HZ.PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.S)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), henüz dünyaya gelmeden önce, insanlık değer ölçülerini yitirmiş, yollarını şaşırmıştı. Küfür ve şirk gönülleri karartmış, haksızlık hayatın bütün alanlarını kuşatmıştı. Sosyal dengeler bozulmuş, ahlâkî değerler yozlaştırılmıştı. Akrabalık bağları koparılıyor, komşuluk hak ve hukuku ihlal ediliyordu. Kadınlara ve kız çocuklarına insani muamele yapılmıyor, güçlüler güçsüzleri eziyor, emeğin hakkı verilmiyordu. Kısaca, dünyada insanlığın en çok muhtaç olduğu huzur, can güvenliği, mal güvenliği, namus güvenliği ve nesil güvenliği kalmamıştı.
M. Âkif’in ifadesiyle: “Geçmişti beşer, yırtıcılıkta sırtlanı, güçsüz mü bir insan onu kardeşleri yerdi.”
İşte Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sas), zulüm ve karanlığın yoğun olduğu bir dönemde, Rebiü’l-evvel ayının 12. günü, miladi 571 yılında, Nisanın 20’sinde Pazartesi gecesi dünyayı şereflendirdi. Bu gecenin sabahı gerçekten de nurlu bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidayet meş’alesi olan Sevgili Peygamberimizin gönderilişi ile Yüce Allah’ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisi daha tecelli etmişti. Dünyanın şahit olduğu en büyük hadiselerden biri, Rasul-i Ekrem Efendimizin doğumuyla dünyayı şereflendirmesidir.
Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, “Alemlere rahmet olarak gönderilen” (Enbiya, 107) bu yüce Peygamber; sapıklık, putperestlik ve hurafelerle kararan gönülleri, Kur’an’ın nuruyla aydınlatıyor; insanlığı yalnızca, Allah’a kulluk etmeye çağırıyordu. Bu çağrıyı kabul edenlere sözün doğrusunu söylemeyi, emanete riayet etmeyi, akrabalık bağlarını korumayı, komşularla iyi geçinmeyi ve kan dökmekten sakınmayı emrediyordu. Zina yapmaktan, yalan söylemekten, yetim malı yemekten, haksız kazanç sağlamaktan, namuslu insanlara iftira etmekten uzak durmayı emrediyor; insanları namaz kılmaya, oruç tutmaya, zekat vermeye, iyilik etmeye, sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyordu. Böylece O, 23 yıllık Peygamberlik hayatı boyunca; şirkin yerine tevhidi, zulmün yerine adaleti, düşmanlık ve ayrılığın yerine kardeşlik ve dayanışmayı getiriyordu. Sevgili Peygamberimiz (sas), doğruluk, güvenilirlik, adalet, hoşgörü, nezaket ve cömertlik gibi üstün ahlâki davranışlarıyla insanlara bizzat örnek oluyordu.
Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “(Ey Muhammed) De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”(Al-i İmran, 31)
Bu bakımdan Mevlid Ayı denilince, Hz. Peygamber’i anmak, O’nun getirdiği ilahi mesajı anlayıp örnek edinmek ve hayatımıza ışık tutan bir meşale yapabilmek çabası akla gelmelidir. Diğer bir ifade ile Mevlid Kandilini vesile edinerek Hz. Peygamber’in, insanlığın huzur ve mutluluğu için yaptığı çağrıyı güncelleştirerek hayatımıza yansıtmalı, O’nun ahlakını ve yaşayışını davranışlarımızın temeli ve rehberi haline getirmeliyiz. Unutulmamalıdır ki, Peygamber Efendimiz bizler için Kur’an’ın âdeta yaşayan bir örneğidir. Kur’an bizleri, onu örnek almaya çağırır. O’nun hayatında ve öğütlerinde bizler için en güzel örnekler vardır. “Ey iman edenler! Andolsun ki, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan kimseler için Allah Rasûlü en güzel örnektir.”(Ahzab, 21)
O halde bizler de Sevgili Peygamberimiz gibi; ailemiz, çocuklarımız, komşularımız, akrabalarımız, kısaca tüm mahlûkat için rahmet vesilesi olmalıyız. Elimizle, dilimizle, iş ve icraatlarımızla çevremize faydalı olup, güven, huzur ve mutluluk vermeliyiz. Ve kendimize sormalıyız: Yaptığımız işlerde, Peygamberimiz işlerimizi ne şekilde yapmamızı, konuştuğumuzda söylediğimiz sözlerimizi ne şekilde konuşmamızı isterdi, ya da bu tür söz ve davranışlarımızı onaylar mıydı?
Verdiğimiz sözlerimizi yerine getiriyor muyuz? Kazancımızda haram-helal ölçüsüne riayet ediyor muyuz? Kul hakları ve kamu hakkı konusunda gerekli duyarlılığı gösteriyor muyuz? Yetim, öksüz ve fakirlere karşı imkanlarımız ölçüsünde yardım elimizi uzatıyor muyuz? Çevremize karşı, bir müslümanın sergilemesi gereken örnek davranışları sergiliyor muyuz? Elimizden, dilimizden, iş ve icraatlarımızdan insanlara güven, huzur ve emniyet verebiliyor muyuz?.........
Allahu Teala bizleri Peygamber efendimizin yolundan gitmeyi nasip eylesin. (Amin)
- Bu haber 11-12-2016 tarihinde yayınlanmıştır.