TÜRKİYE’NİN GİRİŞİMCİ VE İNSANİ DIŞ POLİTİKASI VE MAKEDONYA’YA YANSIMALARI
Tülin Erkal KARA
T.C. Üsküp Büyükelçisi
Dünya sisteminde ve coğrafyasında bulunduğu konum ile hızlı değişimler ve belirsizliklerin hakim olduğu küresel siyasi atmosferin gereklilikleri itibariyle Türk dış politikası birçok veçheden dinamiklerin dikkate alınması ve değerlendirilmesiyle şekillenmektedir. Ülkemizin küresel meselelere bakışı bağlamında Türk dış politikasının en önemli odaklarından birini ise Sayın Bakanımızın da ifade ettiği üzere “girişimci ve insani yaklaşım” ilkesi oluşturmaktadır. Sözkonusu unsurun esasen ne kadar etkili olduğunu Makedonya’da bizzat tecrübe etme şansına da eriştim. Türkiye Cumhuriyeti Üsküp Büyükelçisi olarak göreve başladığım dönemde gerçekleştirdiğim köy ziyaretlerinden birinde zor şartlar altında yaşamını sürdüren ve geleneksel Yörük kıyafetleri giyen yaşlı bir hanımefendiyle karşılaşmıştım. Kendisi aracımızdaki Türk bayrağını gördüğünde büyük bir sevince kapılarak beni şahsen tanımadığı halde “Türkiye Hanım geldi!” nidasıyla boynuma sarılmıştı. Sözkonusu anım bu güzel ülkenin insanlarının yüreğindeki Türkiye sevgisinin yansımalarının sadece bir örneğidir.
Esasen benim şahsen tecrübe ettiğim bu hikaye Türk dış politikasının insani yönünün insanların hayatına etki eden unsurunu teşkil etmektedir. Küresel anlamda değişen dengeler ve her geçen gün yenilenen riskler ve sınamaların odağında, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini şiar edinen Türkiye hem modern çağın gereksinimleri hem de gün be gün artan siyasi ve ekonomik kabiliyetleri çerçevesinde dış politikasını “girişimci ve insani yaklaşım” prensibi ekseninde şekillendirmektedir. Sözkonusu tutumun izdüşümleri ise mevcut işbirliği imkânlarını değerlendirerek ve yeni işbirliği olanakları yaratarak, devletlerarası siyasi diyaloğun, karşılıklı ekonomik bağların ve toplumlararası etkileşimin artırılması yönünde atılan somut adımlarda görülmekte olup, ikili ilişkilerimizin her veçhesinde “kazan-kazan” prensibine atıfla hareket edilmektedir.
Türk dış politikasının girişimci ve insani niteliğinin en belirgin örnekleri ise insani ve kalkınma yardımları alanında görülmektedir. Türk halkı insani yardımlar konusunda köklerini tarihinden ve kültüründen alan güçlü bir geleneğe sahip olup, tarihi boyunca doğal afetler, savaş, yoksulluk ve toplumsal çatışmalar nedeniyle zor durumda kalan ülkelere yardımda bulunmayı insani bir görev ve uluslararası toplumun istikrarında elzem bir unsur olarak değerlendirmiş ve bu kapsamda çalışmalar yürütmüştür. Ülkemiz geçmişte olduğu gibi bugün de ırk, din, dil, cinsiyet farkı gözetmeksizin ihtiyaç duyulan yerlere, süratle ve imkânların elverdiği ölçüde insani yardım ulaştırmaya gayret etmekte bu doğrultudaki uluslararası çabalara da katkıda bulunmaktadır. Özellikle 2000’li yılların başından itibaren bölgesel ve küresel boyutta artan şekilde yürütülen insani yardım faaliyetlerimiz, başta Afrika kıtasında olmak üzere uygulamaya geçirdiğimiz insani yardım – kalkınma yardımı ortaklığındaki projeler, insani diplomasimiz ve yedi yılı geçen bir süredir komşumuz Suriye’de yaşanan insani kriz karşısında uluslararası toplum adına yüklendiğimiz külfet ve sorumluluklar ile ürettiğimiz yaratıcı çözümler neticesinde Türkiye, küresel insani sistemin başlıca aktörleri arasında önemli konuma yerleşmiştir.
Türkiye’nin 2015 yılında 3,2 milyar dolar; 2016 yılında ise 6 milyar dolar olan insani yardımları, "Global Humanitarian Assistance" programınca hazırlanan “Küresel İnsani Yardımlar 2018 Raporu”na göre 2017 yılında 8,07 milyar ABD Dolarına yükselmiştir. Ülkemiz sözkonusu yardım tutarı ile insani yardım ve destekte dünyada birinci sırada bulunmaktadır. Anılan raporda, insani yardımların milli gelire oranı temelinde yapılan sıralamada ise, Türkiye’nin yüzde 0,85 ile yine birinci sırada yer aldığını ve dünyanın “en cömert ülkesi” unvanını koruduğu görülmektedir. Türkiye, Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA), Kızılay ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) dahil olmak üzere tüm kurumlarıyla yakın uzak fark etmeksizin dünyanın her yerinden insanlara yardım elini uzatmaktadır.
Dünya genelinde olduğu gibi, Makedonya özelinde de ülkemizin sorumluluk sahibi, insan odaklı, vicdani ve ilkeli duruşu ön plana çıkmaktadır. Üsküp ve civarında 6-7 Ağustos 2016 tarihlerinde meydana gelen sel felaketi sonrasında ülkemizin farklı kurumları tarafından Makedonya’ya 1 milyon Avroyu aşkın tutarda ayni yardım sağlanmıştır. 2006 yılından itibaren Makedonya’da faaliyet gösteren TİKA yaklaşık 50 milyon Avro tutarında 800’den fazla proje gerçekleştirmiştir. Sözkonusu projeler sağlıktan eğitime, idari altyapı gelişiminden tarıma, kültürel işbirliği ve restorasyondan sosyal sorumluluğa uzanan geniş bir yelpazede yürütülmüş olup, Makedonya halkının kalkınma ve refahına önemli katkılar sağlamıştır. Mümkün olan her vesileyle Makedonyalı kardeşlerimize insani politikamız bağlamında sağlanan destek bizleri gururlandırmaktadır.
Siyasi ve ekonomik dengelerin yanı sıra sosyal ve insani unsurların git gide ağırlık kazandığı küresel sistemde ve içinde bulunduğumuz belirsizlikler çağında Türk dış politikasının yakınlık veya uzaklık gözetmeksizin yardıma muhtaç olanların yanında olmayı şiar edinen insani veçhesi ile barış ve istikrarın muhafaza edilmesini temel alan girişimci tutumu öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye yüzyıllara uzanan köklü dayanışma geleneği çerçevesinde dost ve kardeş ülke Makedonya’ya desteğini sunmaya devam edecektir.
- Bu haber 05-11-2018 tarihinde yayınlanmıştır.