Hakça Temsil Hakkı, Sadaka Değil Ana Sütümüz Kadar Milli Bir Haktır
Geçen haftalarda Makedonya Ombudsmanı, Anayasa’nın 77. Maddesi ve Ombudsman kanununun 11. maddesine dayanarak yıllık raporunu kamu oyuyla paylaştı. Aynı rapor, Makedonya Meclisine, vekillerin takdimine ve onayına sunuldu (Bu nokta 16.04.2015 Meclis toplantısında ileri bir tarihe ertelendi)
Rapora bakıldığında değişik alanlarda durumlar çok kapsamlı bir şekilde ele alınmaktadır. Bundan dolayı Ombudsmanın çalışmalarını tebrik etmemiz gerekmektedir.
Ombudsmanın en önemli görevlerinden biri, Kamu kurum ve kuruluşlarının, Hakça temsil ilkesine riayet etmelerini ve gereken tedbirlerin alınmasıdır. Bu doğrultuda çalışmalar, teklifler, raporlar ve öneriler sunmaktadır.
Bilindiği gibi, Ohri çerçeve anlaşması 3 bölümden oluşmaktadır. Üçüncü bölümde ,,Ohri Çerçeve Anlaşmasının Uygulanması ve karşılıklı güven sağlama tedbirleri,, yer almaktadır. Bu bölümde ister Makedonya devleti kurum ve kuruluşları, ister AB ve başta ABD olmak özere sözleşmeden çıkan yükümlülükleri yerine getirilmeleri için gereken işlemleri ve tedbirleri alacaklarını, sözleşmenin tüm maddelerinin gerçekleşeceğini ve bu konuda her türlü kolaylığı ve yardımı sunacakları güvenini vermektedirler.
C Ekinin 5. noktasının 5.1 başlığında ,,Ayırım yapılmayacak ve eşit haklı katılım sağlanacak,, ilkesi yer almaktadır.
Sözleşmenin 15 yıl geçmesine rağmen, maalesef Makedonya Devleti, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası kurumları tarafından, görevlerinin yeterince yerine getirmedikleri açıkça ortadadır. Toplulukların son sayımlarda var olan orantılarına göre, tüm Devletin kamu kurum ve kuruluşlarında hakça ve orantılı temsilin gerçekleşmesi zorunluğu var iken, Türklere gelince bu hak yok sayılmakta nedense…!
Ombudsmanın raporu 135 sayfadan oluşmaktadır. 1077 kamu kurum ve kuruluştan hakça ve orantılı temsil konusunda 1062 kurum bilgi vermiş bulunmakta. 2007 yılından bu yana genel olarak raporlara bakıldığında, orantıların Türkler bakımından olumsuz olduğunu açıkça görebiliriz.
Bazıları hakça temsili ilkesini bir sadaka ’’ istediğim kadar temsilyet veririm istediğim kadar vermem,, olarak algılamış durumda. Bunların bilmeleri gereken ana husus şu ki, hakça ve orantılı temsil Anayasada tanınan ve onun teminatı altında olan en doğal Milli Hakkımızdır. Bu hakkı kim çiğnerse çiğnesin, anayasal bir suç işlemektedir.
Rapora bakıldığında çok üzücü ve rencide edici rakamlarla karşılaşmaktayız.
Toplam olarak kamuda 108.848 kişiden 2067 si Türk, yanı orantı olarak %1.9 görünmekteyiz.
Raporla ilgili değişik mukayese çalışmalar ve kıyaslamalar yapılabilir.
Göze çarpanlar ise şunlar:
-Toplam 1062 kamu kuruluşundan, 700 kurumun hiçbirinde ne seçilen, ne yönetici/idareci, ne çalışan olarak yer alan bir Türk bile yok. Bu kurumlarda Türklerin oranı %0’dır. Yanı bu gün yalnız sadece ve sadece 362 kurumda Türk çalışmakta yâda yer almaktadır.
- Yine 1062 devlet kurumunda seçilen ve atananların toplam kişi sayısı 2388 olmakta, bunlardan 29’u Türk yani katılım oranımız yalnızca %1.1’dir.
- Yine 1062 devlet kurumunda, sorumlu, idareci pozisyonunda olan toplam kişi sayısı 8766 olmakta, bunlardan 85 Türk yani katılım oranımız yalnızca %1.0’dir.
Yine yargıda durum içler acısıdır. Temel (birinci derece) toplam 27 Mahkemede Hâkim sayısı 463’tür, bunlardan 3 Hakim Türk’tür, yani temsiliyet oranımız %0.6’dır. Bu mahkemelerde toplam çalışanların sayısı 2397 kişiden, 34 yâda %1.4 Türk’tür. Yine 4 Temeyiz Mahkemesinde toplam 97 Hakimden 2’si Türk’tür, toplam çalışanlar sayısı ise 330 bunlardan 4 Türk’tür yanı ne yazık ki %1.2 temsiliyet orantımız vardır. Yine Temel Savcılıkta durum aynıdır. Toplam 93 savcıdan hiçbiri Türk değil, toplam 27 Savcılıkta 204 çalışandan sadece 4’ü Türk’tür.
Tüm Mahkemeleri, Savcılıkları, Konseyleri ve Adalet Akademisini beraber incelersek, toplam yargıç/üye/hâkim sayısı: 798’dir, bunlardan sadece ve sadece 8’i Türk’tür. Korkunç bir rakam. Yargıda toplam çalışanların sayısı 2777, bunlardan 43 Türk’tür. Yine toplam Yargı kurum sayısı 69 olmaktadır. Bunların başında veya yardımcı pozisyonunda bulunan hiçbir Türk yoktur (130’a yakın sandalyede hiçbir Türk yoktur). Geçen yıla kıyasen, yargıda 100’e yakın yargıç eksiktir. Bunlar seçildikten sonra Türklerin durumu orantılı olarak daha da aşağıya düşecektir.
Bir diğer analizim şu yöndedir. Bizlerden sayı bakımında 2 toplumu, Türkler ile kıyaslamaya gayret edeceğim. Bizlerden daha küçük iki toplum sayılan Sırplar (35.939 %1.8) ve Romenler (53.879 %2.7) toplam sayıları 89.000 yanı toplam nüfusun %4.3 oluşturmaktalar. Her 3 milletin ilkokul ve ortaokul çalışanların ( Türk-691, Sırp-234 ve Romen-95 kişi) sayılarını çıkarmış olursak yani eğitimde ki katılımlar hariç, kamuda toplam Türk çalışanın sayısı 1350, Romenlerin sayısı 1402 ve Sırp sayısı 1455 olmaktadır. Bu tablodan şu sonuç ortaya çıkmaktadır: Eğer Türkçe eğitim Anayasal bir hak ise ve eğitimcilerin tümü Türk olmaları zorunluğu varsa, o zaman kamuda katılımımız, sayımızın ve oranımız çok çok daha vahim olduğu görünmekte. Hakça temsilde ki oranımız 1350 kişiden oluşmaktadır. Sayıları bizlerden bir misli daha az olmalarına rağmen bizden fazla temsiliyet hakkına sahip olan milletler var. Üçüncü millet olmamıza rağmen, bu durumda 5. sıraya düşmekteyiz.
Makedonya’da 17 hapishanede toplam çalışanların sayısı 812 dir. Bunlar arasında hiçbir Türk yoktur. Türklerin oranı %0’dır.
Yine devletin ana taşlarını oluşturan kurumlara bakıldığında Türklerin seçilmiş ve atanmış yetkili kişi sayısı çok semboliktir. Seçilmiş ve yetkili hiçbir Türkün olmadığı kurumlar arasında: Cumhurbaşkanlığı kabinesi, Ombudsman, Kara para transferi ve Rüşveti önlem komisyonu, Hâkimler konseyi, Savcılar Konseyi, Yargıtay, Yüksek İdare Mahkemesi, Cumhuriyet başsavcılığı, Aleni Savcılık, Adalet Akademisi, Makedonya Merkez Bankası, Devlet Seçim komisyonu, MANU, Çevre Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Haberleşme Bakanlığı, Yerel idareler bakanlığı, Savunma bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Kanunlar Sekreterliği, Avrupa Sorunları Sekreterliği, Temel Savcılık kurumu, Fonlar, Makedonya Haber Ajansı, Ceza infaz kurumları ve buna benzer kurumlar ne seçilmiş nede atanmış yetkili bir Türk memur yoktur. ( Bu kurumların bazılarında çalışan çok az sayıda Türk mevcut, ancak atanan ve seçilmiş Türk yoktur)
Diğer yandan yüzlerce kamu kurumunda hiçbir Türk çalışanı yoktur. Onlardan en önemli sayılan kurumlar arsında, hiçbir Türk çalışanının olmaması hayret vericidir. Bu önemli kurumlardan bazıları: Kara para transferi ve Rüşveti önlem komisyonu, Savcılar Konseyi, Yargıtay, Yüksek İdare Mahkemesi, Cumhuriyet Başsavcılığı, Devlet Seçim komisyonu, Adalet Akademisi, Çevre Bakanlığı, Makedonya Haber Ajansı, Dinler arası ilişkiler komisyonu, Yabancı Yatırımlar Ajansı, Kanunlar Sekreterliği ve buna benzer daha 700 yakın kurumlarda ne seçilen, ne yetkili ve nede işçi sıfatıyla bir Türk bulamazsınız.
Bu gün Türkler hiç sorgulamazlar mi hangi yüzle hangi hukukla yapılan 10 seçime güvenecekler. Düşünün 25 yıl devlet seçim komisyonunda hiçbir Türkün olmaması ile, 60.000 üzerinde Türk seçmeni nasıl olurda bu sonuçlara güvenecekler. Bu ve buna benzer örnekler ve çapraz çalışmaları çoğaltabiliriz, elde edeceğimiz sonuçlar çok çok üzücü olacak, ayrılıkçı ve hukuka aykırı tablolar ortaya çıkacaktır.
Bu tablo utanç vericidir. Ayrımcılığın ta kendisidir. Türklere yıllarca ayırımcılık yapılmaktadır. Bu tablodan başta Makedonya kurum ve kuruluşları, Türk kurumları ve buralarda faaliyet gösteren uluslararası kurumlar sorumludurlar. Yukarıdaki sonuçlar ve orantılar, Ohri çerçeve anlaşmasına, Makedonya Anayasasının 8, 9, 48, 77 ve Bşk. maddelerine ve çok sayıda Uluslararası konvansiyonlara aykırıdır.
Birileri bizleri sadakayla memnun etmeye kalksalar bile, bilmeleri gerekir ki, hakça ve orantılı temsil hakkımız anamızın sütü kadar helal ve en doğal hakkımızdır. Bu tablodan dolayı Türk kurum ve kuruluşlarının yargıya başvurmaları gerekmektedirler. Bir gün bu ayrımcılık tablosu sonucunda başta Devletimiz, onun kurum ve kuruluşları ve sorumlu kişilerin hesap verecekleri, özür dileyeceklerini ve biraz vicdanları var ise utanacakları umudumu taşımaktayım.
- Bu haber 26-05-2015 tarihinde yayınlanmıştır.