'Gurbet Adı Bed'
Makedonya sadece coğrafi konumuyla kalmayıp, Avrupa’ya manevi bağları da bulunan bir ülkedir. Avrupa Birliği’ne bırakın üyeliği müzakerelere başlamamamıza rağmen, ülkenin vatandaşları olarak Avrupa’ya ciddi derecede ilgi duymaktayız. Bu ilginin birkaç önemli hususa dayandığını da rahatlıkla görebiliriz.
Birinci husus işsizliktir. Zaten en önemli husus da bu. Makedonya Cumhuriyeti’nde işsizlik oranının ne kadar olduğu konusuna girecek değilim fakat ortada ciddi bir rakam var. Hükümetin bu konuda yaptığı bazı çalışmalar var. Bunlardan biri kamu kurumlarına aldığı personel ve yabancı yatırımcıların açtığı fabrika ve şirketler. Kamu kurumları, sanırım çok sayıda personele sahip oldu. O kadar çok personel var ki, bazılarına yer ayarlanıncaya kadar, evde oturarak maaş alıyorlar. Tabi bizim ödediğimiz vergiler sayesinde alınıyor bu maaşlar. Bunun da altını çizmek istiyorum. Demek istediğim, kamu kurumlarına personel almakla bu işsizlik sıkıntısının çözüleceğini düşünmüyorum.
Geriye yabancı yatırımcıların açtığı fabrikalar kalıyor. Son dönemlerde, Türkiyeli şirketler de olmak üzere çok sayıda yabancı şirket Makedonya’da yatırım yaptı. Ve bu şirketlere ve fabrikalara çok sayıda personel aldı. Bu durum Makedonya’daki işsizlik oranını ciddi bir düşüşe uğrattı. Fakat bunun başarılı bir adım olup olmadığını önümüzdeki dönemde göreceğiz.
İkinci husus da düşük maaştır. Makedonya Cumhuriyeti’nde genel olarak baktığımızda vatandaşta maaş miktarı memnuniyetsizliği mevcut. Halk, maaşların düşük olduğunu düşünüyor. Geçim sıkıntısı yaşayan ailelerin de sayısı azımsanmayacak kadar ciddi bir boyuta varmıştır. Maaşların düşük olması, her ay özellikle de kış aylarında aldığımız elektrik faturalarının miktarından da anlaşılıyor. Ayrıca trafik polisleri ve müfettişlerin kestiği ceza rakamlarının da ‘Maşallahı var’.
Üçüncü husus parti devleti olmaya adım adım ilerlememizdir. Makedonya günden güne bir parti devleti olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Ülkemizde parti karnesi önemli rol oynamaktadır. Parti karnesi olmayanların açıkçası işi zor. Parti karnesi olmadan devlet kurumunda işe giren var mıdır çok merak ediyorum. İktidar kendi partililerinin önünü açarken, muhalefet de “Bombaları” patlata dursun.
Dördüncü ve önemli bir husus da korkudur. Vatandaşın içinde büyük bir korku var. Bu korkunun son yıllarda siyasi tutuklamaların çoğalmasıyla meydana geldiği düşüncesindeyim. İnsanlar başlarına kötü bir şey gelmemesi için suskun. Bu korku insanların rahatını bozuyor.
Ve daha birçok husus var. Fakat bu dört nokta Avrupa’ya olan ilgiyi anlatıyor. Özellikle de gençler ülkemizdeki siyasi ve ekonomik durumdan memnun olmadığı için umutlarını Avrupa Birliği ülkelerine bağlıyor. Zaten genel olarak baktığımızda Avrupa’ya taşınan çok sayıda ailelerimiz, gençlerimiz var. Hepimizin Avrupa’da kardeşi, akrabaları, komşuları, arkadaşları, tanıdıkları var. Bu da Avrupa’daki sayımızın ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.
Gelelim asıl meselemize. Aslında Avrupa'ya olan ilgi dışardan gözüktüğü gibi değil. İnsanımız Avrupa’yı sevdiğinden değil, daha iyi bir hayat koşularına sahip olmak için Avrupa’ya ilgi duyuyor. Yani gurbete gidiyor. Küçükken Rahmetli Babaannem ve Rahmetli Anneannem buluşunca dertleşirlerdi. Dertleşirken de ‘Gurbet Adı Bed’ sözünü çok kullanırlardı. Çünkü gurbette evlatları ve torunları vardı. Asıl şimdi anlıyorum bu gibi binlerce insanın acısını.
İktidara gelenler de muhalefettekiler de nedense hep halkın ihtiyaçlarını unutuyor. Kendi çıkarlarına bakıyor. Bu nedenle halk hem iktidardan hem muhalefetten ümidi kesmiş. İktidara kim gelirse gelsin, üzülen taraf biz olacağız.
- Bu haber 20-02-2015 tarihinde yayınlanmıştır.