Yahya Kemâl Mi Üsküp'ü Üsküp Mü Yahya Kemâl'i Anlatır?
Yahya Kemâl’in Üsküp’te iken 5 farklı evde kaldığını biliyor musunuz?
1. Şairin validesi merhume Nakıye Hanım’ın annesi olan Âdile Hanım’a ait olan ve İshakiye Mahallesinde “karaağaçlar altında” bulunan, Ahmet Âgah’ın doğduğu ev.
2. Nakıye Hanım’ın genç yaşta vefatının ardından, İbrahim Naci Bey’in yeni bir evlilik yapmasından dolayı ailenin taşındığı Vardar’ın karşı yakasındaki Muhacir (Macir) Mahallesi’nde yer alan kiralık ev.
3. Ahmet Âgah 5 yaşında iken, dadısı Zeynep’in evlenerek taşındığı Karşıyaka’daki muhacir evi.
4. Şairin akrabaları “Humbaracızadeler”e ait olan ve Ahmet Âgah’ın aralıklarla ikamet ettiği, Serova deresi kıyısındaki konak.
5. Âdile Hanım tarafından verilen yardımla şairin babası tarafından gecikmeyle de olsa Âdile Hanım’ın konağının yanına yaptırılan, Ahmet Âgah 4 yaşında iken 1888’de yapımı tamamlanan, şairin çocukluğunu ve Üsküp’ten ayrılana kadar genel olarak gençlik yıllarınının geçtiği ev.
Şair, bu evlerden birincisinde yani Âdile Hanım’a ait olan ve İshakiye Mahallesinde “karaağaçlar altında” bulunan konakta doğmuştur. Ancak; bugün Bit Pazarı’nın yanındaki tiyatronun otoparkının olduğu yerde bulunan, şair 4 yaşında iken yaptırılan konakta büyümüştür. (Yahya Kemâl doğduğu zaman adı “Ahmet Âgah” olarak konmuştur. Yıllar sonra “Yahya Kemâl Beyatlı” isim ve soy simini kullanmıştır.)
“Üsküp’ten A.ÂGÂH” imzasıyla 1901 tarihli “Musavver Terakkî” dergisinde basılan “Hatıra” şiiri, yayınlanan ilk şiiridir.
Üsküp’te Vâlî Hafız Mehmed Paşa aleyhinde başlayan isyana yazdığı şiir ilk politik-sosyal içerikli şiiridir.
İnkılâpçı Ragıp Efendi’yi Üsküp’te tanımış ve onu Paris’e yönlendirecek kaçış fikrinin temelleri Üsküp’te atılmıştır.
Muallim Naci, Recaizâde Mahmud Ekrem, Ziya Paşa, Abdülhak Hâmid gibi yazarların “ufuk açan” kitaplarıyla Üsküp’te (İshâkiye Mahallesindeki evde) tanışmış ve “yenilikçi edebiyat arayışı”nın temelleri Üsküp’te atılmıştır.
Üsküp tekkelerinden tecrübe edinerek aldığı “rindâne” tavır, hem bütün rubailerinde hem de diğer birçok şiirinde, mezar taşına kadar peşini bırakmayacaktır.
Gerek dinî ve millî şahsiyetinin oluşmasında, gerekse bu içerikteki şiirlerinin yazılmasında “ilk tohumları atan” Üsküp sevdalısı Nâkıye Hanım, Eylül 1897’de Üsküp’te vefat eder ve “bu şehrin toprağına karışır.”
Şiir yeteneği ilk olarak, bir çocukluk aşkının tesiriyle Üsküp’te ortaya çıkar.
Yahya Kemâl’in gerçekçi bir Doğu-Batı kıyaslaması yapmasını sağlayacak olan tecrübeyi kazandığı Yeni Mekteb, Üsküp’ün “en mübarek tepesi” olan Sultan Murat Camisi tepesindedir.
Onu “Şark’tan Garb’a” geçiren Üsküp’teki Mekteb-i Edeb’de, daha sonra içerisine hızlı bir şekilde dalacağı İstanbul entelektüel ortamının fikir dünyasına “Sabah” ve “İkdam” gazeteleriyle girer.
O DÖNEMDE YÜZ ELLİYE YAKIN CAMİDE OKUNAN BEŞ VAKİT EZANIYLA, “FATİH DEVRİNİN RÛHÂNÎ BİR MEZARLIĞI” OLMASIYLA, “RUMELİ’DE TÜRKLÜĞÜN TEKÂSÜF ETTİĞİ ŞEHİR” OLMASIYLA ÜSKÜP, YAHYA KEMÂL BEYATLI’NIN FİKİR VE SANAT DÜNYASININ NÜVESİDİR, ÖZÜDÜR...
Üsküp Yahya Kemâl’in; sarıp sarmalayan, dünyaya göz açtığı zaman gördüğü (hatta Üsküp’ün tepelerinden içine çeker gibi gibi seyrettiği), dinlediği, dokunup hissettiği, mütecessis bir ruh ile anlamaya çalıştığı, bütün çıkarımlarını sonraki yıllarda bulunduğu şehirlerde gördüklerini anlamak için temel yaptığı bir şehirdir.
Şimdi yazımızın başlığındaki soruyu tekrar soralım?
Soru: Yahya Kemâl mi Üsküp’ü, Üsküp mü Yahya Kemâl’i anlatır?
Cevap: Hem Yahya Kemâl Üsküp’ü, hem de Üsküp Yahya Kemâl’i anlatır.
Dr. Ertuğrul KARAKUŞ
- Bu haber 03-12-2019 tarihinde yayınlanmıştır.