Vay Halimize
Futbol, dünya’nın en popüler oyunu ama bizim yaşadığımız şu topraklarda bir türlü istediğimiz seviyeye gelemedi. İşler böyle olunca, çok konuşulacak, çok tartışılacak konulara yol açılıyor.
Makedonya futbolu ne durumda olduğunu sorarsak, net bir cevap alacağımıza hiç inanmıyorum. Çünkü, hangi açıdan bakarsak bakalım bir kıpırdama yok, bir ilerleme yok. Ya yerimizde sayıyoruz ya da adımlarımız geriye gidiyor.
Hangi alanda soracak olursak her bakıştan aynı. Oyun açısından bakarsak, Makedon futbolunun seviyesi çok düşük. Avrupa’ya çıkma vizesi garanti olduğu için kulüpler daha ilk maçlarında beyaz bayrağı sallıyor. Sallamaları da normal, çünkü takımların gücü Avrupa sahnesine yetmiyor.
Makedonya ligine bakış attığımızda başarıya atacak adımlar hiç yok. Takımlar kendi ayakları üstünde duramıyor, maddi destek olmadan bir kıpırdama bile yapamıyor. Çünkü, başarı için oyuncu, iyi performans ve altyapı gerek. Maalesef bunlardan hiç biri yok.
Kulüplere bakıyorum, hepsi mahalle kulübü. Güçlü bir sponsor bulup birinci lige adım atıyorlar. Bir yıllık bir gezintiden sonra bavulları toplayıp sadece mahalle futboluna dönmeleri yanı sıra yıllarca emeğin suya düşmesine sebep olur.
Bu, her çocuğun hayalini yıkıyor. Bir takımda en alt gruplardan gelip takımın başarısı için savaşan genç, bir an gelir sponsordan kırmızı kart görür. Sebebi de çok basit, performans eksikliği. Gençleri bir dakikada silip atan iş adamı, bir yıl sonra bütün takımı uçuruma atar. Yıllarca inşa edilen kulüp bir anda tarihe gömülür.
Bu gibi örnekler çok, say say bitmez. Bu tur olaylar çoğalınca Makedonya futbolunun çöküşü gözüktü. Adam akıllı bir kulüp bulamıyorsun. Hepsi inişli çıkışlı. Kimileri lig ortasında yarışmalardan çekiliyor, kimileri para sıkıntısı yaşadığı için maçlara çıkmıyor.
Ya kardeşim, bir yıl içinde ne kadar başarılı olabilirisin ki? Gözlerimizi açık kapayana kadar sezon bitmiş. En yetenekli futbolcuları da getirsen boş. Adapte olma süreci futbol sezonundan daha uzun. Umduğunu bulamayan iş adamları bir anda hayallerini değiştirip kulübe veda eder, takım da ortada kalır.
Bir de Makedon takımlarının oynadıkları statları gezdim. İçler açısı. Yeşil saha diye bir şey yok. Çimen yerini toprağa bırakmış, futbolcular da atlara. Bir baktım, birkaç yıl önce inşa edilen statta biri atını koşturuyor, diğeri hayvanları otlatmak için yüz binlerce avro harcanmış stada getiriyor. Ve bunu kimse görmüyor ya da görmemesizlikten geliyor.
Statlar inşa ediliyor ama kimin için? sorusu takılıyor aklımıza. Hiçbir standart, hiçbir kritere uymuyor. Sadece stadımız var diyerek olmaz bu işler. Zemini, soyunma odaları, tribünler... Her biri bir standart içinde olmalı. Maalesef bizim statlarda bu özellikler yok. Olmayınca Manastır takımı Ohri’ye gidiyor, Prilep’e takımı misafirperverliğini Ustrumca’da gösteriyor.
İşler böyle olunca futboldaki başarı sadece rüyalarımızı süsler. Futbol hasretliğimizi Avrupa kulüpleriyle giderecek, maç heyecanını ise Avrupa takımlarını izleyerek tadacağız.
- Bu haber 27-02-2017 tarihinde yayınlanmıştır.