Halkbank Genel Müdürü Dr. Bilal Sucubaşı: Bu topraklara vefa borcumuz var
Kuzey Makedonya’daki bankacılık sektörüne yeni bir soluk getiren Halkbank Makedonya, 700’ün üzerinde çalışanı, 45 şubeden oluşan geniş ağı, çok sayıda ATM ve yaygın POS terminalleriyle binlerce vatandaşın yanı sıra küçük ve orta ölçekli şirketlere, kurumsal işletmelere ve kamu kurumlarına hizmet vermeye devam ediyor.
Kuzey Makedonya’daki en önemli Türk yatırımlarından biri olan Halkbank A.D. Skopje faaliyetlerinde en parlak dönemini yaşıyor. Bankanın genel müdürü Dr. Bilal Sucubaşı, son 6 yıldır bankayı yönetiyor.
2014 yılından bu yana Makedonya’da bulunan Sucubaşı, kariyeri ile ilgili kendisine ilettiğimiz soruları okuyucularımız için yanıtladı.
Halkbank Makedonya Genel Müdürü Dr. Bilal Sucubaşı ile yaptığımız röportajı olduğu gibi aktarıyoruz:
-Kendinizi tanıtır mısınız?
“1972 yılında Malatya’nın Darende ilçesinde doğdum. Babam öğretmen, annem ev hanımıydı, biz de dört kardeştik. Babamın mesleği nedeniyle farklı yerlerde büyüdük. Bu bir taraftan bize farklı kültürleri tanıma fırsatı sağlarken, diğer taraftan da yerleşik bir hayatı sunmadığından dolayı köklü bir yerde olamadık. Ama her şeye rağmen doğduğum ilçede yaklaşık 25-26 yaşına kadar kaldım. İlk ve orta öğrenimimi orada, üniversite eğitimimi ise Erciyes Üniversitesinde tamamladım. Arkasından da Malatya’da yüksek lisans ve doktora eğitimlerimi tamamladım.
Bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra 1999 yılında Halkbank’ta kendi ilçem Darende’de devlet memuru olarak çalışmaya başladım. Babamın öğretmen olması ve eğitimle uğraşması kendimi eğitmemi ve bir gün üniversite öğretim üyeliği gerçekleştirme hayalini oluşturdu. Bu amaçla yüksek lisanstan sonra doktora eğitimime de hız verdim. Bankacılık sektörünün yoğun çaba gerektiren bir alan olması nedeniyle üniversite öğretim üyeliği için zamanımız da kısmetimiz de olmadı.
Daha sonraki süreçte Ankara’ya genel müdürlüğe uzman yardımcısı olarak tayin oldum. Uzman memur olarak Yönetimle yakın çalışma ve farklı projelerde yer alma fırsatı buldum. Bu projelerde yer almanın sorumluluğu bilincinde üstün performans gösterdiğimi düşünmekteyim. Bunun sonucunda, Halkbank’ta uzman yardımcılığımın dördüncü senesinde banka içerisinde en genç şube müdürlerinden biri oldum. Geçmişe yönelik değerlendirme yaptığımda bunu çok büyük bir kısmet ve kariyerimdeki dönüm noktası gibi yorumlamaktayım. Burada çalışma hayatımla birlikte eğitimimi aksatmamanın ve her iki alanda başarı göstermenin önemli bir rölü olduğunu düşünmekteyim.
İlk Şube Müdürlük görevimi Aksaray’ın Ortaköy ilçesinde başladım. Oradaki iki yıl süren şube müdürlüğümden sonra Diyarbakır Bölge Müdür Yardımcılığına atandım. Üç yıl da orada Bölge Müdür Yardımcılığında bulunduktan sonra sırasıyla üç yıl Mersin Ticari ve Kurumsal Şube Müdürlüğü görevlerinde bulundum. Akabinde Genel Müdürlükteki Ticari ve Kurumsal Pazarlama Daire Başkanlığına getirildim.
Daire başkanlığı göreviyle beraber 2014 yılında Halkbank Makedonya’da önce yönetim kurulu üyeliğine daha sonra da bir süre Yönetim Kurulu Başkanlığında bulundum. 2017 yılında ise üç yıl yönetiminde yer aldığım bankanın Genel Müdürü olarak atandım ve son altı yıldır Makedonya’da Halkbank Genel Müdürü olarak görev yapıyorum.
50 yaşındayım, mutlu bir aile hayatım ve dört çocuğum var. Çocuklarımın ikisi Türkiye’de üniversite eğitimi alıyor. Biri, İstanbul Teknik Üniversitesi Ekonomi’de, diğeri de İstanbul Hukuk Fakültesi’nde okuyor, diğer ikisi de Üsküp’te Uluslararası Maarif okullarına devam ediyorlar. Eşim öğretmen, o da burada şu anda Makedonya’da Maarif Anaokulları Koordinatörü olarak görevine devam ediyor.
Gençliğimde hayalini kurduğum üniversite hocalığı Makedonya’da nasip oldu. Mevcut görevim yanında Uluslararası Balkan üniversitesinde Elektronik bankacılık ve Bankacılık Yönetimi olmak üzere iki ders vermekteyim. Bilgi ve tecrübelerimi genç kardeşlerimle paylaşmak beni inanılmaz mutlu ediyor.
Bunların yanında Türkiye ile Makedonya ekonomileri arasında köprü vazifesi gören MATTO’da asbaşkanlık ve Uluslararası Balkan Üniversitesinin Yönetim kurulu başkan yardımcılığını yapıyorum. Ayrıca DETİK’in ülke koordinatörlüğünü ve Makedonya Hentbol Milli Takımının Yönetim Kurulu Üyeliğini yapıyorum.”
“2014’te Makedonya’da yönetim kurulu üyeliğine başladım”
-Makedonya’ya gelme serüveniniz nasıl oldu, Makedonya’yı istiyor muydunuz, yoksa yurtdışında bir görev mi talep ettiniz ve burası çıktı, yoksa tamamen tesadüfen mi gelişti?
“Türkiye’de Ticari Kurumsal pazarlama Daire Başkanı olarak atandığımda orada daire başkanlıklarına bağlı ortaklıkların yönetim kurullarında görev verilir. Bana, hem yabancı dilimden hem de daire başkanlığı pozisyonumdan dolayı Makedonya’nın Yönetim Kurulu Üyeliğini verdiler. Öyle olunca da zaten 2014 yılında buraya gelip gitmeye ve Makedonya ile yakından ilgilenmeye başlamıştım. O üç yıllık süre içerisinde Makedonya bana çok sakin, çok düzgün, daha da ötesinde bunu samimiyetimle söylüyorum sanki Anadolu’yu gördüm. Anadolu’nun da ötesinde Osmanlı tarihinin aslında buralarda inşa edildiğini ve bu topraklara hizmet etmenin çok az insana nasip olacağını hissettim. Bunu bir fırsat olarak değerlendirmek ve bu topraklara hizmet edeyim istedim. Yönetim kurulu üyeliğini gerçekleştirirken Makedonya’ya gelmeye bizzat talip oldum.
Geldiğimden beri de geri dönmeyi hiç düşünmedim hiçbir pişmanlık da yaşamadım. Kalabildiğim kadar kalmaya özen gösteriyorum. Bunu niye istiyorum? Gerçekten de bu topraklara vefa borcumuzun olduğunu düşünüyorum. Osmanlı kalkıp bin 400’lü yıllarda Anadolu’dan bu topraklara gelmiş. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Balkan Savaşı’yla çekilmek zorunda kalmış.
Bu topraklarda 500 yıla yakın bir süre hemhal olmuşuz birbirimizle. Bu topraklara izlerimizi bırakmışız. Ne yazık ki çekilmek zorunda kalmışız. Gönül isterdi ki bu topraklarda devam edelim. Çekilirken de burada Sarı Saltuk olsunlar diye, bu topraklara Anadolu kültür ve medeniyetini yaysınlar diye, burada Osmanlı damgasını vursunlar diye, getirdiğimiz soydaşlarımızın önemli bir kısmını da ne yazık ki bırakıp dönmek zorunda kalmışız. Bir kısmını almışız ama onlar da hem kendi ülkemizde hem de burada yakınlarını bırakarak ikiye bölmüşüz insanları. Ama bu insanlar hala bize burada bağlılıklarını, ana devlete bağlılıklarını sürdürerek, özlerini kaybetmeden, kendi kimlikleriyle, dinleriyle hala ayakta durmaya gayret gösteriyorlar.”
“Bu topraklar için bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündük”
“Biz de Anadolu’da yaşayan Türkiye Türkleri olarak bu topraklar için bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündük. Bu fırsatı bana verdiği için Allah’a şükrediyorum. Yaptığımız her hizmetten çok büyük bir keyif alıyorum. Bunu herhangi biri için değil beni mutlu ettiği için yapıyorum. Bakıldığında, bankacılığın dışında gerek üniversite gerekse MATTO’da aktif çalışmalara katılıyorum. Bununla birlikte birçok sosyal faaliyete de katılmaya çaba gösteriyor Makedonya’daki güncel olaylarla ilgilenmeye gayret gösteriyorum. Bir nebze de olsa bu topraklara katkı sağlayabilirsem, benim için bundan daha büyük bir kazanç yok. Belli süreliğine geldim buraya, günün sonunda mutlaka geri döneceğim. Hiç olmazsa bu kaldığım süre içerisinde ne yapabilirsem yapmak istiyorum. Yaptığım her şeyi iyi niyetle katkı sağlayayım diye yapıyorum. Tüm bu saydıklarım ve saymadıklarımı yaparken inanın hiç yorulmuyor büyük bir keyif ve haz hissediyorum.
Halkbank burada çok önemli ve değerli bir figür. Bu değeri Türkiye lehine, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi lehine kullanmanın çok değerli olduğunu düşünüyorum. Bunu hem Makedonya için hem Türkiye için fırsata çevirmek lazım. Günümüzde ekonomi artık önemli bir bağlayıcı unsur olmuştur. Bu unsuru ne kadar güçlendirirsek, birbirimize olan bağlılığımız da o kadar artacak. Bunda da bizim bir hissemiz olacaksa ne ala.”
-2014 yılından bu yana Makedonya’dasınız ve 2017’den de aktif olarak görevdesiniz. İlk geldiğinizde hedefleriniz neydi ve bugüne kadar neleri gerçekleştirdiniz? İçinizde ‘şunu da tamamlayalım’ dediğiniz projeler var mı?
“2014’te üç yıllık yönetim kurulu üyeliği dönemimde, az çok Makedonya’yı tanıma fırsatım olmuştu. Gelirken de temel amacım Halkbank’ın Makedonya’daki etkinliğini arttırmak ve üst seviyeye çıkartmaktı. İlk geldiğimde bankanın piyasadaki algısıyla ilgili bir çalışma yaptım. O günlerde bankamız mali olarak beşinci sıradaydı. Ancak piyasa bilinirliği açısından sekizinci veya dokuzuncu sıradaydı. Öncelikle piyasa bilinirliliğinde hakettiğimiz yere gelelim diye tanıtım faaliyetlerine başladık.
Bu arada bir sloganımızın olması gerektiğini düşünüyordum. Arkadaşlarla beraber çalıştık ve banka için ‘insanlar önemlidir’ sloganını geliştirdik. Bunu niye yaptık? Her şeyin para olmadığını, Anadolu kültürünün insana değer verdiğini, bunu her alanda yaptığını, diğer bankalardan ayırt edici bir özelliğimiz olması gerektiği kanısıyla yola çıktık. Şu anda sağlık, çocuk, eğitim gibi bütün toplumsal alanlarda vermiş olduğumuz hizmetlerle artık Halkbank denildiğinde insanların algısı çok daha farklı. Son yaptırdığımız analizlerde de artık en çok tercih edilen bankalar sıralamasında da birinci sıradayız. Bu alanda belirlediğimiz ilk hedefimizi yerine getirmiş olduk. ‘İnsanlar önemidir’ derken, öncelikle kendi içimizdeki, kendi ailemizdeki kişilerin önemli olduğu algısıyla, çalışanların mutlu ve motive olmaları hedefimizdi. Bu yüzden arkadaşları her fırsatta yalnız bırakmamayı gayret gösterdim, sık sık ziyaretlerle, birlikte toplantılarla, onlara yönelik motive edici konuşmalarla bir araya gelme fırsatı oldu. Şu an aldığımız geri dönülşler; Halkbank çalışanlarının diğer banka çalışanlarıyla kıyaslandığında çok daha mutlu, motive, iyi hizmet veren, işine bağlı, takım çalışması içerisinde yer alan daha dinamik bir ekip olduğunu gösteriyor. Bu da ayrıca hedeflerimin diğer kısmını yerine getiriyor.”
“Mutlu olmayan hiçbir çalışandan yeterli performans alma şansınız yok”
“Şunu her zaman söylüyorum; mutlu olmayan, işini severek yapmayan hiçbir çalışandan yeterli performans alma şansınız yok. Ancak insanlar bir şeyi severek yapıyorlarsa, istekle yapıyorlarsa ulaşamayacağınız hedef yok. Biz Halkbank olarak şu anda önümüze konuşan bütün hedefleri hamdolsun ki yerine getirebiliyoruz. Sadece buradan verebileceğimiz bir direktif yetiyor, tüm çalışanlarımız bütün gücüyle o hedeflere ulaşmak için gayret gösteriyorlar ve sonuca da ulaşıyoruz. Sıralama farklı bir şey çünkü bankacılık sektöründe farklı unsurlar var, öz kaynak, sermaye gibi, büyüme hedeflerinizi ister istemez onlar engelliyorlar. Ya da yaşınız gibi, şu an sektördeki diğer bankalarla kıyaslandığında en genç bankayız. Onların yaklaşık 70-80 yıllık, 100 yıllık bir emekleri var sektörde. Bizim 10 yıllık bir emeğimiz var. O yüzden ne kadar hızlı da gitseniz de daha iyi bir pozisyona gelmeniz için belli bir zamana ihtiyacınız var. Bu süreci hızlı atlatmaya çalışıyor ve çok hızlı büyüyoruz ama yine de zamana ihtiyacımız var çünkü büyürken de sağlıklı büyümek istiyoruz.
Bizim için kötü kredi rasyosu önemli. Şu anda bu %1.8 ile bu alanda sektörün en iyilerinden birisiyiz. Bu rakam sektörde her gün değişiyor ama son rakamlar yaklaşık 3,5 neredeyse yarı yarıya kötü kredi rasyomuz var. Sermaye yeterlilik rasyomuz ana bankamız Türkiye’nin sürekli bizi destekliyor olmasından, sürekli ilave öz sermaye gönderiyor olmasından dolayı oldukça iyi.”
“Büyümemizin altındaki temel sebeplerden biri ana bankamızın desteği”
“Büyümemizin altındaki temel sebeplerden birisi de, ana bankanın bizi destekliyor olması, o konuda hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. Bunu burada ilk defa açıklıyorum, yine bu yıl 30 milyon euroluk sermaye desteğiyle önümüzeki süreçte artış sağlayacağız. Artı geçen yılki kârımızı da yine bünyede bırakarak, Türkiye’ye göndermeksizin, sermayemize ekliyoruz.
Bu da yaklaşık 40 küsür milyon euroluk bir ilave sermaye artışı demektir. Bununla Makedonya’ya sağlayacağımız ilave fon ve ilave yatırımların kapısını aralayacağız. Normal şartlarda ‘çok daha fazla şube açalım’ diye düşünüyordum ama son yaptığımız çalışmayla ve posta idaresi ile imzaladığımız sözleşme nihayetinde şu andaki tüm posta ofisleri (yaklaşık 350 şube) Halkbank şubesi gibi kullanabilir hale geldik. O yüzden ilave şubeyle büyümek yerine mevcut şubelerle etkinliğimizi arttırmanın daha doğru olduğu kanısındayız, bunu yapmaya çalışıyoruz.
Makedonya vatandaşlarına yakışır şubelerle hizmet vererek, onların renovasyonunu yapıp daha iyi hizmet koşullarında çalışmalarına gayret gösteriyoruz. O alanda da piyasadaki diğer rakiplerle kıyaslandığında şubelerimizin çok daha temiz, düzgün, hizmete uygun ve modern olduğunu söyleyebiliriz. Gelişen teknolojinin tamamını hızlı bir şekilde adapte ediyoruz. Türkiye, bankacılık sektöründe oldukça gelişme kaydetmiş bir ülke. Bu yeniliklerin tamamını da biz Makedonya’ya en hızlı şekilde getiriyoruz. O yüzden teknoloji kullanımında da Makedonya’daki öncü bankalardan birisiyiz, hatta ilkiyiz de diyebiliriz. Çünkü tüm yenilikleri hızlı bir şekilde buraya getiriyoruz. Sigorta şirketleri önemli bir hedefti, yerine getirdik. Biraz süre aldı ama şu anda oldukça iyi bir yere taşımış durumdayız. Her geçen gün etkinliğini arttırmaya devam ediyor.
“Hedefim Halkbankı bir ‘finansal market’ markası yapmak”
“Hedeflerim arasında Halkbank denildiğinde bir ‘finansal market’ markası olmak vardı. Şu anda sigortayla başladık, önümüzdeki süreçte burada kalmaya devam edersem Leasing ve Faktoring ile çeşitlendirerek finansal market haline gelip, finansal sektörün tüm alanlarında hizmet veren bir banka olmak istiyoruz. Süreç içerisinde bunu da yerine getirmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Bu genel müdürlük binasında hizmet veriyoruz, büyümemizle birlikte bankamızda daha çok istihdam yaratmak zorunda kaldık. Bunun için yeni bir genel müdürlük binası satın aldık ve şimdi orasının renovasyonunu yapıyoruz. Tüm personeli oraya taşımayacağız, bir kısmını orada bir kısmı da burada devam edecek. Birkaç birimimizi oraya taşıyacağız, bir kısmını da sigorta şirketimizin genel müdürlüğü kullanacak ve daha rahat şartlarda hizmet verme fırsatını yakalamış olacağız. Süreç içerisinde şunu yapmaya gayret gösterdik; başta Türk yatırımcılar olmak üzere hem Makedonya’daki yatırımcılar hem dış yatırımcıların önlerini açıp, onlara yatırım fırsatları oluşturarak, hem Makedonya’nın büyümesine hem de sağlıklı bir müşteri portföyüne kavuşmaya çalışıyoruz. Son dönemde enerji sektöründeki çok önemli yatırımcıların finansal desteğini sağladık. Böylece ülkenin enerji problemini aşmasına ve ağırlıklı olarak da dış yatırımcıların ülkede hizmet vermesini sağladık. Bunların içerisinde önemli Türk yatırımcılarımız var. Bu da bizim için stratejik bir hamle oldu. Hem iki ülke adına hem de bizler için sevindirici bir durum.”
“Küçük büyük demeden bütün müşterilerimizi ziyaret ediyorum”
“Bunun dışında malumunuz Türkiye’den gelen TAV, Sütaş, Cevahir, Limak gibi bir çok yatırımcının da yine burada yatırım yapmasında banka olarak öncülük yapıyoruz. Bu da Türkiye ile Makedonya arasındaki ilişkilerin çok daha güçlü hale gelmesini sağladı. Bu konuda yaptıklarımızdan memnunuz. Bankacılık dinamik bir sektör, bir günü bir diğer güne denk değil, sürekli çalışıyor olmanız ve sürekli motive olmanız lazım. Sürekli yeni şeyler arıyor ve sürekli koşuşturuyor olmanız lazım. O yüzden bitti diyebileceğimiz hiçbir şey yok. Her şeyin çok daha iyisini yapmak gibi bir misyonumuz var. Biz de bunu yerine getirmek için gayret gösteriyoruz.
Diğer bankalardan ayırt edici bi özelliğimiz; genel müdür olarak küçük büyük demeden bütün müşterilerimizi ziyaret etmeye gayret gösteriyorum, sahada olmaya gayret gösteriyorum, çalışanlarla bir arada olmaya gayret gösteriyorum ki hep beraber bankayı sahiplenelim, hep beraber ayağa kaldıralım. Tabii buna benim cevap vermem kolay değil, çalışan arkadaşların görüşleri daha önemli ya da dışarıdan bakan sizlerin yaklaşımları çok önemli. Kendi adıma başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Ama ümit ediyorum ki bizlere tevazu gösteren müşterilerimiz ve doatlarımız de böyle düşünüyordur. Hedeflerimizin önemli bir kısmını gerçekleştirdik. Beklentilerimiz, gerçekleştirmek istediğimiz daha fazla şey var. Gönül ister ki ülkenin birinci sıradaki bankası olalım. Bunu da zaman içerisinde, aşama aşama gerçekleştireceğimize inanıyorum.”
-İş dünyasında tanınan birisiniz, özellikle MATTO’da aktif görev yapıyorsunuz, farklı ticaret odalarında görev alıyorsunuz, iş dünyası için neler yapıyorsunuz, vizyonunuz nelerdir, görev aldığınız kuruluşlara ne gibi katkılarınız oluyor?
“Özellikle MATTO gibi ticari kuruluşlardaki temel mantalite şudur: iş adamlarının bir araya gelip, bilgi ve birikimlerini birbirleriyle paylaşarak birbirlerinin önlerini açmaları ve o tür paylaşım alanlarındaki birlikteliklerini güçlendirerek B2B görüşmelerle bir sinerji oluşturarak, kendi iş alanlarında daha hızlı gelişmelerini sağlamak. MATTO’dan başlayacak olursak, malumunuz Makedonya -Türkiye Ticaret Odası yüzün üzerinde işadamının bir araya geldiği -bu işadamlarının da önemli bir kısmı büyük yatırımcılar- seçkin bir ticaret odasıdır. Oradaki temel misyonumuz ağırlıklı olarak Makedonya ile Türkiye arasındaki iş ilişkilerini geliştirerek, yatırımcıların karşılıklı her iki ülkede yatırım olanaklarının sağlanması ve karşılıklı ticaretin mümkün mertebe üst seviyelere çıkartılmasıdır. Burada Türkiye’deki ticaret odalarıyla olan ilişkileri geliştirmeye çalışıyoruz. Buradaki mevcut üyelerimizin karşılaştığı sorunlar üzerine yoğunlaşarak, ticaret odası olarak ne yapabileceğimize bakıyoruz. Bütün toplantılar, B2B görüşmeler ve gündemdeki konularla ilgili misafirleri ağırlayarak onların görüşlerini alıp, üyelerimizin önünü açmaya gayret gösteriyoruz. Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyoruz. Belki yapılacak çok şeyimiz var, belki daha da genişletebiliriz, belki odanın bölgesel yapısını oluşturabiliriz. Belki küçük ölçekteki ticaret erbapları için bir alt kurulum oluşturabiliriz. Bunların hepsi gündeme gelebilecek düşüncelerimizdir.”
“Kısır çekişmeler üzerinde mücadele etmiyoruz”
“MATTO’da uyumlu bir çalışma ortamımız var. Gerek MATTO Başkanı Sn. Aydoğan Ademoski beyle gerek diğer yönetim kurulu üyeleriyle sıkı bir birlikteliğimiz var. Kısır çekişmeler üzerinde mücadele etmiyor hizmet üretmeye çalışıyoruz. Malumunuz orada Kuzey Makedonya-Türkiye serbest ticaret anlaşmasıyla alakalı çalışmalarımızı sürdürüyoruz; belli bir aşamaya geldik. Serbest bölge ile alakalı çalışmalarda da mesafe kaydettik fakat orada yeni yatırımcılara bir alan oluşturulması adına belki biraz daha gayret gösterilmesi gerekebilir.
Diğer ticaret odalarında da bankayı temsil etmek hem de bankadaki bilgi ve birikimleri tanıdığımız müşterileri bir araya getirerek adına hem işlevimiz hem de desteğimiz var. Bu tür işbirliklerinin öneminin farkındalığıyla bu tür organizasyonlarda bulunarak önemli olduğunu düşündüğüm katkımız oluyor.”
-Daha önce söylediniz ki hayaliniz üniversite hocası olmaktı, burada Uluslararası Balkan Üniversitesi’nde iki derse girdiğinizi söylediniz, bunun dışında idareci olarak görev alıyorsunuz. Uluslararası Balkan Üniversitesiyle ilk ilişkiniz nasıl başladı ve orada neler yapıyorsunuz?
“Uluslararası Balkan Üniversitesi Türkiye’deki hayır sevelerin katkılarıyla oluşturulmuş bir üniversite. Buradaki temel mantalite de yine tarihe dayanan birlikteliğimizin geliştirilmesi, iki kültürün birbirini daha iyi okuyabilmesi, Türkiye ile Makedonya arasında bir bağ kurulmasıydı. Türkiye’deki gençlerimizin burayı görerek, Makedonya hakkında ve Balkanlar üzerinde bir düşünceye sahip olmaları, Makedonya’nın da Türkiye’den gelen öğrenciler yoluyla Anadolu kültürünü, Türk kültürünü tanımalarını sağlamaktı. Üniversite ile tanışmam; bir Türk olarak, burada bir Türk üniversitesi olduğu için bu bağlamdan yola çıkarak oluştu.
Yönetim kurulu üyesi olmadan da elimizden gelen desteği vermeye gayret gösteriyorduk zaten. Sonrasında böyle bir sorumluluğu almamız talep edildi, biz de buna ‘yok’ demedik. Bir önceki yönetim tarafından da yönetim kurulu üyeliği teklif edilmişti, hemen kabul ettim. İkinci dönem yine aynı şekilde yönetim kurulu üyeliği ve başkan yardımcılığı görevlerini üstleniyorum şu anda.”
“Üniversiteye en iyi şekilde hizmet etmek, onlarla hemhal olmaktan geçiyor”
“Üniversiteye en iyi şekilde hizmet edebilmenin, onlarla hemhal olmaktan geçtiğini, öğrencilerin sorunlarını ders vererek daha yakınen takip edebileceğimi düşündüm. Böylece gençlerin dertlerini dinleyebilme fırsatı oluyor. Akademik kariyerim var, daha önceden yüksek lisans ve doktoram vardı bu da bir fırsat oluşturdu. Sonuçta özel sektörde belli bir pozisyonu temsil ediyorum. Bunun üniversitenin de tanıtımında katkı sağlayacağını, oraya da katma değer yaratacağı düşüncesiyle oradan gelen teklifi kabul ettim. Ve yaklaşık dört yıldır bu eğitimleri veriyorum. Herhangi bir bedel almıyorum, hiçbir beklentim yok. Sadece reel sektörle üniversite arasındaki gerçek hayatın bir şekilde -bizzat içinde yaşayan biri olarak- öğrencilere aktarıp, öğrencilerin genel seviyelerini yükselterek, hayata hazır hale gelmelerini sağlamaya çalışıyorum.
-Daha önce de bahsettiğiniz gibi banka olarak sosyal alanda ister sağlık sektöründe olsun, ister çevre duyarlılığı olsun, çocuklarla ilgili, sporla ilgili değişik etkinliklere katılıyorsunuz. Bunlar yorucu ama aynı zamanda da hayata renk katan şeyler. Bu konular sizi nasıl etkiliyor, ne gibi geri dönüşler alıyorsunuz?
“Başarılı bir banka istiyorsanız, çalışanlarınızı doğru motive ediyor olmanız lazım. Onlarla birlikte hareket ediyor onların olduğu her yerde olmanız lazım. O yüzden mümkün mertebe önce çalışanların sosyal aktivitelerde etkin bir rol almalarını istiyorum. Bunların bütün organizasyonlarına katılmaya gayret gösteriyorum. Geçtiğimiz günlerde kurumlar arası basket ve futbol turnuvası vardı. Maçları izlemeye gittik. Finale yükseldik. En son Struga’da gerçekleştirilen bankacılık oyununda neredeyse bütün alanlarda önemli ödüller alarak bankayı en iyi bir şekilde temsil ettiler. Çalışma arkadaşlarımla guru duydum.
Onun dışında Mavrova’da uluslararası nitelik taşıması için gayret gösterdiğimiz Makedonya’nın bağımsızlık günü olan 8 Eylül’de HalkVelo adında bir bisiklet yarışımız var. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sebebi Mavrova’nın özellikle önemli bir sit alanı olması. Doğal göl olması, korunaklı bir bölge olması ve çok güzel doğası olması nedeniyle çok önemli bir yer olduğunu düşünüyorum. 8 Eylül’ün doğru seçilmiş bir gün olduğunu Makedonya’nın bağımsızlık günü olması hasebiyle önemli bir gün olduğunu düşünüyorum. Sportif faaliyetlerin toplumsal yaşlama, birlikteliğe, arkadaşlığa katkı sağladığını, topluma değer kattığını düşünüyorum. Bunu 5 yıldır yapıyoruz, geleneksel hale getirip daha da genişleterek, uluslararası bir organizasyon haline getirmeyi planlıyoruz. Gelecekte de öyle olacağını ümit ediyorum. Çünkü iki segmentte yapılıyor, birincisi profesyonel yarışmacıların katıldığı, diğeri de amatör yarışmacıların katıldığı iki aşamalı bir yarış. Hem simgesel hem bankayı temsil etmek adına hem de sportif faaliyetler adına iyi bir yatırım olduğunu düşünüyorum.”
“Halki: Çocuklara yapılan hiçbir yatırım boşa değildir, onlar bizim geleceğimiz”
“6 yıldır hayvanat bahçesinin sponsorluğunu yapıyoruz. Çocuklara yönelik ciddi bir katkımız var. Hatta ‘Halki’ diye bir kahramanımız var. Belki takip ediyorsunuzdur. Oradaki iki filden etkilenerek bu kahramanımızı yarattık. Çocuklar için vazgeçilmez kahramanlardan birisi. Bunu gerek çizgi filmlerle, gerek çizgi romanlarla, gerek çıkarttığımız dergilerle destekleyerek çocukların zihninde bir Halkbank algısı oluşturmaya gayret gösteriyoruz.
Geleceğimiz onların. Onlara yapılan hiçbir yatırım boşuna olmayacaktır. Artık nerdeyse Halkbank’tan çok Halki kahramanı çocuklar arasında daha bilinir bir kahraman. Bu bağlamda sergiler açıyoruz, okullarına açılış dönemlerinde, kapanış dönemlerinde Halki karakterimizle birlikte bu tür organizasyonlara katılıyoruz. Küçük hediyelerle öğrencilerimizi sevindiriyoruz. Toplumda varolduğumuzu ve topluma bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu da bizi sevindiriyor.”
“Daha yeşil ve daha sağlıklı bir doğa istiyoruz”
“Onun dışında parklar, bahçeler gibi toplumsal alanların sayısını arttırarak, daha sağlıklı ortamlar oluşturulmasına gayret gösteriyoruz. Üsküp ile birlikte ülkenin bir çok belediyesiyle işbirliğinde bir çok park alanının renovasyonunu yapıyoruz. Daha yeşil ve daha sağlıklı bir doğa istiyoruz. Dünyaya karşı sorumluluklarımızın olduğunu da düşünüyoruz. Bu amaçla HalkEco adı altında bir uygulama geliştirdik. Kuzey Makedonya sınırları içerisinde kullanılan bu HalkEco uygulamasını kullanan kişilerin daha fazla sportif faaliyetlere katılmalarına, araç kullanımını azaltmayı, yürümeyi teşvik ediyoruz. En çok kullananlara her hafta bisiklet ve elektrikli scooter ödülleri veriyoruz. Artı her kullanana puanı nisbetinde Kumanova, Köprülü ve Gevgeli gibi yanan orman alanlarında, onlar adına ağaç dikiyoruz. Şu anda on binlerce ağaç diktik Halkbank adına. Bunun da hem dünyaya karşı sorumlululuğumuz yerine getirmek adına hem karbon kullanımını azaltmak adına destek olmaya çalışıyoruz.
Yine hakeza güneş enerjisi, rüzgar enerjisi gibi alanlarda kredi desteği vererek bu sosyal sorumluluğumuzu yerine getirdiğimizi düşünüyoruz. Üsküp maraton koşumuz var yine Halkbank olarak organize ettiğimiz. Geleneksel hale geldi ve binlerce katılımcısı oluyor. Son olarak da belki dikkatinizi çekmiştir yeşil otobüs duraklarımız var, doğa dostu. Oralara tohumlar bırakıyoruz, o tohumları isteyen alıp istediği yere götürüp dikebiliyor. Böylece doğaya, yeşile katkı sağlamış oluyoruz. Doğal reklamlarla reklam vermeye gayret gösteriyoruz. Bir çok alanda olduğumuzu bir şekilde göstermeye çalışıyoruz.”
-Türkiye’de yaşanan depremin yaralarının sarılması noktasında siz de Halkbank olarak önemli bir katkı sundunuz. Tabi sizin de acınız büyük. Depremle ilgili yaptığınız çalışmalar veyahut desteklerinizden biraz bahsedebilir misiniz?
“Allah bir daha göstermesin, diyoruz. Yaşanılan acı gerçekten ifade edildiği gibi yüzyılın felaketlerinden birisi. 11 il gibi çok geniş bir alanda bir anda saniyeler içinde 11 büyük ilin etkilendiği ve binlerce insanın göçük altında kaldığı bir depremden bahsediyoruz, çok büyük bir acı, ben de o bölgelerden birisindenim, Malatyalıyım. Benim de babamın iki evi, benim bir evim depremde ağır hasar gördü. Asıl dostluklar, asıl kardeşlikler bugünlerde belli oluyor. O yüzden öncelikle şunu söylemek istiyorum, bu dönemde Makedonya’nın göstermiş olduğu ilgi ve alaka gerçekten bir Türk vatandaşı olarak beni fazlasıyla onurlandırdı. Herkes kendi gücü nisbetinde, elinden geldiği kadarıyla yardım etmeye gayret gösterdi. Büyük bir sinerji oluştu. Bizler de bu bağlamda banka olarak Makedonya adına bu taşın altına elimizi koymamız gerektiğini düşündük. Sağolsun ana bankamızın da onayı ile 500 bin euro gibi bir destekte bulunduk. Belki yaraları saramadık ama Hazreti İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali en azından yönümüzü göstermiş olduk.”
“Her kesim elinden gelen gayreti gösterdi”
“Onun ötesinde MATTO olarak, diğer sivil toplum kuruluşları olarak, Makedonya olarak gerçekten de her kesim elinden gelen gayreti gösterdi. MATTO olarak ve MATÜSİTEB gibi diğer sivil toplum kuruluşlarının katılımlarıyla malumunuz deprem bölgesinde önemli zarar görmüş illerden biri olan Malatya’da bir okul projesi başlattık. Bununla ilgili para toplama sürecimiz devam ediyor. Türkiye’de ilgili mercilerle görüştük, okulun yerini tespit ettik. Yaklaşık 32 sınıflı, isiminin Kuzey Makedonya İlköğretim Okulu olacağı, her bir sınıfına da Makedonya şehirlerinin isimlerini vereceğimiz bir okul oluşturmak istiyoruz. Bir; bu günlerde Makedonya’nın Türkiye’nin yayından olduğunu yıllarca anımsatacak bir anı olsun istiyoruz. İki; oradaki eğitim ihtiyaçlarını karşılamak adına bir nebze de olsa destek vermek istiyoruz. Üç; genç nesillere hizmet ederek bu ilişkilerin geleceğe yönelik bağlayıcı bir unsur olmasını ve her iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesini istiyoruz. Bu bağlamda belli bir mesafe katettik ama yürümeye devam ediyoruz.
-Artık Makedonya vatandaşısınız, Makedonya’yı vatan olarak görmeye başladınız. Son olarak burada yaşamlarını sürdürüp sürdüremeyeceklerine dair Türk vatandaşlarına bir mesajınız olur muydu? Burada yaşayan Türk vatandaşları için neler söyleyebilirsiniz?
“Bu sözler çok klişe ama bu topraklarda 600 yıl birlikte yaşamışız. Soydaşlarımızın önemli bir kısmı burada kalmışlar. Hem Makedonlar hem Arnavutlar hem Türkler mozaik halinde ortak bir kültür oluşmuş. Bu bağlamda bir Türk vatandaşının Makedonya’ya geldiğinde kendini kendi vatanında, kendi evinde gibi hissediyor olduğunu düşünüyorum ki ben gerçekten de öyle hissediyorum. Bunun getirdiği önemli katkılar var. Bu birlikte yaşanmışlığın getirdiği ortak kültürün iş ilişkilerine yansıması gerektiğini düşünüyorum. Geldiğimiz dönemde artık toplumları birbirine bağlayan şeylere daha ziyade iş ilişkileriyle gerçekleştirildiğini, ne kadar fazla ticaret varsa ne kadar fazla birbirimize ihtiyacımız varsa o kadar birbirimize yakınız demektir. Konum olarak da birbirine yakın iki ülkeden bahsediyoruz; Sınırdan çıktığınızda beş saat sonra Türkiye sınırlarına ulaşıyorsunuz. Makedonya, Türkiye içinde bile bir çok ilden daha yakın. O bağlamda da yakın ilişkilerin kurulması gerektiği kanısındayım. Makedonya’nın Türkiye’ye ihtiyacı var, hem ekonomik olarak hem destek olarak Türkiye gerçekten büyük bir devlet. Türkiye’nin de Makedonya’ya ihtiyacı var, bu topraklardan Avrupa’ya açılmak için, her iki tarafın da kazan-kazan felsefesiyle birbirine yakın olması gerektiğini düşünüyorum.”
“Balkanlar Türkiye’yle, Türkiye de Balkanlarla olmalı”
“Gerek güvenlik noktasında, gerek ekonomik ilişkiler noktasında, gerek kültürel birliktelikler noktasında, gerek sosyal yaklaşımlar noktasında, sadece Makedonya değil tüm Balkanların Türkiye ile birlikte olması gerektiğini Türkiye’nin de tüm Balkanlarla olması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden bunun için de uygun zemin ve ortamın olduğunu, yaklaşımların her iki taraf açısından çok sıcak olduğunu, daha da geliştirerek çok daha iyi bir seviyeye taşınması gerektiği kanısındayım.
Banka olarak şunu da söylemek istiyorum; gelecek tüm yatırımcılara kapımız açık. Makedonya’ya konulacak her bir taşta banka olarak biz de varız. Çünkü bindiğimiz gemi ne kadar güçlü olursa bizim de geleceğimiz o kadar güvende olur. Biz burada üç yıllık beş yıllık değil uzun ömürlü bir gelecek hayal ediyoruz. Bu topraklarda var olmak istiyoruz, bu toprakları güçlendirerek var olmak istiyoruz. Bu toprakların Türkiye ile arasındaki ilişkilerini güçlendirerek var olmak istiyoruz. Ekonomik olarak bu ülkeye katkı sağlayarak var olmak istiyoruz. Bu bağlamda hem Türkiye’den hem diğer yabancı ülkelerden gelecek yatırımcıların Makedonya’ya sağlayacakları avantajlara destek vermek istiyoruz. Türk yatırımcılarını destekliyoruz, Makedon yatırımcılarını destekliyoruz, onların ortak iş yapmaları için fırsatlar oluşturmaya gayret gösteriyoruz. Sadece bankacılık yapmıyoruz, bir nevi finansal danışmanlık da yapıyoruz. Yol göstermek istiyoruz. Bankacılığın artık sadece para veren bir kurum değil tam aksine bir partner, birlikte hareket edilen, birlikte kazanan, birlikte kaybeden bir kuruluş olduğumuzun farkındayız. Bu bağlamda müşterilerimize, partnerlerimize hem yol göstericilik hem ortak zemin oluşturarak birbiriyle arasındaki işbirliğini de güçlendirmelerini sağlamaya gayret gösteriyoruz.”
Röportaj:
Mürteza Sulooca
Hüseyin Musli
- Bu haber 01-07-2023 tarihinde yayınlanmıştır.