundan sonra da çaba vermeye çalışacağız. Halkımız, malumunuz birçok yerde sosyal yardımlarla yaşayan ve bazen sistemin bir diskriminasyonuna uğrayarak bu hakkında sahip olamamıştır. Bu konuda da mutlaka ki kol gereceğiz. Siyasi anlamda birçok yasanın getirilmesi konusunda nasıl ki desteğimiz olduysa, öncelikle Türkleri ilgilendiren yasaları sunmak ve bunların iyileştirilmesi konusunda azami bir şekilde dikkat edeceğiz. Anayasa değişiklikleri bizim açımızdan önemli. Malumunuz son günlerde Anayasanın değiştirilmesiyle ilgili sadece milletlerin eklenmesi değil artık bir toplumsal ya da halk anayasası oluşturma tartışmaları başladı, bu bizim açımızdan kabul edilebilecek bir mesele değil. Anayasada Türk ibaresinin yani Makedonya’da yaşayan milletler arasında Türk milleti yer almalıdır, oradan kaldırılması konusundaki girişimlere mutlaka direncimiz olacaktır.
‘Balanser’ meselesi, malumunuz bu hakça temsil ilkesinde bizleri gerçekten zorlayan bir mesele. Aslında bir savunma mekanizması olarak ortaya getirildi. Ama gördük ki çok suistimaller yapıldı. Bu konuya farklı bir mekanizma bulunması konusunda mutlaka ki yasal değişiklikler yapılmalıdır.
Bu süreç içerisinde Avrupa Birliği ile müzakerelere başlama noktasındayken veya müzakereler başladıktan sonra Makedonya Türklerinin yapısı itibariyle milli ve manevi konumlarını zora sokabilecek bazı yasal değişikliklere eminim ki uzlaşı ile bizim toplumumuza uygun hale getirilerek o yasaları değiştirmek veya bazı yasaları engellemek ya da yeni yasalar teklif etmekle birlikte meclisteki hareketlenmemiz o şekilde olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti ile Makedonya Cumhuriyeti arasındaki iyi ilişkiler bizi sevindiriyor. Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan vatandaşların Makedonya’ya karşı olan büyük bir sevgi ve sempatisi olması itibariyle ve Makedonya’da yaşayan halkların Türkiye halkına karşı ciddi bir şekilde büyük bir sempati ve sevgi olması bizi ayrıca sevindiren bir noktadır. Burada Makedonya Türkleri bir köprü vazifesi almaktadır. Siyasi anlamda da Türk Demokratik Partisi geçtiğimiz dönemde olduğu gibi bundan sonra da o siyasi ilişkilerin daha yükseltilmesi konusunda mutlaka köprü yapmaya devam edecektir. Sadece Türkiye Cumhuriyeti ile değil Türklerin yaşadığı birçok ülke ile yani Türk Dünyası ile olan ilişkilerimizi parti olarak sürdüreceğiz.
Halkımızın ihtiyaçları çok. Özellikle yatırım konusunda Türklerin yaşadığı birçok yerleşim yerinde maalesef çağımıza uygun şartlarda yaşaması itibariyle veya onlar o bölgelerin göz ardı edilmesi itibariyle oraya dikkat çekmemiz gerekiyor. Sürekli sahada olduğumuz için yakınen takip ediyoruz. Sürekli teşkilatlarımızla iyi ilişkilerde olduğumuzdan dolayı bu konuda bilgilerimiz var. Eminim ki önümüzdeki dönemde en azından bu 4 sene içerisinde hedef alırsak her senelik devlet bütçelerinde Türklerin yaşadığı bölgelere yönelik projelerin yer alması konusunda gayretlerimiz olacaktır. Makedonya’daki Türkçe yayın yapan medya kuruluşlarının çok büyük zorluklar içerisinde olduğunu görüyoruz. Medyaların yaptığı çalışmalar aslında bu ülkedeki Türklerin toplumsal hafızasına ve arşivine büyük bir katkı sunduğunu bildiğimiz için mutlaka ki bu konuda da çalışmalarımız olacaktır. STK’larla işbirliklerimiz olmak zorundadır. Çünkü siyasetin ulaşamadığı yerlere mutlaka ki STK’larımız ulaşacaktır. Öncelikle kültürel alanda veya toplumsal ihtiyaçlar alanında görev yapan STK’larımızla biraz daha fazla ilgilenmemiz gerekiyor. Malumunuz bunu artık görüyoruz eskiden çok canlı, çok aktif çalışan birçok kültür derneğimiz veya folklor derneğimiz varken bugün onların sayısı tamamen azalmıştır. Türklerin kimliğini, buradaki varoluş tapusunu daha sağlamlaştırmak açısından bu dernekler üzerinde mutlaka ki çalışmalarımız olacaktır.
İktidar ortağı olduğumuz dönemde birçok kurumda çalışma arkadaşlarımızı atadık. Bu kurumları seçmemizdeki esas amaç neydi? Eğitimi Geliştirme Bürosu, ondan sonra benim doktor olmam itibariyle ve sağlık alanında son dönemlerde Türklerin sağlık hizmetlerine ulaşması çok zor olduğu için şunu hedefledik: Öncelikle sağlık kurumlarında halkımıza bir nebze yardımcı olmak açısından birçok sağlık kurumlarında bizim çalışma arkadaşlarımız vardı. Allah’a bin şükürler olsun bize gelen bütün yardım taleplerini biz bir şekilde insani amaçlarla yardımcı olduk. Sadece Türklere değil her başvurana yardımcı olduk. Malumunuz Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığında Bakan yardımcımız vardı ve daha önce de söylediğim gibi halkımızın birçoğu sosyal yardımlara bağlı olduğu için ve buna bağlı bütün hizmetlere bir şekilde ihtiyaç duyduğu için bu konuda daha çok iyileştirme yapabilmemiz açısından bu kurumda bir temsilcimiz vardı.
Birçok komisyonda da arkadaşlarımız görev yaptı. Geçtiğimiz dönemde mecliste yaptığımız çalışmalar sonucunda Anayasa Mahkemesi’ndeki Türk temsilcisinin bulunması konusundaki devamlılığı da sağladık. Mecliste desteklediğimiz birçok yasa geçti. Özellikle birçok yardım paketinin içerisindeydik. Malumunuz geçtiğimiz dönemde meclisin işlevselliği dönem dönem son derece ciddi aksaklıklar yaşadı. Ama biz her zaman devleti düşünerek, devletçi anlayışımızla hareket ederek bir süreklilik sağladık. Günlük politikalara veya maceralara girmeden desteğimiz oldu. Öncelikle hükümetten geçen ve bizleri sevindiren noktalardan biri de Atatürk Anı Evi’nin Müzeler Müdürlüğü’ne dahil edilmesiydi. Bu bizim açımızdan önem arzetmektedir.
Tabi burada Anayasa değişikliklerle ilgili okuyucuların dikkatini çekmek istiyorum; Malumunuz değişiklikler sonucunda birçok milletin yer alacağı bir Anayasa öngörülmektedir, Avrupa Birliği’nin müzakerelere devam etmemiz için koyduğu bir şart olarak. Şöyle bir durum yaşandı, malumunuz Ermenilerin yer alamasına karşı çıktık. Çünkü bir defa Ermeniler bu topluma herhangi bir şey vermemiş bir toplum. Burada yer almalarını büyük ihtimalle Ermeni diasporasının bir girişimi olarak gördük ve buna karşı çıktık. Ayrıca Türkleri bölüştürebilecek farklı bir milletin, terminolojik olarak da gerçeklikte de var olmayan sözde bir milletin bir şekilde oraya konulup bizlerin bölünmesini de engellemiştik. Mutlaka ki sağlık komisyonunda, dışişleri komisyonunda yer almam itibariyle bu konudaki birçok yasaya destek verdik. Hatta yasaları teklif edenler arasında yer aldık. Ama dediğim gibi sağlık sisteminin düzeltilmesi konusunda daha çok çaba gerekecektir. Özellikle benim alanım o olduğu için.
Türkiye ile olan ilişkilerde özellikle birçok önemli anlaşmanın sağlanması konusunda biz ön ayak olduk. Bizim açımızdan çok önemli olan bir konuya da değinmek istiyorum. Makedonya’da 30 yıldır bir Medrese sıkıntısı vardı. Nedense bugüne kadar çözülemedi. Özellikle Türk Demokratik Partisi’nden atanmış olan arkadaşlarımızın yoğun çabası üzerine artık medresemiz bugün tanınır bir lise haline geldi. Orada okuyan çocuklarımız artık mağdur durumundan çıkarılmıştır. Biz bununla gurur duyuyoruz. Yapılanların bir kısmı bunlardı.”
-Seçim bölgenizde neler planlıyorsunuz?
“Şimdi ben 6. Seçim Bölgesinde milletvekili adayıyım. Ama bir genel başkan olmam ve Makedonya’daki seçim modeli itibariyle ben bir şekilde bütün bölgelerdeki Türkleri de temsil etmekteyim. 6. bölge ile ilgili konuşulması gereken bir durum var ise; bu bölge Türklerin yoğun yaşadığı bir bölge. Mutlaka ki oradaki Türklerin de temsiliyeti sağlanması gerekiyor. En önemli projeler içerisinde öncelikle hem Kalkandelen hem de Kalkandelen’e bağlı olan Tearce ilkokulunda eğitim konusunda bazı iyileştirmeler yapmamız gerekiyor. Maalesef bu dönem içerisinde öğrenci azlığı sadece bir toplumsal problem değil, bu göçün yaşandığı bir mesele. Bu bölgelerde yapılabilecek genel iyileştirmeler, mesela Polog ovasında tarım konusunda yapılacak olan iyileştirmeler ki bunun ön ayağını da biz Tearce bölgesinde yaptık. Bir sulama sistemi yapıldı, Tarım Bakanlığı tarafından. Bu sulama sistemin aktif hale gelmesiyle, büyük ihtimalle bizim tarımcılar çok daha rahat bir şekilde tarımla uğraşacak ve bunun etkisiyle birlikte göçe bir nebze engel olmuş olacağız.
İstihdam konusunda ihtiyaçlar var. Bu konuyla da yakından ilgileneceğiz. Mesela Tearce’de Türklerin okuduğu ilkokulda fiziki şartların düzeltilmesi konusunda bugünden itibaren hem genel programda hem de eğitim bakanı ve belediye başkanıyla yaptığımız görüşmeler sonucunda eski okulun ki tarihi bir bina fiziki anlamda daha iyi hale getirilmesi ve şartların iyileştirilmesi konusunda mutlaka ki bir girişimimiz olacak. Kalkandelen bizim için çok önemli bir bölge, malumunuz yoğun yaşanılan bir bölge. Oradaki Türklerin özellikle topumsal hayatta daha aktif olabilmesi için hem istihdam hem orada çalışmalar yapan derneklere de desteğimiz olacak. Okullardaki fiziki şartların mutlaka iyileştirilmesi olcak ama genel itibariyle Kalkandelen bölgesinde yapılabilecek olan yatırımların iyileştirilmesiyle ve organize sanayi bölgesindeki Türkiye menşeli yatırımcıların getirilmesiyle -malumunuz Türkiye menşeli yatırımcılar her nedense bu sistem tarafından sadece Üsküp veya farklı bölgelere yönlendirilmektedir ama Türklerin yaşadığı bölgelere yönlendirilmedi- o tarafa yönlendirmeyle birlikte Türklerde istihdam konusunda ciddi bir iyileştirme olacaktır. Derneklerin canlandırılması gerekiyor. Mesela Kalkandelen’deki Yeni Hayat Derneği’nin aktif olması, bizim eskiden de bildiğimiz o güzel kültürel zenginliğimizin daha geniş kitlelere ulaştırılması konusunda, yine eskiden yaşadığımız o gururlu anlarımızı yine yaşatacaklar. Tabi ki Vrapçişte, Gostivar ve çevresinde, Aşağı Banisa, Yukarı Banisa ve Zdunye’de yaşayan Türklerin de kendilerine göre ihtiyaçları var, bunların birçoğu da fiziki altyapı çalışmaları. Geçtiğimiz dönem yerel yönetimlerde yer almamızdan dolayı Aşağı Banisa ve Yukarı Banisa’nın bir nebze kanalizasyon ve yol projelerine imza attık, onlar tamamlandı. Ama bununla bitmez mesela Vrapçişte’de uzun yıllardır süren bir su sorunu var. Bir nebze de yerel yönetimlerde yer almamız itibariyle orada bir iyileştirme yapıldı ama tamamlanmadı. Bu konuyu tamamlamakla birlikte artık Vrapçişte’de yaşayan kardeşlerimiz temiz içme suyuna da ulaşabilecek. Vrapçişte’de şu anda artık son aşamalara gelen ve biz özellikle Türklerin yaşadığı Vrapçişte köyünde bir spor sahasına imza attık. Övünerek şunu söyleyebilirim ki belediyenin gayretiyle, bizim temsilcilerimiz olan meclis üyelerinin gayretiyle merkezi hükümetten herhangi bir yardım almadan kendi gayretleriyle yapılmış olan bir spor salonudur. Tabi ki bu spor salonları gençlerimizin sağlıklı büyümeleri açısından, beden eğitimi kültürünün arttırılması açısından mutlaka ki diğer yerleşim yerlerinde de olması lazım. Bütçede bu konuda yeterince maddi destek ayrılmakta ama onların yönlendirilmesi konusunda mutlaka ki Türk yerleşim yerlerine de bir şekilde hedeflememiz lazım. Sadece 6. Seçim Bölgesi’ni temsil etmiyorum, Makedonya geneline bakarsanız Türklerin yaşadığı birçok yerleşim yerinde altyapı sorunları en çok göze çarpan meselelerdir. Bazı köylerde yol yok, bazı köylerde okul yok, okul varsa elektrik yok. Dini hayatın daha rahat geliştirilmesi konusunda sıkıntılarımız var, mezar yerleri yok, bazı camilerde fiziki şartların tam olmamasıyla birlikte STK’lar ya da yardımseverler de o bölgelere mutlaka ki yönlendirilecektir. V o bölgedeki halkımızın bu konulardaki sıkıntılarını bir nebze iyileştirmeye kendimizi adayacağız.
Yerel yönetimler çok önemlidir. Bugünden itibaren yaptığımız çalışmaları biraz artık yerel seçimlere doğru da yönlendireceğiz. Öncelikle niye ikinci Türk belediyesi olmasın, diyeceğiz. Bu konuda çalışmalarımız olacak. Daha uzak bölgelerde yaşayan halkımız, mesela Mavrovo Rostuşe’de yaşayan halkımızın ihtiyaçları, özellikle bu göç konusunu da bir şekilde önlememiz lazım. Yoksa Türk yerleşim yerleri tamamen göç nedeniyle boşalacaktır. Bu konuda merkezi hükümetin mutlaka ki çok ciddi adım atması gerekiyor. Biz bu konuda ısrarcı olacağı, inşallah bir nebze bunları çözmeye gayret edeceğiz.”
-Parlamentoya girdiğiniz takdirde eğitim alanında yapacaklarınız?
“Birçok yerleşim yerimizde eğitim şartlarını doldurmayan okul binalarımız var. Onların restorasyonunu yapmamız lazım. Bizde maalesef şöyle alışılagelmiş bir mesele var; Türkiye kurumları varken hükümet ya da kurum yetkilileri her zaman bize şöyle geliyordu: ‘Sizin Türkiye’niz var, Türkiye’niz yardımcı olsun!’ Sağ olsun TİKA başta olmak üzere tüm Türkiye kurumları çok ciddi yardımlarda bulundu. Ama biz Makedonya vatandaşıyız, vergimizi bu ülkeye veriyoruz, mutlaka ki bu vergiden halkımızın da nasiplenmesi lazım. Birçok bölgede böyle okullarımız var. Özellikle doğu bölgesinde küçük yerleşim yerlerinde yer alan okullarımızda normal fiziki şartların sağlanması çok zor. Ohri’deki ‘Kardeşlik Birlik’ ilkokulunu örnek alabiliriz ki böyle girişimlerimiz de olmuştu, büyük bir proje olması itibariyle ama ülkemiz için büyük bir proje olmaması gerekiyor. Hem Ohri bölgesini çok iyi temsil eden bir ilkokul çünkü 3 milletin okuduğu bir ilkokul ama gerçekten artık normal şartlardan çok uzak kalmış bir okul, buradan hem ittifak ortaklarımızla da konuştuk, mesela küçük bir projemiz var, biz Türkler açısından önemli. Kırçova’daki okul tabelalarında Türkçenin yer alması, belki küçük görülebilir ama bizim için çok önemli. Bu konuda bir söz aldık. Eminim ki önümüzdeki dönemde bunları da çözeceğiz.
Eğitimde sadece fiziki şartların düzeltilmesi gerekmez, meslek içi eğitimle ilgili olan çalışmaları hızlandırmamız gerekiyor, bunları çoğaltmamız gerekiyor. En büyük sorunlarımızdan birisi kadro sorunudur. Buna mutlaka sadece biz STK’larla birlikte, Türklerin genelini kapsayan bir şekilde organize olmamız gerekiyor. Birçok yerde kadro eksikliğimiz var. Gençlerimizi özellikle eğitim fakültesine başvurmaları konusunda ya da branş öğretmenliği konusunda bir şekilde onları teşvik etmemiz gerekiyor. Ciddi bir planlama gerekiyor çünkü ileride kadro eksikliğinden dolayı son derece büyük sıkıntılar yaşayacağız.
Yeni sınıfların açılması her zaman gündemimizde var. Türklerin yaşadığı yerlerde eğer ki bu konuda talep varsa, mutlaka ki biz onlara destek çıkacağız. Bir örnek verebilirim; seçim dönemine yeni yeni girerken, Kırçova bölgesinde yeni bir lise sınıfının açılması konusunda talep vardı, Eğitim Bakanıyla yaptığımız istişare sonucunda, yeni bölümün açılması konusunda şimdiden izin alındı ve inşallah 2024-2025 yılları içerisinde Kırçova’da daha önce hiç Türkçe eğitim olmayan bir yerde artık liselerde dördüncü sınıfı da açmış olacağı, bu bizleri sevindiren bir nokta. Yi̇ne maalesef göç karşımıza çıkıyor. Bazı yerlerde yeterince öğrencimizin olmaması nedeniyle büyük sıkıntılar yaşanacak. Artık o genel politikaların üretebileceği çözümlerle çözülecek olan bir meseledir. Biz de son derece ciddi bir şekilde destek vereceğiz.
Kitaplar sorunu hala devam ediyor. Artık maalesef 32 yıldır bir kitap sorunundan bahsediyoruz. Ama bu dönemde bir yasal değişiklik yapılması lazım. Eminim ki bu 4 yıl içerisinde bu yasal değişikliği yaparsak özel kitap evlerine verilen kitap basım haklarını bir şekilde düzenleyeceğiz. Çoğunlukta olmayan milletlerin kitaplarına sayıca daha az olduğumuz için özel basım evleri çok fazla ilgil göstermiyor, bu konuda maalesef yeterince dikkatli davranmıyorlar ve sürekli bir sıkıntı içerisindeyiz. Yasa değişiklikleriyle artık devlet kendisi çoğunlukta olmayan milletlerin kitaplarının basımı konusunda ve sadece basımıyla değil kalitesinin yükseltilmesi konusunda da mutlaka bir çaba göstermemiz gerekiyor. Sadece niceliğe değil niteliğe de önem vermemiz lazım. Mevzuatta iyileştirmeler yapıldı ama hala yapılması gerekiyor. Özellikle Türkçe kitaplarda değil ama diğer milletlerin kitaplarında yer alan ve biz Türkleri rencide eden bazı kelimelerin hala yer aldığını görüyoruz dönem dönem. Bunları tamamen gözden geçirip bunların da değiştirilmesi gerekecektir.”
-Kültür Alanında yapmayı planladıklarınız?
“Makedonya’daki Türk kültürünün sembolü olan ve adından övünerek sürekli bahsettiğimiz devlet Türk tiyatrosunun yeni binasına kavuşturulması konusunu mutlaka ki artık bir şekilde tamamen gündeme koymamız lazım. Bir bütçeyle bunu halletmek lazım. Son 7 yıldır sürekli fotoğraf çekmekle bir iyileştirme yapıldı derken, maalesef bugün hala bu tiyatronun bu binanın Türklere tahsis edilmesi konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Eminim ki devlet bütçesi buna müsait olacaktır ve bu konuya da el atmış olacağız.
Atatürk Anı Evi kültürel anlamda ve tarihi anlamda bizim için önemli bir mesele. Onu müzeler müdürlüğüne dahil ettik ama oradaki özellikle mevzuat konusunda biraz daha çalışmamız gerekiyor ve kadro konusunu da eğer ki düzeltebilirsek, orada sürekli müzeyle ve ziyaretçilerle ilgilenecek olan kadronun da yerleştirilmesi konusunda çabamız olacak.
Malumunuz diğer milletlerin çok değişik devlet kurumları var, folklor asambleleri var, niyet Türklerde de bu olmasın? Konunun uzmanlarıyla istişare ederek bu konuda bir plan yapıp, önümüzdeki dönemde kültürel anlamda devlet tarafından finanse edilerek Türkleri de temsil edecek yeni kurumların, yeni enstitülerin kurulması konusunda biraz dikkat etmemiz gerekecek. Bu konuda da biraz çalışmamız gerekecek. Hala düşünce fazında olan bir mesele ama bunu konunun uzmanlarıyla görüşüp bu konuda adım atmamız gerekiyor.
Bir defa edebiyatımızı da unutmayalım. Bizim her zaman gururla konuştuğumuz bir Yugoslavya Türk edebiyatı söz konusuydu, artık Makedonya Türk edebiyatına da geçiş yaptık. Burada çok yetenekli kardeşlerimiz var, siz başta olmak üzere, Yeni Balkan Yayınevi’nin çabasıyla bizleri son derece sevindiren bir iyileştirme olmasına rağmen, bu kitapların basımında özellikle Kültür Bakanlığı’nın bir katkısı olması lazım, bu konuya dikkat etmemiz lazım. Geçtiğimiz dönemde maalesef ciddi bir diskriminasyon olduğunu açıkça ifade edebilirim. Kültür Bakanlığı dahilinde varolan birçok komisyonda Türklerin yer almamsı bizler açısından sıkıntılı. Eminim ki artık biraz daha geniş düşünmek lazım. Burada da konunun uzmanlarının bu komisyonda yer almasını sağlamamız lazım. Dediğim dibi kültür güzel sanat dernekleri yani STK’ların özellikle kültür alanında görev yapan STK’ların devlet tarafından desteklenmesi konusunda da iyileştirmeler yapmamız lazım. Başlıca ana hedeflerimiz bunlardır.”
-Kültürel miras alanında yapmayı planladıklarınız?
“Makedonya, Balkanlardaki Türk İslam kültür mirası açısından çok zengin bir ülke. Camilerden başlayarak, bedestenler, hanlar, köprüler ve buna benzer tarihi eserler söz konusudur. Maalesef burada dediğimiz gibi devletimiz yeterince ilgilenmedi. Bir Pirlepe Camisini mutlaka gündemde tutmamız lazım, Manastır Saat Kulesi’ndeki haçın orada yeri yok, mutlaka adım atılması lazım. Çünkü oraya yakışan bir sembol değil, o yapı tamamen bir Türk İslam kültür eseridir. Onun ışında hanların Makedonya Türk kültürüyle ilgili çalışmalar yapan STK’lara bir şekilde tahsisinin sağlamamız lazım. Türkiye Cumhuriyeti devlet olarak kurumlarıyla birlikte kültürel mirasa sahip çıktı ama bizdeki bilinci de arttırmamız lazım. Biz her ne kadar Türkiye’yi anavatan olarak görsek de, ne kadar destek verse de biz de kendi devletimizin imkanlarını kullanmamız gerekiyor ki bu sadece Türklerin değil Makedonya’nın kültüre mirası söz konusudur. Bunları yaparken tabii konuyu iyi bilenlerle konuşacağız. Mesela geçtiğimiz dönemde bir kurumda yer alan çalışma arkadaşlarımız özellikle vakıf mallarının yeniden İslam Birliği’ne veya ona bağlı müftülüklere tahsisi konusunda 30 yıldır yapılmayanı yaptık. Hatta sadece onunla kalmayıp Ortodoks kilisesi ya da Manastırların da bir çok malı kendilerine tahsis ettik. Bence çok doğru bir şey yaptık. Çünkü o topraklar onların vakıf yerleridir. O konuya da dikkat çektik. Türk İslam medeniyetinin Makedonya’daki bu eserlerinin sağlamlaştırılması konusunda, birkaç tane cami var bizlere gelen, maalesef o konuda biraz yerel yönetimlerin de çalışmaması veya karşı gelmesiyle böyle durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Mesela Radoviş’te öyle bir durum söz konusu, orada minarenin kaldığı bir cami var. Biz cami yapalım demiyoruz, ama en azından o kalan kısmı devletin koruması altına almamız gerekiyor. Tearce’de de öyle bir girişimimiz oldu, benim köyüm olması itibariyle. Oradaki 300 yıla yakın bir cami şu anda devletin koruması altında ama maalesef devlet sahip çıkmamakla birlikte şu anda harabe durumda. Bu ve buna benzer birçok yerleşim yerinde bulunan tarihi eserimize sahip çıkmalıyız. Onlar bize dedelerimizin emanetidir, biz de aldığımız o emaneti en iyi şekilde çocuklarımıza aktarmamız gerekecektir.”
-Ekonomik kalkınma ve istihdam alanında ne yapmayı planlıyorsunuz?
“Konuşmamın başında da söyledim, biz bi köprü vazifesi yapıyoruz. Ama siyasette Türk Demokratik Partisi’nin Türkiye Cumhuriyeti menşeli yatırımcının bu topraklarda yatırım yapması için birçok çabamız oldu. Bazen ürün verdi bazen de ürün vermedi. Bunu sürdürmemiz gerekiyor çünkü potansiyel çok yüksek. Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomisi dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden bir tanesi. Yakın coğrafyada mutlaka ki yatırım ihtiyacı duyan bir ekonomi. Avrupa Birliği yolunda olan Makedonya’nın ve büyük bir ihtimalle kısa bir dönem içerisinde Avrupa Birliği’nin tam üyesi olacak olan Makedonya, Türkiye menşeli yatırımcılar için çok uygun bir ortam. Hem coğrafya açısından Türkiye ile yakın olması hem Avrupa’yla o coğrafyanın arasında yer alması itibariyle bunlara dikkat çekmemiz lazım. Tabi ki bu yatırımları yaparken yatırımcıdan da şunu rica edeceğiz: Özellikle Türklerin yaşadığı bölgelerde hali hazırda sanayi bölgeleri var, oraya yatırım yapılması.
Türkiye Cumhuriyeti ile Makedonya Cumhuriyeti arasında bir ticaret anlaşması var. Onun yeniden gözden geçirilmesi konusu Makedonya tarafından bitti, büyük ihtimalle Türkiye Cumhuriyeti tarafından da hazırlanacak, onun imzalanması sonucunda da bu konudaki mevcut olan bazı sıkıntılar giderilecektir.
Gevgeli Sanayi Bölgesi’nin hükümetin bir kararıyla Türkiye yatırımcısına tahsis edilse bile bugüne kadar tam anlamıyla bir adım atılmadı ve buradaki boşluğu, eksikliği gözden geçirip, Makedonya ile Türkiye ticaret odaları temsilcileriyle bu konuyu konuşup, bir siyasi olarak onun artık gerçekleşmesi konusunda bir adım atmamız gerecektir. Çünkü hep söz verildi ama bunun üzerine bir adım atılmadı.
Göçü engellemek çok zor. Ama yakın bölgede yaşayan ve AB’ye yeni üye olmuş olan ülkelere göz atarsak Avrupa Birliği üyeliğiyle ekonomik parametreler düzeltilirse, eğer maaşlarda düzelme olursa, ki her zaman iş maddiyata geliyor, Avrupa Birliği fonlarının bir şekilde buraya aktarımı yapılırsa, burada yapılacak düzenelemeler belki de birçok gencimizi gitmekten vazgeçtirir veya buradan ekonomik anlamda Avrupa’ya göç etmiş olan gençlerimizi ve ailelerini geri getirir. Örneklerle gidersek Bulgaristan’da aynısı yaşandı bir ara Bulgaristan boşaldı, şimdi geriye dönüş söz konusu. Romanya’dan da aynı bilgileri alıyoruz. İnşallah biz de bunu hedefler ve hem gençlerimizi hem de diğer vatandaşlarımızı yeniden memleketlerinde rahat huzurlu ve iktisadi anlamda daha rahat yaşamalarını sağlayacağız. Bunlar makro politikalar, bunlar makro ekonomik gelişmeler ve biz gelecek milletvekilleri olarak hem de siyasiler olarak bunlara tam destek vereceğiz.”
-Türk toplumuna yeni bir şeyler neler sunacaksınız?
“Geçtiğimiz dönem bire bir gezmemiz itibariyle, sürekli iletişimde olmamız itibariyle, çok sık merkezde temsilcilerimizle, teşkilatlarımızla toplantılar yapmamız itibariyle, aslında Türkler çok mütevazidir. Aslında onları mutlu edebilecek giderilmesi gereken o kadar az şey var ki, dün mesela Kalkova’daydık, yerel yönetim tarafından yeni yapılmış bir asfalt yolu hakkında ‘bakın ne kadar güzel, ne kadar güzel, biz çok fazla bir şey istemiyoruz, böyle küçük şeylere biz utlu olabiliyoruz, kendimizi en azından bu devlete ait olduğumuz hissedebiliyoruz’ dediler. Mesela oradaki kardeşlerimiz, bacılarımız, annelerimiz ‘bir oyun parkı yapılsa, çocuklarımız tozda değil oyun parkında oynasınlar’ dedi. Halkımız çok mütevazi, halkımızın istekleri çok büyük değil. Geneli ilgilendiren meselelerden ziyade özellikle bu altyapı sıkıntılarını aşmamız gerekiyor. Gerçekten kabul edilebilecek bir mesele değil, 21. Yüzyılda yaşıyoruz, Avrupa Birliği’nin eşiğindeyiz ama bazı bölgelerde 20. yüzyılı bırakın 19. yüzyıl şartlarında yaşandığını görüyoruz. Bu ciddi seviyedeki diskriminasyonu ortadan kaldırmamız gerekecek.
Yeni kurumların, yeni ajansların açılmasın konusunda ısrarımız devam edecek. Tabi bunu sadece siyasi olarak değil, biz her şeyi bilemeyiz, bizim her şeyi bilmemiz de beklenmeyebilir, öyle bir yeteneğimiz de yok. Ama konunun uzmanlarıyla sürekli danışmamız gerekiyor. Bakın bir pasaport meselesini yaşadık hepimiz. Burada sistematik bir hata yapıldığını, bunun kasti mi istemeden mi yapıldığı şu anda net olarak hala ortaya çıkmış değil. Ama öyle bir hakkımız varken bir anda yapılan bu planlama hatası sonucunda Makedonya Türkleri en doğal yasal hakkını kullanamadılar, Türkçe pasaport elde edilemedi. Gerçekten gördük ki bizim devlet mekanizması bu konuda yetersiz ve bu konuya ciddi bir şekilde yatırım yapılması lazım. Bu ve buna benzer konuların yaşanmaması için çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bunu gerektiği aman gereken yetkililere de söylememiz gerekiyor. Son dönemde çok aktifiz, hatta ve hatta hükümette olmamıza rağmen bazen hükümeti eleştirip, bazen yapılan bu hataları gereken komisyonlara da bildirdik. Ciddi bir şekilde uyanık olmamız lazım. Bütün bu hakların sürdürülebilmesi konusunda ısrarcı olmamız lazım.
Avrupa Birliği yolundayken özellikle müzakereler içerisinde ya da bizi bekleyen yeni dönemde öncelikle gençlerimiz bu yeni döneme hazırlıklı olması lazım. O da iyi bir eğitimden, kaliteli bir eğitimden geçmektedir. Gençlerimiz çok hazırlıklı olması lazım. Hem Makedonya Türkleri kadrolarını hazırlaması lazım. Tabii ki mutlaka da biz de nasipleneceğiz burada. Siyasette de yeni kadroların hazırlanması lazım. Artık Avrupa Birliği’ndeki o rekabete uyabilecek, o rekabetle başa çıkabilecek kadronun hazırlanması için çok büyük yatırımlar yapmamız lazım. Biz siyasilere görev düşmektedir. Toplumsal diğer faktörlere görev düşecek, eğitimcilere görev düşecek, STK’lara görev düşecek. İnşallah her zaman övündüğümüz bu devletçilik anlayışımızı, devletçilik bilincimizi artık reel anlamda daha da güçlendirmemiz gerekecek.”
-Cumhurbaşkanı ikinci turda kimi ve niye destekliyorsunuz?
“Evet. Birinci turda bizim de yer aldığımız Avrupa Cephesi ittifakı Sayın Dr. Buyar Osmani’yi destekledik. Buyar Osmani özellikle burada yarış içerisinde olunan Arnavut muhalefetine ciddi bir fark attı. Bunun devamını bekliyoruz. İkinci tur cumhurbaşkanı adayı konusunda şu anda herhangi bir karar yok. Cephede yer aldığımızdan dolayı, cephede verilecek karara bağlıdır. Önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili büyük ihtimalle bir karar getirilecektir. Bizim düşüncemiz şudur: Mutlaka bir ülkenin cumhurbaşkanı olması lazım. Şu anda spekülasyonu çıkan pasif veya aktif bir şekilde boykot uygulanmasını şahsi olarak doğru olacağını düşünmüyoruz. Ama buna cephe olarak karar vereceğiz. Cumhurbaşkanı seçiminde vatandaşı kendi hür iradesine bırakabiliriz. Ama ortak bir planlama olursa halkımızı bilgilendireceğiz.”
-Son olarak seçmene mesajınızı ne olacak?
“Bu kampanya süresince seçmenlerimizle görüştük. Hep bildiğimiz konuları yeniden dinledik. Gittiğimiz her yerde sağ olsun Makedonya Türkleri her ne olursa olsun, kim olursa olsun özellikle biz Türk Demokratik Partisi’nden siyasileri kalabalık bir şekilde karşıladı. Bu konuda çok mutluyuz. Yüzlerindeki o umudu gördük, yüzlerindeki o tebessümü gördük. O tebessümün daha geniş olması itibariyle, daha canlı olması itibariyle mutlaka ki çok şeyler yapmamız gerekiyor. Bize güvenmelerini bekliyoruz. 32 yıllık bir parti, ciddi bir deneyim söz konusu ve bu konuda halkımıza çağrımız 8 Mayıs’ta 4 numarayı çevrelemekle özellikle Türk Demokratik Partisi’ne Makedonya Türklerinin vereceği tüm desteği biz ileriki dönemde hem iktidarda hem de cephe içerisinde onların iyiliği için, onlara götürülebilecek hizmetlerin hacminin arttırılması açısından emin olsunlar ki elimizden geldiği kadarıyla iyi kullanacağız. Son dönemlerde çok yaşadık, kesinlikle kabul etmemiz mümkün değil, baskılara boyun eğmeme çağrısında bulunuyoruz. Biz Türkler öyle baskılara boyun eğecek bir millet değiliz. Kendi hür iradelerini kullanmaları konusunda kimse onları engelleyemez. Bu konuda halkımızı sakinliğe davet ediyorum. Hem kendi demokratik hakkı olan oy kullanma hakkını mutlaka ki gerçekleştirmesi lazım. Çıkmamak hiçbir fayda getirmez. Bu konuda bizlere güvenmeleri ve bize destek çıkmaları çağrısında bulunuyorum.”
- Bu haber 04-05-2024 tarihinde yayınlanmıştır.