“Edebiyatın Hayatımda Özel Bir Yeri Var”
Okurlarımıza kendinizi tanıtır mısınız?
“Ben İvona Stoyanovska, Makedonyalıyım, Üsküp'te yaşıyorum. Üsküp Aziz "Kiril ve Metodiy" Üniversitesi’ne bağlı Filoloji Fakültesi’nde çift ana bilim dalı bitirdim. Yani Alman Dili Edebiyatı ve Türk Dili Edebiyatı bitirdim. Mezun olduktan sonra yüksek lisans için Türkiye 'de burs kazandım. Daha sonra Türkçemi geliştirmek için kursa gittim. Osmanlıca ile ilgili bilimsel hazırlık gördüm. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazandım. Aslında daha doğrusu Eski Divan Edebiyatı okudum. Tez olarak Bahri Divanı üzerinde çalıştım ve bu yıl Ağustos ayında mezun oldum.”
İki farklı bölüm ve bunlardan biri Türk Dili ve Edebiyatı. Türkçe’ye olan merakınız nereden geliyor?
“Dile ve şiir okumaya cocukluğumdan beri büyük bir merakım var. Alman Dili ve Edebiyatı ile Türk Dili ve Edebiyatı dediğiniz gibi farklı bölümlerdir. Çocukken ilkokulda ve lisede Almanca dersi aldım o yüzden yüksek lisansıma da Almanca üzerine devam ettim. Aynı zamanda Türkçe'ye ilgim de vardı. Bu sebeple çift anadal programını seçtim. Çocuken Türk şarkılarını dinlemeyi ister ve severdim. Anlamıyordum ama seve seve dinlerdim. Zaman geçtikçe şarkı sözlerini anlamaya başladım. Kulağıma güzel geldi. Türkçe öğrenmeye merakım ve Türk kültürüne özel bir sempatim var.”
Özellikle Osmanlıca ile ilgilinmenizin bir sebebi var mı?
“Osmanlıca öğrenmek için herkesin bir nedeni, bir hikâyesi var. Benimki belki de merak olabilir. Geçmişte yazılmış kaside ve gazellerin her bir beyitinde anlatılan sahneyi gözümün önünde canlandırmak istedim ve o derinliğe dokunmak istedim, o zaman Osmanlıca öğrenmem lazım dedim ve hikâyem başladı. Türk Dili ve Edebiyatı okumaya başlayınca temel Osmanlıca’yı bilmem gerekiyordu. Bu yüzden İstanbul Üniversitesi’nde Osmanlıca temelli bir hazırlık eğitimi aldım. Hocalarım Prof. Dr. Hatice Tören ve Doç. Dr. Enfel Doğan'ın Osmanlı Türkçesine Giriş derslerine girdim. Daha sonra hocam Prof. Dr. Kemal Yavuz'un Paleografya derslerini takip ettim. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.”
Türkçeyi veya Osmanlıcayı öğrenirken zorlandınız mı?
“Tıpkı Goethe’nin söylediği gibi; “Her şeyde başlangıç zordur”. İşte öyleymiş. Ama kalbimizden, içten bişey isteyince yaparız. Yol buluruz, çare de buluruz. Bende de öyle oldu. Bu bölüme severek geldim ve asla pişman olmadım. Severek çalıştım, öğrendim. Aslında kuşkusuz dil öğrenimi zor ve bitmeyen bir yoldur. Kazandığım tecrübeleri hayatım boyunca unutamam.”
Tez için bu konuyu seçerken hangi duygularla hareket ettiniz?
“Benim yüksek lisans tezi olarak hazırladığım eser, 19. yüzyılın sonlarında yaşamış olan Divan şairi Bahri tarafından kaleme alınmıştır. 19. yüzyılda Türk Edebiyatında divan şiiri geleneği hala varlığını devam ettirmektedir. Şair Bahri, bu divanında divan edebiyatı geleneğini devam ettirmiş ve Kur’an-ı Kerim ve Hadis gibi kaynakları temel alıp aşk, sevgili, din, kader, ölüm, tasavvuf gibi konuları işlemiştir. Tezimi çalışırken ben de başta aşk ve sevgi, Bahri'nin işlediği konular ile kalbim doldu, kanatlarımı kuvvetlendirdim ve hareket edebildim. Şimdi sağlam kanatlı olunca kuş her yere uçabilir… Diğer bir konu da kader! Her aşamasında benden yardımlarını esirgemeyen, tezimi kontrol ederek bana yol gösteren saygıdeğer hocam ve tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Cemal Aksu’ya şükranlarımı sunarım.”
Gençlere ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?
Yeni kültür, yeni insanlar tanıyarak kişiliğimi ve kendimi geliştirmek, yurt dışında eğitim almak istedim. Yurt dışında, daha doğrusu Türkiye’de İstanbul gibi bir şehirde yaşamanın birçok katkısı oldu bana. Bir süreden sonra artık İstanbul sizi kendisine bağımlı hale getiriyor. Türkiye özellikle de İstanbul, benim için ilham kaynağım olmuş durumda. İstanbul artık benim hayatımın bir parçası. Geriye dönüp baktığımda iyi ki İstanbul Üniversitesi’nde okudum diyorum, diyeceğim. İyi ki İstanbul’da yaşadım… İyi ki o toprakta nefes aldım… Dünyaya yine gelebilseydim sanırım yine İstanbul’da okurdum. İstanbul’da yaşadığım her an, her saniye, aldığım her nefes beni son derece mutlu etti.
Yeni bir ülkenin geleneklerini öğrenirken, insanları ve değişik kültürlerle tanışmak kendimizi geliştirmek heyecan verici, yeni bir hayattır. İşte bu… Tam öyle kaynaktan su içmek. Memnuniyetle. Seve seve, doya doya…Yurt dışında yaşamayı ve okumayı seçmek şüphesiz hayatınızı zenginleştiren tecrübelerinden biri olacaktır.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
“Her aşamasında benden yardımlarını esirgemeyen, tezimi kontrol ederek bana yol gösteren saygıdeğer hocam ve tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Cemal Aksu’ya, yalnız ilmî değil manevî olarak da bana destek olan hocalarım Prof. Dr. Kemal Yavuz, Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan, Prof. Dr. Azmi Bilgin, Doç. Dr. Murat A. Karavelioğlu ve Yrd. Doç. Dr. Esra Egüz’e ayrı ayrı teşekkür ederim. Yardım ve desteklerini benden hiç esirgemeyen araştırma görevlisi arkadaşlarım Sibel Ay, Süreyya Pekşen, Yasemin Karakuş ve Ömer Aslan'a da teşekkür ederim. Üsküp Kiril ve Metodiy Üniversitesi Filoloji Fakültesi’nden Hocalarım Prof. Dr. Sevin Alil, Prof. Dr. Fadil Hoca, Prof. Dr. Oktay Ahmed ve Prof. Dr. Nazım İbrahim ile Türkiye'den gelen ve Üsküp’te Türkoloji bölümünde ders veren değerli hocalarım Doç . Dr. Sait Okumuş, Prof. Dr. Recai Özcan ve Üsküp Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Eski Müdürü hocam Tayfun Kalkan'a şükranlarımı sunarım ve bu süreçte beni hiç yalnız bırakmayan ve hep destek olan aileme çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Herkese sonsuz teşekkürler... Sağ olun var olun. Allah razı olsun!”
Biz de İvona Hanım’a konuşmamızı kabul ettiği için teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz.
- Bu haber 30-11-2015 tarihinde yayınlanmıştır.