KÜLTÜRÜMÜZ VE NESNELLİK
Bir yerde okumuştum: “Tarih ve kültür Türklerle başlar”. Ne kadar radikal bir etnosantrist bakış açısı. Ancak Türklüğünden gurur duymakta asla taviz vermeyenlerin kulağına son derece güzel gelen bir cümle. Kulağa hoş gelmesi bir yana, bunda doğruluk payının da olduğunu kabul etmek lazım. Elbette ki böyle bir savın nesnelliği sonsuza dek tartışılabilir. Bu konuda benim şahsi düşünceme gelince, bence aynı zamanda hem doğru, hem de biraz abartılı diyebiliyorum. Neden doğru, neden abartılı? Bu soruya cevap milyonlarca sayfa gerektirir. Ben sadece en kısa çizgilerle minnacık bir karalamayla bu konuda görüşlerimi ileteyim.
Evvela belirtmek gerekir ki “karşıki kamptakiler” böyle bir söylemi hemen saçmalık ya da faşizm diye nitelendirecektir. Bu da birnevi önyargıdır. Bilindiği gibi bu gibi aşırı fikirler sağ görüşlü ilim cenahından gelmektedir. Bunların büyük bir kısmını ben de desteklemekteyim. Bu doğrultuda fikir yürütür iken, nesnel bakış açısından uzaklaşmamak çok önemli. Nesnelliğe ulaşmak ise, distanstan, yani mesafeli noktadan bakarak mümkündür. Biz Makedonya Türkleri bu konulara dışarıdan (mesafeden) yaklaşır iken, Türkiye’nin iç günlük siyasetinden etkilenmediğimiz için, kanımca, daha doğru tespitler yapabiliriz. Yani sözümona ideolojik saplantılara esir olmadan kanaat sahibi olmaya aday olabiliriz. Bu yol bize açık. Herhangi bir milli konuda bir savı hakikata daha yakın bir şekilde analiz edebiliriz. Biz Türkiye dışında yaşayan Türkler geniş bir ufukta fikir yürütme ayrıcalığına sahibiz diyebilme cesaretini kendimde bulabiliyorum. Hem solcu gözüyle, hem de sağcı gözüyle bakabiliyoruz aynı zamanda. Ve işte cevap: sağcı kafamla doğrudur diyorum, solcu kafamla ise saçma ve abartılı buluyorum.
Neden abartılı? diyeceksiniz. Tüm dünya varlığının kökünü bir tek etnik kökene bağlamak gayri ciddi ve ilimdışı olarak görünebilir. Kimilerine göre bu gibi bir fikir, ancak subjektif bir tavır ve düşünce olarak ortaya atılabilir, çünkü aksi takdirde bunu kabul etmek evrensel olmaktan uzaklaştıran bir tutum gibi algılanabilir. (Aslında nesnellik sanki yok gibi, herşey sanki subjektif, yani öznel, değil mi?!)
Kosmopolit ufuklu temellere dayanan onlarca devlet kurmuş atalarımız. Bizim de tüm insanlığın Adem Baba ile Havva Ana’dan türediğini unutmayarak hümanistçe tavır almamız lazım, ancak bu gerçek, böylesi bir düşünceyi dışlamamız gerektiği anlamına gelmez. Biz üstün bir kültürün zaman içinde bugünlere taşıyanların torunları olduğumuz da kaçınılmaz bir gerçek. Hem çok milliyetçi, hem de başkalarına karşı kin ve nefret duymayan bir milletiz. Bu özellik sadecec bize mahsus, değil mi?!
Umumi ilimle, en fazla da tarih ilmiyle küçük yaştan beri yakından ilgi duydum. Buna dayanarak, yazımı başlattığım düşünceyle alakalı fikir yürütmeye cesaret ve azim belirdi bende. İlmi bilgim pek kültür-sanat meseleleri dışına çıkmamasına rağmen, arada bir uygarlık tarihiyle, hatta dünya siyasetiyle haşır-neşir olabiliyorum.
Yazımın başında ortaya attığım soruyla ilgili mesela daha şunu diyebilirim: Batı bilimi, yani şu anda uygarlığın hakim olan bilimi, Sümerler’i medeniyetin başlangıcı olarak saymaktadır. Nenden? Çünkü Sümerler ilk şehirleri kurup, tarihte ilk kez yazı kullanan millet ve devlet olmuşlardır. Sümerlerin dilini araştırıp bu dilin Türk kökenli bir dil olduğunu çok sayıda hatırı sayılır lingvist kanıtlamıştır. Böylece Sümerler’i Türklere akraba sayarsak, o halde bu tezin doğru olarak kabul edilmesi gerekir.
Herşeye rağmen, hiç kuşkusuz, birçok konuda milletçe üstün vasıflara sahip olduğumuzu söylemek durumundayım. Saymaya başlasak bitmez... Tüm bu tartışmalı, çetrefilli ve mukayeseli fikirleri bir yana bırakıp bir şeyin kesin olduğunu vurguluyorum:
“Yüksek bir kültürün mirasçıları ve temsilcileriyiz”.
Bu kültürü sadece taşımamızdan daha önemlisi bunu taşıdığımızın bilincinde olmamızdır!
Kim ne derse desin, yazımı aynı cümleyle bütünlüyorum: “Tarih ve kültür Türklerle başlar!”. Öyleyse böyle bir millettin ferdleri olduğumuzu layıkıyla gösterelim. Yani böyle bir tarihe ve kültüre layık olmaya çalışalım. Doğrusunu sadece Allah bilir.
- Bu haber 01-02-2016 tarihinde yayınlanmıştır.