Rus Esareti!
Türkistan Türkleri (Kafkaslılar dahil), 18. asırdan başlayarak 20. asrın sonuna kadar Rus esareti altında yaşadılar. Türkler, keza yazımın mevzusu olan Türkistan (Orta Asya) Türkleri, büyük dünya Türk ailesinin birer nadide bahçesi olarak, kendi öz milli ruhunun vasıfları doğrultusunda özgürlüğe duydukları düşkünlüğüne pranga vuruldu. Maalesef esaret altında hayatlarını sürdürmeye zorlandılar. Rus esareti! Ancak, Rusların Türk topraklarını istila ve gasp etme iştahları neticesinde soydaşlarımız ve kandaşlarımız maddeten kafese sokuldularsa da, bu halkın hür ruhu ve özgür karakteri boyun eğmemeye başardı. Bugün ise, ne mutlu bize, Yüce Tanrının kuralları doğrultusunda, Rusya, sözde olsa bile, bu istila edilmiş topraklardan siyasi olarak çekilmek ve yeni durumla yüzleşmek zorunda kaldı diyebiliriz. Böylece, kendi genç devletlerinin bağımsızlığını ilan ederek bu Türklerin büyük bir bölümünde hürriyet ışığı yayılmaya başladı. Ne var ki, Ruslar hala bu topraklardan tamamen elini çekmiş değil, niyetleri ve iştahları devam etmekte. Sahte-demokrasiyi bir yana bırakarak, gerçek demokrasinin en yeni özgürlükçü trendi ve hürriyetçi ruhunun, 20. asrın sonunda ve 21. asrın başında tüm mazlum dünyanın yeni nesillerinde filizlenmesi, kaçınılmaz olarak, Türkistan’ın zalimce bastırılmış halklarının da yüzünü güldürdü ve kaderlerine nur saçtı.
Türkistan Türklerinin birkaç asırlık Rus esareti, dünya insanlık tarihinin karanlık sayfalarından biri olarak hafızalarda unutulmamış kalacaktır.
Orta Asya Türkistan tarihi son derece önemli uygarlık mirasına sahip bir alem olarak kendi bilimsel, kültürel, sanatsal ve başka küresel manada mühim yüksek buluş, keşif ve yükselişleriyle tüm dünya uygarlığının gelişmesinde ve ileriye gitmesinde katkısı ve payı ölçülmez derecede büyük olduğu bilinir. Modern dünya birçok açıdan Türkistan rönesansına çok borçludur, ki bu gelişmenin devamı ve süregenliği saldırgan istilacılar tarafından hapsedilmişti.
Konuya vakıf olmayanlara, Rus prangasını çekmiş olan Türk halklarının isimlerinin sadece bir kısmını zikredeyim:
Kazaklar, Özbekler, Türkmenler, Azeriler, Kırgızlar, Taciklar, Altaylılar, Yakutlar, Hakaslar, Ahıskalılar, Tatarlar, Çerkezler, ve saire.
Ümit ediyorum ki Moskova’da demokratik, sağduyulu ve hoşgörülü siyaset hakim olur ve böylece şimdiye kadar esir tutulan milletlere kendi kaderlerinin kendilerine bırakılmasında engel olunmaz. Bu evrensel bir haktır ve Yüce Tanrı’nın kanunlarıyla mutlak surette uyumludur. Kadir Mevla’nın yüce iradesine karşı gelecek güç elbette gün gelir hüsrana uğrar.
- Bu haber 02-04-2018 tarihinde yayınlanmıştır.