Kızılalma-Karaman Yörüklerinde Türkçe Kavramlaştırma ve Adlaştırma
Yörükler… Her şeyleri kendilerince, kendilerine göre ve kendileri içindir. İnançları, düşünceleri, anlayışları, yaşayışları; kısacası her şeyleri… Kendileri gibi inanırlar, kendileri gibi düşünürler, kendileri gibi anlarlar, kendileri gibi yaşarlar. Onlar, kendi başlarına bir dünyadır ya da kendilerine has dünyaları vardır onların.
İnançlarında, düşüncelerinde, anlayışlarında, yaşayışlarında olduğu gibi Türkçelerinde de öyledir. Türkçeleri de kendilerince, kendi kavrayışlarınca ve kendi anlayışlarınca, yani öz Türkçedir. Onların Türkçeleri; Türk kavrayışına, Türk kavramlaştırmasına ve Türk adlandırmasına göredir.
Arı duru, güzel bir Türkçeleri vardır: deniz gibi, gök gibi; dupduru, aparı bir Türkçe. Bu Türkçeleri, Türk’ün evren tasavvuruna göre olup, kendi kavramsal dünyaları içinde “bir ve bütün” dür…
*****
Yörükler; Makedonya Kızılalma-Karaman Yörükleri, Türkçenin en eski ve en özgün kavramlarını, kelimelerini günümüzde dahi dipdiri kullanarak yaşatmaktadırlar. Onlar, ataları, en eski Türkler gibi düşünmekte; onlar gibi Türkçeyi konuşmakta, kavramlaştırmakta ve adlandırmaktadırlar.
Makedonya Kızılalma-Karaman Yörüklerinin, Türklerin Makedonya’ya gelmesi, yönetmesi ve gitmesi, Osmanlı Devleti ve Osmanlı Devleti Dönemleriyle ilgili olarak; bilinen, yazılan, bürokratik, tarihi terimler yerine, o dönemleri, kendi kavramsal dünyalarına ve Türkçe anlayışlarına göre adlandırmaktadırlar.
*****
Yörüklerin sözleri hep “Türk” ve “Türk’lü”dür...
Türk Tutmuş
Türkler, Türk Kağanlığı (Gök Türkler) Döneminde (552-744) devlet kurmaya ve yönetmeye “İl tutmuş” diyorlarmış. Hatta bu anlayıştan yola çıkarak, ikinci kez Türk Kağanlığını derleyen beğe “İlteriş” sanı verilmiştir. İlteriş, “il derleyen” demektir. Bu deyimi Türk Kağanlığı Döneminde dikilen Bengü Taşlarda görüyoruz. Tıp (aynı) anlayışı ve adlandırmayı bugün Yörüklerde de görüyoruz. Makedonya Kızılalma-Karaman Yörükleri, Osmanlı Devleti’nin Makedonya’yı almasına, tıp (aynı) Gök Türk ataları gibi “Türk Tutmuş” deyimi ile ifade ederler… Hem Osmanlı’ya “Türk” derler, hem de Gök Türkler gibi “tutmak” eylemiyle söylerler… Örneğin; “türk tutmuş bırasını” derler.
Bir de tıp (aynı) deyimin “Türk Tutması” şekli de vardır. Örneğin; “türk tutması çok zaman sürmüş.” derler.
Türk Günü
Makedonya Kızılalma-Karaman Yörükleri, Osmanlı Dönemini (1371-1912 yılları arasındaki dönemi) “Türk Günü” deyimi ile anarlar, konuşurlar, anlatırlar. Resmi, tarihi ve bürokratik yazışmalardaki “Osmanlı Dönemi”, “Osmanlı Zamanı”, “Osmanlı İmparatorluğu” ve “Osmanlı Devri” gibi kullanımlar yerine, onların kendi dillerinde, Türkçelerinde, dünyalarında ve kavramlaştırmalarında “Türk Günü” deyimi yer alıyor. Örneğin; “türk gününde yörükler bıralara gelmişler.” derler.
Türk Açtı
Osmanlı Devleti’nin Makedonya’yı fethetmesine, “Osmanlı fethetti” yerine, Makedonya Kızılalma-Karaman Yörükleri “Türk Açtı” deyimini dillendirirler. Osmanlı Devleti’nin Viyana önlerine kadar gitmesine, oralara kadar o toprakları almasına: “türk tâ viyanaya kā aştı.” derler. Ayrıca, kendilerinin yaşadıkları yere, Aktaş (Plaçkovitsa) Dağı’na da: “yörükler de bu dāları açmış.” derler. Açmak; almak, fethetmek; kullanılır hâle getirmek anlamına gelir onlarda.
Türk Buyurması ya da Türk Buyuruculuğu
Buyurmak, Türk’ün en sevdiği eylem… Buyurucu, Türk’e en çok yakışan sıfat… Kızılalma-Karaman Yörükleri, Osmanlı İdaresine hem “Türk Buyurması” hem de “Türk Buyurculuğu” derler. Örneğin; “türk bırayı beş üz sene buyurmuş”, “o zaman türk buyurucuymuş, o zamanlar türk buyuruculū varmış.” derler. Bunun dışında herhangi bir işte ve görevdeki sorumlu kişiye de “Buyurucu” sıfatını verirler.
Koca Bozgun
Balkan Savaşları’nı “Koca Bozgun” adıyla anarlar. Özünde (aslında) onlar için bu bir bozgun; hem de adı gibi “Koca Bozgun”dur… Türk Günü bitmiş, Türk Tutması sona ermiş ve Türk Düzeni “bozulmuş”tur; bozgun başlamıştır… Türk Düzeni bozulduğu için adı “bozgun”, Türkler için de büyük bir felâket olduğu için “Koca” sıfatını alarak “Koca Bozgun” olmuştur… Örneğin: “koca bozgunda doyrana kā gitmişiler.” derler. 1912 yılının adı ve sanı, Kızılalma-Karaman Yörüklerine göre ya “onikinci senesi” ya da “Koca Bozgun”dur…
Türk Geldiğileyin ve Türk Gittiğileyin
Yörükler, Türklerin Makedonya’ya gelmesiyle ilgili anlatılarda, o dönemle ilgili konuşmaya başladıklarında: “Türkler Geldiğileyin” derler. Bu, Türkler geldiği zaman anlamına gelir. Bununla, Osmanlı Devleti’nin Makedonya’ya geldiği dönem kastedilir, anlatılır… Örneğin; “türk geld³leyin bıralara biz de gelmişik” derler.
Bir yaşlı Yörük; eskilerle ilgili, Balkan Savaşları’yla ilgili bir şey anlatmaya başlayınca cümlesine şöyle başlar: “Türk Gittiğinde…” ya da “Türk Gittiğileyin…” Bu, Türklerin gittiği zaman demektir. Bununla, Balkan Savaşları (1912 ile 1913’lü yıllar) kastedilir, anlatır… Örneğin; “türk gitt³leyin bu kǖlerden de türkiyaya giden olmuş.” derler. Evet, Türk, 1912’de gitti; onlara göre “onikinci senesinde” gitti… Ve o zamanın, o dönemin adı: “Türk Gittiğileyin” oldu!
*****
Bütün bunlara baktığımız zaman, bu deyimler bize şunu göstermektedir; Yörükler hâlâ en eski kavram ve kelimeleri yaşatmaktadır. Tâ Türk Kağanlığı Döneminden kalan kavramlaştırma ve adlandırma biçimlerini, tıp (aynı) biçimde Makedonya’da da günümüze kadar devam ettirmişlerdir. “Türk” kelimesi sürekli kullanılır ve bunun yanında Türk’ün özünü, özelliklerini niteleyen kavramlar, kelimeler kullanılmaktadır. Bu kavramlar ve adlandırmalar; doğal, kendiliğinden ve Türkçedir…
- Bu haber 06-12-2018 tarihinde yayınlanmıştır.