Doğuda yer alan ulusların dillerini, tarihlerini, kültürlerini inceleyen bilim Oryantalizm veya diğer adıyla Şarkiyat. Belki de birçoğumuz adını duyar duymaz ne kadar zor bir bölüm, aynı zamanda ilginç bir bölüm olduğu düşüncesine kapılabilir, fakat zor olduğu gerekçesiyle bu bölüme yönelmeyen gençlerimiz olabilir. Ülkemizde de Kalkandelen Devlet Üniversitesi’nde böyle bir bölümün olduğunun farkındayız. Her ne kadar bu bölümü tercih eden öğrenci sayısının az olduğunu düşünsek de, bölümün ilginçliği ve özellikle doğu dillerini barındırması açısından bu bölümü tercih edenler hatta bitirenler bile mevcut. Bu bölümden mezun olan arkadaşımızın kim olduğunu merak etmişsinizdir. Meraklarınızı gidermek adına Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olan Nalan Toska’yı sizler için tanıtalım.

12.06.1992 yılında Makedonya'nın Gostivar şehrinde dünyaya geldi. İlk öğretimini "Mustafa Kemal Atatürk" ilköğretim okulunda tamamladı. Orta okulunu Gostivar şehrinde bulunan "Orta Belediye Okulu-Gostivar" Tıp bölümünü bitirdikten sonra üniversite eğitimini ise Kalkandelen'de bulunan "Kalkandelen Devlet Üniversitesi" Felsefe Fakültesi Şarkiyat bölümüne kaydını yaptırdı.         

Nalan Toska, kendisini tanıtmasının ardından bölümü ile ilgili küçük bir açıklamada bulunmayı uygun görürken: “Daha önceden bilgisi olmayan arkadaşlara şunu söylemeliyim; Şarkiyat Bölümü dört yıllık bir eğitim süresinin yanında ayrıca bölüm ikiye ayrılmaktadır. Şarkiyat bölümü ilk iki yıl normal seyrinde devam ederken, son iki yıl da isteğe bağlı olarak Arap Dili ve Edebiyatı ile Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi sunmaktadır. Ben de bu iki bölüm arasından Arap Dili ve Edebiyatı bölümünü seçerek bu yıl mezun oldum” dedi.

Bu bölümü arkadaşım ve hocalarımın yardımıyla seçtim
Şarkiyat Bölümü demiştik, fakat Nalan arkadaşımızın Arap Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun olduğunu söyledik. Daha çok kafanız karışmadan Nalanla yaptığımız konuşmamızı aktaralım ve bölümü hakkında verdiği bilgilerle işin aslını öğrenelim.

Nalan Toska: “Aslında, birçok kişiye okuduğum bölümü söyleyince çelişki içinde neden, niçin sorularıyla karşılaştım. Bu bölümü arkadaşımın ve hocalarımın yardımıyla, bunun yanında diğer bölümlerden farklı ve değişik olduğunu düşündüğümden dolayı seçme kararı aldım.

Daha önceden Arap dilini yani en azından Arapça okumayı biliyordum. O da ailemin küçük yaşlarda Kuran kursuna göndermesiyle Arapçayla tanışma fırsatı buldum.

Arapça dilinin yanında Arap edebiyatını da öğrenmek bizim için ayrı bir güzeldi, çünkü bildiğimiz edebiyattan farklı olarak Arap edebiyatının güzelliklerini görme şansımız oldu. Tabii bu güzelliklerin yanında zorluklarla da karşılaşmıyor değildim. Yaşadığım zorluklardan biri ise bulunduğumuz ülkede Arapçayla ile ilgili Türkçe kitap ve sözlük bulunmadığı için gereken kitapları yurt dışından almak zorunda kalıyordum. Avantajlarına gelince, diğer bölümlerle kıyasladığımızda bu bölümü okuyanların sayısı az olduğundan dolayı iş bulma imkânımızın daha yüksek olduğunu düşünmekteyim. İlginç yanı ise bildiğimiz gibi Türkçe dilbilgisinde cinsiyet ayrımı yoktur ama Arap dilbilgisinde cinsiyet ayrımı olmasının yanında, ikili yani iki kişi için de ayrım yapılmaktadır” sözlerini dile getirdi.

İlerde bölüme ilginin artacağını düşünüyorum
Bu bölümü seçmesiyle çevresindekilerden aldığı tepkilerin ne olduğunu sorduk. Toska: “Genelde öğrencilerin çoğu bölümün ismini duyunca ürküyorlar. Bunun en büyük sebeplerinden biri Arap dilinin zor olduğunu düşünmelerinin yanında birkaç yıl öncesinden var olmayan bir bölümün tekrardan açıldığı için fazla bilgiye sahip olmamalarından kaynaklanıyor. Bu nedenle de öğrenciler daha yeni yeni bölümün farkında olmaya başladılar. İlerleyen zamanlarda ise bölüme ilginin daha da artmaya başlayacağını düşünüyorum” dedi.

“En büyük hayallerimden biri kariyerime ülkemde devam etmek ama şunu da eklemeliyim ki, ileride hayatın ne getireceğini bilemeyiz” diyen Nalan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Daha yeni üniversiteyi bitirmiş bir öğretmen adayı olarak sadece öğrencilerime ders vereceğim günleri sabırsızlıkla beklediğimi söyleyebilirim.

Şunu da söyleyebilirim ki, Arap dilini ilk duyduğumda benim de korku ve ön yargılarım vardı fakat Arap dilini yavaş yavaş anlamaya ve öğrenmeye başlayınca ne kadar güzel, değişik, hatta ve hatta ne kadar ilginç olduğunu ben de görmeye başladım. Öğrencilere ancak şunu tavsiye edebilirim ki, Arap dilini öğrenmeyi düşünen arkadaşlarıma sadece ön yargılarını bir yana bırakarak tekrar düşünmelerini söyleyebilirim.

Son olarak sadece sizlerin yani "Yeni Balkan" gazetesinin aracılığıyla Şarkiyat Bölümü’nde bulunan bütün hocalarıma desteklerinden ve yardımlarından dolayı teşekkürlerimi sunarak sözlerime son vermek istiyorum” dedi.