Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Strateji ve Kalkınma Enstitüsü (İSD) ortaklığında “Türkiye’nin Balkanlar Politikası ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı” konulu bir panel düzenledi.

Üsküp’teki Hilton Double Tree  otelinde düzenlenen panele T.C. Üsküp Büyükelçisi Tülin Erkal Kara, Dış Yatırımlardan Sorumlu Devlet Bakanı Elvin Hasan, Anayasa Mahkemesi Üyesi Salih Murat, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Başkanı Abdullah Eren, TİKA Üsküp Program Koordinatörü Aytekin Ayden, MATTO Başkanı Aydoğan Ademoski, milletvekilleri, büyükelçiler, siyasi parti başkanları, STK temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.

T.C. Üsküp Büyükelçisi Tülin Erkal Kara, Türkiye’nin Balkan politikalarını anlamak için 500 yıl öncesine gidilmesi gerektiğini söyledi. Makedonya’nın birçok etnik yapıyı bünyesinde barındırmasına rağmen dostane, birlik ve beraberlik içinde bir yaşam olduğunu belirten Büyükelçi Kara, “Burada ortak bir kültürümüz, ortak birçok anılarımız var. Gittiğimiz, gördüğümüz köylerde vatandaşları dinlediğim zaman sanki kendi ülkemde farklı köylere giderek muhabbet ediyormuş gibi hissediyorum” dedi.

Makedonya’yı ilk tanıyan ve ilk büyükelçilik açan ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çeken Kara, “Bizim buradaki temel gayemiz, Makedonya’nın Türkiye’yle kardeş ülke olması vesilesiyle bu dostluğun ilelebet devam etmesi ve çok daha ileriye götürülmesidir. Türkiye her zaman Makedonya’ya dost olmuştur. Hiçbir etnik yapıyı ayırt etmeksizin bütün toplulukları kucaklayarak bizler en büyük dostluk örneğini sergilemişizdir” ifadelerini kullandı.

Strateji ve Kalkınma Enstitüsü Başkanı Tuna Eyüp Kahveci, 14 ay önce 6 Makedonya vatandaşı tarafından kurulan enstitünün tüm etnik ve dini yapıları içinde barındırdığını söyledi.

Kahveci, “İSD olarak ilk defa kamuoyu önüne çıkmak durumundayız. Bu da bizim için bir ilk. Bu programın bölgemiz için güzel sonuçlara vesile olmasını diliyorum. Zaten bizim de İSD olarak amacımız yaptığımız çalışmalarla Makedonya merkezli olarak Diyar-ı Rumeli’de halkların daha müreffeh ve barışçıl bir ortamda yaşamalarına katkı sunmak” ifadelerini kullandı.

Selamlama konuşmalarının ardından moderatörlüğünü Cumhurbaşkanlığı Danışmanı İsmail Aliyi’nin yaptığı ve Abdullah Eren’in “Türkiye’nin Balkanlar Politikası ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı” konusunda verdiği panele geçildi.

“Türkiye’nin Balkanlarda Dört Temel İlkesi Var”

Türkiye’nin iç politikada elde ettiği başarının dış politikada elini güçlendirdiğine vurgu yapan Eren, “2002 yılında biz Türkiye’nin yakın coğrafyasına çok daha farklı bir gözle bakmaya çalıştığını görüyoruz. Ortadoğu başta olmak üzer bilhassa Balkan coğrafyasında Türkiye bu minvalde ilgi ve alaka gösteremeye çalıştı. Türkiye’nin Balkanlara yönelik politikasına baktığımız zaman dört temel ilke görebiliriz. Birincisi siyasi diyalog. Türkiye Balkan ülkeleriyle siyasi diyalogunun arttırılmasına yönelik ciddi resmi ziyaretlere başladı ve mekanizmalar oluşturdu. İkinci ilke herkes için güvenlik oldu. Balkan coğrafyası maalesef belli dönemlerde karışıklıkların yaşadığı bir coğrafya olarak anıldı. Üçüncü ilke ekonomik entegrasyon oldu. Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ticareti arttı. Dördüncü ilke Balkanların Balkanlar olmasına sebep olan kimlik çeşitliliğinin muhafaza edilmesi. Sorunların, krizlerin müsebbibi gibi görünen fakat esasta buradaki harmoniyi besleyen kimlik çeşitliliğidir. Türkiye, bölgedeki kimlik çeşitliliği muhafaza edilmesi. Bunların yanında bölgesel sahiplenme ve kapsayıcılık da burada sayılabilir” dedi.

Türkiye’nin soydaşlarını hiçbir zaman siyasi emellerine alet etmediğini söyleyen Eren, “Türkiye’nin ahlaklı bir dış politikası var. Türkiye’nin Balkan politikasında hiçbir değişme olmadı. Aynı ilgi ve alakayı gösteriyor. Türkiye Balkan ülkeleriyle tarihinden aldığı güçle fakat bir patronaj kurmadan eşit bir ilişki kurarak kazan-kazan ilkesi çerçevesinde ilişkiler kurmaya çalışıyor. Bunu Suriye’de de Irak’ta da Balkan politikasında da yapıyor. Biz ilgili ülkelerin istikrarına çok önem veriyoruz. Soydaşlarımızın refahına güvenliğine çok önem veriyoruz. Pek tabi ki ülkelerden de soydaşlarımızın din, kültür muhafazasına ilişkin yapılması gereken asgari olan ne varsa bunları yapmaların bekliyoruz. Yapılmadığı taktirde Türkiye uluslararası hukuk çerçevesinde her tarafta sesini yükseltmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.   

Eren, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin ne kadar kangren problemi varsa hepsiyle bir şekilde mücadele etmeye çalıştı” dedi.

“Türkiye Balkanlarda Üçüncü Kutup Olma Uğraşında Değil”

Balkanlarda farklı güç unsurlarının yer aldığını belirten Eren, Türkiye’nin kendi çıkarlarıyla beraber bölgenin de çıkarlarını eşit ölçüde koruduğunu sözlerine ekledi.

Eren, “Türkiye burada üçüncü bir kutup olmaya çalışmıyor. Aksine bölgenin istikrarını düşünen, barışı önceleyen ve ekonomik kalkınmayı tüm Balkan ülkeleriyle eşit bir şekilde kurmaya çalışıyor. YTB de tam bunun ortasında oturmaya çalışıyor” dedi.

Türkiye’nin son 16 yıldır dış politikada meselelere daha etken bir şekilde yaklaştığını vurgulayan Eren, “Dışişleri Bakanlığımız, Türkiye’nin dış politikasının oluşturulmasında ana görevi yapmakta. Kalkınma yardımları noktasında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı – TİKA, Yunus Emre Enstitüsü kültür ve sanat alanında, Maarif Vakfımız eğitim alanında, YTB’de eğitim, kültür ve STK’ların kapasitelerinin geliştirilmesi noktasında faaliyet gösteriyor. Bu kurumların faaliyetleri birbirini tamamlayıcı faaliyetler. Kurumlarımızla ciddi bir koordinasyonumuz var. Türkiye Cumhuriyeti son 15 yılda insanı ve daha aktif bir dış politika anlayışıyla coğrafyasına hitap etmeye çalışıyor” dedi.

İsim sorunu anlaşması hakkında gelen soruyu yanıtlayan Eren, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun dün söylediği “Makedonya anayasasında hangi isim yazıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Makedonya’yı o isimle tanır” dedi.

YTB’nin bir diaspora kurumu olduğunu belirten Eren, Türk vatandaşlarının yanı sıra tarihi ve kültürel topluluklarla ilişkilerin geliştirilmesinin esas faaliyet alanları olduğunu belirtti.

Eğitim alanındaki faaliyetlerden bahseden Eren, “Türkiye’de şu anda 200’ün üzerinde üniversite var ve 1991 yılında SSCB yıkıldığında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ‘Büyük Burs Projesi’nin başlattı. 5 Türk Cumhuriyetinden biner öğrenciye burs verildi. 2011 yılına kadar bu proje Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde devam etti. 2011’den bu yana YTB olarak biz dünyanın tüm ülkelerinden Türkiye’ye öğrenci getirip burslandırma yapıyoruz. Türkiye’de 130 bin uluslararası öğrenci var ve bunların 17 bin 500’ü YTB’nin burslusu” dedi.

Panelin ardından katılımcılar verilen kokteyle geçti.