Şans Kapıyı Yeniden Çalacak Mı?
Euro 2016 şampiyonasına Türk milli takımı nasıl katıldığını herkes biliyor. Çoğunluğa göre son sözü Türk futbolcuları koyduğunu sanıyor ama Allah’ın mucizesi olmasaydı, ne Türkiye 89'uncu dakikada golü atardı, ne de Fransa’yı görebilirdi. Bir değil, iki değil. Allah tam 7 mucize yaratıktan sonra Türk futbolcuları Avrupa’yı gördü.
Her neyse, ne kadar başarılı olduklarını geçen Avrupa şampiyonada gördük. Az daha sıfır çekiyorlardı. Ardından grup çok güçlüydü bu yüzden bir üst maçlara geçemedik demekle olmaz bu işler, çıkıp oynaman lazım.
Geçen yıl gruplar çok zordu da geçemedik diyerek kıvıranlar, bu yıl niye işi yine şansa bıraktı? Yoksa biliyorlar mı yine şans onlara güleceğini? Şans yine kapıyı çalacağını? Her organizasyon bileti şansa bırakılırsa vay Türk futbolun haline, seyircinin de kalbine.
Elemelerde çıkan grubu görünce baya sevindiğimi söyleyebilirim. Kâğıt üzerinde Türk futbolunu pek zorlayacak takım görmedim. Benim düşüncem Hırvatistan ile grup liderliği için yarışacak, biri direkt diğeri de eleme oynayarak Rusya’ya ulaşacak.
Ama öyle olmadı. Türk milli takımı yine herkesi hayal kırıklığına uğrattı. Dünya şampiyonası yine ince bir sap ile bağlı, ha şimdi ha sonra kopacak. Rahatça alınabilecek vizeyi labirent sokaklarına girdi.
Nasıl girmesin ki? Öncelikle ortada bir takım ruhu yok. Herkes yiğit olmuş, bir diğerini nasıl saf dışı bırakabilirim düşünceleri. Ön plana milli forma değil de primin ne kadar olacağını hesaplayanlar. Yeteneklerini, ülkesi için değil de ana takımda saklayanlar. Ama baktığımızda ne biri tuttu ne de diğeri.
Kardeş, bunlar hepsi vız. Oturup düşünmesi gerekir herkesin. Türk futbolunu eski günlere nasıl taşıyabiliriz!!! Avrupa’da futbolcu avına girecek yerine nasıl üretken bir futbol ülkesi olunabilir dersini çalışmalı. İthalata bağlı olan bir ülke ilerleyecek diye bir ışık görünmüyor hiç bir zaman. Hep başkasından yardım istemekle başarı gelmez.
Başarı gelmesi için öncelikle takım bağlarını kuvvetlendirmeli. Milli formayı giyenler takım arkadaşına el kaldırmamalı, silah çıkartmamalı. Bunları öğrendikten sonra yeteneklerini Türk milli takımı için sahaya sunmalı. Bütün bunları yapmak için de ana temel ön hazırlıklar yani altyapı. Futbolcular yetiştirmek, onları profesyonelliğe hazırlamak, okulların ilk hedefi olmalı. Artı, genç yetenekler de çok erken havalara kendilerini kaptırmadan yıldız olma yolunda çalışmalı.
Ben asar keserim işleri değil bunlar. Futbol, asmakla-kesmekle olmuyor. Koşmak, savunma yapmak, gol atmak. İşte futbol budur. Güzel oyun ortaya koymakla ancak futbolu kazanabilirsin, alkışı toplayabilirsin.
Ama maalesef Türk futbolunda bunlar çoktan kaybolmuş işler hep son saniyeye bırakılmış. Geleceğini hep başkasının elinde bırakan Türk futboluna, her zaman şans gülmeyebilir. Son sözü hep Türk futbolu söyleyenler, hiç Allah’ın mucizesi diye bir şey duymamışlar galiba.
Türk futboluna şans belki yine gülebilir. Ama bu durumu görerek pek gülmesini istemiyorum. Sebebi de çok açık. Önce yeşil sahada futbol oynamaya başlasınlar ondan sonra bu vizeyi hak etiklerini söyleyeceğim. Başkalarının hakkını yemek olmaz. Güzel futbol oynayan, seyircinin alkışını alan Rusya’ya uçsun. Bunu Hak eden dünyanın karşısına çıksın, diğerleri ise küçük ekrandan izlesin.
- Bu haber 06-10-2017 tarihinde yayınlanmıştır.