“Müslüman Kanı Döken Katil Sürülerini İslam Aleminden Söküp Atmalıyız”
Pakistan Ulusal Meclisi ile Senato ortak oturumunda konuşan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütlerinin Müslümanlar arasındaki tefrikaları, farklılıkları kaşıyarak kendilerine taban bulmaya çalıştıklarına dikkat çekerek, “Müslümanları yaşadıkları bu zelil durumdan kurtarmak için, İslam toplumlarının arasında kol gezen mezhepçilikten etnik ayrımcılığa kadar tüm istismar vesilelerini ortadan kaldırmalıyız” dedi.
Pakistan’ın Başkenti İslamabad’da temaslarını sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulusal Meclis ile Senato ortak oturumuna katılarak bir konuşma yaptı.
Üyelere, 2012 yılındaki ziyareti kapsamında yine Millî Meclis ve Senato’nun ortak oturumunda kendilerine hitap ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaklaşık 4,5 yıllık bir aradan sonra, millî iradenin sembolü olan bu kurumda, tekrar sizlerle bir araya gelmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Pakistan, değerlerine sahip çıkarak demokrasinin işletilebileceğini başarıyla göstererek, İslam dünyası için önemli bir örnek olmuştur. Bu başarınız için sizleri ayrıca tebrik ediyorum” dedi.
“Batı Şu An DEAŞ’ın Yanındadır”
“El Kaide ve onun bir parçası olarak ortaya çıkan DEAŞ gibi terör örgütleri, sadece ve sadece Müslümanlara zarar veren, İslam’a karşı yürütülen savaşın aracı olan yapılardır” görüşlerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda Türkiye’nin hem ülke içinde, hem Irak ve Suriye’de DEAŞ’a karşı ciddi bir mücadele veren bir ülke olduğuna dikkat çekti ve bu mücadeleyi yılmadan usanmadan vermeye devam edeceklerini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ terör örgütünün İslam ile uzaktan yakından bir alakasının olmadığının altını çizerek, “İslam’a bunları verdiği zararı kimse vermiyor. Bizim dinimizde kimsenin günahsız herhangi bir insanı öldürmeye hakkı yoktur. İşte bunlar bunu yapıyor. Peki, bunların yanında kimler var? Batı şu anda DEAŞ’ın yanındadır. Bunların elinde yakaladığımız silahların Batı menşeli olduğunu tespit ettik, gördük, görüyoruz. Bütün bunlar kime karşı yapılıyor? Dikkat edelim, İslam dünyasına karşı yapılıyor. Bölünen neresi? Suriye, Irak, Libya, Afganistan, hep bu ülkeler. Ondan sonra bakıyorsunuz, Pakistan ile Afganistan vuruşturuluyor” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslüman kanı dökmekten başka hiçbir maharetleri olmayan katil sürülerinin, en kısa zamanda, İslam âleminden ve tüm dünyadan söküp atmaları gerektiğine vurgu yaptı ve “Aksi takdirde, ne Türkiye, ne Pakistan, ne İslam dünyası, ne de insanlık huzura kavuşacaktır. Şayet biz, bu aziz dinin müntesipleri olarak, el ele verip sorunlarımızın üstesinden gelemezsek, Müslümanları içine düştükleri zillet çukurundan da çıkartamayız” sözlerine yer verdi.
“İslam Çatısı Altında Bütünleşerek Yarınlara Yürümeye Mecburuz”
İslam’ın, bir tevhit ve vahdet dini olduğunun altını çizerek “Müslüman sıfatını hak etmenin şartı, nerede olursa olsun, kim tarafından yapılırsa yapılsın, her türlü zulmün, haksızlığın, adaletsizliğin karşısında durmaktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Ancak bu şekilde Rabbimizin emrettiği gibi hayırlı bir ümmet olabiliriz. Terör örgütleri, Müslümanların arasındaki tefrikaları, farklılıkları kaşıyarak kendilerine taban bulmaya çalışıyorlar. Müslümanları yaşadıkları bu zelil durumdan kurtarmak için, İslam toplumlarının arasında kol gezen mezhepçilikten etnik ayrımcılığa kadar tüm istismar vesilelerini ortadan kaldırmalıyız. Bizim dinimizde mezhepçilik var mı? Herhangi bir mezhebin mensubu olabilirsiniz, o bir yorumdur. Bunların üstünde dini mübin-i İslam vardır. Ve dini mübin-i İslam’da birleşmeye mecburuz. Bunun için çok gayret etmemiz lazım. Bizi parçalıyorlar, parçaladılar. Onun için de İslam çatısı altında bütünleşerek yarınlara yürümeye mecburuz. İslam dünyasını, tefrikanın, bozgunculuğun, fitnenin, nefretin, cehaletin hâkim olduğu bir coğrafya hâline dönüştürmek isteyenlere karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz. Tıpkı Muhammed İkbal’in dediği gibi; ‘Harekette birlik olmazsa, fikirde birlik faydasızdır.’ Türkiye ve Pakistan, hem bölgelerindeki konumları, hem de sahip oldukları kadim medeniyet miraslarıyla, bu konuda öncülük edebilecek, dünyayı harekete geçirebilecek potansiyele sahip iki ülkedir.”
- Bu haber 17-11-2016 tarihinde yayınlanmıştır.