“BALKANNAME” ŞİRAZE’DE
Dr. Öğr. Üyesi Zeki GÜREL
zekigurel@gazi.edu.tr
Cemil Meriç, “dergiler hür tefekkürün kaleleridir” diyor. Dergiler ve dergilerde yazıları yayınlananlar, aslında kitaba giden yolda bir ufuk ve öncü şahsiyetlerdir. Dergiden kitaba giden yolda, kitap tanıtımlarına ve kitap eleştirilerine yer veren bir dergi ise yazara, okuyucuya, yayıncıya, satıcıya, kütüphaneciye, öğretmene yol göstermekle kalmaz zaman zaman da bağa destursuz girenleri de ikaz eder diye düşünmüşümdür hep. Şimdi yeni bir kitap kültürü dergisi ŞİRAZE var artık…
Pek çok kitap tanıtım dergisi, önceliğini yazar, yayıncı ve kitap reklamına verdiği için, kitap tanıtımı yapmaktan öteye geçemiyor, eleştiri basamaklarına tırmanamıyor. Hâlbuki kitap tanıtım dergileri, eleştiri/tenkit ağırlıklı olmalı ve bu dergilerin yazarları da münekkit/eleştirmen olmanın sorumluluğunu taşımalı öyle değil mi? Eğer vaktiniz varsa, şimdi sizlerle bu yıl ölümünün 100. Yılında anmaya ve anlamaya çalıştığımız Ömer Seyfeddin’in tenkidin sınırlarını çizip önemini anlattığı ve bu arada da münekkidin/eleştirmenin de nasıl olması gerektiğini vurgulayan bir yazısını birlikte okuyalım isterdim ama yazı biraz uzun, merak edenler için yazının künyesini verelim: “Tenkidin Faydaları” başlıklı bu yazı, İstanbul’da yayımlanan Akşam Gazetesinin 27 Eylül 1918 tarihli 8. Sayısında yayımlanmıştır. Ömer Seyfeddin bu yazısında diyor k:
“Edebiyatı yüksek milletlerde tenkidin mevki pek mühimdir. Tenkit edebî cereyanlara sahih istikametler verdiği gibi muhtelif sebeplerin muhtelif tesirleriyle sanat sahasında baş gösterecek bozuklukları, hastalıkları da tedavi eder, gizli sakin, gürültüsüz kıymetler meydana çıkartır. Şarlatanları susturur, manevi muhtekirleri iflas ettirir.
Tenkit olmadı mı sanatın inzibatı gevşer, zevki bozan marazi inhiralar, irticalar ortalığı kaplar. Edebiyat sahası o vakit, tıpkı zabıtası dağa kaçmış bir şehre benzer. İçtimai nizam kırılınca anarşi nasıl başlarsa sanatın inzibatını muhafaza eden tenkit de mevkiinde düştü mü edebî anarşi olanca savletiyle zevklere musallat olur. Marazi iddialar o kadar kuvvetlenir ki… Adeta bir hakikat gibi gibi cemiyete kendilerini ibrama kalkarlar. Bütün bu manevi Bolşevikliği terbiye edip normal muhiti husule getirebilecek yegâne ‘el’ ilm-i tenkidin bitaraf ekidir.”
(…) “Tenkit kimin tarafında yapılabilir? ‘Hükm-i karakuşi’ vermeyen herkes tarafından… Evet bir cebir muadelesini riyaziye bilen herkes nasıl halledebilirse sanatın esaslarını bilen, millî zevki sezecek kadar hassas bulunan, ilimlerin mebadisine vakıf olan her zat bir eseri tenkit edebilir.
Bir eseri tenkit demeyenler ancak ‘hükm-i karakuşi’cilerdir. Onlar kendi şahsi zevklerini millî zevk zannetmek gibi bir hataya düşmüşlerdir. Hâlbuki hepimizin ayrı ayrı zevklerinin mecmuudur ki millî zevkin nüvesini teşkil eder. Bu umumi zevkin mahiyetini anlamak için evvela kendi zevkimizin nihayet bir ‘cüz’ olduğunu, büyük ‘küll’e nispeten hiçbir ehemmiyeti haiz olmadığını teslim etmemiz lazımdır.
Tenkidin diğer bir vazifesi de; eserleri tenkide hiç hakları olmayan ‘hükm-i karakuşi’cileri susturmaktır.”
Artık piyasada ŞİRAZE adında bir dergi daha var… Kitap kültürü dergisi olarak iki ayda bir yayınlanacak olan ŞİRAZE’nin ilk sayısı Eylül-Ekim 2020 (96 s.) okurlarıyla buluştu… Hayırlı olsun… Derginin sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Kastamonu Sanat Evi adına İhsan Sert; Editörü M. Sedat Sert; Genel Yayın Yönetmeni Kudret Ayşe Yılmaz, Yayın Danışmanı ise Necmettin Türinay.
M. Sedat Sert, “Birçok dergi varken neden siz de dergi yayınlıyorsunuz?” diye bir sorun sorulacağını bildiği için bu sorunun cevabını da ilk sayının dibacesinde şöyle veriyor:
“Kitabı ciddi olarak konu edinen dergilerin azlığı dikkatimizi çekince biz de hissettiğimiz mesuliyet duygusuyla bu vazifeye talip olduk. Her gün onlarca yeni kitap çıkmakta. Bu kitapların içeriğinden okuyucuların haberdar olması çok güç. Bunları tahlil edip tenkit süzgecinden geçirerek okura sunma ihtiyacı ortada. Ayrıca yayınlanan her kitabın nitelikli olduğunu söylemek de mümkün değil. Bu noktadan hareketle; hem eskimeyeni hatırlatarak hem de yeniyi takip ederek önemli görülen kitapları okuyuculara sunan, kitap için dertlenen, kitabı rehber edinen, kitabı merkeze alan bir dergiyi ilgililere takdim etmeyi amaçlıyoruz.”
Dergimizin içeriğini; kitap tahlil ve tenkit metinleri, kitaba ve okumaya dair yazılar, kitap haberleri, tekrar yayınlanması veya tercüme edilmesi gereken kitaplar, kitaba dair söyleşiler, dosya konusu, vefa köşesi, yeni çıkan kitaplar, eskimeyen kitaplar ve diğerleri oluşturuyor. Nitelikli eserleri okuyucuya ulaştırmak, okuma kültürüne ve seçici bir okur kitlesinin teşekkülüne katkı sağlamak için yola çıkan ŞİRAZE’de konu ve yazar zenginliği hemen dikkati çekiyor. Bu ilk sayıda yayıncılıkta çok önemli olan “Editörlük” dosya konusu yapılmış ve hâlihazırda yayınevlerinde ve dergilerde editörlük yapanların bu konudaki görüşlerine yer verilmiş. Editörlük, Türkiye için önemi ve işlevi yeterince anlaşılmamış bir alan olarak önümüzde duruyor. Sırf, akademik puan almak için kitaplara editör olarak adını yazdıranlar olduğu gibi, “a, bakın bu derginin editörü çok önemli biri(!)” dedirtmek için adı editör olarak o dergide yazılanlar acaba o dergiye hangi dokunuşları yapmışlar veya yapıyorlar? Editörlük, bilgi ister, sorumluluk ister, fikrî ve fiilî emek vermeyi gerektirir diye düşünürüm ve bu emeğin de mutlaka bir karşılığı olmak gerekmez mi? Çocuk edebiyatıyla akademik seviyede ve yayıncı olarak da uğraşan biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Çocuk yayıncıları editör çalıştırsalar, piyasada okurla buluştuktan sonra olumsuzlukları/zararı ayyuka çıkan dergi, kitap veya elektronik yayınlar piyasa da dolaşabilir mi? Her işte olduğu editörlük konusunda da işi ehline vermemek kıyamet alametlerinden sayılmalı; bizim adamlardan, bizim sendikadan gibi yandaş mantığıyla editör seçilip çalıştırılmamalı veya dostlar alış verişte görsün kabilinden isimler editör olarak yazılmamalı diye düşünenlerdenim…
Yazar, sanat tarihçisi olan ve başta hüsn-ü hat olmak üzere klâsik Türk İslâm sanatlarına yaptığı muazzam hizmetleriyle Uğur Derman Hoca, ŞİRAZE’nin bu ilk sayısında “Vefa Köşesi”nin konuğu olmuş… Vefa duygusu toplumlarda yaşadığı sürece yeni güzellikler de o toplumu kuşatmaya devam eder…
ŞİRAZE, ilk sayısında daha yazarlarına hangi başlıklar altında yazılarını yazacaklarını sormuş ve onlardan birer isim istemiştir. Bu demektir ki, ŞİRAZE’nin okurları bundan sonraki sayılarda da o başlıklar altında yeni yazılar okuyacak. Belki ilerde bunlara yeni başlıklar ilave edilebilir ama bu ilk sayıdaki başlıklar muhafaza edilmeli derim. İşte o başlıklar ve yazarları:
Geniş Açı-Necmettin Türinay, Cilbent-Ömer Lekesiz, Felsefenin Kenarları-Ali Utku, Şâkül-Atabey Kılıç, Tarihçi Gözüyle-Osman Karatay, Kitabın Ortasından-Alâattin Karaca, Tefekkür Çilesi-Mehmet Fatih Birgül, Okudukça-Mustafa Özçelik, Kırkambar-M. Sedat Sert, Kudret Pusulası-Kudret Ayşe Yılmaz, Siyah Kalem-Metin Savaş, Hem Okudum Hem Yazdım-Ahmet Özcan, Balkanâme-Zeki Gürel, Tarih Süzgeci-Hakan Yılmaz, Kitap Faslı-Yusuf Turan Günaydın, Kitap Medeniyeti-Mevlüt Çam.
ŞİRAZE’nin bu sayısının dosya konusu olan editörlükle ilgili sayfalarda yer alan isimler ise: Beşir Ayvazoğlu, İbrahim Tenekeci, Ertuğrul Alpay, Sabri Koz, Ali Ayçil, Güray Süngü, Enver Gülşen, Zeynep Ulviye Özkan, İrfan Kelkitli, Hamdi Akyol, Şerif Aydemir.
Bizim edebiyat ve yayın hayatımızda geçmişi pek eskilere gitmeyen “editörlük”, son yıllarda müstakil bir meslek hâline döndü. Kitap ve dergilerin okurlara ulaşmasında yadsınamaz emeği olan editörlük mesleği ile ilgili olarak şu sorulara cevap aranmış: Editör kim? Editör tam olarak ne iş yapar? Editörlerin yayınevlerine yapılan kitap başvurularını değerlendirme ölçütleri neler? Editörlerin meseleleri neler?
Editörlüğün nasıl bir sorumluluk gerektirdiğini 1979’dan beri bu işin içinde olan, Türkiye’de ve Yurt dışında sivil toplum örgütleri ve resmî kurumlar adına çıkan dergilerde editörlük yapmış bir akademisyen olarak iyi bilirim. Bu dergilerden bazılarının adlarını da yayın tarihi sırasına göre burada paylaşmak isterim: Yeni Divan, İlim Teknik Kültür, Osmancık, Sosyal Bilimlerde Araştırma, Redif/Kastamonu, Kastamonu Eğitim Fakültesi, Gök, İLESAM Bülteni, Sazıyla Sözüyle Bolu Bilim Sanat Kültür Araştırmaları, Redif/Bolu, Birliğe Çağrı, Abant İzzet baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Palimsest/Kuzey Makedonya, … Balkanlarda Çocukların Türkçe Sevinci BAHÇE çocuk dergisini Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’te; Türkmen balalarının sevinci CANBALA’yı Irak’ın başkenti Bağdat’ta çıkartıyoruz ve ben bu iki derginin de editörlüğünü yapıyorum.
Yayıncılıkta önemli bir alanın editörlük olduğunu özellikle vurguladıktan sonra bir hususa da dikkatleri ekmek isterim. Yayın faaliyetinde bulunan devlet kurumları, sivil toplum örgütleri veya yayınevleri, editörler dışında zaman zaman da kitaplar için hakem/rapor yazıcı tayin ediyorlar/etmeliler de. Bu hakemlerin raporları editörlere yol göstermeli. Kitaplar yayınlanırken iç kapağın arkasına editörün adı yazıldığı gibi o kitabın rapor yazıcı/hakemlerinin de adları mutlaka yazılmalıdır. Eğer bu yapılırsa piyasadaki yayın kirliği azalacağı gibi rapor yazıcı/hakemler de işlerini daha da ciddiye alacaklar, yayıncılar da kendilerine bir çeki düzen vereceklerdir diye düşünüyoruz. İşin ehli olan rapor yazıcılar/hakemler devrede olursa editörlerin işi biraz kolaylaşmış olur, yazarın, ressamın, yayıncının cemiyete/okura karşı sorumluluğunun bir kısmını da bunlar üstleneceği için; okuyucu zümreleri açısından olması gereken eserler piyasaya çıkar, yoksa eserler piyasaya çıkıp yapacağı yıkımı yaptıktan, atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra kitap toplatmanın, yasaklamanın, soruşturma açmanın, sorumlu aramanın bir mantığı yoktur.
ŞİRAZE’nin vefa köşesinde yazıları yer alanlar ise: Uğur Derman, Ömer Lekesiz, Hasan Çelebi, Hüseyin Kutlu, Mehmet Nuri Yardım, Fuat Başar, Alpaslan Babaoğlu. Doğubatı Yayınlarından Taşkın Takış ile, hikâye yazarı Emine Altınkaynak ile yapılan söyleşiler, Yıldırım Türk ile “Kim ne okuyor?” sorusuna aranan cevaplar ve “Kitap Kandili” başlıklı yazısı ile Zeynep Şenel, ŞİRAZE’nn bundan sonraki sayılarında da bu tür yazı ve konuların ele alınacağının müjdesi olsa gerek.
Benim ŞİRAZE’de yazı yazacağım başlık “BALKANNÂME”… Yıllarca bu başlık altında; Evlad-ı fatihan diyarı Üsküp’te çıkmakta ola Yeni Balkan gazetesinde yazılar yazdım, Balkanlarla ilgili yayınları eleştirdim ve tanıttım. Bir aksilik olmadığı sürece Şiraze dergisinde “BALKANNÂME” başlığı altında Balkanlarla ilgili kitapları tanıtmaya ve böylece Balkanlardaki Türk-İslâm varlığını gündeme getirmeye, dikkatleri bu varlığa çekmeye devam edeceğim. Şimdi yeri gelmişken; hayretle şahidi ve maduru olduğum bir durumu da burada kamuoyuyla paylaşmak isterim: Ben, doktoramı çocuk edebiyatı ile ilgili yaptım, doktora tezim de edebiyat bilimi adına çocuk edebiyatı alanında Türkiye üniversitelerinde yapılmış ilk doktora tezidir. Çocuk edebiyatıyla ilgili pek çok da yayınım ve bildirim mevcut. Ancak Türkiye’de YÖK Yükseköğretim Kurulu, ÇOCUK EDEBİYATINI ayrı bir anabilim dalı olarak tanımadığı için benim bu alanda akademik kariyer yapmam mümkün değil. Ben de YENİ TÜRK EDEBİYATI alanında şansımı denemek istedim. Sonuç mu? “Zeki Gürel, Yeni Türk Edebiyatçısıyım diyor ama ağırlıklı olarak çocuk edebiyatı çalışmış” diyen profesörler olduğu gibi; “Zeki Gürel, Yeni Türk Edebiyatçısıyım diyor ama ağırlıklı olarak Makedon edebiyatı çalışmış.” Diyen profesörler bana geçit vermediler. Konuyla ilgili olduğu için üzülerek belirmek zorundayım ki, devlet ile milleti bir birinden ayırt edemeyen akademisyenler var bu ülkede. Yeni Türk edebiyatının sınırlarını tarihî olarak Tanzimat Dönemi ile başlatan coğrafî olarak da Türkiye ile sınırlı zanneden bu akademik kafa meselelere ilmî mi yoksa siyasî mi bakıyor kararı okuyuculara bırakıyorum. Bu akademisyenlere göre Anasının, babasının ve kendisinin de mezarı Türkiye’de olan, eserlerini Türkiye Türkçesi ile hem Kuzey Makedonya’da hem de Türkiye’de yayınlayan Fahri Kaya, sırf Makedonya’da doğdu Makedonya vatandaşı diye Türk Edebiyatından sayılmıyor Makedon Edebiyatı’ndan sayılıyor da; Anasının ve babasının mezarı Makedonya’da olan kendisi de on sekiz yaşına kadar Makedonya’da yaşamış olan Yahya Kemal hangi gerekçe ile Yeni Türk Edebiyatında yer almaktadır? Üsküp’te karşılaştığı bir gencin Türkçeyi çok güzel konuştuğunu gören Türkiyeli bir bürokrat; “Demek ki Yunus Emre Enstitüsü kısa zamanda silere Türkçeyi öğretmiş, Yunus Emre’yi tebrik ediyoruz.” Dediğinde o genç; “Bu Türkiyeli ne diyor (!).” Diye bana baktığında cevap vermemesi için onu zor susturmuştum. Çünkü eğer cevap verseydi “Üsküp’e Yunus Emre açılmadan da biz burada yıllardır Türkçe konuşuyor, Türkçe okuyup yazıyorduk. Biz, siz buraya gelmeden önce de Türk idik siz gittikten sonra da burada ses bayrağımız Türkçeyi dalgalandırmaya devam edeceğiz, be ey gafil sen ne demek istiyorsun?” Evet, bu gaflet Türkiyeli sıradan vatandaşta olsa bir dereceye kadar mazur görülebilir ama bürokratta, devlet adamında, siyasetçide ve akademisyende bu, gaflet olmanın da ötesinde bir durumdur ve Türkiye için tehlikeli bir yaklaşımdır. Bizim ŞİRAZE’deki BALKANNÂME köşemizdeki yazılarımız hiçbir işe yaramasa bile sadece kafalardaki bu gayri ilmi ve gayri millî bakış açısını bile değiştire bence maksat hâsıl olmuş demektir diye düşünüyorum.
Okumak, hayattır… “Düşünüyorum o halde varım!” Düşünmek okumakla mümkündür. Okumak da sabır isteyen meşakkatli bir eylemdir. Bu meşakkati nimet bilen okuyucular için günümüzde pek çok zorluğa rağmen böyle bir dergi çıkartmak takdir edilip alkışlanması gereken bir eylemdir. Nitelikli eserlerin okuyucuyla buluşmasına yardımcı olacağına, okuma kültürüne ve seçici bir okur kitlesinin teşekkülüne olduğu kadar yayıncılara da yazarlara da yeni pencereler açacaktır ŞİRAZE…
İki aylık kitap kültürü dergisi ŞİRAZE’ye hoş geldin, ömrün uzun olsun, hizmetin hayra vesile olsun, Hızır yoldaşın olsun diyoruz. Bu anlamlı güzelliğe emeği geçenlere, dergiyi çıkartan M. Sedat Sert ve Kudret Ayşe Yılmaz başta olmak üzere ŞİRAZE’nin bütün çalışanlarına ve ŞİRAZE’de yazanlara, ŞİRAZE’de tanıtılan kitapların yazarlarına da alenen teşekkür ediyoruz.
İlgilenenler ve merak edenler için ŞİRAZE’nin irtibat adresi: Yasemin Park Sitesi, K7 Blok, Daire 11, Cumhuriyet Mahallesi Osmangazi/Bursa sirazedergisi.com irtibat@sirazedergisi.com 0542 7267189
- Bu haber 03-09-2020 tarihinde yayınlanmıştır.