Kıyaslama
Kıyaslama… Bu sözcüğe alerjimiz var galiba. Hangi konu açılırsa açılsın hemen kıyaslamaya, bir diğeriyle karşılaştırmaya başlıyoruz. Ben senden daha iyiyim, bizim kurallarımız diğerine göre daha yumuşak, bizim ekonomimiz sizinkinden daha ilerde vs.
Bu kıyaslama spor için de geçerli. Her açıdan karşılaştırılıyor. Özellikle, Türk sporu Avrupa’ya yaklaşmak istediği için genelde Avrupa ülkelerine kafa tutmak istiyor, bu ülkelerin sporcularıyla, kurallarıyla, hakemleriyle yarışa girmiş bulunmakta.
İşte böyle bir durum iken, İngiltere’de yaşanan bir olay Türk futbolunda yaşansaydı savaşa itebileceğini eminim. Olay İngiltere’nin Championship liginden. Bir karşılaşmada hakem penaltı verdi, ev sahibi oyuncu bu atışı gole çevirdi ve bunu kutlamaya başladı. Ama birkaç saniye sonra hakem
Ev sahibi oyuncular buna ne kadar itiraz etse de hakem kararını değiştirmedi. Hakem, protesto edildi. Maç durdu. Ama hakem kararından vazgeçmedi, golü vermedi. En önemilsi ne seyirci sahaya girdi, ne de hakem odası basıldı.
Bunun ardından bir kıyaslama ben de yapmak istedim. Böyle bir hakem kararı Türk futbolunda yaşansa, hakem böyle bir sebep gösterip penaltıyı iptal etse, inanın 3.cü Dünya şavaşı başlar. Seyirci hakemi linç etmek için sahaya iner, TV kanallarında aylarca bu kararını tartışır.
Kıyaslandırma veya birilerine ayak uydurmak istediğimizde tüm özellikleriyle kabul etmeliyiz. Bunu Avrupa'nın yasalarıyla karşılaştıracağız, diğerini olmaz dediğinde her şey suya düşer.
Birkaç yıl önce Arda’yı Messi'yle karşılaştırıyorlardı. Böyle bir kıyaslama olmaz. Arda, elbet başarılı bir futbolcu. Dünya’nın en iyi takımında top oynuyor ama Messi’ye ayak uyduracağına inanmıyorum. Bunu başarmak, takımın yıldızı olmak için çok büyük özelliklere sahip olmalıdır, takımı arkasında taşımalıdır. Maalesef, Türk futbolcu bu performansı henüz yakalayamadı ve Messi’nin çok uzağında.
Diğer şeylerle de aynı. Türk ve Avrupa sporunu kıyasladıklarında pek mantıklı olmuyor. Yok, Türk hakemleri başarısız, yok Türk sporcular Avrupalılardan daha yeteneksiz. Ya kardeşim, böyle kıyaslamalar yapılmaz.
Peki, neden biri dur deyip yöneticilere bir kıyaslamıyor ya da seyirciyi. Bakalım kim daha profesyonel? Küçük bir hakem hatasıyla hangi yöneticiler hakem odalarını basıyor? Normal bir faul için saatlerce kim tartışıyor? Bir normal düdükte tüm taraftar yeşil sahaya iniyor?
Maalesef, bu özellikleri kimse karşılaştırmıyor. Sadece bize uymayan şeyleri röntgene koyuyoruz, yumurtanın içinde kıl arıyoruz. Bulamayınca, herkesi tehdit ediyor, ligden çekileceğini söylüyor, yurtdışından hakemler getireceğini iddia ediyor. İşte, kardeşim. Avrupa'yla kıyaslandığında her konuyu iyice incele. Çünkü, yukarıdaki örnek Türk sahalarında yaşansa inanın ne olacağını hayal etmek bile istemiyorum.
Başka bir örnek. Oyuncuya faul yapılıyor. Kararı beğenmeyen futbolcu hemen ayağa kalkıp hakemin üstüne gidiyor, nasıl düdük çalmasını öğretiyor. Bu yetmeyip maç sonrasında kameralar karşısına çıkıp 2-3 saat ders tutuyor. İşte bunlar Avrupa futbolunda yok.
Bu yüzden, kıyaslama yapınca sadece bir konuda yapmayacaksın. Tüm artıları, tüm eksikleri masaya koyacaksın. Daha iyisen örnek alacaklar, ama daha kötüysen o zaman onlardan öğrenecek daha çok seyin var demektir.
- Bu haber 13-04-2017 tarihinde yayınlanmıştır.