Tarihte Üsküp Selleri
Üsküp’te vukua gelen son su baskını, 1962 yılında bana geçmişte benzer acı ve felaketli günleri hatırlattı.
Henüz Vardar’ın sağ ve sol kıyılarında rıhtımlar yapılmamıştı, “İdadiye” okulu, mahallesi, Bunyakovaç yoktu. Karşı yakanın o semti bahçelik, bostanlık, çayırlık ve meralıktı.
Karşı tarafta yalnız “Burmalı” cami civarında Gazi Menteş ve onun üst tarafında da “Haraççı Salahettin” mahallesi vardı. Daha sonraları 1878’de İvranya, Leskovça ve Niş muhacirlerine Hamidiye ve Mecdiye mahalleleri kuruldu. Üsküp’ün o zamanki durumu böyleydi, hatta park da yoktu.
Muhacirlere tahsis edilen evler kerpiçten ve ince direklerden, iki odalık evlerdi. Sokakları dar ve kaldırımsızdı. Bu evler evcil hayvanların kümeslerine benziyordu.
O sıralarda vilayet merkezi Priştine’de olduğu için Üsküp’te İktisadı buhran vardı. Sanayi ve endüstri adına bir şey yoktu. Muhacirlerin ekonomi durumu fenaydi. Henüz yerleşmişlerdi.
16 Kasım 1900 günü soğuk bir rüzgâr kuzeyden esti. Gök kat kat bulutlarla örtülmüştü. Gıdası ve giyimsiz olan halk hırpalanıyordu. Birkaç saat önce yağan yağmalardan sokaklar suyla dolmuştu. Elektrik tahsisatı yoktu. Halk ilk karanlıkta evlerine sığınıyor, mangal başında memleket hatırlarını hasretle yad ediyordular. Bu konular onlara en güzel bir teselli oluyordu.
İşte bu durumda yaşayan muhacirleri, mahle pazvantları: Kaçınız, kaçınız Mahleyi Vardar kapladı, diye uyandırdı. Halk şaşırmıştı. Ayağına keskin olanlar kendini sokakta buluyordu. Karanlık, su ve çamur bu zavallıları daha ilk adımda şaşırtmıştı. Kimi bir yorgan, kimi bir düşek ya da bohça sırtlanarak şimendifer hattına doğru kaçıyordu. Hat boyuna gelir gelmez sıralanan boş vagonlara yerleşiyordu. Delikanlı gençler ev ev gezerek, yatak yorgan, kab kacak, eline ne düşerse hat boyuna götürüyor, sahiplerine teslim ediyordu. Tahliye iki saat zarfında yapıldı. Tahliye esnasında hiçbir hadise görülmedi. Ölen veya hırsızlık kayıt olmadı. Tirenler, muhacirleri Üsküp dışındaki şehirlere taşıyordu. Orada muhacirler hanlara, tekkelere ve medreselere yerleştiriyordu.
Vardar bütün Muhacir mahallesini kaplamıştı. Evlerin ara duvarları yıkılmış, bütün muhacir mahalle bir göle dönmüştü. Bu olay muhacirler için büyük bir felaketti.
Fakat zaman her şeyi unutturur.
Vardarın ikinci gelişi: 12 Şubat 1906 yılında bir tarafta etraf dağlardaki karların erimesi diğer yandan yağmurların fazla yağması, Vardar’ın taşmasına sebep olmuştu. Vardar bu defa da bazı yerlerde rıhtımları aşmıştı. Fakat bu defa muhacir mahallesine tesir etmedi, çünkü artık rıhtımlar yapılmıştı. Zarar yalnız İslahane bölgesindeki bahçelerle, bazı köylerde olmuştu.
Vardarın 3’ncü baskını: O zamanda karşı tarafta iskân eden halk, çok korkmuştu. Bu olay 1916 Nisanında olmuştu. Su İslahaneyi, şimdiki büyük postahaneyi aşağıdaki Karadağ mahallesini işgal etmişti. Bu defa da insanca zait yoktu. Fakat su oldukça kabarmıştı. Daha yarım saat devam etseydi, çok büyük zararlar olacaktı.
Dördüncü baskın: 1928 yılının eylül ayında olmuştu. Vardar bu defa tehdidkâr bir tavır almıştı. Yukarıda, büyük parkın ucundan kendi teknesinden çıkarak, parkı, öğretmen okulunu ve bütün o civar evleri istila etmişti.
Beşinci su baskını: Bu olay 1936’da olagelmişti. Bu defaki su baskını yalnız “İdadiye” bölgesini kaplamıştı. Amma ömrü kısa, zararı azdı.
Altıncı su baskını: Hepimizin şahit olduğu çok feci olaydı. Bu su baskını Üsküp’e milyonlarca zarar yaptı. Şehrin en merkez yerini su ve çamur tabakaları örttü. Binlerce aile evsiz, barksız, ocaksız kaldı. Bu felaket genel felakettir. Burada yalnız kişiler değil, cemiyet de büyük zararla duçar oldu. Bu yüzden 16 Kasım 1962 Üsküp için bir matemdir.
Serovanın muhtelif zamanlarda yaptığı baskınlar, belki Vardar kadar değilse de, zaman zaman bu da tahribat yapmıştır. 6 Mayıs 1919’de Serova taşmıştı. O zaman yalnız küçük ve büyük Serova civarı ile Kasaphane su altında kalmıştı. Ondan sonra 1929’da gene taşmıştı. Bu defa büyük tahribat yapmıştı. Su tophanenin aşağı kısmını, her iki Serovayı, Kasaphaneyi ve diğer yanı basmış, yüzlerce ev ve dükkânı yıkmıştı.
Hüseyin Süleyman
“Üsküp’te Osmanlı Mirası” (Yeni Balkan Yayınları, 2010)
- Bu haber 08-08-2016 tarihinde yayınlanmıştır.