Komitalar-Partizanlar Savaşı
Makedonya, artık geri dönüşü olmayan bir yola girdi. Bu yazıyı yazarken bile, “Acaba muhalefetin elinde ne gibi dosyalar var” diye kaç kez düşündüm. Milyonlarca olduğu iddia edilen belgeler ve ses kayıtlarının bugünden itibaren açıklanması bekleniyor.
Her köşede aynı muhabbet dönüyor, en azından Üsküp sokaklarında gördüğüm kadarıyla. Kimileri, muhalefetin bu iddialarını “Blöf” olarak değerlendirken, büyük çoğunluk mevcut iktidarın yolsuzluk yaptığına dair inanç taşıyor.
Ne konuşulursa konuşulsun, SDSM Başkanı Zoran Zaev elindekileri yayınlamadan boş muhabbetten başka bir şey değil. Yine de siyasete olan merakımız yüzünden, boş muhabbet de olsa, ortada daha belge yokken konuşmak bizde adettendir.
Dedik ya, herkes muhalefetin bombalarını dört gözle bekliyor. Yolsuzluk, rüşvet, seçime hile karıştırmak, vatandaşları izinsizce dinlemek gibi ağır ithamlar varken, iktidarın bu geçen hafta içerisinde yaptığı iki hareket gayet ilginç.
Öncelikle, Eğitim, Bilim ve Kültür Sendikasıyla (SONK) varılan anlaşmayla, verilen cezalar ertelendi, ekstern sınavda değişikliğe gidilmesi kabul edildi. Birkaç gün sonra, öğrencilerle anlaşıldı, devlet sınavı bir yıl, yükseköğrenimdeki diğer reformlar iki yıla ertelendi. Bu akıllara ister istemez önemli bir soruyu getiriyor. İktidar, söz konusu belgelerin yayınlanmasından hemen önce, büyük tepki toplayan girişimlerini ertelemek için neden bu ana kadar bekledi?
Tüm bu süreçte, ne muhalefetin elindeki bilgiler, ne iktidarın direnci, ne basının tavrı, savcılığın vereceği karar kadar önemli değil. Eğer muhalefetin iddia ettiği üzere eldeki belgeler ve ses kayıtları doğruysa, savcılık ne yapacak? Başbakan veya belgelerde adı geçen önemli isimler hakkında nasıl bir işlem öngörecek? İşte bu yüzden, savcılığın alacağı karar ya tünelin ucundaki ışığı tamamen kapatacak ya da tünelin sonuna yaklaştığımızı haberdar edecek.
Olasılıklar üzerine çok laf söylemek olmaz, biraz da gerçeklerimizden konuşalım. Sel, Doğu Makedonya’ya felaket getirdi. Su altında kalan evler, tarım arazileri, yıkılan yollar ve köprüler, bölgedek soydaşımızı ve diğer vatandaşlarımızı büyük zora soktu. Yağışların kesilmemesi de tüm gün boyunca yapılan işleri yine en başa döndürüyor.
En acısı ise Kumanova’da 6 yaşındaki Almir’in suya kapılıp boğularak hayatını kaybetmesi. Allah ailesine sabır versin.
Siyasette olasılıklar milyonlarca olabilir ve bunların bazıları, bazen de birkaçı sadece gerçeğe dönüşür. 6 yaşında, canından çok sevdiği oğlunu kaybeden anne babanın umurunda mıdır siyasetteki bombalar. Evi, tüm yıl boyunca gözü gibi büyüttüğü ürünü su altında kalmış insanı keza.
İktidar ve muhalefet artık savaştaki son kozlarını oynuyor. Hakkımızda hayırlısı kimse o kazansın demekten başka diyeceğimiz bir şey daha var: Lütfen bombalarınızı halkın arasına atmayın. Halk için atın.
- Bu haber 20-02-2015 tarihinde yayınlanmıştır.