Sara Muliç: Balkanların farklı yerlerinin ahengini hissediyorum
Sara Muliç, edebiyatın gücüne inanarak yola çıkan gençlerden birisi. Çıktığı bu yolda ona en büyük gücü veren ise Balkanların farklı yerlerinin ahengini üzerinde taşıyor olması.
Novi Pazar doğumlu Sara Muliç, üniversite eğitimini Belgrad’da, tıp alanında sürdürüyor. Edebiyatla da uğraşan Sara, YTB desteğiyle çıkan Bağlar dergisinde yazılar yazıyor.
Bir yandan tıp okuyarak hayallerini gerçeğe dönüştürmeyi amaçlayan Sara, diğer yandan sahip olduğu güçlü kalemini kullanarak geriye eşsiz eserler bırakmak istiyor.
Sara Muliç, tıbbı hayatın bir gerçeği, edebiyatı ise kuralların olmadığı hür bir alan olarak görüyor.
Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz röportaj, okuyucularımıza ilham verecek türden.
Kısaca kendini tanıtır mısın?
“İsmim Sara Muliç. Günlerinin çoğunu kitaplarla geçiren, Belgrad Üniversitesi Tıp Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiyim. Son üç senedir Belgrad’da yaşamama rağmen, içimde yekpare memleketim Sancak ve Novi Pazar’ı, annemin gözbebeği güzel Üsküp’ü ve babamın kökeni olan Karadağ’daki Goduşa köyünün manzaralarını taşıyorum. Balkanların farklı yerlerinin ahengini hissedebilen ve edebiyatın gücüne inanan 21 yaşında bir gencim.”
Türkçe öğrenmeye seni teşvik eden şey neydi?
“Hatıralarımda Türkçeyle olan ilk bağım çocukluğumda anneannemin bana öğrettiği “Mini Mini Bir Kuş Donmuştu” çocuk şarkısına dayanıyor ve hayatımın bir noktasında Türkçe hep vardı aslında. Ana dilim olmamasına rağmen, Türkçe’ye yabancı dil gözüyle de bakamadım. Lise yıllarımda Novi Pazar Türk Kültür Merkezi’nin Türkçe kurslarına katılıp üç sene boyunca Türkçe eğitimi gördüm. Sorunuza gelecek olursam, malumunuz üzere Boşnakları da yakından etkileyen Osmanlı tarihini doğru kaynaklardan okuyabilmem, Türk edebiyatına daha yakın olabilmem ve görüşlerimi paylaştığım diğer insanlarla tanışabilmem için Türkçe kurslarına katılmamın doğru adım olacağını düşünmüştüm. Nitekim öyle de olmuştu.”
Edebiyata olan tutkunu YTB’nin desteğiyle çıkan Bağlar Dergisi’nde yazdığın yazılardan görüyoruz. Meslek olarak tıp alanını tercih etmene rağmen aynı zamanda yazılar da yazıyorsun, bu konudaki düşüncelerini bizimle paylaşır mısın?
“Tıbbı ben seçtim, evet, lâkin edebiyatın beni seçtiğini düşünüyorum. Sanat eserlere ve yazıya olan merakım tıbbı tanımadan önce de mevcuttu. Şu anki görüşlerimde edebiyat ve tıp dünyasının sinerjisine inanmıyorum. Tıp beni her gün hayatının ta kendisine hatırlatırken, edebiyat mutlak kanunların ve kuralların olmadığı, hür bir alandır benim nezdimde.”
Bağlar Dergisi’nin son sayısında yayımlanan ‘Leylek’ isimli öykünle adeta okuyucuları bir zaman yolculuğuna çıkarıyorsun, kaleme aldığın bu öykü hakkında neler aktarabilirsin?
“Asırlarca Sancak bölgesi eşsiz efsaneler ve hikayelerin pınarı olmuştur. Onların en özel edebiyat biçimlerini Çamil Siyariç’in öykü ve romanlarında görebiliyoruz. Ben de Fatih Sultan Mehmet’in kahramanı olan bir efsaneden esinlenip, ‘Leylek’ isimli öyküyü yazdım. Osmanlı emanetinin taşımanın bizim için neleri ifade ettiğini öykünün ana karakterinin yaşadıklarında görmek mümkündür.”
Novi Pazar, gerçekten de Bağlar Dergisi’nde çıkan yazında ifade ettiğin gibi yıllar geçmesine rağmen hala Osmanlı izlerini taşıyan şirin bir şehir. Bu şehir senin için ne anlam ifade ediyor?
“Novi Pazar’a nesnel olarak bakamıyorum çünkü benliğimin bir parçası olarak görüyor ve hissediyorum. Novi Pazar istikrarlığı temsil ediyor benim için. Dinine, örf ve adetlerine, geleneğine sahip çıkan, onlardan vazgeçmeyen, uzlaşmacı, barışçıl bir Boşnak toplumu yaşamakta Novi Pazar’da. Böyle bir toplumun tarihini, sevincini, acılarını, dökülen gözyaşlarını, yaşadığı haksızlıklara göğüs germesini hem Boşnakça hem Türkçe anlatmaya çalışmak boynumun borcu olarak görüyorum. Novi Pazar ve genel olarak Sancak özgürlüğüm ve ilham kaynağımdır aynı zamanda. Ve bunu sadece edebiyat anlamında söylemiyorum. Ben merhameti, saygı ve sevgiyi, yardım severliği, cesaretliliği Novi Pazar’da öğrendim ve bu değerler hayatımda ilelebet var olmaya devam edecektir.”
Her ne kadar Novi Pazarlı olsan da bir yanın Üsküplü. Üsküp şehrinin sende özel bir yeri var mı?
“Şüphesiz ki Novi Pazar yanında, Üsküp’ün de gönlümde paha biçilemez yeri var. İlk Türkçe kelimem, dinlediğim ilk türkü, izlediğim ilk klasik bale temsili, gördüğüm ilk tiyatro sahnesi... Bunların hepsi Üsküp’te oldu. Hatta sanata ilk Üsküp’teki tiyatro sahnelerin basamaklarında meftun olduğumu söyleyebilirim. Üsküp bir kavuşma ve kavuşturma yeridir benim için. Farklı dillere, milletlere, inançlara kucak açabilen, Balkanların vazgeçilemez şehridir.”
Kahramanmaraş’ta düzenlenen 2. Uluslararası Genç Yazarlar Akademisi’ne katıldın, bu etkinlikler senin için ne ifade ediyor?
“Kahramanmaraş’ta beş gün süren bu akademi koca bir bilgi kaynağı oldu benim için. Usta hocalardan ve kendilerini edebiyatın farklı türlerinde ıspatlamış yazarlardan nasihatlar duymak, onların izlenimlerine şahitlik etmek muazzam bir duyguydu. Aynı zamanda YTB’nin desteğiyle çıkan ‘Telve’ ve ‘Bağlar’ dergilerimizin yazarlarıyla buluşup bu edebiyat yolculuğundan onlarla beraber geçmenin ayrı bir değeri vardı.”
Bağlar Dergisi’nin Kahramanmaraş’ta düzenlenen tanıtım programına da katıldın, orada edindiğin izlenimleri bizimle paylaşır mısın?
“Sayın Başkanımız Abdullah Eren’in de teşrif ettiği akademinin Kapanış ve Sertifika Programı sırasında ‘Bağlar’ ve ‘Telve’ dergilerinin tanıtımlarını izleyip, dergilerimizi elimize aldık. ‘Bağlar’ dergisinin ‘Şehir’ dosyasında Balkanların kadim şehirleri arasında doğup büyüdüğüm Novi Pazar’ı görmek bende onur ve bahtiyarlık duygusunu uyandırdığını söyleyebilirim.”
Neden tıp okumayı tercih ettin ve bu alanda ulaşmak istediğin hedefler var mı?
“Ortaokulda biyoloji ve biyokimya düşkünlüğümle beraber gelen, yegane hayalimdi tıp okumak. Şu anda kendime mikrobiyoloji ve histopatolojiyi yakın görsem de, önümdeki üç senede henüz keşfetmediğim tıp alanlarını araştırmayı iple çekiyorum.”
Son olarak eklemek istediğin veya okuyucularımıza iletmek istediğin bir mesaj var mı?
“Saygıdeğer okuyucularınızı tüm samimiyetimle ‘Bağlar’ dergimizin nadide sayfalarına davet etmek istiyorum. Günümüzde çok dinamik bir hayat yaşamamıza rağmen, kitaplardan asla vazgeçmemelerini diliyorum. Keyifli sohbetiniz için teşekkür eder, en içten selamlarımı gönderiyorum.”
- Bu haber 14-11-2023 tarihinde yayınlanmıştır.