“Doktorluk, insanların hayatına dokunma ve yardım etme imkanı veriyor”
Kiril ve Metodiy Üniversitesi, üçüncü sınıf tıp öğrencisi Şair Şerif’le hem başarısı hem de üniversitedeki tıp hocalarının COVİD-19 virüsü hakkındaki tavsiyelerini içeren bir söyleşi gerçekleştirdik.
Lisedeyken de başarınızdan dolayı adınızı çok duyardık fakat yine de bize kendinizi tanıtır mısınız?
Öncelikle tüm okuyuculara selamlar, ben Şair Serif 21 yaşındaydım. Tıp fakültesi dönem 3 öğrencisiyim.
İlkokul ve liseyi Üsküp’te Türkçe olarak anadilimde tamamladıktan sonra, hayalim olan bolüme kaydımı yaptım.
Tüm dünyaya yayılan COVİD-19 virüsü hakkında hocalarınızın tavsiyelerinden bahseder misiniz?
Bildiğimiz gibi Corona virüsünün ülkemizde görülmesiyle birlikte hemen eğitime ara verildi.
Diğer fakültelerdeki öğrenci sayısı ve hijyene bağlı olarak panik yaratan bu virüs Tıp fakültesinde sadece bu nedenlerden dolayı panik yaratmadı. Paniğin asıl nedeni her gün sabahtan akşama kadar hastanede olup hastalarla doğrudan iletişimde olmamızdı tabi. Beşinci ve altıncı sınıfta olan öğrenciler her ne kadar doktorluğa ulaşmada sonuca yakın olsalar da onlar da risk altındaydılar. Jenerasyonda 200’den fazla öğrenci olması da ayrı bir problemdi. Hocalarım bizlerle konuşarak, bu olayların atlatılacağımızı biraz zorluklar yasayacağımızı ama her şeyin telafisi olacağını söylediler çünkü önemli olan öğrencileri ve halkı korumaktı. Sınırlar kapanmadan önce hiçbir seyahate çıkmamamızı, kütüphanelerden ve grup halinde toplanmaktan uzak durmamızı, kişisel hijyenimize dikkat etmemizi, yakınlarımızı bilgilendirmemizi, panik yaratmamamızı, sağlık bakanının açıklamalarını dinlememizi ve medyada dolanan, farklı, belirsiz haberlere kaynakları olmadan inanmamamızı şiddetle tavsiye ettiler.
Okuduğunuz bölüm hakkında biraz bahsederek, ortalama oranı dokuzun üzerinde olan bir Türk olarak nasıl karşılandığınızı anlatır mısınız?
Fakültemizde tıp eğitimi 6 yıl sürmektedir. İlk 3 yılı temel bilimler olarak adlandırıyoruz. Yani insan vücudunun yapısı ve işlevlerini, sonrasında ise vücutta meydana gelen değişimleri değişik açılardan inceliyoruz. İlk olarak Anatomi Fizyoloji Biyokimya gibi derslerle başlarken üçüncü yılda Patoloji Farmakoloji gibi derslerle hastaneye giriş yapıyoruz. Çok fazla dersin ve kısıtlı zamanın olmasından dolayı genellikle her ay sınav dönemimiz oluyor. Yazılı sınavlardan sonra da finaller oluyor ki, genelde bu finaller derslere bağlı olarak mikroskop ya da deneyler yapma yoluyla da olabiliyor. Eğitim dili Makedonca olduğundan dolayı Tıp fakültesine kayıt yapmak isteyenlere dillerini geliştirmelerini tavsiye edebilirim, bolca bilimsel makale okuyabilir, video izleyebilirler. Kendilerini geliştirmek ve hazırlanmak amaçlı.
Tıp fakültesinin zorluğu evet gerçekten üst derecelerde ama gerçekten bu bölümü isteyenler bilmelidirler ki bu yıllar boşuna heba edilmiyor. Bir gün, bir insanın hatta bir ailenin hayatını değiştirebilecektirler. Eğer ki insanlara, onların hayatlarına bir şekilde dokunmak ve yardım etmeyi gerçekten istiyorsak sınavlar, yoğun tempo, uykusuz geçen geceler bu hedefimizin yanında bize ayak bağı değil de hedefe ulaştıran küçük ayrıntılar olacaktır.
Bir Türk olarak ırkçılığa rastlamadım ki gelecekte de öyle bir durumla karşılaşmamayı umuyorum.
Konu bilim ve özellikle insan hayatı olunca, öyle şeyler bence biraz gençlerin gözünü korkutmak için kullanılıyor ama lisedeki arkadaşlara tavsiyem aldırış etmemeleri ve eğer isterlerse dönemin en başarılı öğrencisi bile olabileceklerini bilmeleridirler. Hipokrat Yemininde olduğu gibi, tıpta din, dil, ırk ayrımı olmaz olmamalıdır.
Uzaktan eğitim sürecinizden biraz bahsederek, pratiksiz derslerinizi eksik öğrendiğinizi düşünüyor musunuz?
Uzaktan eğitim, normalde fakültede farklı enstrümanlar kullandığımız için bize biraz daha zor oluyor ama profesörler ve yardımcı asistanlar her zaman sorularımıza mail yoluyla cevap veriyorlar, yardımcı oluyorlar. Bu hafta da online olarak teorik derslerine devam edeceğiz. Pratik olarak biraz zorlansak da telafi edileceğini umuyoruz çünkü hocalar da virüs yüzünden farklı alanlarda baskı altındalar. Hepsi elinden geleni yapmaya çalışıyor diyelim.
Son olarak, hem tıp okuyan biri olarak virüs hakkında önerilerinizi hem de çok çalışkan bir Türk olarak toplumumuza öğütlerinizi alabilir miyiz?
Corona virüsü hakkında bilgi ve birkaç öğüt vermek de isterim. İlk olarak şunu söylemeliyiz ki ‘bana bulaşmaz, bulaşırsa bile bir şey olmaz’ ya da ‘gencim’ diye kendimizi avutmayalım lütfen çünkü kimse genç veya dayanıklı olduğunuz için garanti veremez kaldı ki siz hastalığı basit olarak atlatsanız bile en yakınlarınıza bulaştırma ihtimaliniz kaçınılmazdır. Bu yüzdendir ki gençlerin virüsü ayakta tutuğu söyleniyor, kendimizi, yaşlılarımızı, hastalarımızı ve toplumumuzu koruyalım.
2019-nCoV isimli (resmi ismiyle SARS-CoV-2), tek zincirli bir RNA virüsüdür. Virüs, insanlarda Koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) adı verilen, bulaşıcı bir hastalığa sebep olmaktadır. Virüs, SARS (İng: "Severe Acute Respiratory Syndrome", Tr: "Şiddetli Akut Solunum Sendromu") isimli hastalığa neden olan SARS-CoV isimli virüsün yakın bir kuzenidir yani evrim geçirmiş halidir.
Semptomları ise Ateş (%98) Öksürük (%76) Nefes Zorluğu/Darlığı (%55) Bitkinlik veya Kas Ağrısı (%44) Balgam Üretimi (%28) Baş Ağrısı (%8) Kanlı Tükürük (%5) İshal (%3) olarak biliniyor.
2019-nCoV bulaşan hastalarda hafif bir öksürük görülüyor; sonrasında 1 hafta boyunca süren nefes darlığı yaşanabiliyor. Şu ana kadar bu vakaların %15-20 arasının ciddi bir tehlikeye dönüştüğü ve hastanede ventilasyon gibi bir müdahaleyi gerektirdiği belirlendi.
Hasta bireylerin öksürmeleri aksırmaları ile ortama saçılan damlacıkların solunması ile bulaşır. Hastaların solunum parçacıkları ile kirlenmiş yüzeylere dokunulduktan sonra ellerin yıkanmadan yüz, göz, burun veya ağıza götürülmesi ile de virüs alınabilir. Kirli ellerle göz, burun veya ağıza temas etmek risklidir.
Hastalıktan En Çok Etkilenen Kişiler:
60 yaş üstü olanlar ve ciddi kronik tıbbi rahatsızlıkları olan insanlar, kalp hastalığı, hipertansiyon, diyabet, kronik solunum yolu hastalığı, kanser, sağlık çalışanları.
El temizliğine dikkat edilmelidir. Eller en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalıdır. Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmaya gerek yoktur, normal sabun yeterlidir.
Eller yıkanmadan ağız, burun ve gözlerle temas edilmemelidir.
Hasta insanlarla temastan kaçınmalıdır (mümkün ise en az 1 m uzakta bulunulmalı).
Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık temizlenmelidir. Hastaların yoğun olarak bulunması nedeniyle mümkün ise sağlık merkezlerine gidilmemeli, sağlık kuruluşuna gidilmesi gereken durumlarda diğer hastalarla temas en aza indirilmelidir.
Öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağız tek kullanımlık kağıt mendil ile örtülmeli, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içi kullanılmalı, mümkünse kalabalık yerlere girilmemeli, eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burun kapatılmalı, tıbbi maske kullanılmalıdır.
Çiğ veya az pişmiş hayvan ürünleri yemekten kaçınılmalıdır. İyi pişmiş yiyecekler tercih edilmelidir.
Çiftlikler, canlı hayvan pazarları ve hayvanların kesilebileceği alanlar gibi genel enfeksiyonlar açısından yüksek riskli alanlardan kaçınılmalıdır.
Seyahat sonrası 14 gün içinde herhangi bir solunum yolu semptomu olursa maske takılarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı, doktora seyahat öyküsü hakkında bilgi verilmelidir.
Tüm bu kötülükleri atlatacağımıza inanıyorum, korumak korunmak biraz zor, sabır gerektiren bir olay ama İnşallah bu günler de geride kalacaktır.
Sevgi ve selamlarımla, sağlıkla kalın.
Müradiye ABDÜL
- Bu haber 06-04-2020 tarihinde yayınlanmıştır.