"Üsküp Her Adımda Hem Tarihi Hem Kültürü Hatırlatıyor"
Geçtiğimiz hafta Makedonya’ya gelerek bir dizi temaslarda bulunan TRT Genel Müdürü Şenol Göka’yla bir söyleşi gerçekleştirdik. TRT’nin Üsküp’te günden güne büyüyerek bölgesel bir merkez olmasını istediklerini kaydeden Göka, bölgesel çaptaki hedeflerini de açıkladı. Göka, 15 Temmuz gecesi TRT’nin geri alınmasının kalkışmanın başarısızlığının en önemli göstergelerinden biri olduğunu vurguladı.
TRT hakkında genel bilgi verebilir misiniz? Kaç kanal ve çalışanla dünya çapında hizmet veriyorsunuz?
TRT’nin 14 televizyon kanalı, 16 radyo kanalı, ki bunları parçalara da ayırırsak ulusal, bölgesel ve yerel anlamda radyo kanallarımız var. Aynı zamanda dışa dönük yayınlarımız var radyo olarak tabi TRT World gibi İngilizce, Arapça kanallarımız var. TRT Avaz gibi dışa dönük ve Balkan ile Asya coğrafyasına dönük kanallarla da hizmet veriyoruz.
11 uydudan yayınlarımızı bütün dünyaya ulaştırıyoruz. Şu anda özellikle radyonun ulaşma şekli çok daha kolay olduğundan onu çok daha hızlı örgütleyip, Balkanlarda, yine yakın coğrafyada bunları hayata geçirmeye gayret ediyoruz.
Son dönemde özellikle dizilerle TRT parladı. Büyük ve tarihe not düşüren yapımlar yaptınız. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Türkiye bu dizi sektöründe çok önemli bir yere sahip hatta Hollywood’tan sonra dünyada ikinci üretimi Türkiye gerçekleştiriyor. Aldığı pay açısından bu sıralamadaki yerine hak ediyor mu, bunu söyleyebilmek mümkün değil. Ama özellikle Türkiye’de üretilen dizilere Ortadoğu, Balkanlar ve Asya’da, bütün buralarda çok rağbet görüyor olması, dizilerimizin uydudan izlenerek bize karşı çok sıcak ilginin ve iltifatın oluşması dizilerin ne kadar etkili olduğunu gösterdi.
“Tarih, aile gelenek. Bütün bunlar acaba ilgi çeker mi? Yurtdışına pazarlanabilir mi?” Bunlar hep tartışma konusuydu ama TRT bunun çok rahatlıkla olabileceğini, üstelik reyting rekorlarıyla yapılabileceğini gösterdi. Dizilerimiz kalitesiyle de öne çıkıyor.
Gerçekten de tekrar TRT ekranlarına seyircileri döndürdü. Bir Diriliş’ten, bir Filinta’dan, Baba Candır, Yeşil Deniz, bütün bunları şöyle bir sayacak olursak kısaca, 80’ler zaten çoktandır vardı, yine Sevda Kuşun Kanadında, Hangimiz Sevmedik… Bütün bunlar mahalleyi, geleneği özellikle de aileyi, ki bazı dizileri gözünüzün önüne getirirseniz, çok iyi işledir ve çok iyi de televizyon seyretme alışkanlığını TRT lehine döndürdüler.
Bir ara gerçekten böyle değildi. Hatta TRT kumandalardan biri silinmişti. Hani şöyle düşünecek olursanız, TRT 1-2-3-4. kanalı vardı ve herkes 5’ten itibaren başlardı. Bu sadece benim tespitim değil genel olarak yazılan, çizilenlerden de bunu anlamak çok kolaylıkla mümkün.
Ama şimdi TRT bütün kanallarıyla, kumandalardaki hak ettiği yeri aldı. Dolayısıyla izleyicinin de tekrar TRT’ye dönme düşüncesini hızlandırdı ve bir alışkanlık da oluşturdu şükürler olsun.
“Anadolu’yla Balkanların bağlarını güçlendireceğiz”
Saraybosna’da ofisiniz vardı. Geçen yıl Üsküp’te temsilcilik açtınız.Balkanlar TRT için ne ifade ediyor?
Balkanlar hem coğrafi olarak hem kültürel olarak hem de tarihi bağlarımız dolayısıyla bizim asla arkamızı dönebileceğimiz, ilgisiz, kayıtsız kalabileceğimiz bir yer değil. Zaten ben buralarda bir süre bulunmanın da verdiği duygusal bağı daha da güçlendirmenin heyecanıyla geçen sene teklif ettim Yönetim Kuruluna. Evet Bosna Hersek’te vardı bir süredir ama şimdi tüm Balkanları gözünüzün önüne aldığınızda Bosna Hersek biraz ücra bir köşede duruyordu ve ulaşımı çok zordu. Dolayısıyla daha merkezi bir yerin olması gerekiyor ve herkese hitap edebilecek bir yer olması gerekiyordu. Bosna Hersek’te çok fazla Makedon, Arnavut gibi etnik unsurlar olmadığı gibi Batı Trakya ve Bulgaristan’a da uzaktı. Buralardaki etnik yapıyı da Bosna Hersek’te görmek mümkün değil.
Ama Üsküp öyle değil. Üsküp hem bu sözünü ettiğim yerlere, etnik kesimlere son derece açık hem de coğrafi olarak ulaşımı uygun. Onun için hem kültürü hem de tarihi her adımda hatırlatıyor hem de coğrafi olarak çok merkezi bir konumda.
Bize gelen teklif üzerine değerlendirmeler yaptık ve dedik ki “Tarihi, coğrafi yakınlığı ve kültürel bağlarıyla bizden hiçbir farkı yok zaten. Biz bir şekilde burayı Anadolu’ya aktaralım, Anadolu’yla buranın bağını yeniden güçlendirelim.” Bunda da televizyon gibi, radyo gibi kitle iletişim araçları çok etkili olduğundan Üsküp’e çok yakışan bir temsilcik açmaya karar verdik. Dolayısıyla inşallah umduğumuz gibi olur, ki arkadaşlar çok iyi çalışıyor. Bize birçok açıdan hiç yabancı olmayan, bizim gibi diyebileceğimiz, ki burada yaşayan insanlarının çoğunun ya akrabalarını Türkiye’de görürsünüz yada bir dönem oraya gelmiş olan ancak bağlarını koparmamış popülasyonları görebilirsiniz. Burası o açıdan da önem vermemiz gerek bir yerdi. İnşallah onu da layıkıyla gerçekleştirebiliriz.
Makedonya Radyo Televizyonuyla işbirliği konusunda neler diyebilirsiniz?
Bizim hemen hemen Avrupa’daki bütün kamu yayıncılarıyla veya devlet televizyonlarıyla bir protokolümüz var. EBU’ya üye olan ülkelerle bir bağımız var. Olmayanlarla da özel olarak protokoller geliştiriyoruz. Bunun dışında ayrıca bizim zaten ilişkilerimiz protokollerle sınırlı kalmıyor. Dediğim gibi tarihi bağlarımız, kültürel bağlarımı dolayısıyla bir protokolün dışında sık sık etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Yani o protokol var ama biz o protokolün vaat ettiğinden çok daha fazlasını gerçekleştiriyoruz. Sadece devlet televizyonuyla da değil. Özel televizyon ve radyolarla da ilişkilerimizi geliştirip karşılıklı ihtiyaçlarımızı değerlendirip hayata geçirmeye çalışıyoruz.
“TRT’nin Geri Alınması Kalkışmanın Başarısızlığını Gösterdi”
15 Temmuz’da TRT ana hedeflerden biriydi. Acaba TRT nasıl bir zara gördü ve bunu atlatmış durumda mı?
Yani o travmayı arkadaşlarımız, tabi birkaçı dışında, atlatmış durumda. Evet TRT hedefti çünkü devletin sembolik olan yerleşik kurumları hedef alınmıştı. O açıdan baktığınızda 15 Temmuz sadece bir kalkışma değil, bir ihanet değil aynı zamanda bir işgal hareketi gibiydi. Yani bir işgal olsa ülkeye önce devletin çok yerleşik kurumlarına saldırılır. Hatta milli iradeyi temsi eden meclise saldırmak tam bir işgal gösterisidir.
Dolayısıyla böyle sembolik, devletin vatandaş nezdinde hem sempatik anlamda güçlü tutan hem vatandaşın devlet dediğinde aklına gelebilecek, devletle vatandaş arasındaki ilişkileri doğrudan kuran birimler, kurumlar çok önemliydi ve bunlar da yerleşik olarak düşüncülerde sağlam bir yer edinmişti. Aynı zamanda buralar demokrasiyi de temsil eden yerlerdi her haliyle.
TRT bu yüzden hedef seçilmişti ve de darbelerin geleneksel olarak TRT’den bildiri okumak alışkanlığı vardı. Tabi o zamanlar tek TRT vardı ama o geleneği biraz da devletin bu yapısına sahip çıktığını ve işgal ettiğini gösterir bir şekilde böyle sürdürdüler ve TRT’yi tabii ki işgal ettiler. TRT’nin geri alınmış olması, bu darbe kalkışmasının başarısız olması açısından da son derece önemli bir göstergesidir. Çok şükür onu biz gerçekleştirmiş durumdayız.
TRT, gerek dizileri gerekse de bölgeye yönelik programlarıyla bu topraklarda çok sayıda izleyiciye sahip. Makedonyalı izleyicilerinize mesajınız ne olacak?
Şimdi zaten biz buradaki yerel televizyonlarla, radyolarla bağlantılarımızı gün gün geliştiriyoruz. Hatta öyle ki çeşitli vesilelerle bir araya geliyoruz. Karşılıklı ihtiyaçları birbirimize aktarabileceğimiz, sunabileceğimiz imkanları da konuşuyoruz ve bir mesafe kat ettik. Belki çok tatmin edici olmayabilir belki buradaki yerel televizyonlar ve radyolar açısından. Ama bu şunu gösteriyor ki bu birlikteliğimiz çok önemli gelişmelere de sahne olacak. Onun için de şimdi karşılıklı olarak birbirimizin ihtiyacını tespit ettikten sonra herkesin kendi izleyici grubuna uygun bir takım imkanları birbirine sunabilmesi söz konusu. Bizim yapımlarımız çok talep ediliyor çünkü buradaki yerel imkanlarla bir dizi çekebilmek hakikatten çok zor. Türkiye’de dizi sektörü çok iyi yerleşmiş durumda. Bütün bu imkanları yeniden burada oluşturmaktansa, bu imkanlar bizde varken ve bizim de aramızda bu kadar sıcak bağlar kurmuşken buranın ihtiyacı neyse onu yapmaya hazırız. Zaten bizim yaptığımız işler doğal olarak buradan da talep görüyor çünkü aynı kültüre sahibiz.
Nitekim, yine kanallarımızın hemen hemen tamamının kabloya girmiş olması ve bunun daha da yaygınlaştırılması bir süre sonra bunun yine diziler aracılığıyla aramızdaki bağın daha da güçleneceğini düşünüyorum
İnşallah en kısa sürede izleyicilerimize hem onların keyif alabileceği, rahatlıkla ailece izleyebileceği aynı zamanda karşılıklı olarak birbirimizi çok daha iyi tanıyabileceğimiz ve kaynaşabileceğimiz yapımları buradaki izleyiciye sunacağız.
- Bu haber 10-10-2016 tarihinde yayınlanmıştır.