“Edebiyattaki Türk Ruhu Benliğimize İşlemeli”
Zeynep Domazetova, Doğu Makedonya’nın Radoviş’e bağlı Konçe köyünde yaşıyor ve Üsküp’te Az. “Kiril ve Metodiy” Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde ikinci sınıf öğrencisi.
Aslında, üniversite eğitimine başlamasının pek de kolay olmadığını anlattı Zeynep. Fakat kendisindeki eğitim aşkının ağır bastığını ve en sonunda isteğine kavuştuğunu söyledi. Zeynep, üniversite serüvenini şöyle anlattı: “Neden olmasın dedim kendi kendime ve düşüncelerimi aileme açtım. Zor bir dönemdi ama umudumu yitirmedim ve en büyük destekçim her zamanki gibi anneciğim oldu. Babamı ikna etmeliydim. Bunca yıl sonra okulla aramda yaşanan kopukluktan sonra tekrardan adapte olamayacağımı düşündüğünü söylese de, hiç kırılmadı içimdeki umutlar, apaçık ki babam umutsuzdu benden, beni üzen buydu. Bir izin verilse ispatlayacaktım başaracağımı ve nihayet umudumu gören ailemin rızasıyla ve desteğiyle hayatımda yeni bir döneme başladım.”
Edebiyat kendimi bulmama yardımcı oluyor
Aynı zamanda bir edebiyat sevdalısı da olduğunu belirten Zeynep Domazetova, konuşmasına şöyle devam etti: “Üniversite bölümleri arasında bir çok seçenek vardı fakat lise yıllarımda edebiyatı tanıdığım gibi çok sevmiştim. Edebiyata karşı farklı bir istek vardı içimde, belki de bize edebiyat dersini vermiş olan Cafer öğretmenimiz sevdirmişti bu dersi. Bu bölüme gidersem emindim ki severek okuyacaktım. Bunca zamandan sonra okula tekrar devam ederken sanıyorum ki, benim kadar hiç bir öğrenci farkında değildi üniversiteye devam etmenin değerini. Bütün bunlar Allah’ın bana tekrardan nasip ettiği bir lutfuydu. Hiç bir zaman umutsuz olmadım, kaybını yaşadığım yılların. Şükürler olsun daima takdirine razı olduğum Allahıma” sözlerine yer verdi.
Edebiyata bu kadar ilgi duymasının sebebi ne diye sorarken, edebiyatın kendisinde ne çağrıştırdığını da merak ettik. “Edebiyat denilince edeb, iyi ahlâk, dilin medeniyeti geliyor, hayat geliyor, özgürlük geliyor aklıma. Edebiyata teşkil eden olaylar, savaşlar, toplumu derinden etkilediği gibi bir toplum ürünü olan edebiyatı da etkilemiştir. Göçler; halkta derin izler bırakmıştır. Kültürel değişimler, bir toplumun yaşayış biçimi olduğu gibi edebiyata da yansımıştır. Aşk ve sevgi bireysel etkinlikleri oluşturmuştur. Diğer bilimler ilişkisinde; sosyoloji, tarih, psikoloji, coğrafya geliyor akla. Edebiyat sanatımızın dışında tarihimizi, geçmişimizi, atalarımızı öğreniyoruz. Türklük sevdalılarını ve ne büyük çabalarının olduğunu görebiliyoruz. Edebiyatla hayatımızdaki yabancılaşma özelliklerinden sıyrılıp, örf ve adetlerimizi unutmadan sahiplenip yaşatmamız gerektiğini, Türklüğümüze sıkıcasına sarılmamızın gerektiğini anlıyoruz. Bir milleti ayakta tutan dilimizi, Türkçemizin değerini, var olmamız adına Türkçemizi konuşarak yaşatmamız gerektiğini, esas benliğimizi katbekat Türklüğümüzün değerini anlıyoruz. Edebiyat kendimi bulmama, saklanmak istediğimde kaybolmama, sınırlarımı aşmamda yardımcı olandır” sözleriyle açıklıyor ve ekliyor: “İlerde edebiyat alanında kendimi daha da geliştirmeyi amaçlıyorum fakat her şey nasip kısmettir. Bizler niyet ederiz, hayal ederiz, nasibimiz neyse onu yaşarız. Yine de hayalleri olmayan birinin pek de bir şeyi olmaz derler. Hayallerimizin peşinden gitmeliyiz.”
Zorluklarla kazanılan üniversitenin başka bir değeri olur
Tüm okuyan ve okumak isteyen arkadaşlarına bir takım öğütlerde bulunan Zeynep, “Bizler, bölümlerimiz ne olursa olsun hiç fark etmez, kendi alanımızda en iyi olmayı hedeflemeliyiz ve üniversite yıllarımızı iyi değerlendirmeliyiz. Fakat edebiyatın dışında başka bölümlerde olsanız bile yine de edebiyata dikkatlerinizi çevirmelisiniz. Çok değerli olan şairlerimiz, geçmişimizden bugüne kadar gelen yazılarımız var. Biz benliğimizi burdan bulup ispatlayarak, tarihte dimdik ayakta durmaktayız. Edebiyattaki Türk ruhu benliğimize işlemeli” dedi.
Gözü kapalı olmamamız gerektiğini söyleyen Zeynep, “Biz okuyor olabiliriz fakat okumak isteyip de okuyamayan bir çok kişi var. Bulunduğumuz durumun farkına varmalıyız ve değerini bilip iyi değerlendirmeliyiz. Diploma almakla bitmiyor okul. Sırf bir kağıt parçası için değil, kendimizi geliştirmek adına gitmeliyiz okula ve değerini bilmeliyiz okumanın. Zorluklarla kazanılan üniversitenin başka bir değeri olur. Makedonya’daki Türkler olarak kendi alanımızda en iyi olmayı hedefleyelim ve unutmayalım, hayatta hiç bir şey için geç değildir” sözleriyle konuşmasına son verdi.
- Bu haber 12-01-2016 tarihinde yayınlanmıştır.