Miraç Kandili ve Önemi
Miraç kandili Recep ayının 27. gecesidir. Yani önümüzdeki Salıyı Çarşambaya bağlayan gecedir. Hicretten bir buçuk yıl kadar önce vuku bulmuştur.
Hz. Peygamber bir gece Kâbe’nin çevresinde uyku ile uyanıklılık arası bir durumda iken Cebrail gelmiş onu Burak adlı, bir binite bindirerek, önce Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürmüş, oradan da göklere yükseltmiş “Sidretü’l-Müntehâ” denilen en üst makama ulaştırmıştır. Hz. Peygamber bu makamı da geçerek Cenabı Hakk’ın huzuruna erişmiştir.
Bu gece Sevgili Peygamberimiz şahsında “Miraç Mucizesi” olarak gerçekleşen, İsra ve Mirac olarak iki bölümden oluşan olayın ortak adıdır. İsra, gece yürüyüşünün yani Peygamber Efendimizin bir gece Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksaya gidişinin, Miraç ise Efendimizin Mescid-i Aksa’dan semaya yükselişinin adıdır.
İsra olayı Kur’an-ı Kerimde Miraç olayı ise Sevgili Peygamberimizin hadislerinde bizlere şöyle bildirilmektedir.
“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir”.(İsra, 17/1)
Miraç hadisesinde Sevgili Peygamberimize O’nun vesilesi ile bizlere çok büyük müjdeler verilmiştir.
- “Hz. Peygamberin ümmetinden Allah’a şirk koşmayanların Cennete gireceği” dir. Müslüman hataya düşebilir, günahlar içinde olabilir, asla imani konularda inkara gitmemeli Allah’ın emir ve yasakları inkar etmemelidir. Çünkü günahı işlemek günahı, günahı inkar etmek inkarı gerektirir.
- Müminler için bir başka önemli müjde namazdır. Namaz müminler için bir göz aydınlığıdır. Müminlerin günahlarını silen onları fuhşiyata düşmekten koruyan bir ibadettir namaz. Namaz kulu Allah’a yaklaştıran, müminin miracıdır.
- Müminler için bir başka müjde Bakara süresinin son iki ayetidir.
Miraç hadisesinden bizlere birçok önemli hususlar çıkmaktadır. Bu hususları şu başlıklar altında zikredebiliriz.
1. Miraç hadisesi gerçekleştiği zaman müşrikler bu hadise sebebiyle Efendimiz için iftira kampanyası başlatmışlar ve böyle bir hadisenin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı hususunda akıl yürütmüşler Efendimizi yalancılıkla ve sihirbazlıkla suçlamışlardır. Oysaki Hz. Ebubekir Efendimiz bu hadise kendisine aktarıldığı zaman “O ne demişse doğrudur” diyerek Sıddık unvanını almıştır. İşte bizlerde Efendimiz hakkında bizlere aktarılan ve aklımızla bazen idrak edemediğimiz şeyleri inkâr yoluna gitmeyelim. Efendimizden bizlere aktarılanlar için Hz. Ebubekir gibi tasdik içinde olalım.
2. Miraç hadisesi Efendimizin şahsında vuku bulmuş bir mucizedir. O’nun ümmeti olarak Miraçta kendisine verilenlere tabi olmakla bizlerde kendi miracımızı gerçekleştirebiliriz. Namaz günde beş vakit Yüce Rabbimizle buluşma vaktimizdir. Secde anı Rabbimize en yakın olduğumuz andır. Kadelerde okuduğumuz tahiyyat Efendimizin Miraç anını yaşama zamanımızdır.
3. Miraç olayı bize Yüce Allah’ın desteğinin her zaman inananların üzerinde olduğunun en önemli ispatadır. Miraç olayı gerçekleşmeden önce Hz. Peygamber (s.a.s) Efendimizin eşi Hz. Atice Annemiz vefat etmiş, Peygamberimizin Mekke’deki en büyük destekçisi Ebu Talip ölmüştür. Mekke’deki müşrikler bu olayların neticesinde iyice cesaretlenmişlerdir. İşte tam bu zamanda Miraç hadisesiyle Allah-u Teala kulunun destekçisi olduğunu ve kendisinin desteğinin en büyük destek olduğu vurgulanmıştır.
İşte nasıl ki, Allah-u teala kulu Muhammed’i (s.a.s.) yalnız ve desteksiz bırakmadıysa bizleri de öylece yalnız bırakmamıştır. Onu unutmadıkça Rabbimizin bizlere yardımı tamdır. Onun sevgisi kalbimizde olduğu müddetçe O’nun da bize karşı rahmeti ve bereketi, afv ve mağfireti boldur.
- Bu haber 03-05-2016 tarihinde yayınlanmıştır.