Ramazan ve Sabır
Mü’min sabır sayesinde zorlukların üstesinden gelir, kalbine sükun ve huzur dolar. Karşılaştığı musibetlerde bir hikmet ve fayda arar; ona sabır ve metanet ile karşı koyar. Musibetleri, ekinin rüzgârı eğilerek savdığı gibi savar ve hiçbir zaman yıkılmaz. Sabırsız insan ise, karşılaştığı musibetler den dolayı sıkılır, kahrolur ve sonuçta yıkılır gider. Bu yüzden Allah Resûlü (s.a.s.), “Sabır imanın yarısıdır…” buyurmuştur. Hz. Ali’ye atfedilen “sabrın imandaki yeri, başın bedendeki yeri gibidir” sözü de konunun ehemmiyetini oldukça artırmaktadır. Baş gidince bedenin yaşaması mümkün olmadığı gibi sabır gidince de iman tehlikeye girer.
Ensar’dan bazı kimseler Resûlullah’tan (s.a.s.) bir şeyler istemişler, o da istediklerini vermiş. Sonra tekrar istemişler, yine vermiş, elinde olan tükenince, “Elimde bir mal bulunursa elbette onu sizden saklamam. Her kim afif olmak isterse Allah onu iffetli kılar. Her kim sabretmek isterse Allah ona sabır ihsan eder. Hiçbir kimseye sabırdan daha geniş ve daha hayırlı bir ihsan verilmemiştir.” buyurmuştur.
Sabır deyince sadece musibetler karşısındaki değil, farklı alanlarda direnç ve tahammül söz konusudur. Bunları şöyle özetleyebiliriz:
1- Zihnî faaliyetlerde sabır ve sebat göstermek.
2- Yapmakla mükellef bulunulan ve kanun ile havale edilen işlerin icra ve ifasında sabırlı olmak.
3- Yasakların ve haramların aldatıcı tuzağına düşmemek için sabretmek.
4- Musibet, belâ ve felaketler karşısında kaderin hükmüne boyun bükerek teslim olmak. Tek cümleyle söylememiz gerekirse, masiyetten uzak durmak, musibetlere katlanmak, ibadet ve taatte devamlı olmak için sabır gereklidir.
Ramazan ayı böyle bir meziyeti kazanmak için yani insanı sabır eğitiminden geçirmek için ne büyük bir fırsattır.
- Bu haber 18-03-2024 tarihinde yayınlanmıştır.