Süleyman Baki: Siyasi parti ayrımı yapmadan, sorunları el birliğiyle çözmemiz gerekiyor
8 Mayıs’ta yapılacak Milletvekili Genel Seçim yarışına katılacak olan Türk adaylarla röportaj serisi başlattık.
Bu kapsamda Avrupa Cephesi koalisyonundaki Hak ve Demokrasi Hareketi’nin 3. Seçim Bölgesi liste başı adayı Prof. Dr. Süleyman Baki sorularımızı yanıtladı.
-Oluşumumunuz hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu seçime niye katılıyorsunuz?
“Öncelikle teşekkür ediyorum. Uzun yıllar Türk Demokratik Partisi’nde siyaset yapmış biri olarak, son yıllarda biraz da siyasetten uzak ama hayatın gerçeklerinin her daim karşımıza çıktığı bir coğrafyada, bir ülkede, Türk toplumuyla yaşıyoruz. Dolayısıyla yeni şeyler söylemek, yani bazı hususlarda düşüncelerimizi aktarma noktasında bir hareket tarzında bir oluşum kurulması veya bir oluşumun canlanması düşüncesiyle, Türk Entelektüeller Hareketi veya Hak ve Demokrasi Hareketi adıyla; şu anda zaten bir hareket olarak zikrettiğimiz bu yapı hala daha yeni, bunu 8 Mayıs’tan sonra alacağımız oylar, oluşacak siyasi yelpazeye göre değerlendireceğiz. Bu noktada, Avrupa Cephesi İttifakı ile biz 29 Mart tarihinde bu cephenin mimarı BDİ lideri sayın Ali Ahmeti ile bir protokol imzaladık. Hedefimiz bu seçimlerde Türk toplumunun, Türk soydaşımız oylarını 9 partiden oluşan bu cepheye Avrupa Birliği noktasında yönlendirmektir. Kuruluş gayemiz de budur. Bu elbette ileride genişleyecek, değerlendirilecek, siyasi partiye mi dönüşecek, mevcut yapıda mı hareket edecek; bunu ileride, seçimden sonra değerlendirmesini yapacağız inşallah.”
-Seçim Bölgenizde neler planlıyorsunuz?
“3. Seçim Bölgesi coğrafya olarak ya da daha kolay tabir etmek adına ’Doğu Makedonya’ bölgemizin bir bölümünü oluşturuyor. Geniş bir coğrafya, 24 belediyeden oluşuyor. Üsküp’ün İlinden, Petrovec, Zelenikovo ile başlayan Çaşka, Köprülü, İştip, Koçana, Delçevo, Berovo, Karbintsi, Kratova, Kriva Palanka gibi birçok belediyeyi ve Türk soydaşımızı da kapsayan bir coğrafyadan bir bölgeden bahsediyoruz.
Malumunuz 3. Bölgede Türklerin nüfusu 5 bin 500 civarında, geriye kalan nüfusun üçte birini Roman kardeşlerimiz, bir diğer kısmını da Arnavut ve 5 bin civarında da Boşnak oluşturuyor. Diğer kahir ekseriyeti Makedon vatandaşlarımız. Bu bölgedeki Türklerin başta ana dilde eğitim olmak üzere, örnek olsun diye söylüyorum; İştip’te 3 bin 500, 4 bin civarında Türk yaşıyor ve hala Türkçe sınıf yok. Yani siyaseti olarak bizler bundan sorumluyuz, mesulüz.
İkincisi; Karbinci gibi diğer belediyelerde hala birden beşe kadar kendi köylerinde çağ dışı imkanlarda eğitim görülüyor, ondan sonraki yıllarda da bizim Türk çocuklarımız Makedonca ve başka yerlerde, servisle taşıma usülüyle eğitime tabi tutuluyor. Tarım da böyle, siyaset de böyle. Mesela Karbinci belediyesinde Türklerin oranı yüzde 24 civarında, bu belediyede köylerle beraber 7 bin 800 Türk var. Belediyede bir tane bile Türk çalışan yok. Buna benzer birçok problem… Aynısı Vinica için de geçerli. Yoğun bir Türk nüfusu var, belediyede ve kurumlarda Türk çalışan yok, memur yok, görevli yok, eğitimde okullar ve sınıflar yeterli değil, öğretmen kadroları çok az. Bunlar hepimizin sorunları, burada siyasi parti ayrımı yapmadan, el birliğiyle A parti, B parti, C parti fark etmeden merkezi yönetimin de desteğiyle bu sorunları çözmek gerekiyor. Arnavut vatandaşların yaşadığı bölgelerde de ciddi sorunlar var ama onlar bazı şeyleri halletirler, elbette halledilmesi gereken birçok sorun var. Dolayısıyla 3. Bölgenin hem Türklere, hem Boşnaklara, hem Arnavut’lara, hem Makedonlara, hem Romanlara hitap edecek, sorunlarını çözecek bir veya birkaç vekil olması gerekiyor. Yeri gelmişken söyleyelim; bu bölgeden ilk defa liste başı olarak bir Türkün çıkmış olması, milletvekili listemizde 11 civarında Türk adayın olması, hakeza 4. bölgede de öyle, liste başı Türk asıllı, işte bu cephenin bize sunduğu bir imkan bu. Elbette siyasi düşünceler, siyasi hedefler farklı olabilir ama bunun bile bir anlam ifade ettiği kanaatindeyim. Dolayısıyla 3. bölgenin ilk defa liste başı olarak bir Türk milletvekilinin çıkacağını ümit ediyorum. Bunun için gayret gösteriyoruz.”
-Eğitim Alanında yapacaklarınız?
“Bu hareketimizin elbette sadece 3. Bölgede değil, 6. Bölgede de adayı var, Salih bey, 5. Bölgede adaylarımız var, bütün bu 6 bölgede 15 civarında adayımız var. Eğitimle ilgili yıllardır kanayan yaramız tarzında ifade edildi. MATÜSİTEB başkanlığım dönemimde 2010 yılında ‘Makedonya’da Türkçe Eğitimin Sorunları’ adlı kısa bir çalıştay ve bir rapor hazırlandı. Elbette zaman değişti. 80 bin Türkün yaşadığı bir ülkede eğer ilkokullarda hala 7 bin civarında Türkçe eğitim gören ve bir o kadar da ana dilinde eğitim görme fırsatı bulamayan bir ülkede yaşıyoruz. Sınıflar, okullar, öğretmen kadrosu hele ki Doğu Makedonya’da kırsal bölgelerde gerçekten ciddi bir problem. Tabii ki TİKA gayret gösteriyor, restore ediyor fakat sonuçta biz K.Makedonya devletinin vatandaşıyız, vergimizi buraya veriyoruz, bu konuda atılması gereken adımlar, az evvel ifade ettim, Karbinci, Vinica, Delçevo, İştip gibi bu şehirlerde, kısmen 4. bölgede de öyle, 4. bölgede 16 bin 500 Türk yaşıyor, ciddi bir rakam. 5. bölgede 25 bin Türk yaşıyor. Bu coğrafyada diğer bölgeleri de kapsayarak eğitimde hem sınıfların açılması, öğretmen istihdamı, kaliteli bir eğitim, Türkçe eğitimin geliştirilmesi gibi birçok alanda yerel yönetimlerle merkezi yönetimin yani bakanlığın elbette bir projeksiyonu olması gerekiyor. Bu konuda gerçekten sorunlarımızı dile getirme ve çözme konusunda ısrarcıyız. Kimseyi suçlamadan problemleri el birliğiyle çözmek gerekiyor. Burada mesele üzüm yemektir, bağcıyı dövmek değildir. Türkçe eğitimin ve Türk toplumunun eğitim sorunlarını çözecek projelere el birliğiyle imza atacağız inşallah.
-Kültürel miras alanında yapmayı planladıklarınız?
“Derneklerin yaptığı projelere maalesef yeterince destek verilmediğini görüyorum. Elbette burada derneklerin de eksiklikleri olabilir. Kendi imkanlarıyla gayret gösteren derneklerin olduğunu da biliyorum. Yayıncılık konusunda Kültür Bakanlığı’nın son yıllarda bir gayretinin olduğunu müşahade ediyorum. Sayılarını tam olarak bilmiyorum ama bir ilerleme olduğu kanaatindeyim. İster sizin yayınevinin ister diğer kurumların eserlerinin basılmasında bakanlığın desteği ve katkısı olduğunu görüyorum.
Tiyatro gibi diğer milli kurumların elbette desteklenmesi gerekiyor. Uzun bir süre oldu, inşallah en kısa zamanda yeni tiyatro binasının da bir an evvel bitmesini ve Türk kültürüne katkı sunmasını elbette sabırsızlıkla bekliyoruz. Kültürel faaliyetler noktasında, Çalıklı ve benzeri festivallerin kısmen desteklendiğini biliyorum. MATÜSİTEB başkanlığım döneminde de bunları yakınen takip ediyordum. Ama elbette yeterli değil. Yani Makedonya’da yaşayan Türk toplumu sayı itibariyle eğer üçüncü toplum ise bu noktada K.Makedonya devletimizin elbette daha çok katkı sunması gerekiyor. Şöyle bir algı oluştu maalesef; nasıl olsa Türkiye var, nasıl olsa TİKA var, nasıl olsa şu kurum var, elbette onların varlığı bizim için çok kıymetli fakat biz bu ülkenin vatandaşıyız. Bu ülkeye vergi veren bizlerin bu ülkedeki bütçeden yeterince yararlanmak elbetteki en önemli anayasal hakkımızdır.”
-Kültür alanında yapmayı planladıklarınız?
“İçinde bulunduğumuz Türk-İslam kültürünün muhafazası noktasında maalesef K.Makedonya devleti bugüne kadar yeterince gayret göstermedi. Hep kötülediğimiz komünist rejim, malum 1963 Üsküp depreminden sonra öyle ya da böyle birçok eserin yeniden ayakta kalması için gayret gösterdi. Maalesef bundan birçok fazlasını da yıktı, yok etti, mahvetti. Örnek Üsküp’te bugün mahkeme binasının temelleri altında Yele kapan Camii, bunu komünist rejim yıktı. Ama öyle ya da böyle, az ya da çok o rejim yine bazı camilerin restorasyonuna imza attı. 1991’den sonra Makedonya devleti, kurucusu olduğumuz bu ülkenin yönetimi maalesef Pirlepe saat kulesine, Manastır saat kulesine haçları dikmekle, 2001’den sonra Vodno dağının tepesine haç dikmekle, hiçbir caminin restorasyonuna maddi katkı sunmamak noktasında direnen bir devletten bahsediyoruz. Başta TİKA olmak üzere, Türkiye Vakıflar Genel Müdürlüğü, birçok belediye ve birçok vakıf ve dernek gayret gösteriyor. Ama benim vergisini verdiğim ülkede kültürümüzü yaşatacak, ister tarihi eserlerin korunması ve restorasyonu ister eğitimde ister Türk kültürünün korunması noktasında maalesef istediğimiz adımlar atılmıyor. Bu konuda siyasilerin hesap vermesi gerekiyor, sorumluluk sahibi olmaları gerekiyor. Bu saatten sonra eğer biz de aynı çizgiden gideceksek elbette halkımıza bunun hesabını vermemiz gerekecek. Bugüne kadar bu noktada adımlar atıldı ama yeterli değil. Bunu ifade etmek gerekiyor. Bunu bir partinin çözebileceğini de düşünmüyorum, el birliğiyle bu noktada bir yek vücut olmak gerekiyor. Başta kültür, eğitim, sağlık ve bütün alanlarda Türk toplumunun sorunlarını el birliğiyle çözmek gerekiyor, diye düşünüyorum.”
-Ekonomik kalkınma alanında planlarınız nelerdir?
“Makedonya’daki ekonomik gidişatın bir partiye ve bir oluşuma bırakılacak bir konu olduğu kanaatinde değilim. Hükümetlerin bile çıkış bulma noktasında zaman zaman zorluklar yaşadıklarını biliyoruz. Asgari ücretin, yatırımların, kalkınmanın elbette Makedonya için nüfusu küçük ama coğrafi olarak bölgede hassas bir yere sahip olan bir ülkeden bahsediyoruz. Tarımın hala ihmal edildiği, ekonomik yatırımların kısmen yapılmakla beraber tam manasıyla bir projeksiyon olduğu kanaatinde değilim. Elbetteki Türk yatırımlarının yıllardır var olduğunu bunun daha da artarak devam etmesi başta bizim Türk toplumunun mensuplarının istihdamı olmak üzere diğer vatandaşların, diğer milletlerin de istihdam edilmesi önemli. Bu konuda dengeyi iyi tutmak gerekiyor. Tarım gibi, ekonomik, finans, teknoloji gibi birçok alanda Türkiye’den yatırımların daha da artması, bilhassa Doğu Makedonya dediğimizde tarıma yönelik birçok yatırımın ve istihdamın hem ülke içinden hem ülke dışından olması gerekiyor. Bu noktada Avrupa Birliği’nin fonlarının yeterince istifade edilmediği kanaatindeyim. Bilhassa bu 3. bölge, bakir bir alan, diğer bölgelere kıyasla. Burada tarımsal faaliyetlerin, tabi her bölgede yapılamasa da birkaç şehirde yapılması ve oradaki halkın da bundan istifade etmesi gerektiği kanaatindeyim. Avrupa Birliği üyeliği de bu anlamda önemli. Bizim Avrupa Cephesi’ne katılışımızın en önemli faktörlerinden bir tanesi Avrupa Birliği üyeliğinin bir an evvel sonuçlanması gerekiyor. İnşallah uzamaz, hedefler 2030 yılını gösteriyor. Başlıkların tamamlanması gerekiyor. Avrupa Birliği üyeliğinin sonuçlanacağını umuyor ve bekliyoruz. Hükümetin bu konuda yeterli adımlar atacağı kanaatindeyiz.”
-İstihdam konusunda yapmayı planladıklarınız?
“Bütün Balkan ülkelerinde olduğu gibi Makedonya’daki genç nüfusun maalesef Avrupa’ya gittiğini görüyoruz. Keyiften gitmiyorlar, biraz daha çok maddi imkan elde etmek niyetiyle gidiyorlar. Kimse vatanını ailesini terk etmek istemez. Türk partilerini kastetmiyorum ama genel anlamda Makedon ve Arnavut partilerinin yürüttüğü yanlış politikaların bir eseridir bu. Eleştiri ve zaman zaman özeleştiri de yapmak gerekiyor. Bir aydır bizler de sahadayız, köylerimizi, kasabalarımızı görüyoruz, neredeyse boş. Hele akşam belli bir saatten sonra hayalet köyler ve şehirler görüyoruz. Bu ciddi bir problem. Bunu yaşayan Balkan ülkelerinden birçok ülke vardı daha evvel Bulgaristan, Romanya gibi. AB üyeliğiyle birlikte bunun geriye döndüğünü yani tekrar imkanlar olduğunda herkes kendi vatanına dönüyor. Bununla ilgili devletin bir stratejisinin olması gerekiyor. Nasıl ki pandemide bütün ülkeler, devletler kendince bir strateji oluşturduysa, kanaatimce en büyük salgın en büyük pandemi “istihdam” ve “göçtür”. Buna yönelik çalışma yapılması gerekiyor. Bizim oluşumun veya Türk partilerinin tek başına çözebileceği bir şey değil. Geniş bir yelpazede, devlet düzeyinde bir strateji olması gerekiyor. Bu nasıl çözülür; istihdamla, ekonomik teşvikle, kalkınmayla, asgari ücretin, gelirin arttırılmasıyla çözülür. Bu süreç Makedonya hükümetinin ve devletinin tek başına yapabileceği bir şey değil. Şu anda tek çare görünen Avrupa Birliği üyeliği ki buna katılıyorum. Makedonya’nın ciddi oranda hem tarımda hem madenler alanında imkanları olan bir ülkeyiz. Turizmin buraya daha da aktif hale getirilerek stratejik plana katılması gerekiyor. İstihdam noktasında maalesef bizde şu algı var: Herkes bir an evvel hem maaş hem sigorta noktasında garanti bakımından haklı olarak bir devlet kurumuna dahil olmak istiyor. Bunun çok da sağlam bir şey olduğu kanaatinde değilim. Maalesef Makedonya’daki bütün siyasi partilerin en çok vadedebildiği şu: ’seni işe alacağım, seni şu devlet kuruma dahil edeceğim’. Ama iş orada çözülmüyor. İstihdam olmadığı taktirde, yatırım olmadığı taktirde memurların sayısının artması devlete yük olmak ve o yükü daha da arttırmak anlamına geliyor.”
-Türk toplumuna yeni bir şeyler neler sunacaksınız?
“Türk toplumunun bir ferdi olarak; ister dernekçilikte, ister sivil toplumda, ister kültürde, sanatta, dini hayatta ben ve arkadaşlarımın yapmaya çalıştıkları, gösterdiğimiz gayretin bunun siyasi arenada yansıtılmasını istiyoruz. Türk toplumunun sesi olmak, hakkın ve hakkaniyetin, adaletin temini ve tesisi noktasında Türk toplumunun vicdanı olma arzusundayız. Elbette ki diğer partiler de bu niyettedirler. Seviyeyi biraz daha yükseltmek gerektiği kanaatindeyiz. Sonuçta ben bir akademisyen olarak uzun yıllar dini hayatta hizmet etmiş bir ilahiyatçı olarak, üniversite hocası olarak arkadaşlarımızla birlikte bu toplumun sıkıntılarını yakınen bilen, gören, yaşayan, hisseden ve buna çözüm aramaya çalışan bir ekip olarak, eğitimde sorunlarımızı, kültürde, siyasette, sanatta var olan bölgesel, kişisel, tarihi, toplumsal, yöresel sorunların daha planlı, programlı, düzenli, kalıcı ve faydalı olacak bir projeksiyon olmak arzusundayız. Gayemiz budur, bunu sunmak istiyoruz.”
-Cumhurbaşkanı seçimi ikinci turda kimi ve niye destekliyorsunuz?
“24 Nisan’da adayımız sayın Buyar Osmani 121 bin civarında oy aldı. Bu ciddi bir oy. Elbette daha fazla alınabilirdi. Fakat ikinci turla ilgili Avrupa Cephesi’nin herhangi bir kararının olmadığı, bu konuda görüşmelerin yapıldığı, zannediyorum ki önümüzdeki günlerde bununla ilgili ittifak üyesi olan bütün siyasi partiler liderler bir araya gelecek ve bunun değerlendirmesi yapılacak. Bu konuda elbette ki Arnavut partilerin tutumu önemli.
Bu ittifakın üyesi olan bizler, hareketimiz, Türk Demokratik Partisi el birliğiyle bu ittifakın çerçevesi içerisinde değerlendirmesi yapılacak. Şu ana kadar bir karar bir kanaat oluşmadı. Zannediyorum önümüzdeki günlerde bu netleşecek. Ona göre biz de kararımızı bildireceğiz.”
-Son olarak seçmene mesajınızı ne olacak?
“Bilhassa Doğu Makedonya’da yani 3. ve 4. bölgelerde, o bölgede yaşayan Türk soydaşlarımıza, kardeşlerimize, ırktaşlarımıza, dindaşlarımıza ve Türk olsun olmasın, Arnavut, Boşnak, Makedon hepsine ama özellikle Türk kardeşlerimize Üsküp’ten bir Türk kardeşlerinin, liste başı aday olduğu, bir hocasının bir dostunun bir kardeşinin hakeza 4. bölgede de buna dikkat etmelerini, buna dikkate almalarını, korkmamalarını, artık bazı şeyleri aşmamız gerektiğini, bu listede bir Türk adayın olduğunu dikkate alacaklarını umuyorum, düşünüyorum ve temenni ediyorum. 8 Mayıs’ta oy kullanacakları zaman kendilerini en iyi temsil edecek kişi ve kişileri o listeyi desteklemelerini ve 8 Mayıs’ta Avrupa Cephesi’ni yani 4 numarayı desteklemelerini buradan talep ediyorum. İnşallah buradan güzel bir netice alınacağı ve ilk defa 3. Bölgede liste başı olarak bir Türk adayın ve ekibinin başarılı olacağını umut ediyorum. Bize bu fırsatı verdiğiniz için size teşekkür ediyorum.”
Mürteza Sulooca
- Bu haber 02-05-2024 tarihinde yayınlanmıştır.