“Görevimiz Birlik ve Dayanışma İçinde Türk Demokratik Partisini Geleceğe Taşımaktır“
Cumartesi günü Makedonya Türkleri ve Makedonya Türk siyasi tarihi açısından önemli bir gündü. Kenan Hasip Makedonya Türk Siyasi hayatında çok az insana nasip olmuş büyük siyasi başarılar ve uzun bir siyasi kariyerden sonra Türk Demokratik Partisi başkanlığından istifa ettiğini duyurdu. Makedonya Parlamentosunda çok uzun süre görev yapmasının yanında, özellikle de 2001 yılında yaşanan etnik çatışma sonrası Makedonya Türklerinin yeni konjonktüre uyum sağlaması ve dahil olması konusunda önemli adımlar attı. Türklere danışılmadan ve Türkler dahil edilmeden yürütülen Ohri Çerçeve anlaşması süreci sonrası, önemli ölçüde aleyhimize olan bazı şartları, başarılı siyasi manevralarla lehimize döndürmeyi başardı. Birçok insanın, zaten anayasal hakkımız her hâlükârda olacaktı diye küçümsedikleri, Türk toplumunun kamuda hakça temsili gibi hususlarda başarı elde etmek için çok çetin mücadeleler verdi.
Makedonya’da küçük bir azınlık partisi olarak mücadele vermenin zorluğu herkes tarafından bilinse de maalesef bazı kesimler tarafından verdiği mücadeleler sürekli göz ardı edildi, hakarete varan iftiralara uğradı. Ama bütün bunlara rağmen Makedonya Türk toplumunun başarı ve beklenti çıtasını önemli ölçüde yukarılara taşıdı. İstifa ettiği gün, arkasında kurumsallaşmış ve art arda defalarca hükümet ortağı olmuş bir parti bıraktı. Bir süre kendisinin çok yakınında bulunma fırsatım oldu. Makedonya siyasi arenasında rakipleri de dahil olmak üzere Makedon’undan Arnavut’una, Boşnak’ından Roman’ına kadar birçok siyasetçinin kendisine gösterdiği hürmet ve ilginin yakın şahidi oldum. Çok insan bilmez, ayrıca Makedonya Türk siyasilerinde nadiren rastlanan bir dünya edebiyatı bilgisine vakıf olduğunu gördüm. Makedonya siyasetini ve devlet yapısını yakından tanıması, entelektüel birikimi zor durumlarda sergilediği dik duruş sayesinde bence Makedonya siyasi sahnesinde önemli bir iz bıraktı.
Son dönemde, kalemimden ve kelâmımdan rahatsız olup, beni ve düşüncelerimi kendilerine tehdit olarak gören bazı kişiler, aksini iddia etme çabasına girseler de daha önce hem Yeni Balkan gazetesinde hem de Genç Makedonyalılar sitesinde yayınlanan yazılarımda açıkça ifade ettiğim gibi Sayın Kenan Hasip’i hep üstün yetenekli bir lider olarak gördüm. Bundan sonra da Makedonya Türk siyasetinden engin tecrübe ve birikimini esirgememesi gerektiği inancını taşıyorum. Fikirleri ve (kaleme almaya karar verirse) paylaşacağı anıları hem aktif siyasetin içinde yer alacak siyasetçilere hem de Makedonya siyasi tarihini araştırmak isteyenlere çok zengin bir kaynak oluşturacaktır.
Bundan sonraki süreçte TDP kadroları için Sayın Hasip’in bilgi ve tecrübelerinden yararlanmak ne kadar önemli ise istifasından sonraki dönemi de katılımcı ve şeffaf bir şekilde yönetmek o derece önemli olmalıdır. Türk Demokratik Partisi, bugün, kadrolarıyla Makedonya bürokrasisinde yer alan, seçmen desteği her geçen gün artan, ciddi bir siyasi oluşumdur. Böylesine önemli bir siyasi oluşumu içinde bulunduğumuz bu geçiş sürecinde birlik ve beraberlik ruhundan ayrılmadan yönetmenin elzem olduğu kanaatindeyim. Bu sorumluluk en çok TDP’nin mevcut yöneticilerine ve özellikle de vekâleten başkanlığı yürüten Sayın Gönül Bayraktar’a düşmektedir. Sayın Bayraktar bundan sonraki siyasi kariyerinde bence bu süreci nasıl yönettiğiyle hatırlanacaktır.
Ayrıca, seçim sathı-mailine girdiğimiz bu günlerde, Makedonya Türklerinin en büyük ve en önemli siyasi partisini vekâleten yürütülen bir başkanlığa mahkum etmenin ciddi bir hata olduğunu düşünüyorum. Ülkemiz için kilit öneme sahip olan bu seçimlerde, kampanyayı, meşruiyeti tartışmaya açılmayacak, temsil gücü olan bir başkan ve ekibinin yürütmesi hem TDP hem de Makedonya Türkleri için çok daha faydalı olacaktır. Muhtemel koalisyon ortaklarıyla müzakereden, yeni dönemin kadrolarını belirlemeye, seçim meydanlarında halka hitap etmekten, strateji çizmeye kadar çok ciddi görevler ve sorumluluklar üstlenmesi gereken kadronun görev süresini bitmeye yakın bir ekipten oluşması siyasi etik açısından da ciddi manada sıkıntılı bir durumdur. Bu önemli kaygılara kulak tıkamanın da önümüzdeki seçimlerde sandığa kayda değer yansımaları olacağı muhakkaktır. Seçmenden gelebilecek tepkileri önlemenin en uygun yolu parti kongresini seçim öncesinde gerçekleştirmek ve seçime delegelerden ve tabandan yeni onay almış, temsil gücü yüksek bir kadroyla gitmektir.
Kanaatimce, kongrede sadece isimlere yoğunlaşmak yerine önemli yapısal değişiklikleri içeren detaylı bir tüzük çalışmasının da yapılması elzemdir. Yetkilerin tabana yayıldığı, merkezin denetimini kısıtlayan yeni bir yapılandırma yönetimde esnekliği ve hesap verilebilirliği arttıracak ve katılımcı demokrasinin esaslarına daha uygun olacaktır.
Önümüzdeki günlerin ne getireceğini hep birlikte göreceğiz. Fakat, TDP’nin Sayın Kenan Hasip’in mektubunda da önemle vurguladığı parti ideolojisinden sapmadan, parti dışı dayatılması muhtemel kurtarıcılardan medet ummadan, hem ülkemizin siyasi yapılarına entegre olmuş hem de Türkiye Cumhuriyeti nezdinde itibar gören, yeni dönemin küresel trendlerini de okuyabilecek, özlenen siyasi birliği de bir nebze olsun sağlayabilecek bir lider ve yönetimle vakit kaybetmeden önümüzdeki seçimlere hazırlanması gerekmektedir. Türk Demokratik Partisi bu yetkinliğe sahip kadroları bünyesinde barındıran bir partidir.
Hepimize düşen görev ise birlik ve dayanışma içinde yapıcı olmak ve bu değerli kurumumuzu hep birlikte geleceğe taşımaktır.
İsmail ALİ
- Bu haber 20-09-2016 tarihinde yayınlanmıştır.