Nerde O Eski Bayramlar
Şimdiki Bayramları gördükten sonra hepimiz eski Bayramlar daha neşeli olduğunu söylüyoruz. Hep geriye dönüp eski Bayramları, eski Ramazan aylarını, eski günleri arıyoruz, hep onlardan bahsediyoruz. Sebebi de çok basit. Şimdikileri eskilerini çok aratıyor. Her yıl kalbimizde yeni bir yara açılıyor.
Sporda da aynı. Hep geriye dönüyor, eski günleri arıyoruz. Eski maçları, eski sporcuları, eski yarışmaları. Çünkü onlar çok daha zevkli, çok daha heyecanlıydılar. Daha çekişmeliydi, çünkü sporcular para için oynamıyordu. Tribünlere daha doluydu, çünkü işe passolig denilen şeyler karışmıyor ve buna rağmen taraftarların burnu bile kanamadan maçtan ayrılıyordu.
Hangi spor dalına bakarsan gördüğümüz şey aynı. Geçmişte kalmış başarılar, geçmişte kalmış oyunlar. Futboldaki 90’lı yılları arıyoruz her maçın ardından. İlk 12 Dev adamı arıyoruz her başarısız geçen şampiyonadan sonra. Halterde cep herkülü ve 1,50m boylu haltercileri gözümüz arıyor.
Son Avrupa basketbol şampiyonasında izlerken eski günleri hep aradık. Eski 12 Dev Adam bir köşeden çıkacak diye hep bekledik ama olmadı. Türk basketbolu daha bir organizasyonu boş geçti, umutlar gelecek şampiyonaya kaldı.
Oysa ev sahipliğini üstlendi Türk basketbolu, seyirci tüm desteğini sundu. Ama yine olmadı. Çünkü o eski takım yok artık. Tarih yazan o jenerasyonu yok artık. Kimi federasyon başında, kimi takımın. Ama 10-15 yıl önce yakaladıkları o başarıları gençlere aktaramadılar.
Türk milli basketbol takımı Euro 2017’de iyi bir performans gösteremedi, beklenenin altında kaldı. NBA’de oynayan oyuncular olmasına rağmen, Euro Lig’de boy göstermelerine rağmen Türk basketbolu yine adını üst sıralarda yazdıramadı. Altın jenerasyonun yanından bile geçemedi.
Oysa eski takımda Amerika’yı görmüş sadece bir-iki basketbolcu vardı. Diğerleri hepsi Türk takımların başarısı için ter döküyordu. Ama o dönemde takım oyunu vardı, milli formayı giymek onur ve gururdu. Şimdi ise ben NBA’de oynuyorum diye hava atanların sayısı çok ama sonuç yok. Takım yükünü üstüne alabilecek bir oyuncu bile çıkmaz.
Bütün bunlara kıyasen biz eski bayramları ararken diğer ülkeler pek nostaljik değil. Şampiyona’da Macaristan, Romanya gibi takımlar boy gösterirken Türk milli takımı geri saymaya devam ediyor.
Oysa bir Slovenya her organizasyonda kalitelerini parkeye döküyor. Bu ülkenin nüfusu ancak 2 milyon olmasına rağmen her yeni bir şampiyonada yeni yıldızlarını seyirciye sunuyor. Bu yetmez, şampiyonluk kupasına da göz dikiyor. Demek ki, ne ülkenin nüfusuna, ne de büyüklüğüne bakılıyor. Çalışan, arzu eden, yatırım yapan kazanıyor.
Altyapıya önem vermeyen, bugün geçsin de yarın ne olacağını düşünmeyen ancak böyle bir form grafiği çizer. Benim yıldızlarım diye hava atar ama maç kazanılasına gelince henüz genç takımız, gelecek için yatırım yapıyoruz demekle yetiniyorlar.
Kardeş, olmuyor böyle. Nice gençler vardı Euro 2017’de. Ama onlar hiç ağlamadı. Çıkıp takımı için elinden geleni yaptı. Sloven genç oyuncu sadece bir örnek. Ergenlik yaşlarına yeni girmiş ama oynadığı oyunla herkesin dikkatini çekti. Çıkıp, ben daha 18’lık bir çocuğum demedi. Takımını sırtladı, arkadaşlarının işini kolaylaştırdı. Demek ki, iş yaşta da değil.
İş böyle devam ederse daha uzun zaman gözümüz eski bayramlarda kalacak. Acilen bir değişiklik olmazsa daha uzun yıllar eski sporcuları aracağız. Temeli sağlam oluşturulmazsa daha uzun seneler 2000’li maçları seyretme devam edeceğiz.
- Bu haber 29-09-2017 tarihinde yayınlanmıştır.