İnsanlığın Utanç Gecesi
Olaylar vardır sadece faili değil tüm insanlık için utanç vericidir. İşte 15 Temmuz gecesinde yaşananların bir kısmı böyle bir gece idi. En büyük düşmanların bile kolay kolay yapamayacağını en yakınındakiler bile yapabiliyor. Anlaması zor, inanılması zor hadiseler yaşandı insanlık için o utanç gecesinde. Makamlara değil dinimize, Türkiye’ye ve Türk halkına saldırı düzenlendi o gece. Karada ve havada vahşetler bir idi. PKK ve İŞİD’e kıymayan pilotlar, kendi vatandaşına kendi milletvekiline, kendi polisine bombalar bıraktı. Hem de tereddüt bile etmeden, vicdanı sızlamadan.
Tin Süresinde mealen şöyle denmekte: “Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik. Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükafat vardır”. İşte en güzel bir biçimde yaratılan bu varlık, diğer özelliğini de göstermiş oldu, aşağıların aşağısı.
Üniversite okurken Ankara’da hocalarım bir iddiası vardı, bir deli çıkıp Kızılay meydanında ben “mehdiyim” dese onlarca kişi ona tabi olur daha görür görmez. Bu nasıl olur diye düşünüyorduk üniversitenin ilk yıllarında. Ne demek istediklerini bu işin gerçekten olabileceğini bu gün gördük.
15 Temmuz akşamı sabaha kadar ne oluyor anlamaya çalışmıştık. Meclisin bombalanmasını canlı izleme imkanı olurken, Beştepede, Gölbaşında, köprülerde yaşananları ancak daha sonraki günlerde ortaya çıkan görüntüler resmi netleştirdi. Korkunç gecenin vahşeti ve utancını ortaya çıkardı. Aynı zamanda imanın, vatan sevgisinin kahramanlığın gücünü destanını anlattı.
Müslümanların tarihinde bu tür girişimler ne ilk ne de son olacak. Fakat bizim dileğimiz rabbimizden artık insanların gerçekleri görmüş olmasıdır. Bizi cennete götürecek olan Kur’anı Kerim, son peygamberin sünneti ve bizim amellerimizidir. Körü körüne itaate Hıristiyanlar “dogma” diyor. Bu da “geri zekalılar siz anlamıyorsunuz, düşünemezsiniz sizin için düşünen bizler varız” demek.
İbadet için camiler değil gizli evleri, mertliği değil takiyeyi (gizlenme - olduğundan farklı görünme), Mümin kardeşlerle birlikte olmak yerine inanmayanları dost seçenlere diyecek çok lafımız yok. İnsanın doğasında iki şey vardır: “ya inanırsın ya da inanmazsın” bunun da kararını her birimiz kendimiz veririz.
Biz insanlar üzerinde vekil değiliz, Zümer Süresinde: “(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab'ı (Kur'an'ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin.” Dinimiz bizden bunu isterken biz kim oluyoruz da bize öngörülmeyen görevleri üstleniyoruz.
Ey iman edenler, diye başlıyor çok sayıda ayet, bu ayetlerde nasihatler vardır.
Al-i İmran: “Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size âyetleri açıkladık”.
Enfal: “Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin”.
Evet, hainlik edenlerin yeri bellidir. İnsanlarımıza din adına gizli tarikat, gizli örgüt kurup da Allah’ın açık açık koymuş olduğu ilkeleri Yahudiler gibi değiştirecek cüreti gösteren “din adamı kisvesinde din düşmanları” “din sapkınlarına” ne demeli? Her şey ortaya çıktıktan sona hala onları kollama, onlara mensup olma arzusu ile yananlara ne demeli?
İslam’da kurtuluşun rehberi Kur’an’dır. Sizleri halen kendisine itaate davet edenlere tabi olursanız, Kurban niyetine paraları onlara hala kaptırıyorsanız, zekatları ve sadakalarınızı hala bu şerefsiz tetikçilere verebiliyorsanız, Müslüman değil Müslüman düşmanlarını yetiştirmeye çaba harcayanlara hala maddi destek sağlamaya devam ederseniz, sizi hala din adına ağlatabiliyorlarsa, abi-abla (komünistler yıllarca arkadaş diyordu bize) ile sizi bağlayabiliyorsa. Hak etmediğiniz makamı, yeri başkalarının hakkını yiyerek size sunabiliyorsa ve siz bunu kabul edebiliyorsanız. Bizim cemaatten değil diye Müslüman kardeşlerinizi sizden uzaklaştırabiliyorsa... ve siz buna tamam diyebiliyorsanız. Unutmayın ki “Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar”.
Burada kimin için bahsedileni herkes biliyor, aşağılık bir din düşmanı ve ona bağlanmış bir şerefsiz grubun ismini beyaz sayfamda karalamak istemedim. 15 Temmuza kadar sade vatandaşa, gerçek müminlere gerçeği görme imkanı verilmişti. Fakat bundan sonra hala yanlışında ısrar edenler Müslümanların dostu olamaz. Allah’ın dostu hiç olamaz. Ancak cehennemde cayır cayır yanacak grupların üyesi olabilecektir. Bundan sonra bu hainlere dini sapıtanlara ayrılan bir kuruş, bir saniye bile helal değildir. Bunu bir eski Müftü ve İlahiyatçı olarak bu kadar açık ve net söylüyorum.
Başörtüsünü yok sayabilen, ortaya çıkmamak için, zinaya içkiye helal fetvası verebilen, kara para aklama işini helal kılabilen, hedefine ulaşmak için şeytan ile ortaklık kurabilecek alçaklık gösteren, günahsız vatandaşa bomba bıraktıranlarla birlikte olmayı seçenlerle bizler asla yan yana olmayı kabul etmeyeceğiz. İnsanlığa bu utanç gecesini yaşatanlar mutlaka dünyada ve ahirette bunun hesabını ödeyecektir.
- Bu haber 01-08-2016 tarihinde yayınlanmıştır.