Gurbet yollarında törpülenmiş hayatlar: Bizim gurbetimiz bitmeyecek
Arif Züber: “Artık hayatta, çocuklarımın gelişimi için çabalıyorum. Oğlum şu anda üniversite öğrencisi, kızım lise son sınıfta. Onların eğitimi, gelenek ve göreneklere göre gelişimi en büyük çabam.”
Zorluklardan, zorluklara sürüklenmenin adıdır gurbet. Bilmediğin coğrafyalara, tanımadığın insanların arasına, yüreğinde umut ve korkuyla bir yerden başka bir yere savuran sert bir rüzgarın adı.
Sizlere bu hafta, gurbet yollarında törpülenmiş bir hayat hikayesini sunmaya gayret edeceğiz.
Arif Züber, 03 Temmuz 1962 yılında Merkez Jupa'nın Breştanik köyünde doğdu. Dokuz çocuklu bir ailenin yedinci oğlu. Çocukluğu tarım işleriyle, ailesine yardım ederek geçerken, eğitimini Kocacık'ta “Necati Zekeriya” İlkokulunda tamamladı. Yıllar geçtikçe tarım ve hayvancılıkla daha çok uğraşmaya başladı. Lakin 1988 yılında Avrupaya çıkma hevesi yüreğinde baskın gelip, valiziyle yollara düştü. İlk durak yeri Hollanda oldu. Orada ki şartlar istediği gibi çıkmayınca Belçika, Lüksemburg, Almanya ve Avusturyaya gitti. İzinli yahut izinsiz bir kaç yıl çalıştı. Fakat sonra tekrar yurda döndü .
Aklının bir köşesinde yurt dışına çıkma hevesi bulunsa da, gençlik yıllarında arkadaş ortamının da vesilesiyle milli şuuru git gide yükseldi. Çekilen zorluklar, imkansızlıklar, bölgesel kalkınmanın gerekliliği fikrini ortaya çıkardı. Bu hususta 1991 yılında Makedonya’da filizlenmeye başlayan Türklerin siyasette olma fikrini, arkadaşlarıyla birlikte dava edinip, Türk Demokratik Partisi kürsüsünü doğup büyüdüğü bölgede kurdular. Bu elbette hiç ama hiç kolay olmadı. Bu uğurda maddi ve manevi değerler de feda edildi. Fakat bölgesel kalkınma hususunda büyük adımlar da atıldı.
Ömrünün yarısını gurbetin meşakkatine harcayan Arif Züber bizlere hayat hikayesini şöyle anlattı:
“Bir umut deyip avrupanın bir çok yerinde çalıştım. Geride hep özlem duyduklarım bıraktım. Son olarak da 1994 yılında izin belgesiz kaçak İtalya'ya geldim. İlk başlarda on kişilik bir odada, benim gibi izin belgesi olmayan, ülkeye kaçak yollardan gelenlerle aylarca kaldım. Sonrasında bir fırsatını bulup oturma ve çalışma iznimi yaptım.
Artık yorgundum, çalışmak ve yeni umutlar tazelemek için başka bir devlete gitme mecalim kalmamıştı. O yüzden İtalya’da bir an önce yerleşmek istiyorumdum. Burada, inşaat işlerinde aralıksız çalışmaya başladım. Maddi yönden de güçlendikçe 1998 yılında eşim de Italyaya getirdim. Oğlumun ve kızımın doğumu ile Italya'nın Abruzzo bölgesini yeni vatanımız olarak belledik. Yabancılık çektik elbet, fakat bizim bölgeden Italya’ya göç edenlerin çoğunluğu, bu yabancılık hissini hafifletmeye yetti.
Ama mukadderat o ki 10 Eylül 2013 yılında eşimi kaybettim. Bu beni iyiden iyiye üzüp, asıl bir yalnızlığa sürükledi. Bu ani kayıp ne kadar acı olsa da, çocuklarım için güçlü görünmek zorundaydım. Bu yüzden kendimi çarçabuk toparladım. Bu hususta bana manevi destek verenlerin sayesinde bu süreç biraz da hızlı geçti. Acısını veren rabbim, sabrını da veriyormuş. Ama içimizde hep bir parçanın eksikliğini çocuklarımla hissediyoruz.
Hayat tüm zorluklara rağmen devam ediyor. Diğer ülkelerdeki gurbetçilerimiz gibi global kriz döneminde bizlerde italyada da işimizi kaybettik, maddi sıkıntılar çektik. Şiddetli depremler yaşadık. Fakat her şey içimizde bir iz bırakarak çekilip bitti. Artık hayatta, çocuklarımın gelişimi için çabalıyorum. Oğlum şu anda üniversite öğrencisi, kızım lise son sınıfta. Onların eğitimi, gelenek ve göreneklere göre gelişimi en büyük çabam. Ecnebi diyar maalesef içinizde ki dini ve manevi değerleri de söküp alır sizden. Bu yüzden çocuklarımın bunları içinde yaşatmasın için de ayrı çaba gösteriyorum. Bizim gurbetimiz bitmeyecek. Yeni yeni gurbet yoluna düşmeye hazırlananlar, umutlarının yanında cefasını da eklemeyi unutmasınlar. Uzaklarda acılar iki katı daha ağır yaşanır. Yeni Balkan gazetesinin aracılığıyla da Makedonya’da tüm akraba ve dostlarıma selamlarımı iletiyorum.”
Yaser H.
- Bu haber 15-03-2022 tarihinde yayınlanmıştır.