“Tüm Terör Örgütlerine Karşı Millî Seferberlik İlan Ediyorum”
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde muhtarlara hitap eden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bir ateş çemberinden geçtiğine ve yaşanılan dönemin en az İstiklal Harbi kadar önemli olduğuna dikkat çekerek, “Gün; çekişme, çatışma, husumet, eski defterleri karıştırma günü değildir. Eğer birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirmez, bu saldırıların karşısında çelik gibi bir iradeyle, tam bir kararlılıkla durmazsak hiçbirimiz yarınlara güvenle bakamayız” dedi.
Muhtarlarla buluşmasını bir bayramlaşma, düğün ve toy havasında geçirmek istediğini ancak yaşananların buna izin vermediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüreğimizin hüzünlü, gönlümüzün buruk, kalbimizin yaralı, öfkemizin had safhada olduğu şu günlerde, sizinle dertleşmek istiyorum. ‘Sevinçler paylaştıkça çoğalır, acılar paylaştıkça azalır’ derler. Bizim acılarımız öylesine çoğaldı ki, artık paylaşmanın ötesinde bir takım adımlar atmak zorundayız” dedi.
Geçtiğimiz Cumartesi gecesi Dolmabahçe’de polise ve vatandaşlara yönelik canlı bomba saldırısına maruz kalındığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu saldırı sonucu 37’si polis, 7’si sivil 44 kişinin şehit, çoğu polis 238 kişinin gazi olduğunu bildirdi. 20 Temmuz 2015 tarihinden bugüne PKK’yla mücadelede verilen şehit sayısını, 843’ü güvenlik görevlisi, 335’i sivil vatandaş olmak üzere, bin 178 olarak açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ terör örgütünün saldırılarında verilen kayıp sayısının 300’e yakın olduğunu, 15 Temmuz darbe girişiminde 248, Fırat Kalkanı Harekâtında da 17 şehidin verildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlere Allah’tan rahmet, gazilere şifa temennisinde bulundu.
“Hiçbir Şehidimizin Kanını Yerde Bırakmayacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte terör örgütlerine de çok büyük zayiatlar verdirildiğine işaret ederek, PKK’ya yönelik operasyonlarda örgütün kaybının 9 bin 500’ü bulduğunu, 40 bini aşkın kişinin gözaltına alındığını, 10 bin 500’ün üzerinde kişinin de tutuklandığını belirtti. Fırat Kalkanı Operasyonunda ve Irak’ta bin 800’e yakın DEAŞ ve PYD mensubunun yok edildiğini, FETÖ’ye yönelik operasyonlardaki tutuklu sayısının 40 bini geçtiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öte yandan, biliyoruz ki, bunların hepsi birer piyondur. Hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız, bunun böyle bilinmesini özellikle istiyorum. Hiçbir ihaneti cezasız bırakmadık, bırakmayacağız. Çünkü zalime merhamet, mazluma ihanettir. Bununla birlikte, meselenin gerisinde asıl oyunu da gözden kaçırmıyoruz ve kaçırmayacağız” açıklamasında bulundu.
“Bölgemize, Yeni Nifak Tohumları Ekilmeye Çalışılıyor”
Türkiye’nin bir ateş çemberinden geçtiğini, gelecekte, bu yaşanan günlerin muhasebesinin daha iyi yapılıp daha net anlaşılacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sadece şu kadarını söyleyeyim, yaşadığımız dönem, en az İstiklal Harbi kadar önemlidir, kritiktir, hayati sonuçlar doğuracak ehemmiyettedir. Birinci Dünya Savaşının ardından, dönemin güçleri, Türkiye’yi İç Anadolu’da sıkıştırarak, Sevr’de tasarladıkları bir avuç toprağa mahkûm etmek istiyorlardı. Aynen bugün Halep’te olduğu gibi… Doğu Halep’te yaptıkları da bu değil mi? Budur. İstiklal Harbimiz, milletimizin işte bu senaryoya verdiği cevaptır. Dönemin şartları içinde bu mücadeleyi başarıya ulaştırmış olmamız, sonrasındaki tüm eksiklere rağmen, gerçekten çok önemlidir. Milletimiz, aldığı bu nefes sayesinde, yaklaşık bir asır sonra, yönünü yeniden geleceğe çevirme imkânı bulmuştur. Bugün de, hem bölgemiz, hem de ülkemiz üzerinde, çok sinsi, çok alçak, çok kanlı oyunlar oynanıyor. Üst akıl dediğim şey, her gün yeni şeytanlıklarla karşımıza çıkıyor. Bölgemize yeni nifak tohumları ekilmeye çalışılıyor. Kanla, gözyaşıyla, iç savaşla, mezhep savaşlarıyla bölgemizin geleceğini karartmaya çalışıyor.”
“Sevr’i Paçavraya Çevirmeyi Başardık”
‘Zor, oyunu bozar’ atasözüne atıfta bulunarak, Kurtuluş ve Çanakkale savaşlarında milletin en büyük gücü olan imanıyla ‘zor’u gösterip oyunu bozduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar, Misak-ı Millî hedeflerimizin tamamına ulaşamamış olsak da, Sevr’i paçavraya çevirmeyi başardık. Bugün de, adı konulmamış bir Sevr tehdidiyle karşı karşıyayız. Geçtiğimiz 3 yıldır yaşadığımız hemen her hadise, bu oyunun bir parçasıdır, bir sahnesidir. Gezi’de sokaklarda başaramadıklarını emniyet-yargı darbesiyle elde etmek istediler. Orada neticeye ulaşamayınca, seçimlere umut bağladılar. O da olmayınca, bölücü terör örgütünün çukur eylemleriyle, orada da netice elde edemeyince, en nihayet darbeyle sonuca ulaşmaya çalıştılar” diye konuştu.
“Bazıları sanıyor ki, tüm bu saldırıların hedefi bizim şahsımızdır, hükûmetimizdir, partimizdir. Kesinlikle öyle değil, mesele bundan ibaret değil” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasında, “Ortada daha büyük bir oyun var. Saldırıya uğrayan bizim şahsımızda somutlaştırdıkları Büyük Türkiye, Yeni Türkiye, Özgür ve Müreffeh Türkiye mücadelesidir. Buna saldırıyorlar” sözlerine yer verdi.
“Bayrağımızı İndirmeye Kalkanın Kolunu-Kanadını Kırmazsak, Şehitlerimize Mahcup Oluruz”
Konuşmasında ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet’ vurgusunda bulanarak, “Eğer bu dört temel direği sağlam tutamazsak, emin olun, gök kubbeyi başımıza yıkarlar. Eğer bunların herhangi birinden taviz verirsek, bizi buralarda bir gün bile yaşatmazlar” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizi bayrağımızdan, ezanımızdan, vatanımızdan, devletimizden etmek isteyenlere, canımız pahasına geçit vermeyeceğiz. Milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine kast edenin başını ezmezsek, bekamızı sağlayamayız. Bayrağımızı indirmeye kalkanın kolunu-kanadını kırmazsak, şehitlerimize mahcup oluruz. Vatanımızın tek bir karış toprağına dâhi göz dikenin gözünü çıkarmak bizim namus borcumuzdur, bunu da böyle bilin” diye ekledi.
“Ülkemizi Viraneye Çevirmek İsteyenlere İzin Vermeyeceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Şayet bunları yapmazsak, başımıza neler geleceğini görmek için, şöyle bir kafamızı kaldırıp çevremize bakmamız yeterlidir. Ülkemizi viraneye çevirmek isteyenlere izin vermeyeceğiz. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, daha pek çok yerde bunu yaptılar, ama bize yapamayacaklar. Yıkıntıların arasında kucağımızda çocuklarımızın, sevdiklerimizin cansız bedenleriyle çaresizce ağlamamızı bekleyenlere o günleri göstermeyeceğiz, bu böyle bilinsin. İşte en son Halep’te bunu yaptılar, yapıyorlar, ama inşallah bizim hiçbir şehrimizde bunu başaramayacaklar. Başarmaya çalıştılar ama yer ile yeksan oldular. Ülkemizi terk etmek zorunda kalıp Akdeniz’in karanlık sularında boğulmayacağız. Avrupa’da veya başka bir yerde, kapıları yüzümüze kapanan, sınır boylarında insanlık dışı muamelelere maruz kalan bir topluluk hâline asla gelmeyeceğiz. Bu acıların hiçbir yerde yaşanmaması için de elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Birileri çıkar adına, sömürgecilik adına, petrol adına, güç mücadelesi adına, iktidarda kalma adına insanlığını kaybetmiş olabilir, biz kaybetmeyeceğiz. Biz biliyoruz ki yaratılmışların en şereflisi insandır. Birilerinin vicdanı sükût etmiş olabilir. Biz vicdanımızın sesini dinlemeye devam edeceğiz.”
“Geldiğimiz Noktada Savunmada Kalma İmkânına Sahip Değiliz”
Millet olarak yeni bir ahitleşmeye gidilmesi, yeni bir mefkûre birliğinin oluşturulması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gün, çekişme günü, çatışma günü, husumet günü, eski defterleri karıştırma günü değildir. Eğer birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirmez, bu saldırıların karşısına çelik gibi bir iradeyle, tam bir kararlılıkla durmazsak, hiçbirimiz yarınlarımıza güvenle bakamayız. Hepimiz aynı gemide olduğumuza göre, bu gemiye yönelik her saldırı hepimize yapılmış bir saldırıdır. Buna karşı gereken mücadeleyi vermek de hepimizin görevidir. Geldiğimiz noktada artık savunmada kalma imkânına da sahip değiliz. Mademki bize terör örgütleri üzerinden tarihimizin en büyük saldırılarından biri yapılıyor, öyleyse bizim de misliyle cevap vermek hakkımızdır” şeklinde konuştu.
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı
- Bu haber 14-12-2016 tarihinde yayınlanmıştır.