Siyasi Krizde Makedonya ve “HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ”
Makedonya, bağımsızlığından bu yana en büyük hukuki krizini yaşamakta. Bunun ana sebebi, hukukun üstünlüğüne yasama, yürütme ve yargı kurumlarının riayet etmemelerinden kaynaklanmaktadır. Hukukun siyasallaştırılmasından dolayı devletimiz çıkmaza girmiştir. Birileri hukuku siyaset sanarak, yıllarca farklı dayatmaların sonucunda, bugün çıkmaz bir sokağa girmiş bulunmaktayız.
Başta Cumhurbaşkanının Af kararları, Meclisin ertelenmeli Feshi kararı ve Erken seçim kararıyla hukukun üstünlüğünün çiğnendiğine şahit olmaktayız.
Hatırlanacağı üzere Makedonya Cumhurbaşkanı hukuka ve kanunlara aykırı bir şekilde, Anayasada var olan af hakkını, hukuku çiğneyerek ve var olmayan bir maddeye dayanarak almasıyla, dünyada eşi benzeri olmayan bir hukuk cinayetini gerçekleştirmiş oldu.
Yine Makedonya Meclis Başkanı ve Milletvekilleri Anayasanın 63. maddesinin 6 ve 3 fıkrasını, bilinçli bir şekilde keyfi bir uygulamayla kullanarak, krizi daha büyük bir çıkmaza soktular.
En sonunda Meclisin hukuka aykırı almış olduğu kendini feshi kararı yapılması gereken erken seçimleri ileriki bir tarihe ertelemesine sebebiyet verdi. Bunu ana rahminde doğmamış bir bebeği öldürmek olarak görebiliriz. Bir yazımda hatırlanacağı üzere bu şartlar altında adil, hür ve demokratik bir seçimlerin yapılamayacağını yazmıştım. O gün ki tezim bu gün beni haklı çıkaracaktır.
Her üç hukuk dışı eylem ve işlemlerden dolayı, Makedonya demokrasisi ve hukukun üstünlüğü ayaklar altına alınmış, Avro-Atlantik entegrasyonu yavaşlatılmış, toplumlar arası ilişkiler zedelenmiş, dış yatırımlar duraklamış ve dostane, ailevi ve siyası ayrımcılıkların ve kırgınlıkların artmasına sebebiyet verişmiştir.
Normal toplumlarda başta Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve diğer yetkililer olmak üzere bunca skandal kararlardan sonra, siyasi, hukuki ve diğer sorumluluğa tabi tutulmaktadırlar.
Son olarak bu “kör sokaktan” nasıl çıkılabilir soruları aklımıza gelmektedir.
Birincisi Cumhurbaşkanın yürürlükte olmayan Af kanununun 11 maddesinde dolayı doğan hukuksuzluğu, genel idare usul kanununa göre, kendisi bu kararı hiçe sayabilme yoluna gidebilir. İkincisi Cumhuriyet Başsavcısı, Danıştay’a başvurarak bu kararların iptaline dair talepte bulunabilir.
En önemli adımda, Anayasa Mahkemesinin Erken seçim ve Meclisin kendisi feshi kararını iptal etmesiyle, Meclis anayasanın 68. maddesi gereği otantik yorumlama yetkisinden doğan görevini kullanarak, getirilen afların yürürlükte olmayan bir maddeye dayandırıldığı ve kararların hiçbir hükmü olmadığı tespit edilir ve en sonunda Anayasa Mahkemesi biran evvel Af kararlarının iptali davasını görüşerek, kararların mevcut olmayan maddeye dayandırıldığı için, Affa tabi tutulan kişileri ve kararlarının iptal kararı alma yetkisine sahiptir.
İkinci sorunun çözümü, feshi kararı alan Meclisin yeniden toplanması hukuken mevcuttur. En iyi hukuk yolu, Anayasa Mahkemesi, Meclisin kendini feshi etme kararını iptal edebilir ve Meclisin yeniden toplanması için hukuki yolu açabilir. Bir diğer ihtimal ise, geçici hükümet anayasaya dayanarak siyasi ve ekonomi krizden dolayı, kanun hükmünde kararnameyle olağanüstü hal ilan etmeli. İlan edildikten sonra otomatikman Meclisin tekrardan toplanması zorunlu hale gelir.
Ve en sonunda, bu seçimlerin ertelenmesi, Anayasa Mahkemesinin alacağı Meclisin feshi kararının, iptal edilmesiyle gerçekleşebilir. Mahkemenin bu kararından sonra seçim süreci zorunlu bir şekilde duracaktır. Bundan sonra Meclisin çalışmalarına yol verilebilir. Çalışmaya başlayacak olan Meclis, hukukun üstünlüğü doğrultusunda, ne zaman adil seçimlerin yapılacağına dair karar verip, seçim yasasında, seçim modeli ve seçim bölgelerinde var olan tutarsızlıktan dolayı, mutlaka yeni kanun veya değiştirgeler teklifinde bulunmalıdır.
Diğer yandan bu bahsettiğim süreç tamamen bir türlü çözüm üretemeyen ve daha derin bir hukuksuzluğa girilmesine sebep olan muhalefetin lehinedir.
Son günlerde bazı hukuk çevreleri ve otoriteleri Meclisin tekrar toplanması için başka yollarında mevcut olduğunu dile getirmekteler. 61 milletvekilinin isteği ve Yüksek seçim komisyonunun talepleri doğrultusunda Meclisin toplanmasına sebep olacağı vurgulamaktadırlar. Kanaatimce kendi oy çoğunluklarıyla feshi edilen bir Meclis ve o kararı alan vekillerin böyle talepte bulunmalarına hukuki ve anayasal dayanakları mevcut değildir. Yine Devlet Seçim Komisyonu seçim sürecini yürütmekle mükelleftirler. Bu süreçte onlarında bu tarz bir talepte bulunmalarına hukuki dayanakları yoktur.
Bu süreci en iyi şekilde anlayan ve objektif tutumu sergileyen dost ve kardeş Ana Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisinin girişimleri takdire şayandır.
Bu olumlu süreç, yalnız ve yalınız ister yasama, ister yürütme, ister yargı organlarının hukuka riayet etmeleri ile, hukuku siyasetten ayırmaları ve herkesin objektif katkılarıyla ancak başarıya ulaşabilir. Bu eğer olmaz ise, Makedonya Devletinin daha büyük bir siyasi, insanı, uluslararası ilişkilerde ve ekonomi alanında krize sürükleneceği endişesini taşımaktayım.
İbrahim MURAT
Üsküp Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Yüksek Lisans Öğrencisi
- Bu haber 16-05-2016 tarihinde yayınlanmıştır.