Ayeti: “Hayatımın Sonuna Kadar Yardım Çalışmalarıma Devam Edeceğim”
Maddi, manevi destekle yardıma muhtaç ailelerin, özellikle yetimlerin yardımına koşan Mürvet Ayeti, onlara yardım etmenin kendisinin en büyük vazifesi olduğunu söylüyor. 1970 Priştine doğumlu olan Mürvet Ayeti İdrizi, Üsküp’te ikamet ediyor ve birçok alanda yardıma muhtaç ailelere faaliyetlerini sürdürüyor.
Kendisinin özellikle yetimlere yönelik faaliyetlerinin bir hayli olduğunu öğrenirken, kendisiyle yardım faaliyetleri hakkında bir konuşma gerçekleştirdik. Mürvet Hanım, yetimlere yardım amaçlı çalışmalarının 2001 yılından beri devam ettiğini ifade etti. Öncelikle, onlara sponsor bulma çabasında çalışmalarını sürdürürlerken, ardından evlere ziyaret ve yaşam şartlarını inceledikten sonra yazılı ve resimli belgelerle kurumlara maddi destek vermeleri adına başvurduklarını belirtti.
Ellerinden geldiği kadarıyla ihtiyacı olan ailelere yardıma koştuklarını belirten Mürvet Ayeti: “Genellikle, yardımlarımız arasında yetimleri olan aileler ilk sırada yer alıyor. Ondan sonra, aşırı derecede ihtiyacı olan ailelere de yardımda bulunmaya gayret ediyoruz. Yardımlarımız, Üsküp ve civar köyleri başta olmak üzere, Kumanova, Kalkandelen, Pirlepe ve Kırçova gibi diğer bölgelere de yardımlarımızı ulaştırmaya çalışıyoruz” dedi.
Yapılan yardımlarımızın arasında ilk sırada yetimler yer alıyor
Yapılan yardımlarda, önceliğin yetimlere tanındığını öğrenirken, bunun sebebinin ne olduğunu sorduk. “Evet, yapılan yardımlarımızın arasında ilk sırada yetimler yer alıyor. Sebebi ise çok basit. Yaşadığımız coğrafyada kadınların büyük çoğunluğu aileleriyle birlikte yaşıyorlar. Hep ya babası, ya abisi veyahut eşi tarafından sağlanan imkânlarla yetinmesi gerekiyor. Hele evli olup ve sonradan dul kalan bayanların işi daha da zor çünkü, birçoğunun resmi nikâhı olmadan bu zorluklara boyun eğmesi gerekiyor. Köylerde ise bu gibi vakalara daha sık rastlıyoruz” açıklamasını yaptı.
Böyle bir işte bulunmanın büyük bir sorumluluk taşıdığını biliyoruz. Mürvet Hanım da böyle hayırlı bir işe nasıl başladığını şöyle anlattı: “1992-1998 yılları arasında Türkiye’de yaşadım. O dönemlerde Hırvatistan ve Bosna’da savaş başladığından dolayı iki erkek kardeşimi buradan uzaklaştırmak zorundaydık. Müslüman olan Yugoslav askerleri hep en yoğun çatışmaların bulunduğu yerlere gönderiliyorlardı. Biz Türkiye’ye gittiğimizde ilk önce akrabalarımızın yanında kaldıktan sonra kendi evimize çıktık. Yeni ev açarken, akrabalar, komşular ve bütün mahalle bizler için seferber oldu ve herkes evinden bir şey getirip, iki gün içerisinde evimiz hazırlandı. Allah, hepisinden razı olsun.
O yıllardan sonra, ben de birilerine yardım edeyim diye Allah’a, bana da böyle bir imkânı tanıması için hep dua ediyordum. Eğer ben savaşlardan sağ çıkmışsam bunun bir hikmeti vardır. Böylelikle, memleketime geri döndüğüm zaman hizmet arayışlarında kendimi buldum. Bunu hep, bize yardım eden insanları unutmamak ve Allah’ın rızasını kazanmak ümidiyle yaptım” dedi.
Bu işe gönüllü olarak başladım
Mürvet Ayeti, konuşmasının devamında: “Hayır işleriyle tek başına uğraşmak çok zordur. Onun için muhakkak, bu alanla ilgilenen kurumlarla çalışmak daha kolay ve tertipli olur. Bu yüzden ben de bu işe gönüllü olarak başladım. Kosova’da iki yıl gönüllü olarak, üç yıl da kadrolu çalışan bir yardım kuruluşunda ve Makedonya’da da yedi yıl gönüllü olarak çalıştıktan sonra, iki aydan beri de (eylül ayından itibaren), “İyilik Başağı” adlı yardım kuruluşunda yetimler biriminde kadrolu çalışanım” dedi.
İlerdeki çalışmalarından da bahseden Ayeti: “İlerde inşallah, yetim ailelerine karşı bir eğitim projesiyle hizmetlerime devam edeceğim. Proje için hazırlık içerisindeyim. Bu işe de Allah izin verirse, hayatımın sonuna kadar devam etmeyi istiyorum” diyerek, bunun dışında başka ne gibi işle meşgul olduğunu da anlattı: “Aynı zamanda, kadınlara yönelik olan “Kadın Tanınma Derneği” kuruluşunda da yönetim üyesiyim ve kadınlarla ilgili, eğitimle ilgili, kadın haklarıyla ve ihtiyaçlara göre etkinleştirme dersleri veriyoruz. Bu yönde iki köyde, eğitim kurslarımız vardı. Orada projenin hazırlıkları ve gidişatı için ben sorumluydum. Bu projeler Studeniçan ve Araçinova köylerinde tamamlandı. O projelerde dikiş kursları, ingilizce dil kursları ve iki haftada bir din ve ahlâk dersleri veriyorduk” sözlerini ifade etti.
“Hayır işleriyle uğraşmak, gerçekten hem şahsi hem de sosyal bir ihtiyaç. Bu şekilde Allah’ın verdiği nimetlerin kıymetinin daha çok farkında oluyoruz. Hem de kendimizi daha faydalı bir birey olduğumuz hissine kapılıyoruz. Yardıma muhtaç olanlara biz, elimizden geleni yapıyoruz ama inşallah, Allah’ın karşısına da emanetimizi yerine getirmiş bireyler olarak çıkarız” sözlerini dile getirdi.
- Bu haber 03-11-2015 tarihinde yayınlanmıştır.