Üç aylar, ilâhî rahmetin oluk oluk aktığı, manevi huzur ve sükûnun gönüllere indiği kıymetli bir zaman dilimidir. Recep, Şaban ve Ramazan’ı içinde barındıran üç aylar, Regâib gecesiyle başlar. Miraç ve Berat gecesiyle devam eder. Bin aydan daha hayırlı Kadir gecesiyle zirveye ulaşır. Birlik ve beraberliğimizi güçlendiren, ülfet ve muhabbetimizi artıran Ramazan bayramıyla taçlanır. Üç aylar, hasretle yolunu gözlediğimiz, gönül hanemize konuk ettiğimiz kutlu misafirimizdir. Allah Resûlü (s.a.s.), üç ayları karşılarken şöyle dua etmiştir: “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır.”

İbadet, dua, zikir ve hayırlı işlerle daha fazla meşgul olunarak dinî duyarlılığın daha yoğun olarak yaşanmasına zemin hazırlayan üç aylarda yerine getirilmesi gelenek halini almış nafile ibadetlerden biri oruçtur. Ramazan ayında kasten bozulan oruçtan dolayı yerine getirilmesi gereken iki aylık kefaret orucunun, ayrıca kaza ve nafile oruçların Recep ve Şaban aylarında tutularak böylece üç ayların imkânlar çerçevesinde oruçlu geçirilmesi yaygın bir anlayış haline gelmiştir.

Üç aylarda oruç tutmanın âdet haline gelmesinde, bu ayların faziletine dair Hz. Peygamber’den nakledien rivayetlerin büyük katkısı vardır. Ayrıca milletimizin Ramazan ayını dinî duyarlılık ve ibadet yoğunluğu içinde karşılama, bedenen ve ruhen bu mübarek aya hazır olma niyetinin bu yönde etkili olduğunu da söylemek mümkündür.