İnsanların sağlığı için yardımcı olabilme bilinciyle yola çıktığı ve çocukluk hayalindeki mesleklerden birine sahip olan Nadide Hazir, tıp fakültesinden kısa bir zaman önce mezun oldu. İnsanların sağlığına katkıda bulunabilmek için zor ve uzun bir süreçten geçen genç doktor Nadide Hazir, her zorluğa rağmen canla, başla mücadele ederek bu bölümden mezun olmayı başardı.

Mezuniyeti ile ilgili kendisiyle yaptığımız konuşmada Nadide Hazir şunları dile getirdi:

Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Nadide Hazir. 1998 yılında Üsküp'te doğdum. İlkokul eğitimimi şu anda “Yaşar Bey Şkupi” olarak bilinen ilkokulda tamamladım, ardından lise eğitimimi “Yosip Broz Tito” lisesinde sürdürdüm. Üniversite eğitimime Üsküp’teki “Aziz Kiril ve Metodiy Üniversitesi” Genel Tıp Bölümü'nde devam ettim ve kısa bir zaman önce mezun oldum.

Bu bölüm tercihini nasıl yaptınız? Sizi doktor olmaya teşvik eden şey neydi?

Kulağa biraz klişe gibi gelebilir fakat birçok doktor ve doktor adayı gibi bu meslek benim de çocukluk hayalimdi. Küçüklüğümden beri gelen “Büyüyünce ne olacaksın?” sorularına hep “Ben doktor olacağım.” diye cevap vermişimdir. Topluma anlamlı bir şekilde katkı sunmak ve insanların sağlığına dokunmak her zaman yapmak istediğim bir şeydi. Doktorluk mesleği, bu amacımı en iyi şekilde gerçekleştirebileceğim bir alan olduğu için bu bölümü tercih ettim. Bu yüzden lise eğitimimi tamamladığımda kafamda bir belirsizlik yoktu. Hangi bölüme gideceğime emindim.

Uzun bir eğitim sürecinden sonra doktor ünvanını almak, insanlara sağlık konusunda yardımcı olacağını bilmek nasıl bir duygu?

Herkesin bildiği gibi doktor ünvanını almak uzun ve engebeli bir yol sonrasında elde edilen bir şey. Fakat eğitim süreci her ne kadar uzun ve zor olsa da benim gibi bence doktor adaylarını bu yolda ilerleten şey yolun sonunda insan hayatına sağlık açısından bir şey katacağımızdır.

İnsanlara yardımcı olabilmek, doktorluk mesleğinin özüdür. İnsanların sağlığına dokunup onlara yardımcı olabileceğimi bilmek gerçekten büyük bir tatmin ve mutluluk veriyor.

İnsanların yaşam kalitesini iyileştirme fırsatına sahip olmak beni motive eden en önemli unsurlardan biri.

Eğitim süresince zorluklarla karşılaştınız mı? Sizi en çok yoran şey ne oldu?

Tıp eğitimi, hem derin bir teorik bilgi hem de güçlü pratik beceriler gerektiren yoğun bir süreç. Bir yandan anatomi, fizyoloji gibi temel bilimleri öğrenirken, diğer yandan bu bilgileri klinik uygulamalarda kullanmak için pratik yapıyorduk. Saatlerce ders çalışmak, klinik stajlarda hasta başında teşhis ve tedavi süreçlerine katılmak oldukça yorucuydu. Fakat yorucu bir süreç olsa da, ailemin her zaman arkamda olduğunu bilmek ve onların sürekli desteği sayesinde bu zorlu yolculukta ilerleyebildim. Bu vesileyle, bana verdikleri güç ve destek için aileme en içten teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

Doktorluk hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Gelecek nesillere bu bölüme devam etmeleri konusunda ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?