KONSANTRASYON! - Dikkat ekonomisi üzerine…
Günter Mercan
“Bilgi zengini bir dünyada, bilginin bolluğu başka bir şeyin eksikliği anlamına geliyor: bilginin gerektirdiği şey her ne ise onun kıtlığı. Bilginin ise ne gerektirdiği oldukça açık: alıcılarının dikkatini gerektiriyor. Bundan dolayı, bilginin bolluğu dikkatin yokluğunu ve dikkati tüketebilecek bilgi kaynaklarının fazlalığından ayırma ihtiyacını yaratıyor.” (Herbert Simon)
Günümüzün “en kıt kaynağı” olan dikkat üzerinde bir yazı yazma fikri birkaç hafta önce aklıma geldi. Konu hakkında biraz araştırma yaptım. Ondan sonra kendimi tamamen farklı bir yazı yazarken buldum. O yazı iki hafta önce yayınlandı. Neyse ki üç gün önce bu konuda yazmak üzere bilgisayarın başına geçtim. Önce konu hakkında fazla bilgi edinmek için internette dolaştım; web tarayıcımda konu üzerinde yazılmış makale, rapor, köşe yazısı ve analizlerin oluşturduğu onlarca sekme açtım. Bunları gözden geçirmek birkaç saatimi alır ve yazımı akşama kadar bitiririm diye düşündüm. Fakat, üç gün sonra kendimi aynı yazı üzerinde çalışırken buldum. Nedenini merak ediyorsanız, dikkatimi sadece bu konu üzerinde toplayamıyordum. Web tarayıcımda açtığım sekmelerdeki yazılara çalışırken kendimi konuyla alakası olmayan başka bir yazı okurken, YouTube’dan video izlerken ya da cep telefonumda sosyal medya hesaplarını kontrol ederken buluyordum. Bir bakmışım ki, aklıma ondan önceki gece arkadaşlarla yemek yerken yaptığımız tartışma gelmiş, bu konuda Google’dan araştırma yapıp kendimi haklı çıkarmaya çalışıyorum; kendimi, kardeşimle uzun süre izlemeyi planladığımız bir filmi izlerken veya Instagram’a fotoğraf yüklerken buluyorum. Ertesi gün, bu konulara ilgi duyan bir kuzenle çay içerek sohbet ederken bir anda kendimizi ortak bir arkadaşımızın Snapchat’te paylaştığı hikâyesine yorum yaparken veya Facebook’ta yapılan bir canlı yayını izlerken buluyorduk.
Ve işte yine ben, yazımı paylaşılmak üzere göndermek için birkaç saat kala bilgisayar başındayım ve tamamlamaya çalışıyorum. Eşi benzeri görülmemiş bir çağda yaşıyoruz ve inanılmaz miktarda bilgiye erişme imkânımız var. Daha önce söylediğimiz gibi çok farklı kaynaklardan ve çok büyük hacimde veri üretilmektedir. Üretilen veri hacminin katlanarak büyüdüğü dijital dünyada platformlar arasında tüketicilerin kısıtlı dikkatini çekebilmek için kıyasıya bir rekabet yaşanmaktadır. “Dikkat ekonomisi” olarak adlandırılan bu olgu, platformların bireylere gösterdikleri dikkat karşılığında ücretsiz hizmet sundukları ve gittikçe artan bu dikkat süresini de reklam verenler üzerinden paraya çevirdikleri bir modele işaret etmektedir. Kurulan bu ekonomik modelde en belirleyici gösterge ekran başında geçirilen süredir. Bu platform sahibi şirketler, davranışsal psikolojiden yararlanarak geliştirdikleri teknikleri maharetle uygulayarak alışkanlık yapan deneyimler tasarlayıp ekran başında geçirilen süreyi büyük oranda arttırmayı başarmıştır. Alışkanlıkların zamanla bağımlılık hâline gelmesi ve söz konusu süreç çağımızın öncelikli problemlerinden birini teşkil eden teknoloji bağımlılığını ortaya çıkarmaktadır. Gerek herkesin öğrendiği gelişmeleri kaçırma endişesi olsun, gerek sosyal medyada yaptığımız paylaşımların kaç kişi tarafından ne oranda beğenileceğinin merak edilmesi, gerek alışkanlık döngüsünden dolayı kendimizi tamamıyla bitirmemiz geren işe odaklayamıyoruz. Konunun önemini fark eden dünyaca ünlü danışmanlık şirketi Accenture’un uzmanları Thomas Davenport ve John Beck daha 2001 yılında “Dikkat Ekonomisi (The Attention Economy)” adlı bir kitap çıkardılar ve bu eserlerinde dikkatin öneminin altı kalın çizgilerle çiziliyor ve ayrıca dikkat nasıl yönetilir detayları ile anlatılıyor.
Aslında dikkat oldukça kıt bir kaynak. Hiç kimse sonsuz sayıda şeye dikkat gösteremez. Halbuki, günümüzde insanlardan eski zamanlarda olduğundan çok daha fazla işe dikkat ayırması, çok daha fazla konuyla uğraşması bekleniyor. Dikkat edilmesi gereken o kadar çok bilgi ve etkinlik var ki, “dikkatin yönetimi” artık kaçınılmaz konulardan biri haline gelmiş bulunmaktadır. Dikkat yönetiminin ne kadar büyük önem kazandığını vurgulamak isteyen Davenport ve Beck, “Büyük ve çok sayıda seçeneklerin olduğu bu dönemde dikkatin nasıl yönlendirilmesi gerektiğini bilen şirketler ve bireyler başarılı olacaklar. Geri kalanlar ise başarısız olmaya mahkumlar” diyor.
Geçmişte, bilgi kaynaklarına erişim zor olduğu ve büyük hacimde veriyi elde etmek günümüzdeki kadar kolay olmadığı için insanların dikkatinin büyük bölümünü onlara değer katacak bilgilere yönlendirmesi problem olmuyordu. Geçmişe kıyasla günümüzde büyük hacimde veriye kolay erişimin sağlanması ve neredeyse sınırsız bilgi kaynağına sahip olmamız, fakat, diğer tarafta bu bilgileri edinmek için ayırdığımız zamanın her iki dönemde aynı kalması dikkat yönetimi açısından problem yaratıyor. Psikoloji biliminde dikkat, insanın zihin gücünün herhangi bir nesne ya da olay üzerinde yoğunlaşması olarak tanımlanır. Psikologlar çok önceden çok sayıda bilgiye erişimin dikkatte düşüşe sebep olduğunu belirlemişlerdir. Son zamanlarda popüler olan “multitasking (çoklu görev)” yani aynı anda birden çok iş yapma olgusu az önce söylediğim denklemi doğrular gibi. Bu ise iki veya birçok işi bir arada yapabilmemizin mümkün olduğu, fakat kendimizi bir işe verdiğimzide diğerinden önemli şeyleri kaçırmak kaçınılmaz oluyor. Üniversitede ders dinlerken aynı anda telefonumuzdan sosyal medya hesaplarımızı da kontrol edebiliriz. İlgimizi çeken birinin yüklediği resime yapılan yorumlara bakarken hocamızın verdiği ve ders kitaplarında geçmeyen bir örneği veya gündemi yorumlamasını kaçırmış olabiliriz.
Biraz sosyal medya üzerinde durmak istiyorum. 2019 yılında ABD merkezli bir bulut yazılım şirketi DOMO tarafından hazırlanan “Veri asla uyumaz” infografik çalışmasında yılın en popüler platform sahibi şirketlerinin bazılarının günün her dakikasında ne kadar veri ürettiği gösterilmiştir. Çalışma kapsamında bir dakika içerisinde; YouTube video paylaşım sitesinde kullanıcılar tarafından 4.500.000 video izlenmekte, dünya üzerinde 188.000.000 adet elektronik posta atıldığı, Twitter üzerinden 511.200 tweet atıldığı, Google arama motorundan 4.497.420 arama işlemi yapıldığı, Instagram kullanıcılarının 277.777 adet hikâye paylaşımı yaptıkları, 231.840 Skype araması yapıldığı, 390.030 uygulamanın indirildiği vesaire bilgisi paylaşılmıştır. Araştırmanın en ilginç noktası yukarıda verilen tüm rakamların sadece bir dakika içinde yapılan işlemler olmasıdır.
We Are Social ve Hootsuite’in ortaklaşa yayımladığı “2019 Yılı Global Dijital Raporu”na göre global olarak ele alındığında dünya nüfusunun yarısından fazlası şu anda çevrimiçi. Dünyanın 7,6 milyar nüfusunun üçte ikisi bir cep telefonuna sahip ve çoğu akıllı telefon kullanıcısı; üç milyardan fazla kişi, sosyal medya kullanıcısı ve her 10 kullanıcıdan dokuzu, bu platformlara mobil cihazlar aracılığıyla erişiyor. Aynı rapora göre ortalama bir internet kullanıcısı günde yaklaşık 6 saat 42 dakikasını internette harcıyor, cep telefonları ise bu sürenin neredeyse yarısını oluşturmaktadır (3 saat 14 dakika). GlobalWebIndex’e göre ortalama bir sosyal medya kullanıcısı sosyal medya platformlarına günde 2 saat 16 dakika ayırmaktadır – kabaca internette harcadıkları sürenin üçte birine denk gelmektedir. 2019 yılında dünyanın en çok ziyaret edilen web siteleri sıralamasında Google ilk sırada yer alırken, YouTube ikinci, Facebook ise üçüncü sırada yerini aldı. Twitter’in azalan kullanıcı tabanına rağmen web sitesi sıralamasında güçlü sonuçlar elde etti. Sosyal medya platformları arasında en yaygın kullanılan yine Facebook oldu. İkinci sırada YouTube, üçüncü sırada ise WhatsApp ve Facebook Messenger var. Aynı yılda Instagram kullanıcılarının sayısı ise 894,9 milyona ulaştı.
Kuzey Makedonya hakkında bazı veriler paylaşmak gerekirse, nüfusun %81’i çevrimiçi durumda; yarısından biraz fazlası sosyal medya kullanıcısı ve her iki kişiden biri sosyal medya platformlarına mobil cihaz aracılığıyla erişmektedir. En çok ziyaret edilen web siteleri sıralamasında Google ilk sırada yer alırken, YouTube ikinci, üçüncü ve dördüncü sıralarda ise sırasıyla time.mk ve reklama5.mk yer aldı. Sosyal medya platformları arasında en yaygın kullanılan Facebook oldu. İkinci sırada ise Instagram yer aldı.
Anlatmak istediğim interneti ve sosyal medyayı çok aktif şekilde kullanıyoruz. Çoğumuz bu platformlara mobil cihazlardan erişim sağlıyoruz. Dizüstü bilgisayarlarımız ve mobil cihazlarımız sürekli yanıbaşımızda. Çalışanlarla toplantı yaparken, müşteri ile görüşürken, ders çalışırken, yazı yazarken veya başka önemli bir iş yaparken bir gözümüz hep bu cihazlardaki bildirmlerde oluyor. Yapılan bir araştırma ise gösteriyor ki, belirli bir faaliyete odaklanmış bireyin mobil bildirim mesajı gibi bir uyaranla bölündüğünde yaptığı işe tekrar odaklanabilmesi için 25 dakika geçmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca, bu tür bir uyaranla bölünen bireyin, bu bölünmenin ardından kendisini farklı biçimlerde bölme ihtimalinin de %8 oranında arttığı tespit edilmiştir.
Daha fazla bilgiye karşın, daha az ilgi yani dikkat trendi sonsuza kadar süremez. Sonunda insanlar ilgi ya da dikkat tüketen dünyanın stresinden uzaklaşmaya başlayacaklar. Ve, bilgi sağlayanlar da, bilginin miktarı yerine içeriğine, kalitesine odaklanmaya başlayacaklar. Konsantrasyon...
- Bu haber 13-01-2020 tarihinde yayınlanmıştır.