Çalıklı köyü Hıdırellez gelenekleri
Burcu Aliyi
İnsanoğlu, şimdi olduğu gibi yüzyıllar öncesinden bu yana, bazı doğa olaylarını ve belirli günleri kutlama arzusu ve ihtiyacı içerisinde olmuştur. Bu hadiselerden en önemlisi olarak kendini bu günlere kadar unutturmayarak daha da zenginleşen ve zenginleşmekte olan “hıdırellez” hadisesidir. Baharı temsil eden hıdırellez, yeni doğuşu, sağlığı ve bereketin de sembolü haline gelmiştir. Türk kültüründe hıdırellez, kültür mozaiğinin en görkemli, en renklisi olarak büyük bir parçayı kapsamaktadır. Yörük Türkleri için ise, bu hıdırellez kültür mozaiği pek mühim olup adeta ayin havasında geçmektedir.
Yeşillenme Âdeti
Valandova-Çalıklı köyünde, Hıdrellez’e bir hafta kala evlerde genel temizlik(ev çırpma/ yani evi badana boya yaparız ve halıların hepsini yıkarız ) temizlik yapmaya başlarlar. Hıdrellez gününde temizlik yapılmaz. Çamaşır-bulaşık dahi yıkanmaz. 6 Mayıs Hıdrellez sabahı ise tüm ahali henüz güneş doğmadan önce “Yeşillenmek” için evlerinden çıkarlar ve dağlara ya da yüksek tepelerdeki bayırlara doğru giderler. Bunu yaparlarken de komşuların duyacağı bir sesle onları da çağırırlar ki uykuda olan kimse kalmasın. Eğer Hıdrellez sabahı uykuda geçirilirse bütün senenin, böyle uyuşuk-uykulu hastalıklı geçeceğine inanılır. Bol yeşillikli bir alan bulunduktan sonra küçüğü büyüğü, yediden yetmişe, bütün halk tarafından adetler icra edilmeye başlanır. İlk çimenlerde yuvarlanılır yıl içinde vücutta meydana gelen hastalıkların defedileceğine ve rahat, uğurlu bir hayat sürüleceğine inanılır. Yuvarlanma faslı son bulduktan sonra ağaçlarla ilgili fasıl başlar. Örneğin Bir dut ağacı bulunur ve dut dut ağrımı yut denilir (dut ağacının kişinin ağrılarını çektiğine inanılır). Daha sonra nar ağacına el sürülür soyu narın içindeki taneler gibi çok olsun diye.Bir de çınar ağacına sarılınır, çınar gibi köklü dayanıklı olunsun ve her zaman kökü (soy-sop) daim, başı dik olsun diye.Bu adetlerin tümü uygulandıktan sonra güneş ufukta belirirken, herkes ot, çiçek ,yaprak gibi bitkileri evlerine dönerken koparır ve ev kapılarına asar (özellikle gıciklen otu kullanılır yani ısırgan evleri kötülükten muhafaza eder ). Bu hıdırellezin o evde kutlandığını belirtir. Bu adetten sonra martufal geleneğine geçilir.
Kısmet Kapama Geleneği- Martifal-Küpten Kısmet Çekme Uygulaması
5 Mayıs günü (akşamüstü) bilhassa genç kızlar bir yere toplanıp mantufar çekmede, hangi kızın bir günlüğüne kısmetinin kapanmasını kabul ettiğini soraralar. Adet gereği olduğundan dolayı, bütün kızlar bunu seve seve kabul ediyorlar. Kısmeti kapanacak olan genç kızımız belirlendikten sonra bütün halk (tabiki isteyen) ellerine gül, bileklik, toka v.s gibi süs takılarını kaptıkları gibi Çalıklı köyünün az ötesi bulunan Bahçebosu köyünün yolunu tutarlar (isteyen yayan gider, isteyen traktörlerle, arabalarla). Bahçebosu köyünü çeşmesinin yanında asırlık çınar ağacı dibinde adet uygulanmaya başlar. İlk olarak halk teker teker genç kızların getirdiği topraktan küpün içine adet adet çiçeklere yüzük, ip gibi şeyler bağladıktan sonra dilek dileyip küpün içine koyması ile başlar. Daha sonra içine su koyarlar ve kısmeti kapanacak olan kızı küpün altına alırlar. Tabiki iki genç kızda küpü iki tarafından tutup kızın başının üzerine kaldırırlar.
Daha sonra etraftaki kızlar küpü tutan kızlara sorarlar:
Bütün kızlar (hep bir ağızdan): Ne kaparsınız ?
Küpü tutan kızlar: kısmet kaparız.
Bütün kızlar (hep bir ağızdan): Ne kaparsınız ?
Küpü tutan kızlar: kısmet kaparız.
Bütün kızlar (hep bir ağızdan): Ne kaparsınız ?
Küpü tutan kızlar: kısmet kaparız.
Bütün kızlar (hep bir ağızdan): kimin kısmetini ?
Küpü tutan kızlar: Ayşe’nin (Fatma, Hayriye v.b) kısmetini.
Kısmet kapayıcılar zor açılan bir düğüm attıktan sonra kızın kısmeti bir günlüğüne kapatılmış olur. Daha sonra küpün iki kenarından tutup, bir büyük gülün dibine bırakmak üzere bir evin yolunu tutarlar. Arkasından da bütün kızlar kısmet kapayıcıları takip ederler. Çömleği gülün dibine bıraktıktan sonra herkes evlerine dağılır. 6 Mayıs sabah erkenden (saat 7 civarı) Çalıklı köyünün genç kızları geleneksel yörük elbiselerini giyer ellerinde güller ile Bahçebosu köyünün yolunu tutarlar. Kafile halinde maniler söyleyerek küpü almaya giderler. Küpü aldıktan sonra yine maniler ile ilerleyerek Bahçebosu köy çeşmesinin oraya giderler ,bu sefer çeşmenin hemen yanında bulunan yaşlı çınar ağacında bir salıncak kurulmuştur. Küpü yere koyduktan sonra kısmet kapayıcılar ( illaki kısmeti kapayan kızlar olmalı) Kısmetini kapadıkları kızın yanında kördüğümü çözerler.
Böylelikle kızın kısmeti tekrar açılmış olur (Allah’tan kapanık ise orasına karışılmaz). Bütün halk manici kızların etrafını çevreler, kısmetler çekilmeye başlar. Küpü yamacına alan kısmeti açılan kızın üzerine kırmızı bir yazma açılır ve etrafından yörük kızlar bu yazmayı tutarlar. Yazamanın altında bulunan kız küpün içine elini elini koyar ve karıştırmaya başlar ve yazmanın üzerine eline gelen çiçeği fırlatır diğer kızlarda mani söylemeye başlarlar. Bu söyledikleri manide küpün içinde çıkacak olan gülün veya yüzüğün sahibine gider. Böylelikle her çekilen kısmet için bir mani armağan edilir. Daha sonra yaşlı çınar ağacına kurulmuş olan salıncağa küçük büyük demeden yükseklik korkusu olmayan herkes biner. Sallanırken elinde bulunan çiçeği salıncağın hemen altından akan dereye atar. Eğer atılan kısmet ( çiçek) bir engele takılmadan dereyle karışıp giderse kişinin dilemiş olduğu dileğin kabul olacağına işarettir. Eğer çalıya çırpıya takılır ise dilemiş olduğu dileğin olmayacağına işaret edildiğine inanılıyor. Kısmet çekme biter bitmez küpün içinde kalan su ile dere kenarında isteye herkes elini yüzünü yıkar. Bu suyun bereketli ve yüze nur verdiğine inanılıyor. Bu adetin ardından hemen orada davul zurna eşliğinde hıdırellez (ıdrellez) halayları çekilir.
Dileriz, gelenek göreneklerimiz unutulmadan ebedîliğini korur ve nesiller boyunca hıdırellez çiçekleri gibi rengarenk ve yemyeşil umutlarla bezenir.
- Bu haber 26-04-2023 tarihinde yayınlanmıştır.