Türklüğünle Öğünen Başbuğlar
AHSEN BATUR’un yazdığı “1200 YILLIK SÜRGÜN- “Türk” Sözünün Hazin Serüveni” kitabında, “Türk” kelimesinin izini sürer. Türk kelimesinin tarih içerisinde hangi dönemde, hangi Türkler tarafından kullanıldığını inceler.
Ahsen Batur, kitabında, Türk kelimesinin kimler tarafından kullanılıp kullanılmadığını ortaya koymaya çalışır. Türk kelimesinin 1200 yıllık kullanılmadığı dönemi “Türk kelimesinin sürgün dönemi” olarak değerlendirir. Göktürk Kağanlığı döneminden Jön-Türk(Osmanlı’nın son dönemi) dönemine kadar “Türk” kelimesinin sürgün hayatı yaşadığını düşünür.
Göktürkler’le birlikte “Türk” kelimesi il(devlet) ve gün(halk) adı olarak kullanılmaya başladı. Göktürk Kağanlığı’ndan sonra Türk kelimesi, Jön-Türk döneminde sürgünden dönmüş, Türkiye Cumhuriyeti döneminde yeniden il ve gün adı olarak kullanılmaya başlamıştır. Göktürkler’le Jön-Türkler arasındaki dönemi, Ahsen Batur ara dönem, 1200 yıllık sürgün dönemi olarak değerlendiriyor. Bu dönemde Türkler, Türk adını değil; boy ve hanedan adlarını kullandılar. Ancak, yabancılar onlara her dönemde Türk demeye devam ettiler. Bu sürgün döneminde kimi Türk başbuğları ve yazarları Türk kelimesini kullanmaya devam etmiştir. Kaşgarlı Mahmut ve Ali Şir Nevai Türk kelimesini kullanan yazarlardandır.
Ara dönemde, Göktürk Kağanlığı(745) ile Türkiye Cumhuriyeti(1923) arasındaki dönemde kimi Türk başbuğları Türklüğü dile getirmişler kimileri de Türklüğü ile öğünmüşlerdir. Ahsen Batur’a göre bunlar: Selçüklü Sultanı Alparslan, Harezmşah Muhammed, Emir Timur, Babür, Sultan Abdülhamid, Said Ali Han’dır.
Ahsen Batur’un kitabında;
Selçüklüler’den Sultan Alparslan’ın: “…Biz hepimiz temiz Müslümanlarız. Bu Iraklılar kötü mezheptendirler. Deylem taraftarıdırlar. Temiz Müslüman oldukları, heva ve heves peşinde koşmadıkları, bidat tanımadıkları için Tanrı bugün Türkleri yüceltmiştir.”
Harezmşahlar’dan Harezmşah Muhammed’in: “…Ben Türk’üm ve Arapçayı az bilirim, fakat senin okuduğun hadisin manasını anladım.”
Timurlular’dan Emir Timur’un: “Biz kim emir-i Türkistan, melik-i Turanmiz. Biz kim halkların en kadimi, Türk’ün baş buğunumiz.”
Babürlüler’den Babür’ün, hatıratında, Andican’ı anlatırken “Halkı Türk’tür. Şehir ve pazarında Türkçe bilmeyen kimse yoktur.”
Osmanlılar’dan Sultan Abdülhamid’in Türkçe bilmeyen Tunuslu Hayreddin Paşa’ya sertçe “Paşa! Paşa! Ben Türk’üm ve Türk kalacağım.”
Buhara emiri Said Alim Han’ın: “…Ben Buhara emiri, Özbeklerin Mangıt boyundan sayılırım ve gerçek Türk’üm…” dediklerini yazar.
Tarihimizde kimi boylarımız, kimi başbuğlarımız, kimi devletlerimiz Türk adını kullanmadılar, Türk adını unuttular; ancak komşuları ya da düşmanları onlara hep “Türk” dedi. Türkler Türklüklerini unutsalar da, öbür halklar onların Türklüğünü unutmadılar.
Türk kelimesi sürgünden döndü, bugün Türkiye Cumhuriyeti, KKTC, Doğu Türkistan ve Türkmenistan adında dört Türk ilimiz var. Osmanlı döneminden(1912) sonra Balkanlar’da kalan Türkler, Türk adını devam ettirdiler, ettiriyorlar. Suriye, Irak, Azerbaycan ve İran’daki Türkler, bölgesel adlarıyla anılsalar da Türk adını devam ettiriyorlar. Bugün Kazaklar, Kırgızlar, Nogaylar v.b boy adlarıyla anılsalar da Türk adının bilincindedirler. Kırım Tatarları’nın, Kazan Tatarları’nın, Moğolların ikinci adı Türk’tür. Kısacasın 300 milyon kişinin adı Türk’tür.
Türk; Göktürkler’le doğdu, Türkiye’yle devam ediyor…Türk adı sürgünlerde değil, Türklerde yaşamalı. Türk’ün, “Türk”lü adına sahip çıkması dileği ile!
- Bu haber 06-02-2017 tarihinde yayınlanmıştır.