Büyükataman: “Balkanlarda Türkçe Gazeteler Kendi Kaderlerine Terk Edildi”
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı bütçeleri üzerine dün görüşmeler sürdürüldü.
MHP Grubu adına Bursa milletvekili İsmet Büyükataman, meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada TİKA’nın temel odak alanının Türk dünyası ile akraba topluluklar olması gerektiğini söyledi.
Türkistan, Kafkaslar ve Balkanlar Öncelik Taşımalı
Büyükataman, “2016 yılında TİKA’nın yapmış olduğu yardımların bölgesel dağılımına bakıldığında Orta Doğu ve Afrika ilk sırada yer almaktadır. Bu coğrafyalara yönelik yardımların ve faaliyetlerin TİKA bütçesinin yaklaşık yarısını oluşturduğunu gözlemlemekteyiz. Orta Doğu’nun ülkemiz açısından önemi son yıllarda yaşanan üzüntü verici gelişmeler göz önüne alındığında, Afrika’nın ise potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda bu uygulama normal bir gelişme olarak görülebilir ancak bu bölgelere yönelik yapılan çalışmalar, Türk dünyasına yapılan çalışmaların önüne geçmemelidir. TİKA’nın temel odak alanı, Türk dünyası ile akraba topluluklar olmalıdır. Uluslararası ilişkiler açısından bakıldığında bir yumuşak güç unsuru niteliği taşıyan TİKA’nın imkânları görev alanına uygun bir verimlilik çerçevesinde kullanılmalıdır. Özellikle, Türkistan, Kafkasya, Balkanlar gibi Türk kökenli bölgeler öncelik taşımalı, TİKA’nın eli ivedilikle buralara uzanmalıdır. Ayrıca, TİKA, bu bölgelerdeki faaliyetlerini FETÖ’nün devam etmekte olan çalışmalarını dikkate alarak ve onları bertaraf edecek şekilde yürütülmelidir.
Öte yandan, devletin ilgili kuruluşları, Suriye’deki ve Irak’taki Türkmenlerin sorunlarına acilen eğilmelidir. Türkmen kardeşlerimiz Irak’ta ve Suriye’de zor durumdadır ve bilindiği üzere, yaşam savaşı vermektedirler. Irak’taki ve Suriye’deki Türkler imkânsızlıklar içerisinde kıvranmaktadır. Hükûmetin bir an önce Irak’taki ve Suriye’deki Türklerin varlıklarını devam ettirebilecekleri önlemleri alması icap etmektedir. TİKA faaliyetleri devletimizin siyasi, diplomatik ve ekonomik açılımları için son derece önemlidir. Bu coğrafyalarda kültürel varlıklarımızın korunmasına dönük yürütülen faaliyetler artırılmalı, başta kültürel kimliğin tahkimi olmak üzere Türk varlığını ayakta tutacak her konuda etkin bir çaba gösterilmelidir. Zira, tarih, bir kere ayak bastığı her coğrafyada Türk’ü aramakta, özlemekte ve çağırmaktadır. TİKA’nın insan kaynakları, fiziksel kapasitesi ve bütçe imkânları da artırılmalıdır.”
“Balkanlarda Türkçe Gazeteler Kendi Kaderlerine Terk Edildi”
“Afrika ülkelerine de açılım güzeldir. Bununla beraber esas olanın, çoğunluğu Avrupa’da olmak üzere hudut dışında yaşayan vatandaşlarımız, Balkanlardan Türkistan’a uzanan coğrafyadaki soydaşlarımız ile dindaşlarımız olduğu unutulmamalıdır. Bu büyük coğrafyaya olan ilgi azalmamalıdır. Türkçenin daim ve yaşayan dil olarak kalabilmesi ancak Türkçe yayınların çokluğuyla doğru orantılıdır. Türkçenin olmadığı Arnavutluk’ta, Kosova’da, Makedonya’da, Bulgaristan’da soydaşa ve dindaşa dokunamazsınız, bu çerçevede ilgili coğrafyalardaki Türkçe gazetelerin kendi kaderlerine terk edildiği görüntüsü ortaya çıkmıştır. Bir an önce bu konuyla alakalı tedbir alınmalıdır.”
Dış Türkler Bakanlığı Kurulmalı
“Değerli milletvekilleri, TİKA’nın isim ve amaç değişikliğiyle beraber Türk dünyasıyla ilgili Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Yunus Emre Enstitüsü de kurulmuştur. Bilindiği üzere, 5 kıtada 192 devlette milyonlarca vatandaşımız yaşamaktadır. Bunun yanında sosyokültürel ve tarihî bağlarla yakın ilişki içerisinde olduğumuz geniş bir coğrafyada 200 milyona varan soydaş ve akraba topluluklarımız bulunmaktadır. Gerek başka ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın gerekse soydaş ve akraba topluluklarımızın yegâne dayanağı Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Yüzleri hep bize dönüktür ve her zaman Türk devletinin desteğini arkalarında hissetmeyi arzulamaktadırlar. Çalışmalarıyla gerek yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza gerekse soydaş ve akraba topluluklarla ilişkileri güçlendirmesi ekonomik, sosyal ve kültürel olarak daha yakın ilişkiler tesis edilmesi beklenen kuruluş ne yazık ki personel yetersizliği nedeniyle görevini layıkıyla yerine getirememektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllardır dış Türkler bakanlığının kurulması gerektiğini hem seçim beyannamelerimizde hem de konuşmalarımızda defalarca ifade ettik. Bu nedenle bu kurumun varlığı ve işlerliği çok mühim ancak yetersizdir. Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu ile Kültürel ve Sosyal İlişkiler Eşgüdüm Değerlendirme Kuruluna daha fazla işlerlik kazandırılması, sivil toplum destekleri koordinasyon kurulunun oluşturulması veya güçlendirilmesi yerinde olacaktır.”
Soydaş Ve Akraba Coğrafyaya Yönelik Yapılan Çalışmalarda Koordinasyon Sorunu
“Uluslararası öğrencilere yönelik çalışmaların yeniden ele alınması ve projelerin değerlendirilmesiyle ilgili esasların nesnel kurallara bağlanması gerekmektedir. Getirilen öğrencilere yönelik çalışmaların yetersiz olduğunu düşünüyoruz. Bu kadar fazla sayıda getirilen öğrencilerin takipleri nasıl yapılmaktadır? Bunların FETÖ gibi zararlı yapıların eline düşmesini nasıl engelleyeceğiz ve bunların ülkemizle gerçek gönül köprüleri oluşturmasını nasıl sağlayacağız? Getirilen öğrencilerin mutlaka Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarda kalması temin edilmelidir. Aksi uygulamalar yeni FETÖ’lerin yapılanmasına zemin hazırlayacaktır.
Diğer taraftan, kanaatimizce nicelikten çok niteliğe önem verilmesi gerekmektedir. Her öğrenciye sadece bir defa burs verilmesi uygulaması yerine, ülkesine döndüğü zaman bir fahri elçi gibi çalışacak öğrencilere ardışık eğitim süreçlerinde lisans, yüksek lisans, doktora bursları da tahsis edilmelidir. Zira, devlet bursları bütün büyük devletlerin en önemli propaganda araçlarından biridir. Bu imkân doğru seçimle azami verim sağlar. Bu sebeple, daha az sayıdaki nitelikli öğrenciye daha fazla imkân sağlanarak uzun yıllar burs tahsis edilmesi daha uygun olacaktır.
Öte yandan, burs tahsis edilen öğrencilerin mezun olduktan sonra da ilgi alanı içinde kalmaya devam etmesi gerekir. Burs gibi bir yumuşak güç aracının asıl kazanımı mezuniyet sonrası ülkeye dönüşte elde edilir. Ülkelerine dönen öğrencilerle ilgili ciddi bir envanter tutulmalı, her vesileyle irtibat devam ettirilmelidir. Burs alan şahısların ve ilgili ülkelerin özel günleri irtibatın devam ettirilmesi için güzel bir zemindir. Yurt dışı temsilciliklerimize davet başta olmak üzere, belirli dönemlerde bu öğrencileri bir araya getirmek bir politika olarak belirlenmelidir. Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakanın Türkiye’den mezun olan öğrencilerle bir araya gelmesi sevindirici bir gelişmedir. Ayrıca, YTB teşvikiyle mezunlar derneklerinin kurulması takdir edilecek bir uygulamadır. Soydaş ve akraba coğrafyaya yönelik yapılan çalışmalarda bir koordinasyon sorunu olduğu bilinmektedir. İlgili kurumlarımızın zaman zaman kendi alanlarına yönelik mükerrer işler yaptığını görüyoruz. YTB kanununda bu alana yönelik koordinasyonun YTB’de olduğu yazılıyken maalesef bu koordinasyonun tam anlamıyla gerçekleştirildiğini söyleyemiyoruz.”
Saygıdeğer milletvekilleri, 15 Temmuz kalkışması bizlere hudut dışında yaşayan soydaşlarımız ve vatandaşlarımıza yönelik faaliyetlerde daha çok çaba gösterilmesini gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Devletimizin müsamahası ve hoşgörüsünden faydalanan ama ülkemiz aleyhinde faaliyet gösterenler maalesef soydaşlarımız arasında yuvalanmışlardır. Dış temsilciliklerimiz olan büyükelçiliklerimiz, başkonsolosluklarımız, TİKA ofisleri, din ataşelikleri, Yunus Emre Enstitüsü müdürlükleri, Türkiye Maarif Vakfı temsilcilikleriyle yurt dışına yönelik faaliyet gösteren Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ülkemizin aydınlık geleceğini inşa etmek için el ele vermeli, dünden daha azimle hareket etmelidir. Unutulmamalıdır ki bu kurumlarımız vatandaşlarımızın verdiği vergilerle oluşan kıt kaynakları kullanmaktadırlar. Bu kaynakların kullanımında bir defaya mahsus, gösterişli ve devamı olmayan tanıtım türü gayretlere değil, sürdürülebilir, uzun ve stratejik hedeflere yönelinmelidir.”
Büyükataman, Kudüs hakkında yaşananları ise şair Nuri Pakdil’in şiiriyle sürdürdü:
“Şair Nuri Pakdil ne diyor? “Mekke iddiamız, Medine davamız, Kudüs bitmeyen duamız/ İstanbul son durağımız, son sığınağımız, koruyucu kalkanımızdır/ İstanbul Kudüs’ündür Kudüs İstanbul’un/ Şam ve Bosna, Üsküp ve Kudüs emanettir bize/ Emanetine sahip çık ey Türkiye.” İnanıyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti devleti emanetine mutlaka sahip çıkacaktır.”
- Bu haber 14-12-2017 tarihinde yayınlanmıştır.